Katalog

6 KAPAK sigaralarla, seyyar satıcıların bakır cezvelerinden yükselen mırraların kokusu sinecektir... Belki o zaman tarihin içine bir zaman makinesiyle ışınlandığınızı hissedecek ve belki de huzur veren çarşılardan geri dönmemek için mistik bir uykuya dalmak isteyeceksiniz! Bölgedeki Meçek Hanı, Çukur Hanı ve Dabakhane Çarşısı’nı dolaşmadan geçmeyin. Hanlar ve tarihi çarşılardan çay, baharat, nar ekşisi, Urfa isotu, kilim, keçe, el işlemesi bakır ürünler ve tabii ki puşı ile Harran kızlarını birer gökkuşağına dönüştüren bin bir renkteki fularlardan almaya çalışın. Çınar altında çay Urfa bu kadarla kalmaz, geçmişe gitmenin yorgunluğuyla öğle yemeği yemek isterseniz önce küçük bir derenin ortadan böldüğü Gümrük Hanı’ndaki çınar ağaçlarının altında bir Seylan çayı molası verin. Kehribar tespih ve miski amber satıcılarının dama oynadığı hanın üst katında Harranlılara şalvar ve entari diken terzilerin makine seslerine kulak verin. Sakın ola eski Urfa’da yemek için şatafatlı restoranlar aramaya kalkışmayın. Kendinizi tarihi külliyenin daracık sokaklarına gizlenmiş köhne, salaş ve bir o kadar da lezzetli kebapların yapıldığı tipik taşra lokantalarından birine atın. Urfalılar tüm içtenlikleriyle “buyur” edecektir sizlere. Sürahilerle getirilen ayranı kebabınıza katık edin, sonra da enfes tadıyla tiryakilik yaratacak olan künefeden yiyin, acı kahveyi burada da unutmayın. platonun çevresindeki diğer çarşılara atın kendinizi. İsterseniz daha derinlere yönelin ve zamanın köşe bucak çıkıntılar bıraktığı köhnelere atın kendinizi... Dellalların eski Avrupa giysileri sattığı Mezat’a, çekiç seslerinin iki yıl önce kaybettiğimiz gazel geleneğinin son temsilcisi Kazancı Bedih’i anımsattığı Hüseyniye Çarşısı’na girin. Oradan Kundurca Pazarı’na geçin, çardaklı kahvelerde kuşbazları izleyin. Bu bölgede karanlık dükkanlarda, güvercinlerin vitrinlerde nasıl pazarlandığına tanıklık edin. Tarihi kale Çarşı geziniz bittiyse Urfa Kalesi’ne çıkmayı ihmal etmeyin. Bunun için kayalara oyulmuş bir tünel ile genişçe merdivenleri kullanabilirsiniz. Urfa bu kaleden hem bir antika sandık Çarşıda gezi Urfa bitmemiştir henüz. Zamanı iyi değerlendirin, ağzınızda Urfa mutfağının bıraktığı izlerle tarihi bir güzergahın başlangıç noktasıdır. Buradan çıktığınızda yol sizi Harran Ovası’nın bitimindeki çıplak Tektek dağlarına getirir. Yol üzerindeki Çoban Mağaraları’nı geçince uğrayacağınız Bazda Mağaraları sizi şaşkınlığa düşürür. Binlerce yıldır bölgedeki yapılara taş sağlayan ve ilginç tünel ve galerilerden oluşan bu mağara gerçekten de görülmeye değer. Buradan çıkınca izlediğiniz yol sizi eski bir Derbend olan Han’el Barur kervansarayına oradan da eski bir şehrin kalıntılarına ulaştırır. Halk arasında Şu’ayp Şar olarak bilinen bu kalıntılardaki yer altı tapınak ve mağaraları akla ilk Hıristiyanları ve Kapadokya’yı getirir. Ama esas büyüleyici olan güzergahın önemli duraklarından Soğmatar’dır. Kayalıklara kazılı kitabelerin ve rölyeflerin bulunduğu açık hava mabedinin bulunduğu “kutsal tepe” çevresinde sıralanan ve gezegenlerin adını taşıyan tapınaklar, başları etrafında gezegenlerle ay tanrısı Sin’i simgeleyen işaretler bulunan duvara kazılı tam boy insan rölyeflerinin bulunduğu mağara , size paganizmin çok önemli bir merkezinde olduğunuzu hissettirir. Urfa’dan Harran’a doğru çıkıp yol bir hilal çizdiğinde Soğmatar sonrası Urfa’ya doğru uğrayacağınız yer son yılların olağanüstü buluntusu Göbeklitepe’dir. Alman arkeologların İsa’dan önceki 11 bin yıllarına tarihledikleri ve arkeoloji tarihine