29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Ş C S güvenlik güçlerinin sorumlukları ve mesleki profesyonellikleri göz ardı edilemez. Ortada bir güvenlik sorunu varsa, bunun sorumlusu taraflardan biri, hiç kuşkusuz güvenlik güçleridir. Terörle mücadelede (terörizmle mücadele ayrı bir yazı konusudur) olmazsa olmazlardan olan profesyonel terör polisinin temel özellikleri: özel yasal yetkileri olan, bu yetkileri nasıl kullanacağını tam olarak bilen, yetkileri oranında hesap vereceğini bilen, yanlış uygulamalarının teröristlere en büyük propaganda desteğini vereceğinin farkında olan, kol kırılır yen içinde kalır anlayışının bilgi çağında yeri olmadığını bilen güvenlik mensupları olmalarıdır. Bu açıdan bakıldığında güvenlik birimleri, olayların aydınlanması konusunda ve sürecin devletin aleyhine dönmesini engellemede başarılı bir sınav verememişlerdir. Şemdinli’de bir kitabevine atılan bombanın patlaması sonucunda meydana gelen olaylar yaygınlaşarak etkisini sürdürmektedir ve bölücü terör örgütü ve taraftarları olayların gelişmesinde ve büyümesinde inisiyatif önceliğini ele geçirmişlerdir. Bombanın ‘Jandarma Kuvvetlerine bağlı birimlerce atıldığı iddiası’ ilçede ve sonrasında civar kentlerde şiddet olaylarını PKK’nın da yönlendirmesiyle başlatmıştır. Bunun üzerine devlet yetkilileri çeşitli açıklamalar yapmışlardır ancak bütün bu açıklamalar gerilimin azalmasını sağlamamıştır. Bu ve benzeri olaylarda yaşanan ikilem çok açıktır; devletin hatası olduğunu ima dahi etmek teröristlere prim vermek ve devlet güçlerini zafiyete uğratmaktır, veya yapılan bir yanlışlık varsa bunun üzerine gitmek suretiyle devletin inandırıcılığını ve güvenilirliğini artırmanın teröristleri zayıflatacağına olan inançtır. Türkiye’deki yetkililer, bu tür olaylar karşısında çoğunlukla birinci olasılığın üzerinden stratejilerini ürettiler. Çoğunlukla yapılan açıklamalar, olayın ihtimal dışı olduğu, devletin ve güvenlik güçlerinin böyle yasadışı dav TRATEJİ emdinli, Yüksekova ve Hakkari olayları ışığında PKK ile mücadele Doç. Dr. İhsan Bal ürkiye’nin terörle mücadele deneyimi olduğundan önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bu deneyimler Türkiye’nin bir kazanımı olarak kullanıldığında geleceğe yönelik daha başarılı mücadele stratejileri geliştirmek olasıdır. Ancak, son günlerde Şemdinli, Yüksekova ve Hakkari’de yaşanan olaylar ve bu olaylara tarafların verdiği tepkiler yaşananlardan pek de bir ders alınmadığını göstermektedir. Olayların başlangıcı kabul edilen Şemdinli’deki bombalama eylemi ve sonrasındaki gelişmelerden, devlet kurumları ve medyanın zararlı çıkmasına karşın, olaylardan PKK terör örgütü ve Kürtçü politika üretenler oldukça kazançlı çıkmışlardır. Terörle mücadele eden güvenlik birimlerini eleştirmek birbiriyle zıt iki anlam içerir. Bunlar, bizzat teröristlerin propagandasına yarayacak argümanlar üretmek veya güvenlik birimlerinin aleni hatalarının farkına varmalarını sağlamak suretiyle onların ve bağlı bulundukları devletin güvenilirliğini artırmaktır. Bu yazının amacı, güvenlik birimlerini terörle mücadelede öğretici bir yaklaşımla sorgulamayı amaçlamaktadır. T ranışlar asla yapmayacağı, dolayısıyla bu tür imaları dahi yapanların devletin güvenlik güçlerini terörle mücadelede zafiyete uğratmak gibi bir art niyetlerinin olduğu suçlamalarıyla doludur. Kafa karışıklığı erörle mücadelenin büyük bir kısmının propaganda olduğunu düşünecek olursak, devlet yetkililerinin yukarıdaki kaygılarını anlamak zor değildir. Ancak bu kaygıların günümüzde yararlı sonuçlar üretmesi olanaksızdır. Haberleşme teknolojisi çok ilerlemiştir. Teknolojinin her bireyi inandırıcı bir muhabir haline getirdiği günümüzde (Şemdinli’deki olayların önemli kısmının vatandaşın cep telefonu kayıtlarıyla haber kanallarına ulaştığı dikkatlerden kaçmamalıdır) bir şeyin gizli kalma şansı azdır. Dolaysıyla devlet karşıtlarına propaganda olanağı verecek her türlü yasadışılık, bizzat devletin kaldıramayacağı bir ateş topu haline gelmektedir. Gerçi son olaylarda devlet yetkilileri, “bir kanunsuzluk ve suç varsa mutlaka üzerine gidile T Sansür değil, güvenilir bilgi erörle mücadelede meydana gelen olaylardan daha önemli olan, eylemler sonrasındaki etkinin dar alana hapsedilmesidir. Etkinin dar alana hapsedilmesi, terör eylemlerinin sansürlenmesi değil, tam tersine başarılı bir kriz yönetimi çerçevesinde toplumun, ilgililer tarafından gerektiği ve doğru bir şekilde bilgilendirilmesidir. Bilgilendirmenin yönü ve hedefi ise öncelikle toplumda güven ve adalet duygusunun tatmin edilmesi olmalıdır. Çünkü güvenlik konsepti bireyler açısından duygusal, devlet açısından ise rasyonel bir durumu ifade eder. Dolayısıyla Şemdinli ve sonrasındaki olaylar, bir gerçekliğin ortaya çıkarılmasının yanında bir imaj olarak ele alınmalıdır. Bomba atıldı mı? Kim attı? ve benzeri soruların yanıtları uzadıkça, kuşku duvarına sürekli harç taşınmaktadır. Şemdinli de yaşanan ve sonrasında aşırı şekilde tahrik edilerek kullanılan olayların arka planında, gerçeğin ortaya çıkarılması isteğinin tersine karanlığın devam etmesi isteği yatmaktadır. Tüm propaganda yönlerine rağmen T cek” şeklinde açıklamalarda bulundular; ancak bu yeterli değil. Çünkü açıklamaların icraata yansıması oldukça sınırlı. Olayların yaşandığı yerdeki devlet yetkililerinin uzun süre suskun kalması ve sonrasında çelişkili açıklamalarda bulunması nedeniyle kimse tatmin olmamıştır. Üst düzey askeri yetkililer dahi birbirinden farklı tavırlar sergilemektedirler. Jandarma Genel Komutanı olayın yerel düzeyde bir kanunsuzluk olduğunu söylerken, olayda gözaltına alınan bir astsubayın dürüst bir asker olduğunu söyleyen Kara Kuvvetleri Komutanı ise, olayı daha farklı bir şekilde ele almaktadır. Genelkurmay Başkanı ise, olayların yargının ilgi sahasına girdiğini ifade ederek değerlendirmeden kaçınmaktadır. Kısacası yaşanan ve süregiden olaylar karşısında önemli bir kafa karışıklığı söz konusudur ve bu durumdan en çok, devlet karşıtları yararlanmaktadır. Peki ne yapılmalıdır? evletin güvenlikten sorumlu zirvesi toplanmalı ve bir hareket planı saptanmalıdır. Açıklamalar birbirlerini destekleyici ve inandırıcı olmalıdır. Açıklamalarda seçilen cümleler, alanında uzmanlarca kaleme alınmış olmalı ve mutlaka halk diplomasisine yönelik olmalıdır. Halkın nabzını sürekli tutacak istihbarat akışı sağlanmalıdır ve bunun ışığında gelişmeler yönlendirilmelidir. Olaylarla ilgili bir kriz merkezi oluşturulmalıdır. Bu merkez devletin güvenliğini ve güvenilirliğini halka hizmet ederek sağlayacağı bilincinden hareket etmelidir. Halkın doğru ve güvenilir bilgi gerek D ünümüzde terörle mücadelenin en önemli aracı G propaganda. Şemdinli’deki patlamadan sonra çevre yerleşim yerlerine de sıçrayan olaylar karşısında devlet yetkililerinin farklı açıklamaları ve ortaya koydukları ‘kafa karışıklığı’, yaratılan kuşku duvarını yıkmıyor. Gelinen aşamada örgütün fısıltı gazetesiyle bölge halkı üzerinde kurmaya çalıştığı etkinlik, yeterli ve açık bilgilerle engellenmeli. Terörle mücadele eden güvenlik güçleri de varolan deneyimlerini bu teknik ve psikolojik alanda geliştirmeli. ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle