21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 10 MAYIS 2008 CUMARTESİ Konser Roxy müzik günleri Tuborg 13. Roxy Müzik Günleri sona ermek üzere. Finale kalan 16 grup 58 Mayıs tarihleri arasında kıyasıya yarıştılar. Roxy’de gerçekleştirilen canlı performansların ardından jüri kazananları 15 Mayıs Perşembe akşamı gerçekleşecek ödül töreninde açıklayacak. Aralık, Dreamer, Emir Yargın, Güray Binay & Psychopop, Hat Trick, Küçükay, Nedim Caner Üstün, Nupark, PickUp, Plaket, Roket, Ruşen Alkar, Sabri Aydın, Sokak, The Mapp ve Virüs topluluklarından dereceye girenler para ödülünün yanı sıra Tuborg, Roxy, Billboard ve Jüri Özel ödüllerini de kazanma şansı yakalayacaklar. Ödül töreni genç müzisyenlerden oluşan Fransız United Fools grubunun konseriyle devam edecek. Cazdan elektronik rock’a kadar geniş bir yelpazede müzik yapan United Fools, müzikseverleri sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendirecek. (0212 249 12 83) Nâzım Kumpanya 2007 yılı ekim ayından beri çalışmalarını sürdüren Nâzım Kumpanya ilk konserini 12 Mayıs Pazartesi günü saat 20.30’da Nazım Hikmet Kültür Merkezi Ruhi Su Salonu’nda verecek. Kendini ‘eşliksiz koro, eşlikli solistler topluluğu’ olarak ifade eden grup, dünya üzerindeki tüm coğrafyaların müzikal birikimine açık olmakla birlikte kendi beste ve düzenlemelerini seslendirmeyi ana hedefi olarak görüyor. Şef Mutlu Ödemiş‘in yönettiği Nâzım Kumpanya; R.Yiğit Özatalay, Burhan Şeşen, Emin İgüs, Gökhan Şeşen, Gülcan Altan, İmge Mingiroğlu, Murat Güner, Nevra Yapıcı, Nimet Çakıcı, Özgür Ay, Seyhan Şahin, Şebnem Ünal, Ufuk Karakoç ve Vedat Sakman‘dan oluşuyor. (0216 414 22 39) Indie rock gecesi Indie rock camiasının en önemli isimlerinden biri olan Broken Social Scene, bu akşam Nokia Nseries sponsorluğunda Babylon sahnesinde olacak. 1999 yılında iki arkadaş Kevin Drew ve Brendan Canning’in bir araya gelmesiyle temelleri atılan topluluk, 2003 yılındaki ‘You Forget It In People’ albümüyle ‘En İyi Alternatif Albüm’ dalında Juno ödülü kazandı. Half Nelson ve Snow Cake gibi çok bilinen filmlerin de müziklerini yapan grup, 2004 yılının baharında Coachella ve Lollapalooza gibi Avrupa’nın birçok festivalinde sahne aldı. (0216 556 98 00, biletler 33.50 YTL) Dusty Kid İndigo’da Müzik dünyasının harika çocuklarından biri olan Dusty Kid, Basatap geceleri kapsamında bu akşam Indigo sahnesinde olacak. Elektropop, elektrotekno ve acid house müzik türlerini minimal sound ile sentezleyen Dusty Kid, 10 yaşında piyano ve viyolin ile müziğe başlamıştı. ‘I Found a Reason’ adlı ilk çalışmasını İngiliz plak şirketi Lowered Recordings’ten çıkaran DJ’in kayıtları Richie Hawtin, Tiefschwarz, Ricardo Villalobos, Dominik Eulberg, Sven Väth ve Magda gibi dünyaca ünlü DJ’lerin setlerine girdi. (0216 556 98 00, biletler 28 ve 18 YTL) Olympos’ta doyasıya müzik Bu yıl ilki gerçekleşecek ‘Olympos Music Fest 08’ 1619 Mayıs tarihleri arasında Antalya Olympos Babylon Town’da yapılacak. 4 gün 3 gece boyunca müzik ve doğanın tadını çıkaracak müzikseverler, Gevende, Dorian, Ayyuka, 110, Direct, Makine, Kreş, Catafalque, Nükleer Başlıklı Kız, Revolters, Rakı, Hariçten Gazelciler, Ofisboyz, Rectifier, Sychopop, Yolgezer, Jetone ve Yeni Harman konserleriyle müziğe doyacaklar. Festivale katılmak isteyenler 40 dönümlük Babylon Town’da kamp da yapabilecek. (0216 556 98 00, biletler 30 ve 20 YTL) Bir ses büyücüsü Minimalist sanatçı Meredith Monk, ECM’den çıkan dokuzuncu albümü ‘Impermanence’ta yok olmanın çığlıklarını müziğe taşıyor. İnsan sesinin sınırlarının deneysel olarak zorlandığı müzikler interdisipliner anlayışla dans, tiyatro, video gibi sanatlarla birlikte tasarlanmış. İnsan sesi, tüm çalgılarla birlikte düşünüldüğünde en anlatımsal, en çok nüansa sahip ve dramatik haykırışın en yoğun olduğu araç olarak düşünülebilir. İnsan sesinin sınırlarını deneysel olarak araştıran sanatçıların önde BÜLENT gelenlerinden olan ERGÜDEN Meredith Monk, ECM’den çıkan dokuzuncu albümü ‘Impermanence’ta insan sesini çalgı, çalgıları ise insan sesi olarak düşünerek sınırları yok etmeye çalışıyor. Albüm 90 dakika süren 16 bölümlük bir süit olarak tasarlanmış. Monk bu çalışmasıyla yaratıcılığını performans sanatlarına yöneltmekte. İnterdisipliner olarak düşünülmüş olan ‘Impermanence’ vokaller, çalgılar, dans, tiyatro, video, ışık gibi dalları bir araya getiriyor. İlk gösterimi 1516 Şubat 2006’da San Francisco’daki ‘Yerba Bueno Center for the Arts’da gerçekleştirmiş. deneysel yaklaşımlarıyla yaklaşık 50 yıldır etkili. Malzeme az olunca doğal olarak tekrar fazla olmakta. Ancak müzikte tekrar anlamın değişmesine engel değil. Tekrar eden küçük bir motife eklenen tek bir vurgu ya da ses onun anlamını tamamen değiştirebilmekte. Tekrar, devinim, akış yaşamla ilgili duygularının ortaya çıkması bakımından oldukça avantajlı. NİRVANA’YA ULAŞMAK Albümün adı olan ‘Impermanence’ devam edemeyiş, yok olma, aynı kalamama anlamına geliyor. Yokolma, Budizm ve Hinduizmde oldukça işlenmiş önemli bir konu. Her şey akıyor, değişiyor, canlılar çürüyor ve ölüyor. Sevdiklerimizi, sağlığımızı ve yaşamımızı kaybediyoruz. Budizme göre bu durumdan kurtulmanın tek yolu Nirvana’ya ulaşmak. Aynı varoluşta olduğu gibi müzikte de akış ve devamlılık esastır. Her an, bir sonraki anın nedenidir. Bilimsel olarak baktığımızda da bu durumu doğrulayabiliriz. Hücre bölünmelerinin ve yenilerinin oluşumunun sürekliliğini bilmekteyiz. Vücudumuzda yaşlı hücreler ölmekte, sürekli olarak yenileriyle yer değişimi olmakta. Denizlerdeki dalgalarını, gökyüzündeki bulutların şekli her an yeni biçimler alır. Psikolojik ve fizyolojik olarak da insan aynı kalamaz. Tasavvufta bu duruma renkten renge, halden hale geçme anlamına gelen ‘telvin’ adı verilir. Studio 54’ün DJ’i İstanbul’da house müziğin tekrar canlanmasında aracı olan The Hall’de bu akşam François Kevorkian sahne alacak. New York House müzik sahnesinin önemli isimlerinden Studio 54’ün efsane ismi Kevorkian, müzikseverleri gece boyunca dans pistinde tutacak. Kevorkian, saat 23.00’de sahneye çıkacak radyo Dinamo’nun DJ’lerinden Barış Bergiten’in ardından sevenleriyle buluşacak. (0216 556 98 00, biletler 30 YTL) TAM BİR AVANGARD Monk, yokoluşu müzikle anlatmanın çok zor olduğunu düşünmekte. Albümdeki 16 parça insanın bu değişen halleri üzerine. İnsan sesi bazen müziğin altyapısını oluştururken bazen çalgılar bunu gerçekleştiriyor. Giderek çalgı ve insan sesi arasında bir ayrım kalmamakta. Albüm her ne kadar minimal başlasa da giderek kompleks yapılar oluşuyor. 8 ses aynı anda farklı ezgiler söylerken, piyano ve vurmalı çalgılar bu açılımı daha da etkinleştiriyorlar. Bu albümde Monk’a 8 vokalist ve 3 çalgıcı eşlik etmekte. Eserlerin sahne performanslarında bulunan video, dans, tiyatro, ışık gibi ögelere doğal olarak ulaşamıyoruz. Ancak müzik tüm bu sanatlara düş gücümüzle ulaşabileceğimiz kadar gerçeküstü. Albümün birinci parçasının adı ‘Last Song’(Son Şarkı). Son şans, son dans, son dakika, son elveda ve sonla başlayan bir çok kelime ilk şarkının temasına eşlik ediyor. Değişim ve gelişim birlikteliği albümün akışını doğal olarak belirlemiş. Monk 60’lardan bu yana çizgisini korusa da günümüzde hala tam bir avangard sanatçı durumunda. Albümü dinlerken bildiğim tüm müzikleri sorgulama gereksimi duydum. Müzikler varoluşla yokoluş arasındaki çatışmanın arasında bir yerde, bir çığlık gibi patlıyor. Neşe ise zaman zaman ortaya çıkmakta. Ama yokoluş daha çok hüzünle, acıyla ilgili. Tekrarlı motiflerin yarattığı meditatif atmosferin üzerinde, insanın aşkınlık gereksinimi sahne alıyor. Ses başlı başına bir anlam ögesi. Aslında tek başına anlamı olan tek şey belki de ses. Anlamlar birleşiyor, bir yumak gibi oluyor, bir nehir gibi akıyor. Minimalist sanatçı Meredith Monk’un son albümü, ‘Impermanence’la varoluşun akışı içerisinde güzelliğin hüznü ve yokoluşun çığlığı dans etmekte. [email protected] Mira’nın ilk konseri Türkçe downtemporock tarzındaki ‘Eve Dönmeliyim’ albümünü ElecTrip Records’dan bu hafta çıkaran Mira, ilk konserini 15 Mayıs Perşembe akşamı saat 22.00’de Balans Music & Performance Hall’de gerçekleştirecek. Prodüktörlüğünü Oğuz Kaplangı‘nın yaptığı Mira, solist Miray Kurtuluş ve Portecho’dan tanıdığımız Tan Tunçağ‘dan oluşuyor. İlk olarak ‘Istanbul Calling Vol. 2’ albümünde etnik öğeler taşıyan ‘Bir Gün Gelir’ parçasıyla ses getiren topluluk müzikseverlere unutulmaz bir gece yaşatacak. (0216 556 98 00, biletler 15 YTL) MÜZİKLERDEKİ DERİNLİK Monk şarkı söylemesinin yanı sıra besteci, piyanist, film yönetmeni, koreograf ve enstalasyon sanatçısı. İnterdisipliner sanatın ve ‘genişletilmiş vokal teknikleri’nin öncülerinden. Monk aslında tam bir ses büyücüsü. Seslerle sihir yaratıyor. Çalgılarla ve vokal olarak üretilip karıştırılan sesler şaşırtıyor, ürkütüyor ve sevindiriyor. Monk tam bir minimalist. İki ya da üç sesi alıp çoğaltıyor, halden hale geçiriyor. Ritmler, zamanlar, form, sözler hep minimal. Küçük olanı, az malzemeyi seviyor. Albümdeki parça isimleri bile minimal anlayışta: ‘Maybe’, ‘Liminal’, ‘Passage’ gibi. Ancak sanatçının müziklerindeki derinlik tam tersi yönde. Minimalizm, avangard akımın içinde düşünülür. Romantizmin ve modernizmin görkemli yapılarına karşılık bu akım anlaşılabilir ve küçük malzemeleriyle ancak Caz keyfi Modern Arjantin tangosunun yaratıcısı ünlü besteci Astor Piazzola’nın eserlerini yorumlamak ve modern tango müziğini Türkiye’de icra etmek amacıyla 2007 yılında kurulan Piazzola Project, 13 Mayıs Salı akşamı saat 21.30’da Nardis Jazz Club’de konser verecek. Ceyda Pirali, Burcu Bal, Başak Elkutlu, Şirin Kasmalar, Saltuk Tukur ve Mine Berkay’dan oluşan topluluk Piazzola’nın tangolarıyla gündelik yaşam temposu içindeki sıradan insanın tutkularını anlatmayı amaçlıyor. (0212 244 63 27, biletler 25 ve 15 YTL) sirin.guven?gmail.com Kaki King, Rolling Stone Türkiye İçin İstanbul’da Rolling Stone Türkiye dergisi, 2. yaşgününü 14 Mayıs Çarşamba akşamı İstanbul Indigo’da düzenlenecek bir konserle kutluyor. Uluslararası alanda başarı kazanmış saygın bir yayını Türkçe olarak yayınladıkları için tüm ekibi şimdiden kutluyor ve müziğe gönül veren herkes gibi, uzun yıllar dergiyi okuyuculara ulaştırmalarını diliyorum. Gelelim kutlama ZÜLAL konserine... Gecenin özel KALKANDELEN konuğu, alternatif müzik dünyasının son yıllarda kzulal0?yahoo.com büyük çıkış yapan isimlerinden 28 yaşındaki Kaki King (Katherine Elizabeth King). Bir zamanlar metro istasyonlarında gitar çalarak hayatını kazanan sanatçı, bugün Amerika’nın en ünlü müzik dergilerinden Rolling Stone’un “20 Yeni Gitar İlahı“ arasında gösterdiği yeteneklerden birisi. Foo Fighters grubunun solisti Dave Grohl’un “Şu anda dünyanın en büyük gitaristi” diye söz ettiği Kaki King, akustik gitarı aynı zamanda bir perküsyon aleti gibi kullanıyor. Ayrıca sahnede birçok enstrümanı bir arada çaldığı kendine has performansıyla adından çok söz ettiriyor, Şarkı yazarlığı ve vokaliyle de dikkat çeken sanatçının dördüncü albümü “Dreaming of Revenge” mart ayında yayımlandı. Kaki King’i Foo Fighters’a eşlik ettiği Avustralya turnesi sırasında bulduk ve İstanbul konseri öncesinde sorularımızı yönelttik. Kendinize özgü çok ilginç bir gitar çalış tekniğiniz var. Bunu kendi kendinize mi öğrendiğiniz? Temelde evet. Fakat yıllar içinde diğer gitaristlerle çalarken de çok şey öğrendim. Yeni albümünüzün ismi “Dreaming of Revenge” (İntikam Hayali) ressam Paul Gauguin’in bir sözüne atıf yapıyor. Bu ismi seçmenizin özel bir nedeni var mı? Bu ismin, albümdeki bazı şarkıların yansıttığı hisse uygun olduğunu düşündüm. Aslında gerçek yaşamda intikam almayı hayal etmiyorum; burada sadece şiirsel bir ifade kullandım. Dave Grohl gibi önemli bir rock müzisyeninden çok teşvik edici bir övgü aldınız. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? O muhteşem biri! Benim için harika şeyler yaptı. Bu övgüsüyle de büyük bir destek vermiş oldu. Son albümlerinde Foo Fighters ile çalıştınız. Nasıl bir deneyimdi? Müthişti! O albümde yer alan “Ballad of the Beaconsfield Miners” adlı şarkının kaydını bir saat içinde yapıp tamamladık. Sean Penn’in yönettiği “Into the Wild” adlı film için Eddie Vedder ile birlikte müzik yaptınız ve film “En İyi Orijinal Film Müziği” dalında Altın Küre Ödülü’ne değer görüldü. Bu projeye nasıl dahil oldunuz? Müzik danışmanı Martin Hernandez, filmin ilk kurgusunda benim yaptığım bazı besteleri geçici olarak kullanmıştı. Bu Sean Penn ve editör Jay Cassidy’nin ilgisini çekince, benimle temas edip filmin müzikleri için katkıda bulunmamı istediler. Bir dönem New York’ta ünlü performans grubu The Blue Man Group ile çalıştığınızı biliyorum. Böyle eğlenceli bir Broadwaydışı şovda görev almanız nasıl oldu? Canlı müzik yapan orkestrada “chapman stick” denilen müzik aletini çalmak için denemelere girdim. O sırada 22 yaşındaydım ve herhangi bir iş deneyimim yoktu. İşe kabul edildiğimde çok heyecanlanmıştım. En çok gurur duyduğum başarılarımdan birisidir. Diğer bazı müzisyenler gibi cinsel kimliğinizi saklamayıp eşcinsellik hakkında açık bir şekilde konuşuyorsunuz. Bundan dolayı kariyeriniz etkilendi mi? Bu gerçekten kariyerimi herhangi bir yönde etkilemedi. “Eşcinsel” bir müzisyen olmak tek başına çok da ilginç değil. Şükürler olsun ki, hayranlarım hayatımı nasıl yaşadığıma değil, daima yaptığım müziğe odaklandılar. Daha önce İstanbul’a gelmiş miydiniz? Hayır, ama heyecanla geleceğim günü bekliyorum! RİFAT MUTLU rifatmutlu?gmail.com C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle