15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMARTESI 12 25/7/07 15:46 Page 1 CUMARTESİ EKİ 12 CMYK Boncuk boncuk işlenen güzellik ahtadan, camdan, deniz kabuklarından, taştan ya da kemikten... Çeşit çeşit, renk renk, irili ufaklı boncuklar... Süs eşyası ya da mistik inançlar nedeniyle yüzyıllardır kullanıla gelen takılar. Eskiden erkeklerin avlanmaya giderken kuvvet almak için taktıkları boncuklar şimdilerde kimi zaman ‘nazara karşı’, kimi zaman da giysiyi tamamlayan bir aksesuar olarak kullanılıyor. Bazen boyunda ya da bilekte bazen de bir yemeninin ucunda, kemer ya da elbise de... Milattan önceye dayanan bir sanat aslında boncuk... Ve şimdi bu sanatın anlaşılması ve anlatılması için bir konferans düzenleniyor... Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan Uluslararası Boncuk ve Boncuk İşleme Sanatı Konferansı, 2225 Kasım tarihleri arasında TOURAG Turizm tarafından yerel organizasyon komitesi ile birlikte gerçekleştirilecek. Konferansın katılımcılarından, ön çalışmalar için Amerika’dan gelen 25 yıllık YILDIZ boncuk araştırmacısı, işlemecisi ve eğitmen Allen ile boncuk, boncuk tarihi, kendi ÇELİK Jamey çalışmaları ve İstanbul’da yapılacak olan kongre hakkında bilgi aldık. Boncukları nasıl fark ettiniz? “16 yaşımdayken kendi giysilerimde tipik erkek kıyafetini yapabildiğim kadarı ile reddetme kararı aldım. Kendi giysilerimi ve takılarımı yaptım. Takılarımda kadın takısını kullanmak yerine kendim için takı tasarladım, çünkü o zamanlar erkek takısı diye bir şey yoktu.” Ürettiğiniz takıları kullanmaya başladığınızda nasıl tepkiler aldınız? “1967’de kullanmaya başladığımda insanlar anlamadılar. Takı olarak, 1960’larda Amerika’da kol düğmesi, kravat iğnesi, evlilik yüzüğü ve boyuna takılan asker künyesi kullanılıyordu. Boncuklardan yapılmış böyle renkli takılar onların tuhafına gitti.” Tepkiler olsa da boncukla ilgilenmeye devam ettiniz, size destek olanlar var mıydı? “1970’lerde SanFrancisco’da tanıştığım Lakota Sioux ve Amerikan yerlisi olan Jo Allyn Archambault boncuklar konusunda bana çok zenginlik kattı.” Ülkemiz boncuğun vatanı olarak biliniyor. ‘Nazar boncuğu’ Anadolunun, mavili, sarılı, beyazlı ‘Göz Boncukları’ yıllardır, dünyanın dört bir yanındaki insanları da koruyor. Dünyada bilinen boncuk tarihinden söz edermisiniz? “Arkeoloji başladığında, arkeologlar kazılarda boncuk bulduklarında önemini anlamadılar. Onlar daha çok heykel, mimari gibi şeylerle ilgilendiler. 1920’de, Orta Doğu’da arkeologlara danışmanlık yapan İngiliz Horece Beck’in ailesi mikroskop yapıyordu. Kazıda bulunan boncukları ailesinin yaptığı mikroskopla inceledi. Çok zarif ve hoş olduklarını tüm detayı ile gördü. 1000 – 5000 yıl öcesine ait boncuklar bulunduğunda, o tarihlerde bile insanlar bu boncukları yapmak için zaman harcıyorlardı. Ve Hores’de eğer boncuklar için bu kadar zaman harcıyorlarsa önemli olabileceğini düşündü, bu önemi anlamak için de boncukları araştırmaya başladı. Böylece boncuklar hakkında ilk olarak yazılı kayıtları Beck tutmaya başladı. Beck, Orta Doğu daki yani Türkiye’yi de içine alan bölgedeki kazılardan bulduğu ilk boncuk örnekleri ile bu çalışmalarına başladı. Deniz kabuklarından yapılmış İ.Ö 10.000 yılına ait boncuklar var. Daha çok organik (deniz kabuklarından, kemiklerden ve çekirdeklerden) şeylerden yapıldığı için pek çoğu doğa hareketleri ile yok olmuş. Fakat İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde İ.Ö 10.000 yıla ait boncuk var. T YENİ KEŞFEDİYORUZ Konferansın, Uygulamalı Çalışma Grupları Koordinatörü Gül Uçar; “Adalet Bakanlığı hapishanede yapılan boncuk işleri ile ilgili açıklama yapacak. Nasıl yapıldıkları her hapishaneden gelen örnekleri ile gösterilecek. Arkeoloji dersleri veren hocalar, tebliğler sunucak. Bizim bindallılarımızda, kemerlerde, elbiselerde, yaşmaklarda boncuklar var. Böyle bir boncuk kültürümüz var. Fakat yeni yeni keşfetmekteyiz” diyor. ANADOLU’NUN GÜZELLİKLERİ Şehrin çeşitli yerlerinde farklı faaliyetlerde de bulunacak olan konferansın merkezi İstanbul Hilton Oteli ve Convention Center. Konferansın önemli özelliklerinden birisi de boncuk işi ve el sanatları odaklı Türkiye’nin tanınmış bölgelerine gerçekleştirilecek olan turlar. Turlar, bir yandan köy yaşamının doğallığını yansıtırken, diğer yandan boncuk işinin yaratılmasında öenmli rol oynayan yok olmaya yüz tutmuş Anadolu kökenli göçebe yaşam biçimlerinin kendine özgü güzelliklerini de gösterecek. Bu nedenle turlar köklü boncuk işi gelenekleri olan bölgelerde planlanıyor. HİLTON’DA BONCUK PAZARI Boncuk meraklıları için, Hilton Convention Center’da dünyanın her yerinden gelen boncuk ürünlerinin satıldığı bir pazar oluşturulacak. CAM BONCUK DERSLERİ Ayrıca; yurt içinden ve dışından gelecek eğitmenler açılacak sınıflarda boncuk sanatının incelikleri, kum boncuklarını işleme teknikleri, tel bükme projeleri, metal clay ve polimer clay projelerde takı yapımı konusundaki deneyimlerini paylaşacak. Cam Ocağı Vakfı ile ortaklaşa düzenlenen uygulamalı çalışma gruplarında Amerikalı ve Avrupalı ünlü hocaların eşliğinde de değişik teknikler kullanılarak cam boncuk yapımı dersleri verilecek. SERGİ Ayrıca İstanbul Arkeoloji Müzesinde, bugüne kadar sergilenmemiş Anadolu toprak altı boncukları, Naga Koleksiyonu, Osmanlı İmparatorluğu dönemi boncukları, hapishane boncuk işleri ve Kuzey Amerika yerlilerinin boncuk sanatından derlenmiş bir sergi yer alacak. (Bilgi için 0 212 251 74 38 Tourag Turizm. www.istanbulboncuk.org) Kim korkar meme kanserinden! SİNEM DÖNMEZ The Washington Post gazetesinde köşe yazarı olan Nina Hyde 1994 yılında meme kanseri yüzünden yaşamını yitirir. Ünlü modacı Ralph Lauren hemen kolları sıvar ve Hyde anısına bir kampanya başlatır: Moda Meme Kanserine Karşı (Fashion Targets Breast Cancer). Amacı kitleleri peşinden sürükleyen modayı kadınların yararına kullanmaktır. Ve başarılı da olur... Tasarlanan ürünlerin satışından elde edilen milyonlarca dolar vakıflara aktarılır. Türkiye Meme Vakfı’nın geçen yıldan beri yürüttüğü FarkındayımKorkmuyorum kampanyası şu sıralar Moda Meme Kanserine Karşı kampanyasıyla birlikte yürüyor ve kadınların hastalık karşısında daha da güçlü durmalarına yardımcı oluyor. Bugüne dek Ralph Lauren ve Marc Jacobs’ın çalıştığı, modayla sağlığın elele verdiği kampanyanın şimdiki ismi ise bir Türk modacı: Atıl Kutoğlu. Geçen yıl, Amerikan Modacılar Konseyi, son birkaç yıldır yurtdışında defile ve koleksiyonları büyük ilgi gören Kutoğlu’yla irtibata geçerek bir proje gerçekleştirmek istediklerini belirtmiş. FTBC’nin çok yararlı ve tüm dünyada kadınlar için çok önemli olduğunu belirten Kutoğlu, “Bu teklifin bana gelmesinden ötürü çok gurur duydum. Meme kanserinin bu şekilde gündeme gelmesi, hem sağlık kontrollerini arttırıyor hem kadınları bilinçlendiriyor. Hem de finansal açıdan toplanan yardımlarla bir şeyler yapılıyor, kontrol merkezleri, yeni üniteler, hastaneler bile açmak mümkün” diyor. Kutoğlu, bu kampanya için ayyıldızlı tişört ve Farkındayım, korkmuyorum Meme kanseri Türkiye’de, yüzde 24’lük oranla, kadınlarda en sık rastlanan 10 kanser türü arasında ilk sırada. Ancak meme kanseri, mamografi ile erken teşhis edildiği takdirde korkulacak bir hastalık değil. Türkiye ve yurt dışında yüz binlerce kadının yakalandığı meme kanseri, aynı zamanda yüz binlerce aileyi ve çocuğu derinden etkiliyor. Türkiye Meme Vakfı MEVA’nın kaynak ve proje geliştirme sorumlusu Gamze Bensacı, MEVA’nın meme kanserini tedavi eden bir kurum değil, önlem almak ve erken teşhis koymayı ve bu konudaki eğitimi önemseyen bir kuruluş olduğunun altını çiziyor. elbiseler tasarlamış. Ayyıldızla birlikte Fashion Targets Breast Cancer projesinin nazar boncuğunu andıran logosunu da mavi tonlarında kullanarak nazar boncuğuna benzetmiş. Koleksiyonlarını hazırlarken her zaman Türk kültüründen ve Türkiye’den esinlendiğini belirten Kutoğlu, kampanya için tasarladığı tişörtlere de ayyıldız motiflerini koymuş. Zaman zaman kendi koleksiyonlarında da ayyıldızı kullanıyor. Yurtdışında ayyıldız motifinin çok estetik bulunduğunu söyleyen Kutoğlu, “Belki yıllardır yurt dışında yaşadığımdan biraz hasretle karışık bir hayranlığım var ülkemize. Zengin kültür ve geçmişimize has birçok detay ve özellik modaya çok yakışıyor. Dolayısıyla ayyıldızı bu tshirtlere taşımak benim için çok doğal oldu. Bu tshirtler çok güzel ve modern bir tanıtım aracı Türkiye ve Türk modası için” diyor. İlk olarak top model Lydia Hearst tarafından Kutoğlu´nun son New York defilesinde basına tanıtılan tshirt’lerin atlet, kruvaze ve mini elbise gibi kullanılabilecek farklı modelleri de bulunuyor. Önümüzdeki eylül ayında Viyana’da daha büyük bir şekilde tanıtılacak olan tişörtlerin beyaz ve siyah renklerde tasarlanan modelleri gecegündüz rahatlıkla kullanılabilecek. Kutoğlu’nun koleksiyonlarının Türkiye’deki satış noktası olan Beymen koleksiyonun tanıtımını ve satışını üstlenmiş. Tüm Beymen mağazalarında 29.50 ve 69.50 YTL arasında değişen fiyatlarla satışa sunulan tshirt’lerin geliri ‘Farkındayım Korkmuyorum’ kampanyasına aktarılacak. Atıl Kutoğlu imzalı tshirtler, Türkiye’den sonra Amerika ve Avrupa’da da satışa sunulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle