10 Ocak 2025 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 G C S uluslararası kuruluşlardaki veto hakkını elinden almadığını ifade eden "Başkanlık Açıklaması"nın Avrupa Konseyi’nde 25 üyenin kabul etmesiyle ulaşıldı. Türkiye’nin NATO’daki veto hakkı öylece, Müzakere Çerçeve Belgesi’nde huzursuzluk yaratan söz konusu maddede herhangi bir değişiklik yapılmamış ancak "AB Konseyi Kararıyla Başkanlık Açıklaması" başlıklı bir paragraf "10690/05 ELARG 35" koduyla AB kararının kapak sayfasına iliştirilmiştir. Açıklama, Müzakere Çerçeve Belgesi’nin bir parçası olmamış ancak AB Konseyi’ni "Müzakere Çerçeve Belgesi" ile "Dönem Başkanlığı’nın açılış konuşmasını" onaylamaya davet eden kapak sayfasında, "Başkanlık açıklaması tutanağının üzerinde de görüş birliğine varıldığı" ifadesine yer verilmiş oldu. İşin özü, 7. madde ile Dönem Başkanlığı açıklaması birbiri ile çelişen ifadeler içeriyor ve Çerçeve Belge AB müktesebatının bir parçası iken Başkanlık Açıklaması Çerçeve Belgenin hukuki bir parçası değil. Söz konusu açıklama, Türk Hükümeti’nin ilk talebine uygun olarak Çerçeve Belgenin eki ya da dipnotu olarak düzenlenmediği için AB müktesebatının bir parçası olmayacaktır. Bu, "Kıbrıs Cumhuriyeti’nin" tanınmadığını ifade eden deklarasyonun ek protokol metninin içine dahil edilmediği gerekçesiyle hukuken bağlayıcılığı olmaması ile eş değer bir durum yaratmıştır. Yaşananlar, AB müktesebatına derinliğine hakim, bu alanda uzmanlaşmış hukukçular ve diplomatlardan faydalanılması ya da böylesi yabancı uzmanların dostluğunun kazanılması gerektiğini de göstermiştir. Rum Yönetimi’nin uluslararası kuruluşlara üyeliğinin Türkiye tarafından veto edilmemesini öngören madde ile ilgili krizin çözümünde, bu yaklaşımı AB’nin NATO sürecine müdahalesi olarak yorumlayan ABD’nin girişimleri de etkili oldu. ABD Dış İşleri Bakanı Condoleezza Rice’ın Türkiye’nin onayı olmadan Rum Yönetimi’nin NATO’ya alınmayacağına dair verdiği güvence elbette Türkiye’ye esaslı bir arThe Economist tı puan kazandırmıştır. 8 Ekim Böylesi bir güvence, AB TRATEJİ üney Kıbrıs’ın NATO üyeliğinin çerçeve belgesine yansıması... Rumlar yine istediğini aldı Gözde KILIÇ YAŞIN TUSAM Balkan Araştırmaları Masası gyasin@tusam.net vrupa Birliği (AB) ile müzakere sürecinde imzalamak zorunda olduğu ek protokole hükümetçe eklenen Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) Kıbrıs’ın tamamını temsil eden Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanımadığını ilan eden deklarasyonun yarattığı kriz, Rumların taleplerinin büyük ölçüde karşılandığı karşı deklarasyonla sona ermişti. Karşı deklarasyonun hazırlanmasında ortaya çıkan pürüzlerin giderilebilmesi için Müzakere Çerçeve Belgesi’nde de kimi değişikliklerin yapılması, Rum Yönetimi’ni tatmin edici yeni bir takım maddelerin eklenmesi gerekmişti. Çerçeve belgeye eklenen en önemli madde ise, Türkiye’nin "üçüncü taraf ülkelere yönelik politikalarını ve uluslararası örgütler içindeki konumlarını, (bu örgütler ve düzenlemelerdeki AB ülkelerinin üyelikleri de içinde olmak üzere) katılıma kadar olan dönem içinde birlik ve üye devletler tarafından kabul edilmiş politikalara ve konumlara yakınlaştırması"nı öngörüyordu. Yani Türkiye’nin, AB üyelerinin uluslararası kuruluşlara üyeliği konusundaki politikalarını AB politikaları ile uyumlu hale getirmesi gerekiyor. Söz konusu 7. madde, Türkiye’nin uluslararası arenada ve tabidir ki NATO’da Rum Yönetimi için sürdürdüğü vetoyu kaldırması koşulunu getirdiği için Türkiye’nin tepkisini çekti. Türkiye’nin itirazı yeni bir kriz demekti. Doğrusu kriz, metinde bir değişiklik yapılmaksızın giderildi; Türkiye’nin tatmin edilmesi Rumların tatmin edilmesinden daha kolay ve sıkıntısızdı. Çözüme, dönem başkanlığını yürüten İngiltere’nin kaleme aldığı ve Çerçeve Belgesi’ndeki ifadelerin Türkiye’nin A B üney Kıbrıs Rum Kesimi’nin olası NATO üyeliğini Türkiye’nin veto hakkına ilişkin Müzakere Çerçeve Belgesi üzerindeki tartışma yine aleyhimize sonuçlandı. Müzakere Çerçeve Belgesi’nin Türkiye açısından bağlayıcılığı bulunuyor. Türkiye’nin ikna edilmesine neden olan Başkanlık Açıklaması ise müktesebat sayılmıyor ve buna karşı çıkacak olan Rum Kesimi karar verici pozisyonunu kazanmış durumda. Yani Türkiye’nin ısrarı üzerine belgeye ‘iliştirilen’ Başkanlık Açıklaması Rum Kesimi dahil kimseyi bağlamıyor. G içinde sıkıştırılmaPapadopoulos AB’de. (7 Ekim) sı nedeniyle zoraki bir "olur" durumunda bir başka devletin veto taşeronluğu yapmasının sağlanması anlamına da geliyor. Elbette ki siyasi kazançların bedelsiz olmayacağı da bir gerçek. Bu durumda söz konusu güvencenin sürekliliği, Türkiye’nin müttefikiyle ilişkilerinin kısa zaman maddenin çerçeve belgede yer alması öncesinde olduğu gibi zedelenmesine için ısrar edildiğinin sorgulanmış ve mahal vermemesini gerektiriyor. NATO haricinde gerçekçi başka sebepler bulunmuş olması gerekirdi. Canlı yayında ağızdan kaçan bir söz Rum Yönetimi NATO üyeliğini olduğu düşünülecek olduğunda da zaten istemez AB’li yetkililerle gerçekleştirilen karşılıklı görüşmelerde aynı ağızdan neükümetin yetkili ağızları, ABD ler kaçırılmış olabileceği daha fazla desteği olmaksızın herhangi rahatsızlık verecektir. bir şey ifade etmeyecek olan gelişmeSon tahlilde, geçerliliğini koruyan yi "Rum Yönetimi zaten NATO üyeli7.maddeye dayanarak Rum Yönetimi, ğini istemez" sözleriyle açıklamak ilk fırsatta Türkiye’nin NATO üyeliğieğiliminde. İddia sahibi, Rum Yönetini veto etmemesini talep edebilecekmi’nde sol partilerin iş başında oldutir. Ne var ki, bu oyun ABD tarafından ğunu, zaten eskiden beri Moskova –ABD’nin çıkarlarına uygunluğunu yanlısı bir çizginin takip edildiğini bu koruması durumunda kolayca bertanedenle Rum Yönetimi’nin NATO raf edilebilecektir. Bu da uluslararası üyeliğini asla düşünmediğini dile geilişkilerin çok taraflılığı ile ilgili olsa tirmektedir. Bu iddianın savunulabilgerek. Her şey bir tarafa, çerçeve belmesi için, Moskova’nın en sadık mütgenin hazırlanması esnasında böylesi tefiki olarak bilinen Bulgaristan’ın bubir madde gündeme hiç gelmemiş olgün bir NATO üyesi olduğunu ve yesaydı bile Türkiye’nin vazgeçilmez ni ABD üsleri açmaya hazırlandığını politika olarak gördüğü bir çok konubilmiyor olmak gerekir. Nitekim, Rusda aksi yönde davranmaya zorlanmaya ile Ortodoksluk bağı başta olmak sında olduğu gibi Rum Yönetimi’nin üzere kültürel ve tarihsel bağlarla orüyeliğine veto kullanılmaması yönüntaklık yürütmüş bütün diğer ülkeler de de de bir zorlamanın olması pekala Batı ile işbirliğinde aynı yolu izlemekmümkün olacaktı. Kaldı ki mevcut tedir. Öte yandan, Yunanistan’ın da konjonktürde, 1974’deki Kıbrıs Barış NATO politikalarıyla özellikle SırbisHarekatı’na tepki olarak NATO’nun tan konusunda çeliştiğini ve operasaskeri kanadından çekilmesinin ardınyona destek vermediğini ancak NATO dan Yunanistan’ın geri dönüşüne Türüyeliğini korumaya devam ettiğini de kiye’nin vetosunun kaldırılmasını sağhatırlamak gerekir. Kaldı ki Rum Yölayan aldatmacalı yeni bir "Rogers netimi’nin böylesi bir talebi gerçekten Planı"na dahi ihtiyaç olmayacaktır. de bulunmuyorsa niçin böylesi bir H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle