Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Financial Times 2 Kasım 11 ABD’nin çürümüş adaleti Eylül sonrası teröre karşı etkili olmuyor… sıydı. Amerika’nın Afganistan, Irak, Guantanámo Kampı ve diğer yerlerde sistematik bir şekilde işkence yaptığı artık kuşku götürmüyor. Güvenilir insan hakları örgütleri, Amerika’nın son 34 yıl içinde hapsettiği kişilerden 100’den fazlasının yaşamını kaybettiğini bildiriyorlar. Amerikan yönetiminin, insanları çökerten ve onlara ızdırap çektiren sorgulama metotlarını onayladığı da kesinleşti. Amerikan senatosu kısa bir süre önce, Cenevre Konvansiyonu’na saygı gösterilmesi ve işkence yapılmamasından yana bir çoğunluk kararı alınca Beyaz Saray protestoya ve veto etme tehdidine başvurdu. Devlet Başkanı Yardımcısı Dick Cheney, CIA’nın esirleri gizleme ve işkenceye başvurma hakkı olduğunu açıkça söyledi. “Teröre karşı bu savaş” hiç de etkili olmadı. Daha önceki deneyimler, güvenilir bilgiler edinmek için işkencenin yararlı olmadığını göstermişti. Buna karşılık, bu tür yöntemlere başvurulması, terörizm taze kan kazandırmaktadır. Ama bireysel haklara böylesine tecavüz edilmesi, dünya camiasının 2. Dünya Savaşı’dan bu yana adım adım oluşturduğu adelet ilkelerinin kuyusunu kazmaktadır. Dünyanın tek süper gücü ve özgürlük ve özlük hakları için büyük mücadele vermiş olan bir ulusun bu tecavüzlerin en önünde yer alması, diğer rejimler için etkili bir bahane oluşturmuştur. Bu düşüş, çeşitli ülkelerin güvenlik polislerinin, odak noktasında C S TRATEJİ THOMAS HAMMARBERG[*] Stockholm Palme Uluslararası Barış Araştırmaları Merkezi Başkanı atandaşlık haklarına karşı en korkunç tecavüzler, sayıları giderek artan ülkelerin, güvenlik polisi tarafından yapılmaktadır. Bunlar, kısmen terörist gruplarla aynı yöntemlere başvuruyorlar: Adam kaçırma, işkence ve cinayet. Uluslararası sınırları hiç aldırmadan çalışıyorlar, mültecileri bile taciz ediliyorlar, farklı görüş sahipleri “kayboluyor” veya kiralık katillerce öldürülüyor. Bu model, 11 Eylül 2001’den itibaren fevkalâde kötüleşti. Amerikan güvenlik teşkilatına olağanüstü yetkiler verildi. Yabancı ülke vatandaşları kaçırılıyor ve bu insanlar, Guantánamo’ya, başka ülkelerdeki gizli hapishanelere veya CIA ile yakın işbirliği yapan istihbarat örgütlerine götürülüyorlar. Bu sonuncusunun bir örneğine, İsveç’ten sınır dışı edilen Mısırlı iki ilticacı olayında da tanık olduk. Kaçırılan esirler, uluslararası normlara aykırı şekillerde sorguya çekiliyorlar. Irak’taki Abu Ghraib Hapishanesi’nde çekilen fotoğraflarda gördüklerimiz, gerçeğin çok küçük bir parça V Irak’ta işkence görmüş açlıktan ölmek üzere, 170 sünni mahkumun bulunması ABD ve yönetim karşıtı protesto eylemlerini artırdı. Hemen ardından da yeni bombalı intihar eylemlerinde artış yaşandı. (22 Aralık Bağdat) CIA’nın yer aldığı bir şekilde işbirliği yapmalarıyla daha da kötüleşmiştir. Bu ağın içindeki esirler götürülmekte ve bazı vakalarda da bilinmeyen yerlere yerleştirilmektedirler. Bu tür vakaların bazılarında ise –İsveç’teki iki Mısırlı ilticacı olayında olduğu gibi sorgulama yerel güvenlik örgütü tarafından yapılmakta ve bilgiler büyük olasılıkla CIA’ya iletilmektedir. Bütün bunları bilince, CIA uçaklarının neden ülkemizi yeniden ziyaretettiği konusunda doğru bilgi edinmemizin önemi daha da artmaktadır. Çünkü sorumlu yöneticilerimizin, CIA’nın ülkemize yaptığı önceki ziyareti gizli tutmak istemiş olduklarını “Acı Gerçek” adlı belgesel televizyon programından öğrenmiş bulunuyoruz. CIA’nın davranış şekli, güvenlik örgütlerinin oluşturduğu ağın en berbat eğilimini ortaya çıkarıyor. Bu örgütler, birçok ülkede yasaların üzerinde yer almaktalar. Siyasi erk onları korumaktadır veya onlar üzerinde denetimini yitirmiştir ya da onları engelleyecek güce sahip değildir. Ağır suçlara göz yumulmaktadır ve hesap vermemek bir kültür haline gelmiştir. İsveç güvenlik polisinin de CIA ve diğer güvenlik örgütleriyle bilgi alışverişi yaptığını duyuyoruz ama gizlilik damgası nedeniyle bu işbir ? Internatıonal Herald Tribune 8 Kasım BD’nin, işkence yöntemlerini A sorgulamalarda kullandığı neredeyse kesinleşti. Amerikan Senatosu, Cenevre Konvansiyonu’na saygı gösterilmesi ve işkence yapılmaması yönünde çoğunluk kararı alınca, Beyaz Saray yönetimi tepki gösterdi. Başkan Yardımcısı Cheney, CIA’nın esirleri gizleme ve işkenceye başvurma hakkı olduğunu açıkça söyledi. Bu yöntemin, doğru bilgi almaya yaramadığı daha önce kanıtlandı. Aşırı güçlere ve zorbalara karşı korunabilmek için güvenlik polisine ihtiyacımız var. Ama hukuk ilkelerinin sürekli ihlal edilmesi, CIA ile birlikte yapılanlara farklı boyutlar getiriyor.