15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 EYLÜL 2009 CUMARTESİ 3 Cumartesi Şairi Hangi sırrını açarken evrenin Donup kalmış bu kayalar? ? N’olur bir geceliğine İpekböceği gibi giyinse çekirgeler? ? Koyunlar mı Göğün silkelediği dutlar mı Aşağıda görünen? ERDAL ALOVA (Sfenks’in Doksan Dokuz Sorusu’ndan) Dibeklihan bir sanat köyü. Nasıl olur demeyin. Atölyeleri, sergi salonları, müzesi, Anadolu el sanatlarının ZUHAL yaşatıldığı köy AYTOLUN dükkânlar, meydanı, köy kahvesi hatta köy muhtarlığı bile var burada. Cenap ve Gülay Tezer çiftinin hayâllerinin bir sonucu. “Bodrum yarımadasının, o güzelim doğasını hoyratça harcayarak betonlaştıran, sosyal yaşantısını paparazzi kültürüne malzeme olma uğruna yozlaştıran, bir değişime karşı başkaldırıdır Dibeklihan” yazısı karşılıyor sizi köye girerken. Yakaköy’de yer alan köyde her şey samimi. Taşları bile yaşıyor. Köyün ilk rampasından çıktığınızda sergi salonu karşılıyor sizi. Hakan Esmer ve öğrencilerinin resimlerinin sergilendiği salonu geçtikten sonra Kamil Masaracı’nın “Aşk Vaziyetleri” sergisinin yer aldığı salona ulaşıyorsunuz. Bu daimi serginin girişinde bir perde var, yanında da bir uyarı yazısı: “Hanımlar, eşinizin yalnız girmesine izin vermeyin. Dibeklihan’ın dostça uyarısı.” Bunu görünce başta bir duraklıyor insan. “Acaba nasıl bir aşk vaziyetiyle?” diye. Cenap Tezer, “Erotizm bekleyen insanlar karikatürlere tek tek ve daha dikkatli bakmaya başlıyor” diyor. Bodrum’da bir sanat sığınağı Tezer çifti, burayı varlıklı olabilmek için değil var olabilmek için yaptıklarını dile getiriyor. 30 yıl önce Bodrum’a gelen çift, bizzat gözlemlemişler Bodrum’un “gidişi”ni. O zamanların bakir Bodrum’uydu tanıştıkları. Gün geçtikçe de elden kayıp gitti. Ancak sadece televizyonlarda izlediğimiz paparazzi kültürü, disko ve çılgın eğlencelerden ibaret değil Bodrum. Tıpkı eskiden her köşesinde bir sanatçıya rastlamanız gibi, belli bir kaliteyi ve sanat algısını arayan bir kitle de var. Cenap Tezer, tam da bu kitleyi yakalamak, onlarla bir araya gelebilmek ve sahip oldukları sanat birikimini paylaşmak istediklerini dile getiriyor: “Kültüre değer veren insanlar geliyor buraya. Sığınak gibi hissediyoruz. Sanat ve kültür algısı yüksek, aynı dili konuşan insanlarla bir aradayız.” Özellikle ilgilendikleri Anadolu’ya ait koleksiyonu yansıtabilmek. Dünyada da pek çok yeri gezmiş olan Tezer çifti, özellikle Anadolu’nun el sanatlarının gösterilmesi taraftarı. Hiçbir destek ya da fon kabul etmiyorlar. Kendi çabalarıyla ayakta durmaya, genişlemeye çalışıyorlar. Belli bir kaliteyi tutturabilmek için “bağımsız olmak şart.” Hayalleri için çabalayan çift, bunlara ulaşabilmeyi başarmış. Keza Dibeklihan’ı kurmak onlar için büyük bir hayalmiş önceleri. “Bu gerçekleşebildiğine göre, diğer hayallerimiz de gerçekleşecektir” diyor Cenap Tezer. Projede sergi salonlarının yanı sıra konser alanı, 300 kişilik konferans salonu ve 600 kişilik tiyatro yapılması planlanıyor. Bundan sonraki hayalleri ise Dibekli Han meydanında, Zubin Mehta’ların, senfoni orkestralarının, Suna Kan’ların, Leonard Cohen’lerin, Ravi Shankar’ların canlı konserler vermesi. Espirisentır Sanat dolu bir köy meydanı İkinci rampayı da tırmandıktan sonra Eskici Dükkanı’na giriyorsunuz. İğne işleri, yöresel kumaşlar, Anadolu kadınlarının el emeği ürünlerinin yanı sıra Avanos, Konya, Kayseri ve Nevşehir’den getirilen parçalar yer alıyor dükkânda. Sonra da “Sandık Odamız” var. Burada ise sanat aşığı karı kocanın 35 yılda Anadolu’nun çeşitli yörelerinden tek tek topladıkları parçalar yer alıyor. Bu bölüm bir etnoğrafya müzesi tarzında hazırlanmış. Yedi ayrı vitrinde Anadolu kültürüne ait, kapı gereçleri, kahve kültürü, Anadolu kadınının takı ve zengin ev eşyaları, çerkes kamaları, kumaşlar ve baskılar yer alıyor. Sonra da sırayla çanakçömlek, incikboncuk, ıvırzıvır ve bakkal dükkânları geliyor. Bu alan köy meydanına bakıyor. Dolaştıktan sonra köy kahvesinde bir kahve içilebilir güzel bir doğa Cenap Tezer Güm be de güm güm Asgari ücret oruç bozar mı hocam? Haaaşa!. Off the record Dünya üzerindeki obez nüfusun üçte biri gelişmekte olan ülkelerde yaşıyormuş.. Yaşayın ulan.. helal ossun!.. manzarası ve hafif bir müzik eşliğinde. Dinlencenin ardından köyün sokağına giriyorsunuz. Burada da atölye ve sergi salonu var. Hatta şimdilerde Devrim Erakalın’ın koleksiyonu sergileniyor. Görmeden geçmeyin. Film gösterimleri, söyleşi ve konferanslar da gerçekleştiriliyor köy meydanında. Bu anlattıklarımız köyün sadece küçük bir kısmı. Çünkü 40 dönümlük arazinin sadece sekiz sekiz dönümü yapılabilmiş. Topus Akıllıyı hakem yönetir,aptalı ise düdük.. Sahibinin sesi Utanmasını bilmemek utanılacak şeydir. Ölü bir kral, ancak oğluna yarar sağlar. Serçeler hiç de kendilerinin olmayan buğday taneleri için kavga ederler. Pet şop Misafir çizer: Atay Sözer Sesli röportaj Sayın Bakan çoksesli müzik için ne düşünüyosunuz? İyi de.. sanki biraz çok gibi.. Bugün doğanlar için İşsizlik % 15 Dolar 1.5200 Şiddet Orman yangını 3.köprü Yolsuzluk Rüşvet kamilmasaraci?gmail.com Engelliler umuda yelken açıyor Kimisi görme engelli, kimisi işitme, kimisi bedensel... Ama onlar her şeye rağmen doğaya meydan okuyor. İzmir’de yaşayan 1117 yaş aralığındaki 72 engelli, 7 aylık bir süre boyunca uzman eğitmenlerle temel yelken eğitimi alıyor. Çalışmaları ise Türkiye’deki engellilerin uluslararası alanda başarı sağlamaları yönünde. Özgür İnam’ın proje koordinatörlüğünü yaptığı “Engelli Değil Yelkenli” projesi ile dezavantajlı bireylerin eğitim, spor, beceri kazanma, nitelik arttırma, sosyal uyum gibi faaliyetlere erişimlerinin ve katılım düzeylerinin arttırılması hedefleniyor. Yaşam kalitelerinin spor aracılığıyla iyileştirilmesi temel amaçlardan biri. İzmir Çağdaş Yaşam Özürlüler Derneği tarafından yürütülen projede hedef, yelken gibi çok yönlü bir takım sporuyla genç yaşta tanışan engelli çocukların özgüvenlerinin arttırılması. Bunun, zoru başarma konusunda güdülenme ve topluma adapte olmak açısından büyük önem taşıdığı bir gerçek. Böylece engellilerin hem sosyal uyum yetenekleri gelişiyor, hem de bireysel değil toplu olarak harekete geçmenin gücüyle tanışıyor. Engelliler özelinde böylesi önemli bir etkisi olan proje, Türkiye çapında da yaklaşık %13 gibi önemli bir kesimi temsil eden engellilerin yaşadığı sosyal uyum sorunlarının giderilmesine katkıda bulunuyor. Bu amaçla proje dahilinde engellilere yönelik toplumsal bilinç ve duyarlılığın arttırılmasına yönelik aktiviteler de yürütülecek. Oluşturulacak gönüllü havuzu da bu amaca yönelik. En az 50 kişiden oluşacak “Proje Gönüllüleri Havuzu” genç bireylerin sivil toplum konusunda duyarlılıklarını arttırmalarına da katkı sağlayacak. Böylelikle pratikte eğitmenlere ve proje uygulayıcılarına önemli bir destek kaynağı oluşturacak olan gönüllüler, projeyi de sahiplenerek sivil toplum etkinliğinin ve katılımcılığının arttırılması amacına da hizmet etmiş olacaklar. “Engelli Değil Yelkenli” projesinin başarıyla tamamlanabilmesi sonucunda Türkiye’de ilk kez bir Paralimpik (Engelli Olimpiyatları) Yelken Kulübü kurulmasının tohumları atılmış olacak. Yelken branşının oluşturulmasıyla Türkiye’nin ilk kez 2012 Paralimpik Olimpiyat Oyunları’nda temsili sağlanacak. Bu tabii ki herşeyden önce engelli çocukların, en az diğer yaşıtları kadar “özgür” ve “güçlü” olduklarını hissetmeleri açısından önemli. Bu proje ile engelleri yüzünden ağlayan değil, engellere rağmen neler başarılabileceği mesajı verilmiş olacak. Projenin ilk etkinliği 9 Eylül’de İzmir Cumhuriyet Meydanı Resmi Tören Alanı’nda gerçekleştirildi. Bir sonraki gösteri yarışı ise 30 Ekim’de. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle