02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası [email protected] ürcistan’ın Güney Osetya’da kontrolü sağlamak amaçlı askeri operasyonu ve ardından Rusya’nın Gürcistan’ı işgali özellikle Azerbaycan’ın dış ve güvenlik politikasını yakından ilgilendiriyor. Bu gelişmeler Azerbaycan’ın 15 yıllık Rusya ve işgal edilmiş topraklar politikaları açısından bir ölçüm olarak değerlendirildiği için Rusya’nın son adımları dikkatle takip edildi. Azerbaycan Gürcistan’ın komşusudur ve karşı karşıya kaldıkları sorunlar ve tehditler nedeniyle kaderdaş devlettirler. Azerbaycan yakın geçmişte Gürcistan’ın karşı karşıya kaldığı birçok sorunun çözümünde kendini riske atarak Gürcistan’a destek vermiş ve bu nedenle Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili Azerbaycan’ı "Gürcistan’ın bağımsızlığının garantörü"; İlham Aliyev’i de "kahraman" olarak tanımlamıştır. Fakat bu defa durum Azerbaycan açısından daha farklı olduğu için, Azerbaycan bazen Gürcistan’ı destekleyen bazen de yalnız bırakan adımlar atmak durumunda kaldı. Bir tarafta Azerbaycan’ın dış dünyaya çıkış kapısı, proje ortağı ve stratejik müttefiki Gürcistan, diğer tarafta Kafkasya’nın en güçlü devleti, 200 yıl boyunca bu bölgeyi işgal altında tutan ve yeniden agresifleşen Rusya… Bu bağlamda Azerbaycan’da Rusya’nın Gürcistan’ı işgali iki çerçevede değerlendirildi. Her şeyden önce Gürcistan’ın Güney Osetya’ya karşı başlattığı askeri operasyonun BM’nin 51. maddesinden doğan meşruu müdafaa hakkı olduğu konusunda hükümet ve kamuoyunda ortak düşünce hakimdir. Müsavat gazetesinin yaptığı kamuoyu araştırmasına göre katılımcıların yüzde 80’i Gürcistan’ın, yüzde 8’i Rusya’nın haklı olduğunu düşünüyor. Rusya’nın saldırısına karşı Azerbaycan’ın tutumu konusunda hükümetle kamuoyu arasında olduğu gibi aydınlar arasında da farklı yaklaşımlar ortaya çıktı. Aydınlar Rus işgaline karşı Gürcistan’a açık destek verilmesinden yana olan idealistler ve Azerbaycan’ın bölgedeki güç dengesini dikkate alarak tepkisini ortaya koyması gerektiğini düşünen realistler olarak iki farklı yaklaşımı benimsediler. Bu iki yaklaşımın da ötesinde Güney Osetya’ya askeri operasyon düzenleyerek Rusya’ya fırsat verdiği için Gürcistan’ı suçlayanlar da oldu. Gürcistan’a bölgesel dengeleri gözetmeden harekete geçtiği için tepkili olan bu kesime göre uzun zamandır Rusya’nın aradığı bu fırsat, Güney Kafkasya’nın Moskova tarafından kontrol altına alınmasına yol açacaktır. Saakaşvili’nin Moskova’ya verdiği bu fırsat, sadece bölgesel projelerin değil, Azerbaycan’ın bağımsızlık ve güvenliğini G Bakü’nün ihtiyatlı davranması Rusya’nın emelleri hakkında Tiflis’ten daha farklı düşündüğü anlamına gelmiyor. C S TRATEJİ Cumhuriyet Strateji 25 Ağustos 2008 / 217 Azerbaycan’dan temkinli yaklaşım Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığının tanınması yönünde attığı adımlar ayrılıkçı Dağlık Karabağ Ermenilerine örnek teşkil edebilir de tehlikeye atacaktır. İDEALİSTLERİN TUTUMU Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hazar İbrahim’in, "Gürcistan’ın bu davranışı uluslararası hukuka uygundur" açıklaması Azerbaycanlı idealistlerce yeterli bulunmadı. Azerbaycan’ın Gürcistan’a açık destek vermesi gerektiğini savunanlar, "Azerbaycan hükümetinin Gürcistan’ı haklı bulması yeterli değil ve hükümet açık şekilde Rusya’ya karşı Gürcistan’a destek olmalıydı" düşüncesini dillendiriyorlar. Azerbaycan’ın Gürcistan’a verdiği desteğin iki devlet arasındaki stratejik işbirliğinin altında kaldığını düşünen bu kesimin kendine göre iki temel nedeni var; AzerbaycanGürcistan stratejik müttefikken Rusya, Azerbaycan’ın düşmanı Ermenistan’ın müttefiki ve destekleyicisidir. Rusya’nın bu siyaseti Güney Kafkasya’da kontrolü sağlamaya yöneliktir ve bir sonraki sırada Azerbaycan ve sahip olduğu enerji kaynaklarını kontrol etmek vardır. Azerbaycan iktidarının Gürcistan halkına sıradan bir başsağlığı dilemekle yetindiğini düşünen ve bu nedenle hükümeti suçlayan bu kesim, olayların devam ettiği dönemde Cumhurbaşkanı Aliyev’in Pekin Olimpiyatlarını yarım bırakıp Azerbaycan’a dönmemesini de eleştirdi. Rusya’nın son adımının ayrılıkçı bölgelere destek anlamına geldiği için Minsk grubu eşbaşkanlığından uzaklaştırılması gerektiğini ve Azerbaycan’ın BDT’den çekilmesi gerektiği düşüncesi ise tüm kesimlerin ortak noktalarıdır. Bu kesim arasında Azerbaycan’ın Gürcistan’ı örnek alması gerektiğini düşünenler de bulunuyor. Bu düşünceye göre Gürcistan’ın Güney Osetya’ya düzenlediği askeri operasyon Azerbaycan için bir fırsattır ve Azerbaycan iktidarı siyasi iradesini ortaya koyarak işgal edilmiş topraklarında askeri operasyon düzenlemelidir. Hatta bunun için Azerbaycan’ın Gürcistan’dan daha çok hukuki dayanağı var ve Rusya, işgal edilmiş Azerbaycan topraklarında Azerbaycan’ın karşısına çık(a)maz. REALİST YAKLAŞIM Kafkasya’da tüm dengeleri alt üst eden söz konusu duruma idealist yaklaşanların yanı sıra bölgesel güç dengesini göz önünde bulundurarak tepki verilmesinden yana olan realistler, Bakü’nün bu olayda olabildiğince tarafsız kalmasını istiyorlardı. Tarafsız kalmaktan yana olanların endişesi Rusya’nın olası tepkisidir. Başka bir deyişle bu kesim Haydar Aliyev döneminde temeli atılan İlham Aliyev denge politikası geleneğinin devamından yanaydı. Hükümet ise iki yaklaşımın ortasında bir eğilim gösterdi. Bir taraftan Gürcistan’ın Güney Osetya’da toprak bütünlüğünü sağlamak için haklı olduğunu resmi olarak açıklayarak aslında Rusya’nın, "Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırısı uluslararası hukuka aykırıdır" tezine karşı gelmiş oldu. Diğer taraftan Rusya’nın Gürcistan’a karşı askeri saldırısına tepki vermeyerek bölgedeki güç dengesini göz ardı etmedi. Zira Pekin Olimpiyatları’nda bulunan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Bakü’ye dönmeyerek son savaşta Azerbaycan’ın taraf olmak istemediğini gösterdi. Gürcistan’ın müttefiklerine, "BDT’den çekilin" çağrısına olumlu yanıt vermeyen hükümet, Rusya’nın Minsk Grubu eşbaşkanlığından çekilmesi için de çaba sarf etmeyeceğini açıklayarak diplomatik davrandı. Azerbaycan hükümeti işgal edilmiş topraklar meselesinde son on beş yıldır Rusya’nın tarafsızlığını sağlamak ve bu meselede RusyaErmenistan arasında bir kopukluk yaratmak için yoğun biçimde diplomatik çaba sarf etmektedir. Bu konuda sonuca tesir etmeyecek fakat az da olsa başarılı olduğunu gösteren gelişmelerin yaşandığı söylenebilir. Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Rusya, Abhazya ve Güney Osetya’ya verdiği direk desteği ayrılıkçı Dağlık Karabağ Ermenilerine vermemiştir. Diğer taraftan Rusya Federasyonu yeni devlet başkanı Dmitri Medvedev’in 4 Temmuz 2008’de Azerbaycan ziyareti sırasında imzalanan hükümetlerarası anlaşma Ermenistan’ı rahatsız etmiştir. Bunun dışında Azerbaycan Rusya’yı tedirgin eden NATO üyeliğini kabul etmiyor, ABD’nin Azerbaycan’da üs kurma baskılarına karşı gelerek küresel mücadelenin bölgeye üzerindeki yansımalarının güvenlik ve istikrarına zarar vermesini istemiyor. Azerbaycan’ın bu stratejisi Bakü ve Tiflis’in dış politikalarındaki temel farklılığı ortaya koymaktadır. Bu farklılık Rusya’nın Güney Kafkasya siyasetinin şekillenmesi açısından da çok önemlidir. Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığının tanınması yönünde attığı adımlar ayrılıkçı Dağlık Karabağ Ermenilerine örnek teşkil edebilecektir. Bu nedenle Moskova’nın ayrılıkçı bölgelerin de facto bağımsızlığını de jure’ye dönüştürebilecek adımları Bakü’de rahatsızlıkla karşılanmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan hükümeti ayrılıkçı bölge sorunlarının Gürcistan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesinden yana olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bakü’nün Rusya’ya karşı ihtiyatlı davranması Moskova’nın emelleri hakkında Tiflis’ten daha farklı düşündüğü anlamına gelmiyor. Azerbaycan’ın GürcistanRusya savaşındaki tutumu Rusya’yı fazla dikkate almanın ötesinde Gürcistan’ın taktik hatası yaptığını düşünmesinden kaynaklanmaktadır. Saakaşvili’nin yapmış olduğu taktik hatayı yapmak istemeyen Azerbaycan, Rusya’nın bölgeden uzaklaştırılmasında farklı yöntemler tercih etmektedir. Azerbaycan Rusya’nın Güney Kafkasya’ya müdahale etmesine sebep olacak sıcak çatışmalardan uzak durmaktadır. Azerbaycan, Rusya’nın bölgedeki etkinliğini azaltacak bölgesel ve küresel projelere destek vererek Moskova’ya karşı yumuşak güç üzerinden mücadele etmektedir. Hatta yumuşak gücünü kullanarak Rusya’yı karşısına alma riskine karşı Gürcistan’a enerji desteği vermekten de kaçınmamıştır. Açıkça görülüyor ki uluslararası ilişkiler, yırtıcı/yıkıcı bir realist dönem yani uluslararası hukukun ve ahlakın hiçe sayıldığı bir dönemden geçiyor. Realizmin temel göstergesi olan güç ve çıkarlar uluslararası ilişkileri şekillendiriyor. Azerbaycan ve diğer tüm bölge devletleri adımlarını bu gerçeği dikkate alarak atmak durumundalar. Tersi durumunda ise söz konusu devletlerin güç mücadeleleri arasında kaybolup gitmesi işten bile olmayabilir…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle