28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SİNOP 5 EGE’NİN İMBATI Serdar Kızık serdarkizik?cumhuriyet.com.tr GÖZÜ YAŞLI NİOBE Manisa, ilk gençlik yıllarımın yatılı okul tatillerinde aileme kavuştuğum bir kentti, o kadar. Tanımazdım, bilmezdim. Karaköy’de, kırmızı köprüde, yabancı bir turistin yardım istemesiyle ilk kez varlığından haberdar oldum o kadının. Elin adamı elinde kitap, Niobe’yi soruyor, fotoğrafını gösteriyor. Benden “tık” yok. “Nerede, bilmiyorum” demek, canımı sıkmıştı. Ertesi gün, araştırdım. Sorduklarım benim gibi; bilen yok... Sonunda “Evlat, ağlayan kaya o” dedi yaşlı bir adam “şuradan yürü, yüz adım ilerde...” Niye kaya? Niye ağlıyor ? Çocuklarını öldürmüşler, acıdan taş olmuş... Ulu çınarların gölgesinde bir koşu, ağlayan kayanın yanındayım. Spil’e çıkışın başında, devasa bir kaya ve başını gökyüzüne uzatmış bir kadın silueti. Yandan bakınca, evet, saçları omuzlara kadar dökülen bir kadın başı. Gerçekten gözlerinden yaş akıyor. Biraz yaşlı, ne kadar acılı, ne kadar çaresiz... Saatlerce izledim onu. Güneşin ışıkları arkadan gelince daha bir belirginleşiyor. Yaşarken nasıl bir kadındı acaba? Zaman tünelinde düşsel bir yolculuğa başladım. Canlanmaya başladı, yürüyüşünü gördüm. Çocuklarını sevgiyle kucaklarken geldi gözlerimin önüne. Ertesi gün, kentin hala unutamadığım görkemli Kitap Sarayı’ndayım. Niobe’yle tanışmamız, kırmızı ciltli bir ansiklopedide oldu: “Kral Tantalos’un kızı Tanrıça Niobe’nin yedisi kız, yedisi erkek olmak üzere on dört çocuğu vardı. Yine bir Tanrıça olan Leto’nun sadece Apollo ve Artemis adında iki çocuğu... Niobe doğurganlığıyla övünür ve hatta böbürlenir. Leto, buna çok kızar, çocuklarına durumu anlatır ve Niobe’nin cezalandırılmasını ister. Artemis ve kardeşi Apollon, Spil Dağı’ndan attıkları oklarla Niobe’nin çocuklarını öldürür. Niobe ağlar, ağlar... Artık çocuklarının başında kalıp, ağlamaktan başka yapacağı kalmamıştır. Baştanrı Zeus’a yalvarır, kendisini çocuklarının başında taşa dönüştürmesi için. İstediği olur, taşa dönüşür...” Niobe’yi defalarca ziyaret ettim sonra. Saatlerce konuştum. Kitaplarda, ansiklopedilerdeki efsaneyi, onlarca değişik öyküye dönüştürdüm. En sonunda acılı bir anneden çok, çocuklarına sevgi dolu bir kadın abidesi olarak kaldı içimde. Spil’in eteklerinde bekliyor. Siz de görseniz.... için her bir kökünü ahtapotun kollarıymış gibi ileri uzatmış. Belli ki bu ağaç, yılanlarla kucak kucağa burada. Ağacın koynunda olduğunu düşündüğümde söylenenin tersine sıcacık geliyor gözüme, yılanlar. Yorgun argın bir şekilde suyun kaynağına vardığımızda gerçekten de bizi karşılayan bir “meşür ayrancı amca” var. Ne kadar meşhurdur bilemem, ama o noktaya her gelebilene şifa olduğu kesin. Odun ateşinde pişirilmiş çay, kaynaktan alınan suyla yapılmış ayran, ve oracığa kurduğu kuzineli sobada pişirdiği patatesler dünyanın en tatlı yemeği o anda. O noktaya ulaşana kadar sularla cilveleşerek, özellikle eski değirmenden sonra, yer ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle