Katalog

C S sından sonra devam edebilir. Birleşmiş Milletler Avrupa Şurası ve Avrupa Birliği parlamentolarının Ermeni ordularının işgal ettikleri Azerbaycan topraklarından çekilmesi yönünde aldığı kararlar ise sorunun çözümüne yönelik hiç bir yapıcı görevi oluşturamamıştır. Bu kurumlar şu ana kadar işgalci Ermenistan devletine karşı hiç bir yaptırım uygulamamıştır. Bu da Azerbaycan devletine ve halkına karşı olan uluslararası adaletsizliğin bir göstergesidir. Araz Aslanlı: Sorunun çözümünde Türkiye’nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Akif Nagi: 1990’lı yılların başlarında sorunun çözümünde Türkiye taraf olarak iştirak etmiştir. Fakat günümüzde sorunun çözümü AGİT’in Minsk Grubu’na verilmiştir. Bu ise Türkiye’nin rolünü çok çok zayıflatmıştır. Biz Türkiye’nin Ermenistan’la diplomatik ilişki kurmamasını olumlu karşılıyoruz. Ayrıca ekonomik ve kültürel ilişkilerde de uygulanan kısıtlamalar bizim tarafımızdan takdirle karşılanıyor. Bu durumda Türkiye’nin dış politikasını ve karşılaştığı zorlukları da göz ardı etmiyor ve zoru başardığını biliyoruz. Fakat Türkiye devletini ve Türk halkını bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz. Son dönemlerde Türkiye–Ermenistan sınırlarının açılması yönündeki haberleri üzüntü ile karşılıyoruz. Bu konuda Türkiye’nin Azerbaycan Büyükelçiliği karşısında gösteri de yaptık. Biz bu konuda Türkiye’nin Azerbaycan Büyükelçiliği’nden daha fazla çaba bekliyoruz. Ermenistan’la ilişkilerde Azerbaycan ve Türkiye’nin çıkarları örtüşüyor. Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgal etmiş. Türkiye’ye karşı ise sözde soykırım talepleri ve toprak talepleri vardır. Bu durum Azerbaycan ve Türkiye’nin Ermenistan konusunda ortak hareket etmesini zorunlu kılıyor. Araz Aslanlı: Sorunun çözümüne yönelik iki ülke arasında süren görüşmelerden beklentiniz nedir? Akif Nagi: Azerbaycan toprakları işgal edilmiş durumdadır. Ve Ermenistan diplomatik görüşmelerle topraklarımızdan çıkmayacak. Bu durumda bu görüşmeler Azerbaycan topraklarının işgalden kurtarılması yönünde hiç bir olumlu sonuç sağlamayacak. Dolayısı ile bizim için anlamı olmayan bir girişimdir. Topraklarımız de facto (fiili) olarak Ermeni işgali altındadır. TRATEJİ Araz Aslanlı: Sizce sorunun çözüm yolu nedir? Akif Nagi: Daha önceki sorularınıza yanıtımda diplomatik yolla adaletin kurulamayacağını ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün onarılamayacağını anlattım. Dolayısı ile bu sorunuza şöyle yanıt verebilirim: Bu sorunun çözümü sadece ve sadece Azerbaycan’ın savaş yoluyla topraklarını kurtarmaktan geçer. Topraklar kurtarıldıktan sonra Azerbaycan devleti o topraklarda yaşayan vatandaşlarının sorunu ile kendisi ilgilenecektir. İşgale maruz kalan ve topraklarından kovulan Ermeniler değil 1 milyon Azerbaycan halkıdır. Araz Aslanlı: Azerbaycan ordusunun topraklarını işgalden kurtarma gücü var mı? Akif Nagi: 1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk Türk topraklarını yabancı işgalinden kurtarmak için Kur 23 tuluş Savaşı’nı başlattığı zaman ne yeterli silaha ne de yeterli orduya sahipti. Fakat Atatürk soruna bu açıdan yaklaşmamıştı. Biz Azerbaycan Türkleri topraklarımızı yabancı işgalden kurtarmak için Atatürk mantığını benimsemeliyiz. Öncelikle halkımız ve ordumuz topraklarımızın kurtulması gerektiğine ve kurtarılabileceğine inanmalıdır. Ayrıca uluslararası hukuk Azerbaycan devletine kendi topraklarını yabancı işgalden kurtarmak için meşru müdafaa hakkı vermektedir. Azerbaycan devleti kendi meşru müdafaa hakkını kullanabilecek orduya, nüfusa, ekonomiye ve müttefiklere sahiptir. Azerbaycan halkının ve devletinin topraklarını işgalden kurtarmaktan başka seçeneği yoktur. Bu mesele Azerbaycan için ölüm kalım meselesidir ve Azerbaycan’ın iç ve dış politikasını derinden etkilemektedir. Azerbaycan’da iç muhalefetin sesi giderek yükseliyor, dış politikada ağırlık koymak güçleşiyor. S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I ABD ve Serbest Piyasa Masalı Yazarları: A. Başer Kafaoğlu Yıldız Sertel, Kaynak Yayınları Haziran 2005, 103syf tatürk Devrim’in kutsal üçlemesi olan Misakı Milli, İstiklali Tam ve Hakimiyeti Milliye’den uzaklaşıldığı sürece ve uzaklaşıldığı oranda, Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü ve egemenliği de tehlikeye girdi. Liberaller bir yana, kendisini solda sayan ve sanan kimi entelektüellerin dilinden düşmeyen "demokrasi", "hukuk devleti", "insan hakları", "özgürlükler", "sivil toplum" ve "piyasa ekonomisi" söylemleri ile Avrupa Birliği söylemi birleşince, piyasaya tapanların sayısı arttı, sesi gürleşti. A ABD’nin, AB sürecinde Türkiye’yi nasıl da desteklediği ortadayken, kimileri sözde ve sanal ABD karşıtlığını, AB yandaşlığı ile tahkim etme yoluna gittiler, kimileri ise mahcup Amerikancılıklarını, Avrupacılık ile gizlemeye çalıştılar. Ekonomi, siyaset, uluslararası ilişkiler konularındaki yetkinliklerini yıllardır karınca gibi çalışarak, üniversite gibi üreterek kanıtlamış olan iki yetkin isim, Arslan Başer Kafaoğlu ve Yıldız Sertel, tam da bu süreçte bu konulara açıklık getiren kitaplarıyla, okurun karşısına çıktılar. "ABD ve Serbest Piyasa Masalı" adlı çalışma, iki yazarın makalelerinden oluşuyor. Kitabın amacı; Batıcı aydınların, çağdaşlaşmayı Avrupa’dan ibaret gören kalemlerin ezberini bozmak, ABD, AB, IMF ve Dünya Bankası konusundaki yalan ve yanlışları ortaya koymak. Yıldız Sertel’in yazılarında Amerikan İmparatorluğu’nun tahlili, I rak’ta işgal sonrası yaşananlar, savaşlar ve maliyetleri, yeryüzündeki Amerikan barışı, ABDAB ilişkileri, Çin ve Rusya’daki gelişmeler, Asya modeli gelişme, Türkiye’nin borç kıskacı ve IMF ile ilişkileri ağırlıklı olarak ele alınıyor. Kafaoğlu ise makalelerinde "Krizi beklemeyin, krizin tam içindeyiz" diyerek, ekonominin genel boyutlarını, emperyalizmin yeni sömürü yöntemlerini, paranın yakın tarihini, milli ekonominin yön duygusunu nasıl yitirdiğini, Batı kaynaklı reçetelerin verdiği zararları inceliyor. Her iki yazar da, ulusalcı, yerli, kamucu ve halkçı seçenekler önerirken, ülkemizin yalnız ve ancak Atatürkçü yöntemlerle kalkınabileceğini ve yitirdiği yön duygusunu yeniden kazanabileceğini vurguluyorlar.