Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 SİNOP Fotoğraflar: Yelda Baler Erfelek Belediyesi Büyülü bir ormanda şelaleler dünyası Erfelek’ten Tatlıca’ya Aynur Özbek Uluç ürkiye’nin en kuzey T ucuna dokunmak düşüncesi, aklıma düşeli birkaç yıl oldu. Karadeniz’in büyülü dehlizini bilip de ondan uzak kalmaya dayanmak zor. İstanbul’dan gece yarısı düştük yola. Buradaki önemli hedefimiz Erfelek Tatlıca takım şelaleleri. Oraya varışımızın ertesi günü bizi kendine çeken bölgeyle yakınlaşmak için erken kalktık. Baraj çalışmaları sürdüğü için iyice uzatılmış yollardan geçtikten sonra, Erfelek`in 15 kilometre ötesindeki Tatlıca şelalelerindeyiz. Görkemli bir şelale karşıladı bizi. Söylendiğine göre 5 santigrat derece civarında seyreden ısısı ile kucak açan suyun cazibesine o anda aramızdan sadece biri kapıldı. Şelaleleri tek tek geçtikçe, arada bir karşımıza çıkan minik “meşür ayrancı” tabelaları bize yol gösteren önemli bir iz. Toplam irili ufaklı yirmi sekiz şelale deniyordu bu bölgeyi tanıtan broşürlerde. Sinope, mitolojiye göre, ırmak tanrısı Osopos`un mutlu bir hayat yaşayan güzeller güzeli kızı. Güzelliğiyle Zeus`un da aklını başında alınca, Sinope kendisine dokunmamasını istemiş. Bunun karşılığında Zeus, onu bu topraklara bırakmış.Yolumuza su semenderi çıkıyor, Sinope’nin akvaryum hücresini mi temsil ediyor acaba? Güneşin suya arkadaşlık ettiği bir anda, şelalenin birinde buluyoruz kendimizi. Giysilerimizin altına önceden sakladığımız mayolarımız da suyla buluşmak için hazır durumda. Ama suyun içinde durulur gibi değil. Girdiğiniz anda geri dönmeyi düşünüyorsunuz. Suların döküldüğü yere kadar yüzmek, şayet gidebilirsen geri dönememe korkusu ile yaşanan kalp çarpıntısı... Öte yandan içinden çıktığınız anda, sizi koynuna yeniden davet eden bir cazibe. Suyun biriktiği yerin az ötesinde şekillenen derede su, sanki az önce tepelerden dökülen kendisi değilmiş gibi sakin akıyor. İçindeki çakıl taşları pırıl pırıl. Ellerimi buz gibi suya daldırınca yüreğimde hissettiğim kokusunu içime çekerek, az ilerde bize göz kırpan dev bir ağaca bakıyorum. Sanki etrafındaki tüm toprağı yemiş de, yenileri