02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar O rtadoğu’da tüm dengeleri alt üst eden, gerçek dışı nedenlerle savaş kararı alarak Irak’ı cehenneme çeviren küresel sermayenin ve emperyalizmin bir numaralı aktörü Bush’un kendini temize çıkarmak için yaptığı açıklamalara dünya kamuoyu sırt çevirdi. Dünyamızda artık kimse onun masum olduğuna inanmıyor. ABDVatikan ilişkileri ışığında eski Papa’nın dünyaya veda edişi ve yeni Papa üzerine düşünceler… C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 25 Ağustos 2008 / 217 ABD VATİKAN İLİŞKİLERİ Avrupa’ya veda turuna çıkan ABD Başkanı Bush, başkanlık döneminin son ABABD zirvesine Slovenya’da katılırken, "Türkiye AB üyesi olmalıdır" şeklinde açıklama yaparak ülkemize "bir parmak bal vermeyi" de unutmamıştır. AB zirvesinden sonra Bush’un Vatikan’a veda ziyareti sırasında uygulanan özel protokol ABDVatikan ilişkilerinin sağlam temellere dayandığını göstermesi yönünden ilgi çekici idi. Vatikan’da görkemli bir törenle ağırlanmasının kendisi için "büyük bir onur" olduğunu ifade eden Bush, Papa 16. Benedict’e karşı büyük bir hayranlık duyduğunu söylemekten geri kalmamıştır. Anımsanacağı üzere Papa 16. Benedict, 16 Haziran 2008 tarihinde ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında Bush’un Irak’ı işgal eden, bir milyondan fazla insanın acımasızca ölümüne neden olan politikasına karşı ölçülü davranmış, ABD’yi, güçlü dinsel inançların, laik sistem içinde varlığını sürdürebildiği bir ülke olarak nitelemişti. Ancak Papa daha sonra Amerikalı piskoposlara seslenirken, laik sistemin, Katoliklerin, Pazar günü kilisede inançlarını ifade ettiklerini, ancak daha sonra hafta boyunca dini inançlarına aykırı iş hayatı benimsemek zorunda kaldıklarını, laik sistemin Katoliklerin kürtaj, boşanma ve evlilik dışı ilişkiyi kabul etmesine neden olduğunu söylemekten de çekinmemiştir. ABD Başkanı Bush’un Papa 16. Benedict’e yaptığı veda ziyareti bana eski Papa II. Jean Paul’un dünyaya veda törenini anımsattı. 8 Nisan 2005 günü Vatikan’da yapılan görkemli cenaze törenini milyonlarca insan televizyonlardan izledi. Papa, San Pietro Meydanı’nda dünyanın dört bir yanından gelen iki yüzden fazla devlet adamının önünde yüz binlerce kişi tarafından son yolculuğuna uğurlandı. O günlerde dünyanın ünlü televizyonlarının programlarında sadece Papa yer aldı. 1978 yılında Papa seçilen Krakow Kardinali Karol Wojtyla artık hayatta değildi, dünya onun için ağlıyordu. Polonya halkı da matem içindeydi… Televizyon ‘Affet ama asla unutma’ kameraları bazen Krakow’a kadar uzanıyor, Polonya halkının duygularını ekrana yansıtıyordu. Televizyonlarda bu sahneleri izlerken birden geçmiş yıllara döndüm. 19821985 yılları arasında Polonya’da Varşova Büyükelçiliğimiz Birinci Müsteşarı olarak görevliyken Papa II. Jean Paul’un ikinci kez (ilk ziyaretini 1979 yılında yapmıştı) 18 Haziran 1983 ABD ile Vatikan’ın ilişkilerinde geçmişten gelen işbirliği bilinir. VatikanABD birlikteliği PAPA WALESA GÖRÜŞMESİ önceki Papa II. Jean Paul dönemindeki yakın General Jaruzelski’nin tüm karşın Papa hayatının işbirliği ile de anımsanır. Polonyalı olan Jean baskılarına belki de en anlamlı görüşmesini Paul’un, Dayanışma lideri Walesa ile yakınlığı 23 Haziran 1983 günü Krakow’da Tatra Dağları yakınında sadık bu ülkedeki değişimde önemli etkendir… dostu, Dayanışma Lideri Lech günü Polonya’ya yaptığı ziyareti anımsadım. Yüz binleri aşan kalabalık içinde ilk kez onu yakından görmek ve konuşmasını izlemek fırsatını bulmuştum. Sıkı yönetim yaşandığı Polonya’da meydanlar bayraklarla donanmıştı, halk heyecan içinde Papa’yı bir kurtarıcı gibi karşılamıştı. Halkın bu coşkusu askeri yönetimi rahatsız ediyordu. Papa 22 Haziran 1983 günü Krakow’u ziyaret ederek Wavel Şatosu’nda General Jaruzelski ile program dışı bir görüşme yaptı. General Jaruzelski o günlerde Papa ile görüşürken ilerleyen yıllarda Polonya’nın ve Avrupa’nın nasıl bir değişim süreci geçireceğini herhalde tahmin edemezdi. Walesa ile yaptı. Buluşma günü Papa ile Walesa arasındaki karşılaşmada Papa sadece Walesa ve eşini kutsamış, iki dost kucaklaşarak birbirlerine veda etmişlerdi. Papaya tek başına eşlik eden özel doktoru bu olaya tanık olmuş, bu gelişme o dönemde Varşova’daki diplomatik çevrelere ve Batı basınına da yansımıştı. Dayanışma Lideri Walesa’nın bu görüşmeden sonra "yaşamımın en önemli anı" şeklindeki demeci dünya basınında büyük yankılar yaratmıştı. Bush ve Papa Papa ile yaptığı bu görüşmeden sonra Walesa ilerleyen yıllarda Polonya Cumhurbaşkanı olacağını o günlerde herhalde tahmin edemezdi. Krakow Kardinali Karol Wojtyla’nın bir Polonyalı olarak dünya tarihinde ilk kez Papa seçilmesiyle Walesa’nın önderliğindeki Dayanışma Hareketi yeni bir kimlik kazandı. Arkasına Amerika’nın ve Batı’nın desteğini alan Papa, Dayanışma Hareketi’nin güçlenmesinde önemli bir rol oynadı. Papa’nın siyasal kimliğe bürünmesiyle dünya meleklerle (!) şeytanların savaş alanına dönüştü. Polonya’nın kuzey limanı Gdansk kentinde başlayan Dayanışma Hareketi, Papa’nın Lenin tersanesini süsleyen portreleriyle yeni bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle