29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

olmak üzere uluslararası toplumun tutumudur. BM Güvenlik Konseyi, 04 Mart 1964’te aldığı 186 sayılı karar ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Hükümeti’ni “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin meşru temsilcisi olarak kabul etmiş, sonraki kararları ile KKTC’nin ilanını kınayarak “ayrılıkçı bir hareket” olarak tanımlamıştır. ? 24 Nisan Referandumu, uluslararası toplumun KKTC’ye yönelik izolasyonların kaldırılacağı vaatlerinde bulunmasına yol açmıştır. Aliyev de bu olumlu atmosferin etkisiyle Nisan 2004’te Türkiye’yi ziyareti sırasında Referandumda Kıbrıs Türklerinden “evet”, Rumlardan “hayır” cevabının çıkması halinde KKTC’yi tanıma sürecinde ön sırada yer alacaklarını bildirmişti. Ancak, sonradan bu açıklaması ile “uluslararası toplumun tutumunu takip edeceklerini kastettiğini” belirtmesi ve Azeri milletvekillerinin 29 Nisan 2004’te Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Kıbrıs Türklerinin temsili için yapılan oylamaya katılmamaları gibi gelişmeler, Türk kamuoyunda Azerbaycan’a karşı kırgınlığa neden olmuştur. ? 2005’te ABD ve İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) KKTC’ye yönelik attığı adımlar, Azerbaycan’ı Kıbrıs Türklerine yönelik tecridin kırılması konusunda harekete geçmeye teşvik etmiştir. ABD Kongresi’nden bir heyet 30 Mayıs 2005’te Ercan Havaalanı yoluyla KKTC’yi ziyaret etmiş ve ABD Dışişleri Bakanlığı, ziyaretin uluslararası hukuka uygun olduğunu bildirmiştir. İKÖ ise Haziran 2005 Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda üyelerine, KKTC ile her alanda ilişkilerini geliştirmeleri çağrısında bulunmuş ve KKTC konusunda neler yaptıklarını ve neler yapmaları gerektiğini rapor etmelerini isteyerek, bir izleme mekanizması oluşturmuştur. ? Azerbaycan’ın açılımını, Türkiye ile ilişkilerini dikkate almadan sadece ABD ve İKÖ’nün tutumları ile açıklamak doğru olmayacaktır. Türkiye, uluslararası toplumun tüm baskılarına rağmen, Azerbaycan topraklarını işgali nedeniyle Ermenistan ile diplomatik ilişki kurmayarak ve TürkErmeni sınırının açılmasına karşı çıkarak Azerbaycan’ın çıkarlarına duyarlı davranmaktadır. BTC’nin hayata geçirilmesi de, kültürel ve tarihsel ortaklık temelindeki iki ülke ilişkilerine ortak çıkarlara dayalı stratejik bir boyut kazandırmıştır. Bu durumda, Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki hassasiyetlerine Azerbaycan tarafından destek verilmesini beklemesi her zamankinden önem ve öncelikli hale gelmiştir. ? Konu, zamanlama açısından Azerbaycan, Türkiye ve KKTC’de iç politikada kullanılmaya elverişlidir. KKTC’yi destekleyen politikalar izleme, Azerbaycan’da iktidar ve muhalefet partilerine kamuoyunda puan kazandırmaktadır. Ayrıca, Aliyev yönetiminin Kıbrıs açılımının, KKTC konusunda izlediği çelişkili tutumun seçim sürecinde muhalefet tarafından eleşti C S zerbaycan’ın KKTC’ye yönelik açılımları Aliyev yönetiminin iç kamuoyunda az da olsa rahatlatırken, referandum sonrası sıkıntı çeken Türk hükümeti ve KKTC yönetimine de olumlu etkileri oldu. Kıbrıs sorunu ile Karabağ sorununun aynı şekilde değerlendirilecek olması Bakü’yü zorluyor. GKRY ve Yunanistan’ın AB’yi de yanlarına alarak Azerbaycan’a baskı yapmaları açılımın geleceğini olumsuz etkileyebilir. TRATEJİ ? Azerbaycan’ın Kıbrıs konusundaki tutumunu değerlendirirken, Yunanistan ve GKRY’nin, AB üyesi olmanın avantajlarını kullanmak suretiyle baskı ve şantaj içeren girişimlerini ihmal etmemek gerekir. Yunanistan, Azerbaycan’a nota vermiş, misilleme olarak GKRY ve Yunanistan’dan Yukarı Karabağ’a doğrudan uçuş başlatılabileceği öne sürülmüştür. Doğrudan uçuşların uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve AB üyesi bir devletin egemenliğinin ihlal edileceğini öne süren GKRY, konuyu AB gündemine getirerek ABAzerbaycan ilişkilerini bloke edeceği mesajını vermiştir. AB ile Azerbaycan arasında sürdürülmekte olan Hava Ulaşım Anlaşması, AB tarafından süresiz olarak askıya alınmıştır. GKRY, KKTC’ye doğrudan seferler başlatması durumunda, AB ile AzerbaycanGürcistanErmenistan arasında yürütülen “AB Komşuluk Programı”na Azerbaycan’ın katılmasını engelleyeceğini AB’ye resmen bildirmiştir. Azerbaycan’ı hariç tutarak 19 birlikte somut ticari bağlantılara veya yatırım projelerine dönüştürülememiştir. KKTC pasaportlarının kabul edileceği açıklandığı ve aslında iki ülke arasındaki sessiz mutabakata göre daha önce bu yönde uygulama mevcut olduğu halde, 2830 Ağustos 2005’te Bakü’yü ziyaret eden Serdar Denktaş başkanlığındaki heyetin pasaportlarına işlem yapılmamıştır. Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Araz Azimov’un, KKTC ile ilişkilerin Azerbaycan’ın konuya insanî açıdan yaklaşımından kaynaklandığını belirterek, “Şimdiye kadar sadece bir uçuş yapıldı. Bundan bir sonuç çıkarmak gereksizdir” şeklinde açıklamada bulunmasıve Azerbaycan’ın AB Daimi Temsilcisi Arif Mamedov’un 08 Kasım 2005’te Brüksel’de Avrupa Konseyi Politika Birimi Direktörü Christop Heusgen ile yaptığı görüşmede “Azerbaycan olarak Kuzey Kıbrıs ile herhangi türde bir ilişki kurmayacakları” garantisini verdiği yönündeki haberler ise, Aliyev’in Kıbrıs açılımından geri adım atılacağına emare oluşturmaktadır. İşbirliği alanları ölgesindeki turuncu devrimlerin yayılması ihtimalinden endişe eden, YunanistanErmenistan ittifakının derinleşmesine yol açmaktan ve KarabağKKTC benzetmelerinden çekinen, Güney Kafkasya’da AvrupaAtlantik dünyasının artan siyasi, askeri ve ekonomik ağırlığına göre iç ve dış politikasını belirlemeye başlayan Azerbaycan’ın, Batı dünyasından ve uluslararası toplumdan bağımsız ve kısa vadede KKTC’yi tanımayı öngören bir Kıbrıs politikası izlemesini beklemek, gerçekçi bir değerlendirme olmayacaktır. Bununla birlikte, mevcut koşullarda KKTC ile ileri düzeyde ilişki kurulması ve geleceğe yönelik tanıma hedefinin ortaya konulması açısından Azerbaycan’ın da içinde bulunduğu Türk ve İslam dünyasına yönelik açılımlar gerçekleştirilmesinin yararına inanılmakta ve aşağıdaki önerileri gündeme getirmekte fayda görülmektedir: ? Kültür, spor, turizm ve ticaret alanında ikili ilişki ve işbirliğinin daha da geliştirilmesi, yatırım ve ticaret yapmak isteyen işadamlarına teşvik ve kolaylıklar uygulanması, Azerbaycan önderliğinde İKÖ bünyesindeki ülkelerin bu işbirliğine dahil edilmesi, ? Azerbaycan’ın, KKTC’nin Bakü’deki temsilciliğinin bir benzerini KKTC’de açması, ? Her iki ülkedeki sivil toplum örgütleri, basınyayın kuruluşları ve üniversitelerin, işbirliği geliştirme, ortak konferans ve paneller düzenleme, öğrenci ve öğretim üyesi değişim programları, yüksek lisans programları, konuk yazar uygulamaları yoluyla kamuoyunu aydınlatma işlevi üstlenmeleri, bu işbirliğinin, Ermeni ve Rum lobilerinin, Türkiye, KKTC ve Azerbaycan aleyhindeki ortak propaganda faaliyetlerine karşı bir nitelik kazanması. A B Azerbaycan’da seçimler sonrası eylemler devam ediyor. (19 Kasım) rilmesini önlemeye yönelik işlevi bulunmaktadır. AKP Hükümeti de, KKTC’ye yönelik izolasyonların kaldırılmaması ve AB ile müzakere sürecinde Kıbrıs dayatmaları nedeniyle oluşan tepkiler karşısında, kamuoyuna uluslararası alanda KKTC ile ilgili olumlu bir gelişme sunabilme ihtiyacı içerisindedir. Aynı durum, “çözüm ve AB üyeliği” sloganlarıyla işbaşına gelen, izolasyonların kaldırılacağı vaatleriyle Referandum’da “evet” oyu verilmesini isteyen, ancak AB ve BM’nin verdiği sözleri yerine getirmemesini hayal kırıklığı ve umutsuzluk içindeki kamuoyuna izah etmekte güçlük çeken KKTC Hükümeti için de geçerlidir. ? Azerbaycan’ın en büyük endişesi, uluslararası platformlarda Karabağ meselesi ile Kıbrıs sorunu arasında paralellik kurulmasıdır. Oysa, her iki mesele birbirinden tamamen farklı karakterde olup, herhangi bir tarihi, siyasi veya hukukî benzerlik kurmak mümkün değildir. Benzerlik sadece “Büyük Ermenistan” hedefi doğrultusunda Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin ve “Büyük Yunanistan” hedefi doğrultusunda Kıbrıs Adası’nın ilhak edilmesi amacıyla, her iki bölgede yaşayan Türklere katliam uygulanması ve yerlerinden edilmesi hususunda söz konusudur. programı yürütmek istemeyen AB’nin Güney Kafkasya Temsilciliği ise söz konusu programı kriz çözülene kadar durdurmuştur. Son gelişmeler zerbaycan Yönetimi’nin seçimler sonrasındaki tutumu, Aliyev’in Kıbrıs açılımının, karşılıklı ziyaretler ve vaatlerle süslenen sembolik ve kamuoylarını tatmine yönelik bir adım olmaktan öteye geçip geçmeyeceği konusunda daha net fikir vermeyi sağlayacaktır. Ancak, konu KKTC ve Türkiye’de gerek hükumet yetkilileri gerek medya organları tarafından kamuoyunun aşırı beklenti içine girmesine yol açacak şekilde işlenmiş olup, bu beklentilerin gerçekleşmemesi halinde büyük hayal kırıklığı ve tepkiye dönüşebileceğini, ilişkilerde güven bunalımı yaşanabileceğini söylemek mümkündür. Kaldı ki, yalnızca bir kez gerçekleştirilen ve Azerbaycan Özel Havayolu şirketi IM AIR tarafından 31 Temmuz’dan itibaren düzenli olarak başlatılacağı açıklanan doğrudan uçuşlarla ilgili hiçbir gelişme kaydedilmemiştir. Azerbaycanlı işadamlarının ziyaretinde protokoller imzalanmakla A
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle