02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

zaman Cumhuriyetçilerle birlikte hareket ederek, büyük şirketler lehine desteklediği yasa teklifleri ve savunduğu merkezci politikalar nedeniyle de oportünist olmakla eleştiriliyor. Hatta, 1996 ve 2000 seçimlerinde Yeşil Parti’den, geçen yıl da bağımsız olarak başkanlık yarışına katılan Ralph Nader, dış politikada "Demokratik bir Şahin" olarak tanımladığı Hillary Clinton’ın büyük ticari sermaye ile ilgili konularda Cumhuriyetçilerle çok benzeştiğini, bu nedenle de Cumhuriyetçilerin karşılarında onun gibi bir aday olunca ne yapacaklarını şaşırdıklarını yazdı. Acaba bu oynak zemin, Clinton’ı nereye taşır? Sonuç olarak, Demokratların adayı olarak belirlense bile, karşısına Rudy Giuliani gibi halkın takdirini kazanmış bir aday çıktığında ne yapabileceği şüphelidir. Cumhuriyetçi Parti’de ise, ilk üç sırayı Giuliani (yüzde 35), John McCain (yüzde 22), Newt Gingrich (yüzde 11) paylaşıyorlar. Karakter ve liderlik niteliklerine önceliği verenler arasında Giuliani önderliğini sürdürürken, McCain, bir liderdeki en önemli özelliği deneyim olarak görenler arasında Giuliani’ye yetişiyor. C S TRATEJİ 9 konusundaki kendisine güvenli tavrı, son günlerde Hollywood’dan gelen bir haberle bir miktar sarsılmış durumda. Geçmişte Bill Clinton’ı destekleyen Dreamworks’un kurucularından David Geffen, bu defa Barack Obama’nın kampanyasına destek verdi. Ayrıca seçim kampanyalarının yardım şampiyonu ünlü iş adamı George Soros, kamu finansmanı yasasına göre ferdi olarak yapabilecek en büyük yardımı yaparak, adaylığı açıklanır açıklanmaz Obama’nın kampanyasına 2100 dolar gönderdi. Diğer yandan, Bill Clinton eşinin yardımına yetişti ve haftada 1 milyon dolar toplamayı hedefleyen bir email kampanyası başlattı. Anlaşılan o ki, Amerikan tarihinin bu en pahalı başkanlık seçimi dolarların kıyasıya rekabetine sahne olacak. SOSYAL KONULARDAKİ TUTUMLAR Amerikan toplumunda son yıllarda gündemi işgal eden sosyal konularda adayların almış olduğu tavırlar da seçimin sonucunu belirleyecek önemli faktörler arasında. Özellikle eşcinsel evliliği, kök hücre araştırmalarına izin verilmesi ve kürtaj konularında Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında derin görüş ayrılıkları bulunuyor. Demokratlar, bu konulara bireysel özgürlük temelinden yaklaşıp kişilerin tercih haklarına saygı duyulmasını savunurken, Cumhuriyetçiler, toplum ahlakı ve din açısından karşı çıkıyorlar. Demokratlar arasında bu konularda herhangi bir anlaşmazlık görülmezken, Cumhuriyetçiler arasında farklı fikir ve tavırlar ortaya konulabiliyor. Örneğin, Cumhuriyetçi Sam Brownback, kürtaj hakkına ve eşcinsel evliliklerine karşı savaşmak için yarışa girdiğini açıklarken, Rudy Giuliani, "kürtaja ahlaken karşı olsa da, sonuçta bir kadının bu nedenle hapse atılamayacağını ve tercih hakkı olabileceğini" söylüyor. Bir zamanlar rahip olmayı düşünen ama sonradan kendini politikada bulan Katolik Giuliani’nin, bu tavrı almasının asıl nedeninin New York Belediye Başkanlığı’na aday olduğu sırada, çoğunluğu liberal olan eyalet nüfusunun oylarını alabilmek için yaptığı bir manevra olduğu da iddia ediliyor. Giuliani’nin muhafazakarlar tarafından eleştirilmesine neden olan bir diğer tavrı, silah kontrolünü savunması. Rudy Giuliani’nin Cumhuriyetçi politikalara ters düşen bu görüşlerinin, eğer inandırıcı olabilirse, son aşamada merkeze yakın bazı Demokratlardan ve kararsızlardan oy toplamasına neden olması da bir başka olasılık. Çünkü Amerikan halkı, onu 11 Eylül sırasında New York Belediye Başkanlığı sırasındaki başarılı yönetimiyle hatırlıyor. 2001 yılında Time dergisinin "Yılın Kişisi" seçtiği Giuliani, halk tarafından "Amerika’nın Belediye Başkanı" olarak tanımlanıyor. Amerikan halkını bıçakla kesilmiş gibi ikiye ayıran bu konuların seçim sürecinde iyice kızışacağı anlaşılıyor. Fakat şurası kesin ki, eşcinsellerden Cumhuriyetçilere oy yok. Not: ABD Başkanlık seçimlerine yönelik gelişmelere ilişkin değerlendirmemizi haftaya da sürdüreceğiz… YARDIM TOPLAMA KAPASİTESİ Obama Amerikan siyasetini yakından izleyen herkes bilir ki, seçim kampanyasında en çok yardımı kim toplarsa, onun kazanma şansı da en yüksektir. Amerika’da başkan adayları, en başta kampanyalarına para toplamak için yarışırlar ve hangisinin bu konuda yetenekleri fazlaysa, o en şanslı aday durumuna gelir. Çünkü bu durumda kampanyasını yürütmek için en fazla parayı toplamıştır ve böylelikle, rekabetin acımasızca sürdüğü, şampuan ilaç seçiminden başkan seçimine kadar her şeyin reklama dayandığı bu ülkede, en çok reklamı da o yapacaktır. Yürütülen kampanyaların boyutları öylesine kapsamlıdır ki, internetten, televizyona, radyolardan gazetelere, el broşürlerinden evlere açılan telefonlara kadar, adaylar her yolu deneyerek seçmenlere ulaşmaya çalışır. Bu nedenle, başkanlık yarışına katılacak adayların şu andan itibaren Kasım 2008’e kadar milyonlarca dolar toplaması gerekmektedir. Federal Seçim Komisyonu’nun (FEC) yaptığı açıklamaya göre, 2008 başkanlık seçimi için 1 milyar dolardan fazla para harcanacak. Yani seçimde Cumhuriyetçi Parti’yi ve Demokrat Parti’yi nihai olarak temsil edecek olan iki aday, 500’er milyon dolar para toplamış olacak. Kendilerinden önceki adayların önseçimler sırasında topladıkları paralar da eklenince, bu miktar 1 milyar doları aşacak. FEC Üyesi Michael E. Toner’in verdiği bilgiye göre, "her bir adayın ciddi bir aday durumuna gelmesi için, 2007 sonuna kadar en azından 100 milyon dolar para toplaması gerekiyor." Adaylar, bağış toplama yarışına başladılar. 2008’deki seçimlerin bir özelliği de Afrika ve Latin kökenlilerin adaylığı düşünmeleri. Aday olma ölçütleri arasında karakter, yardım toplama kapasitesi, kürtaj, eşcinsel evlilik gibi sosyal konulara bakış açısı önem taşıyor. yardımları sınırlamak için yürürlüğe konan 1974 tarihli FECA (Federal Seçim Kampanyası Yasası), başkanlık seçimini kısmen kamu finansmanına bağlıyor. Buna göre, kamu finansmanından yararlanmak isteyen adayların, alacakları yardımların miktarını sınırlamayı ve yapacakları harcamaları belli bir düzeyde tutmayı kabul etmeleri gerekiyor. Yasaya göre, bu limit önseçimler için 50, genel seçimler için 84 milyon dolar. Hillary Clinton, kamu finansmanı almadan bu miktardan daha fazla toplayabileceğini belirterek, hem önseçimler için hem de genel seçim için sistemden yararlanmayı reddetti. Böylece Clinton, 1974’te uygulama başladığından bu yana seçim süresince hiçbir şekilde kamu finansmanı sağlamayacağını duyuran ilk politikacı oldu. Bu şekilde, istediği kadar yardım toplayıp istediği kadar harcayacak. Clinton’ın ardından John Edwards da onu izleyerek aynı yönde açıklama yaptı. Fakat Barack Obama’nın Federal Seçim Komisyonu’na yaptığı önerinin kabul edilmesi üzerine, John McCain ve Obama başka bir yöntem belirlediler. Buna göre, her iki aday da, önseçimlerde kamu finansmanını kullanırken, genel seçim için bu sistem dışında para toplamaya başlayacaklar. Eğer önseçimleri kazanıp genel seçimde partiyi temsil edecek aday olurlarsa, karşı partinin adayının da aynı öneriyi benimsemesi durumunda topladıkları parayı iade edip, kamu finansmanını seçebilecekler. Henüz kesin bir karar açıklamayan Giuliani ise, genel seçime yönelik olarak para toplama çalışmalarına başlamış durumda. Bu arada, Hillary Clinton’ın para toplama ŞANS HİLLARY’DEN YANA Durum böyle olunca, adaylar içinde en şanlısının Hillary Clinton olduğunu belirtmek gerek. Amerika’da Watergate skandalı sonrasında yolsuzlukları önlemek ve kampanyalara yapılacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle