02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 Haddam’ın çıkışı Şam yönetimini yeni açılımlara yöneltti… C S TRATEJİ Esad köşeye sıkışıyor Kaan Kutlu ATAÇ [email protected] iili olarak, Mart 2003 Irak Savaşı’ndan bu yana ABD öncülüğünde "demokratikleşme sürecine" zorlanan bir bölgede bulunan Suriye, Freedom House’un siyasal haklar ve sivil özgürlükleri referans alarak hazırladığı 2006 Küresel Araştırmasında, en düşük değerlendirme puanlarını alarak "özgür olmayan ülkeler" içerisinde "en kötüler" arasında yer aldı. İsrail dışında, "özgür" bir ülkenin bulunmadığı 18 ülkeli Ortadoğu coğrafyasında 6 ülke "kısmen özgür", 11’i de "özgür olmayan"lar kategorisinde kendine yer bulabildi. Bush Yönetimi bölgede uygulanan "düzen ve istikrar adına monarşilerin ve totaliter yönetimlerin desteklenmesi"ne yönelik 60 yıllık geleneksel dış politika anlayışının artık terk edilerek, "demokratikleşmenin özgürlüğün temel alındığı ve demokratik unsurların desteklenmesini esas alan bir anlayış"nın hayata geçirildiği iddiasını ise sürekli olarak yenilemektedir. Bugün için dünyanın hiçbir bölgesi Ortadoğu’da olduğu kadar, "düzen ve istikrar, liberalizm ve demokrasi ile sekülarizm ve dini radikalizm" arasında, bu denli zorlu ve tabiatı itibariyle şiddeti bünyesinde barındıran bir tercihler silsilesini bünyesinde barındırmamaktadır. ABD dışında hiçbir ülke de gerek teorik gerekse pratik açıdan, bu kavramların yaratacağı olası etkiler ile birebir mücadele etmek zorunluluğu duymamaktadır. Son dönem itibari ile de, ABD’nin Ortadoğu için "demokratikleşme" yönündeki planları, işgalin yaşandığı Irak dışında, Suriye’de olduğu kadar bir rejim değişikliğini gündeme getirmemektedir. F Baba Esad’ın üst makama getirdiği tek Sünni olan Haddam’ın açıklamaları, Şam yönetimini köşeye sıkıştırdı. Suriye ekonomisinde güvensizlik belirtileri yaşanırken, karaborsadan dolar üzerine yatırımların başladığı haberleri geliyor. me politikalarına uyum sağlayamamanın bedelini bugün için ağır bir şekilde ödemektedir. Ülke, geçmiş dönemin "olmazsa olmaz" politikalarından bir bir vazgeçmekte, gerek ülke içerisindeki gerekse uluslararası kamuoyunda prestij kaybına uğramaktadır. Baba Esad’ın oğluna "miras" bıraktığı; a) Lübnan’daki Suriye’nin varlığının korunması, b) Suriye’nin Arapİsrail arenasında takındığı tavır, c) Suriye’nin bölgesel dengelerdeki rolünün garanti altına alınması, d) Suriye’nin ABD ile olan ilişkilerinin yönetimi, konularında Beşer Esad yönetimi neredeyse hiçbir varlık gösterememiştir. Baas Rejimi, BM Güvenlik Konseyi’nin öncelikli gündemini oluşturmaya devam ediyor. Suriye önce Lübnan’daki askeri varlığını geri çekmek zorunda kaldı, Arapİsrail ilişkilerindeki konumunu yitirdi, bölgesel dengelerin sağlanmasındaki rolü bir yana kendi egemenliği ile ilgili ciddi bir endişe içerisine girdi. Ve sonucunda, ABD ile ilişkilerin normalleştirilmesinden öte ABD’nin Irak’tan sonraki olası askeri müdahalesi ile ilgili planlamaların tam da ortasında yer aldı. Bunun ötesinde, Suriye yönetimi ABD’li yetkililerin tehdidi altında yaşamaya alışmış gözükmektedir. Suriye, ABD’nin "hard power" politikalarının uygulandığı "havuçsopa" anlayışında sürekli olarak "sopa" ile karşı karşıyadır. Eğer gelecekte Suriye’ye bir "havuç" verilecekse bile bu havucun doğuya özgü bol acılı bir sos ile sunulması muhtemeldir. Sadreddin Bayanouni bir demecinde, "Haddam’ın da aralarında bulunduğu grup tarafından yapılacak ve rejimi demokrasiye taşıyacak bir değişikliğe destek vereceklerini" ifade etmiştir. Baas Rejimi’nin Müslüman Kardeşler’e yönelik uyguladığı şiddet politikalarının mimarlarından olan Haddam’a bu örgütten destek gelmesi ise ilginç bir gelişme olarak değerlendirilebilir (Örneğin Haddam, Müslüman Kardeşler’in başlattığı 1964 Hama ayaklanması sırasında şehrin valisiydi). Haddam Paris’te başka destekler de bulmuştur. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve Suudi Arabistan’nın eski Washington Büyükelçisi ve Kral Abdullah’ın İstihbarat Koordinatörü Prens Bandar El Sultan, 2006 Ocak ayı ilk haftası içerisinde Haddam ile görüşmüştür. Haddam son demeçlerinden birisinde "Beşer Esad’ın devrilmesine yönelik olarak bir sürgün hükümeti kurma çalışmaları yürüttüğünü açıklamıştır" . Şam’ın iktidar savaşında beklenmedik bir anda rejim içerisinden bir rakip ortaya çıkmış gibi gözükmektedir. ESAD’DAN ZORUNLU AÇILIM Beşer Esad’ın Haddam’a tepkisi sert oldu. Şam yönetimi Haddam’ın mal varlıklarına el koydu ve Meclis üyeleri Haddam’ın vatana ihanetten yargılanması yönünde girişimlerde bulundu. Beşer Esad ayrıca, Haddam sonrasında Suriye’ye yönelik artan uluslararası baskıları dengeleyebilmek için Suudi Arabistan Kralı ve Mısır Devlet Başkanı ile arka arkaya bir dizi görüşmelerde bulundu. Muhalifleri Batılı başkentlerde destek arayışlarını sürdürürken, Beşer Esad geleneksel olarak Arap başkentlerinde kendisine yardım arayışında. İlk izlenimler, Arap başkentlerinin Suriye yönetiminin, "öncelikli olarak Lübnan’la ilişkilerin normalleştirilmesi ve Hariri Komisyonu ile işbirliğine gitmesi yönünde uyarıldığı" şeklindedir. Suriye’nin uluslararası kamuoyu YALNIZLAŞTIRMA POLİTİKASI Suriye, Hafız Esad tarafından kurumsallaştırılan seküler Baas rejimi ile otoriter bir yönetim anlayışının sağladığı yaklaşık 30 yıllık göreceli bir iç istikrarın ardından, oğul Beşer Esad’ın başa geçtiği 2000 yılı Haziran ayından bu yana toplumsal ve ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar içerisindedir. Ülke, özellikle Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’nin Şubat 2005’de öldürülmesinin ardından uluslararası kamuoyunun desteklediği bir "yalnızlaştırılma" politikası altında ezilmektedir. Soğuk Savaş döneminde bölgenin kilit ülkelerinden birisi olan Suriye, 1990’ların ikinci yarısından itibaren hızla yaygınlaşan küreselleş HADDAM SAF DEĞİŞTİRDİ Ancak, Beşer Esad rejiminin meşruluğunu tartışma konusu haline getiren en önemli olay, rejimin savunucusu olarak görülen ve Hafız Esad ile birlikte Baas rejiminin kurulmasında en önemli rolü oynayan Devlet Başkan Yardımcılığı da yapmış olan Abdül Halim Haddam’ın Beşer Esad’a yönelik sert açıklamaları oldu . Haddam, Suriye rejiminin en üst basamaklarında yer aldıktan sonra muhalefet saflarına katılan en önemli isimdir. 2005’in son günlerinde yaptığı açıklamalarını neredeyse her gün başka bir medya organına yineleyen Haddam, Beşer Esad’ı Suriye’ye "ciddi ölçüde zarar veren bir hain" olarak nitelemiş, Hariri’nin Beşer Esad’ın bilgisi dahilinde öldürüldüğünü savunarak, Suriye halkına Beşer Esad’ı devirme çağrısı yapmıştır. Eski devlet başkan yardımcısı bu açıklamalarının ardından Haziran 2005’den bu yana yaşadığı Paris’te, Hariri ile ilgili kurulan BM komisyonuna ifade vermiştir. Haddam’ın medyaya yaptığı açıklamalarının benzerini bu komisyonda da dile getirdiğine kuşku yoktur. Fakat unutulmaması gereken şey, aynı Haddam’ın, Hariri suikastının ardından devlet başkanlığını yürüttüğü dönemde saldırının ardında İsrail’in bulunduğunu açıklamasıdır. Bu hali ile, Haziran 2005’de yapılan 10. Baas Partisi Bölgesel Kongresi’nde görevinden istifa etmek zorunda kalan Haddam’ın güvenilirliği şüpheli bir hal almıştır. Yine de Alevi azınlığın iktidar olduğu Suriye’de en üst düzey göreve yükselmiş olan Sünni Haddam’a ilk destek rejimin en önemli muhalif grubu olan Müslüman Kardeşler’den gelmiştir. Örgütün Londra’da yaşayan lideri Ali Sson dönemde basına yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Haddam Beşer Esad
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle