02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 vrupa’da son zamanların en çarpıcı protestosunu Makedonlar, internet üzerinden “Eski Türk Cumhuriyeti Yunanistan” (The Former Turkish Republic Of Greece) isimli gruplar kurarak başlattı. Yunanistan’ın Makedonya Cumhuriyeti’nin anayasal ismini kullanımına karşı çıkışı üzerine Makedonya, Yunanistan’ın tercihi olan “Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya” (FYROM) ismiyle geçici olarak BM’ye üye olabilmişti. Geçen 17 yıl, çözüm getirmediği gibi bugün artık sorunu iki ülke arasındaki bir anlaşmazlık olmaktan çıkararak Makedonya’nın AB ve NATO üyeliğinin önündeki başlıca engel haline getirmiştir. Nitekim 2008 Nisan’ındaki NATO Bükreş Zirvesi’nde Hırvatistan ve Arnavutluk ittifaka üyelik daveti alırken Makedonya, Yunan vetosuyla beklemeye kaldı. AB üyeliği konusunda da isim anlaşmazlığının katılım müzakerelerinin ön şartı olmadığı yetkililerce ifade edilse de Yunanistan karşı çıktığı müddetçe Makedonya’nın hiçbir şansı bulunmuyor. İki ülkenin yetkilileri bugüne dek sadece ilişkilerin normale dönmesi için isim anlaşmazlığının çözüme kavuşturulmasının şart olduğu fikrinde anlaşabildiler. Sık sık kesintiye uğrayan müzakereler, en son 7 Ekim 2008’de Birleşmiş Milletler Özel Elçisi Matthew Nimetz arabuluculuğunda yeniden başladı. Yunanistan’ın tavizsiz politikaları çözümün ancak Makedonya’nın geri adımıyla gerçekleşebileceğini gösteriyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, Yunanistan’ın bir acelesi olmadığını, AvrupaAtlantik entegrasyonu için acele edenin Makedonya’nın kendisini olduğunu söyleyerek bu silahı sonuç alınıncaya dek baskı unsuru olarak kullanacaklarını ifade etmiş oluyor. Aslında Yunanistan’ın hezeyan kokan Makedon politikasının görünmeyen yanı, ardı ardına patlak veren skandallar ve her gün bir yenisi başlayan grevler açısından Yunan hükümetine “iç kamuoyunda dikkat dağınıklığı yaratma” fırsatı vermesidir. Son dönemde konunun tekrar dünya gündemine taşınmasının nedenlerinden biri olsa gerek. Makedon hükümeti açısından da geciken AB ve NATO reformlarının sorumluluğundan süreci tıkayanının Yunanistan olduğunu söyleme yoluyla sıyrılma fırsatı yarattığı kesin. A Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası [email protected] İsim sorunu bir türlü aşılamıyor… ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 13 Ekim 2008/224 Yunanistan’ın Türkiye ile olan Kıbrıs, Ege sorunlarındaki yaklaşımları, Makedonya ile olan ilişkilerinde hezeyan boyutuna ulaşmış durumda. Balkanlarda küçük bir ülke hatta etnik rahatsızlık nedeniyle bütünlüğü tehdit altında olan Makedonya, Atina tarafından tehdit KORKULAR Makedonya’nın tek karşı atağı, müzakerelerin olarak algılanıyor, ülke isminin kapsamının yalnızca milliyet ve dil meselelerini değil Yunanistan'daki Makedonların haklarını da değiştirilmemesi durumunda NATO ve içerecek şekilde genişletme talebinde bulunmasıydı. Pek tabi Yunanistan bunu kabul etmedi. AtiAB üyeliğinin engelleneceği açıklanıyor. na’ya göre ki Yunanistan'da bir "etnik Makedon" larak algılıyor. Gerçi Ağustos 1988’e kadar Yunanistan için bu bölge sadece “Kuzey Yunanistan” idi; bugün Edirne’yi geçince trenlerin Yunanistan’da duracağı ilk kasaba olan Pytion'da "Makedonya’ya Hoşgeldiniz" levhasıyla karşılaşılması açık bir Yunan çelişkisidir. Bugün geçerli olan Yunan politikası, “Bir ülkenin ismini komşu bir bölgenin ismi ile aynı koymak, de facto, bölgenin istikrarını bozma ve komşu bölgeyi yutma amacı güden yayılmacı bir stratejidir”(2) kabulüne dayandırılıyor. Bu konuda yazılmış ilginç çıkarımlar barındıran bir makalede Yunanistan’ın ciddiye alınması halinde coğrafi isimleri, ülke ismi olarak kullanan diğer bazı ülkelerin isimlerinin de değiştirilmesinin gerekebileceği hicvediliyordu.(3) Ama gerçekten de Yunanistan ciddiye alınıyor. Yunanistan’a göre, bağımsızlığını 1991’de ilan eden Makedonya, anayasasında “Makedon” adını kullanarak, Bakoyanni Makedonya Yunanistan kıskacında bayrağına Güneş ikonunu koyarak ve parasının üzerine Selanik Kulesi’ni basarak Yunan toprakları üzerindeki ideallerini gün yüzüne çıkarmış oldu. Makedonya coğrafyasının folklorik sembollerinden olsa da Büyük İskender’in mezarındaki “Güneş” Yunanistan’a göre Makedonlar gelmeden önce de Helen’di. Makedon Anayasasının 3. maddesinde Makedon topraklarının bölünmezliği ifade edildikten sonra “sınırlar, sadece anayasaya uygun olarak değiştirilebilir” denilmekteydi ve “Cumhuriyet dışındaki Makedon halkının statü ve haklarının korunacağı, onlarla ilişkilerin geliştirileceği” de 49. maddede düzenlenmekteydi. Bu ifadeler, doğal olarak Atina tarafından yayılmacılık olarak yorumlandı. Gerek ekonomik ambargolar, gerekse siyasi baskılar yoluyla Yunanistan Makedonya’nın bayrağını da, anayasasını da değiştirtti. Sırada ismi var. Aslında sadece devlet ismi değil Makedon milliyeti, dili ve "Makedon" sıfatının kullanımı da bir şekilde müzakerelerin parçası oldu. Yunanistan, dil için Makedoncayı ifade etmek üzere "Makedonski"nin kullanımına Kiril alfabesi ile değil Latin alfabesi ile yazılması şartıyla; milleti ifade etmek üzere de Makedon değil ama Slav Makedonları (SlavoMakedon) şeklinde bir kullanıma izin verebileceğini açıkladı. Yunanistan’a göre ülke isminde “Makedonya” tabirinin bulunmasını kabul etmek zaten Atina’nın bu konuda verilebileceği son tavizdi, Üsküp daha fazlası için beklentiye girmemeli. ÇITA YÜKSELİYOR Geçtiğimiz Eylül ayında Şili’nin yaptığı açıklamayla, diplomatik ilişkilerde Makedonya Cumhuriyeti ismini benimseyen yani Makedonya’yı anayasal ismiyle tanıyan BM üyesi sayısı 125’e ulaştı. Buna rağmen BM’nin “anayasal ismi”ni kullanamayan tek üyesi hala Makedonya. Üstelik artık Yunanistan, Makedonya’nın bu isimle bile NATO üyesi olmasına izin vermeyerek Makedonya’yı kıpırdayamaz hale getiriyor. Atina, Makedonya politikasında çıtayı yükselterek uluslararası platformda geçerli olacak ve coğrafi bir belirleyicilik içerecek tek bir ismi çözüm olarak kabul edebileceğini açıklıyor. Yani Yunanistan sadece Makedonya’nın ismini belirlemeyi değil aynı zamanda bunun uluslararası alanda kullanılacak tek isim olmasını da istiyor. Makedonlar hiç de öyle düşünmüyor. Makedonya’daki Demokrasi Enstitüsü’nün Eylül anketlerine göre(1) halkın yüzde 82’si NATO üyeliğini destekliyor ancak görünürdeki güçlü desteğe rağmen halkın yüzde 70’i Makedonya’nın müttefikliğe katılımının ülkenin isminin değişmesi şartına bağlanması halinde NATO üyeliğini desteklemeyeceğini açıklıyor. Oranlar birden tersine dönüyor. Yunanistan, “Makedonya” isminin tarihsel ve kültürel mirası olduğunu söyleyerek milli değerini isim olarak kullanacak bir Makedonya devletini tanımayacağını açıklıyor. Yunanistan, toprakları içinde bir bölgenin adının da Makedonya olmasını gerekçe göstererek Makedonya Cumhuriyeti ismini kendi topraklarına dönük bir tehdit o azınlık bulunmadığına göre böyle bir konunun müzakeresi de olamaz. Zaten uluslararası kamuoyuna “isim sorunu” olarak yansıyan problemin temelinde tüm bir milletin varlığının reddedilmesi yatmıyor mu? Yani buzdağının görünmeyen kısmında “Makedonlar Helen’dir” ön kabulüyle başlayan ve kuzey bölgesini garanti altına almak isteyen Yunanistan’ın ülkesindeki Makedonların –Arnavutların, Ulahların, Pomakların ve Türklerin de azınlık hakları taleplerini mümkün olduğunca ötelemek arzusu yatıyor. Üstelik 1950’lerden bugüne dek uyguladığı asimilasyon politikasının, özel alanda dahi Makedonca dilinin kullanımının yasak olmasının, Makedon kiliselerine izin verilmemesinin, Makedonların vatandaşlık ve mülkiyet hakkından mahrum bırakılmasının bir bedeli olacaktır. Ne de olsa Makedonlara göre 41.000, insan hakları yetkililerine göre 200.000, ABD Dışişleri Bakanlığına göre ise 50.000 Makedon bugün Yunanistan vatandaşı. Yunan iç savaşı sonrasında ülke dışına sürdüğü yüz binlerce Makedon’un bıraktıkları gayrimenkuller için tazminat, kendileri için vatandaşlık istemesi de cabası. Yıllardır uygulanan asimilasyon tedbirleri düşünüldüğünde belki Yunanistan, kuzey bölgesinin “etnik açıdan saf” olduğu söyleminde haklıdır. Yine de endişeleri diz boyu. AB’nin azınlık politikaları üyelerini bağlamadığı için Yunanistan’ın tek yolu Makedonya’nın AB üyeliğini öyle ya da böyle engellemek ve Makedonya ile eşit ortak olmamak. Yunan taleplerinin artarak yenilenmesi ve tavizsiz bir politika güdülmesi de bunu gösteriyor. Yunanistan’ın yıllardır izlediği Kıbrıs, Ege, Patrikhane, Küçük Asya ve Pontus politikaları da hep aynı minvalde değil mi? Açıkçası bütün şartlarının kabul edilmesi halinde dahi Yunanistan’ın ellerini ülke üzerinden çekmeyeceğine ilişkin kanı Makedonlar arasında bu nedenle yaygınlaşıyor ve Yunanistan aşırı milliyetçi politikalarıyla komşularında da milliyetçiliği yükseltiyor. Dipnotlar: 1 http://www.focusfen.net/index.php?id=n153281 2 Can Karpat, “MakedonyaYunanistan İsim Kavgası” http://www.axisglobe.com/article.asp?article=707, 28.02.2006 3 İbrahim Sediyani, Yunanistan Ciddiye Alınırsa 7 Ülkenin Daha İsminin Değişmesi Gerekecek, http://www.haksozhaber.net, 23.03.2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle