Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMARTESI 08 12/12/07 16:45 Page 1 CUMARTESİ EKİ 8 CMYK ? Alvin ve Sincaplar (Alvin and the Chipmunks) ? Hicran Sokağı Si ne ma 8 1958 yılından bu yana dünyada bütün çocuklar tarafından izlenen Alvin ve Sincaplar nesilden nesile bugüne kadar geldi ve sinemaya aktarıldı. Alvin ve iki arkadaşı Simone ve Theodore’un hikayelerini anlatan seri, CGI teknolojisi ile live action film olarak beyazperde ile buluşuyor. Tim Hill’in yönettiği ve Jason Lee, David Cross, Cameron Richardson ile Janice Karman oynadığı ve seslendirdiği Alvin ve Sincaplar, üç sincapın evlerinin bir yılbaşı ağacı satan firma tarafından kesilmesiyle başlıyor. Ağaç, şirket tarafından Los Angeles’da müzk piyasasında çalışan Ian Hawk’a gönderilir. Hawk, başarılı şarkı yazarı Dave Seville’in üniversiteden oda arkadaşıdır. Dave, şarkı söyleyen sincaplar Alvin, Simone ve Theodore’u birer pop yıldızı yapar. Senaryosu da kendisine ait olan Safa Önal’ın yönettiği ve Ahu Türkpençe, Arda Esen, Türkan Şoray ile Hülya Koçyiğit, Cüneyt Arkın, Selda Alkor, Rutkay Aziz Haldun Dormen Müjdat Gezen gibi pek çok yeşilçam oyuncusunun rol aldığı Hicran Sokağı, Boğaziçi’nde yaşayan insanların hayatını farklı eksenlerde anlatan bir semt hikayesi. Filmde, yetimhanede büyüyen Arif’le varlıklı bir ailenin kızı olan Leyla’nın aşkından başlayarak, tüm semt sakinlerinin de hayatlarını anlatıyor. Yeşilçam’ın özlenen pek çok yüzünü bir araya getirmesiyle duyulan Hicran Sokağı’nın yapımcılığını da Önal üstleniyor. ??????????????????????????????????? Dur! Yoksa ölürsün… Özel Birlik (Tropa de Elite), Latin sinemasının son bombası… Suça, suçluya, yoksula, zengine, polise, siyasetçiye yani hayata dair ne varsa içinden akıp geçiyor. Bu film, Brezilya’nın gecekondudan bozma ‘favela’larında çocuk yaşta silaha sarılan çete üyelerini ve onları gözlerini kırpmadan öldüren askeri polisleri anlatıyor. Şiddetin, dehşetin, vahşetin ve nefretin görüntülerini gözümüze gözümüze sokarak… Brezilyalı Yönetmen Jose Padilha, 2002 yılında Otobüs 174 (Onibus 174) adlı belgeseliyle birçok ödül kazandı. Belgesel, sokakta yaşayan bir adamın bir otobüs dolusu insanı rehin aldığı trajik olayı, çarpıcı bir dil ve nefes kesen görüntülerle aktarıyordu. Varoşları ve onun bağrında çoğalan suç öykülerini yazmayı görev edinen Braulio Mantovani ise aynı zamanda sarsıcı “Tanrı Kent” filminin senaristi… PadilhaMantovani ikilisinin işbirliğiyle hayat bulan Özel Birlik’in dinleyeni adeta dansa davet eden müzikleri müthiş… Aksiyonu diri tutan yapım, gerçek adlı kaynaktan beslendiği için büyük bir etki yaratmayı beceriyor. Brezilya’nın askeri polis örgütü BOPE, kurulduğu 1978 yılından bu güne, şiddeti şiddetle bastırarak ve özellikle yoksul halka dehşet saçarak geldi. Adını duyanlar titredi, cinayet şebekesi gibi çalışarak ünlendi. Üyeleri ise kapkara üniformalarının üzerinde kuru kafa amblemi taşıyan ve sürekli İsrailli meslektaşlarından bile daha zorlu bir eğiteme tabi tutulduklarından dem vuran psikopat tipler (Yeri gelmişken söyleyelim; anlayış olarak faşizmin ilk uygulayıcısı Benito Mussolini’nin namı diğer İl Duçe’nin meşhur kara gömleklilerinden pekte farkları yok)… Başlıca görev yerleri ise gecekondudan daha vahim durumda olan favelalar… Dünyanın en güzel ve en tehlikeli kentlerinden Rio de Janeiro’nun dört biryanına dağılmış 600’ü aşkın favelada milyonlarca fakir insan yaşar. Suyun, elektriğin, kanalizasyonun yani kısaca her hangi bir altyapının olmadığı ancak silahlı çetelerin bol bol bulunduğu bir garip dünya burası… Anlaşılacağı üzere; uyuşturucu güzergahında kalan koca bir ülkenin geleceği kah uyuşarak kah uyuşturarak solup gidiyor. Her yıl çoğu çocuk binlerce yoksul, ya BOPE’nin, ya çetelerin ya da zenginlerin silahlarından çıkan kurşunlara hedef oluyor. Samba adlı bir dansı doğurmayı becerebilmiş, solun kalesi favelalarda akıllara zarar vahşi öyküler ete kemiğe bürünüyor. ALPER TURGUT Çizgiyi aşanlar oody Allen, Match Point (Maç Sayısı/2005) ve Scoop’un (2006) ardından Cassandra’s Dream’le (Cassandra’nın Rüyası/2007) bizi yine Londra’ya götürüp İngiltere üçlemesini tamamlıyor. Maç Sayısı’nda Dostoyevski’nin Suç ve Cezası’ndan esinlenen yönetmen Cassandra’nın Rüyası’nda Karamazof Kardeşler’den etkilenmiş. Bu unutulmaz Rus ASLI romanlarıyla büyüdüğünü, yazında cinayet SELÇUK sinemada, konusuyla büyülendiğini, cinayete bulaşmanın dramın odağı, tüm insani duyguların vurgulandığı eylem olduğunu belirten Allen gün geçtikçe karanlık filmlere yöneldiğini de açıklıyor: “Varoluş başlı başına bir trajedidir, oldum olası trajediler çekmek istemişimdir. İki kardeş elden düşme bir tekne satın alırlar, bu teknenin bedelini öderken cinayet itkileri de ortaya çıkar, böylece ahlaki bir ikileme düşerler. Teknenin adı Cassandra’nın Rüyası’dır. Troya kralı Priamos’un kızı Cassandra geleceği bilen bir öngörücüdür. Troya’nın düşeceğini söyler fakat ona kimse inanmaz.” Cassandra miti ile Karamazof Kardeşler arasında koşutluklar kuran Allen, maddi sıkıntı çeken iki kardeşin, Ian Blaine’le (İskoçyalı Ewan McGregor) Terry Blaine’in (İrlandalı Colin Farrell) içinde bulundukları çıkmazdan kurtulmak, düşledikleri varsıl yaşama kavuşmak isteğiyle herşeyi göze alışlarını her zamanki dramla mizahın iç içe geçtiği, uzun diyaloglu plan sekanslardan oluşan yetkin anlatımıyla sunuyor. Ian, yıllarca babasının (John Benfield) lokantasında çalışarak California’da otel yatırımı için kurduğu düşlerini ertelemiştir. Küçük kardeşi Terry ise kumar oynayan, içki düşkünü bir araba ve oğlu Rafael doğmak üzeredir. Nascimonto, bir baskın sırasında dolaylı yoldan da olsa bir çocuğun ölümüne sebebiyet verdiği için kendini affetmez. Taş kalpli komutanın ilk kez vicdanı sızlamıştır. Soğukkanlılığını yitiren, sakinleşmek adına avuç dolusu hap kullanan ve devamında psikolog yardımı almaya başlayan Nascimonto, artık bırakması gerektiğini anlar. Amirleri ondan kendisinin yerine geçecek yeni bir “Rambo” bulmasını isterler. Yüzbaşı Nascimonto, ekip ruhunun anlamını kavrayamayan delifişek Neto ve aslında avukat olmak isteyen yumuşak huylu Andre Matias arasında seçim yapmak zorunda kalır. Çocukluktan beri arkadaş olan Neto ve Andre, diri diri adam yakan uyuşturucu şebekeleriyle işbirliği yapan kirli polislere karşı çıktıkları için BOPE eğitimine girmeye hak kazanmışlardır. İki arkadaş, aşağılama, hakaret ve şiddet dolu ritüele eğitim adı verildiğini çok geçmeden anlarlar. Yine de azimleri sayesinde bu korkunç hengâmeden alınlarının akıyla çıkmayı başarırlar. Kendileri dışındaki her şeyden nefret etmek ve ruhlarını kaybetmek pahasına… Onları bir araya getiren ölüme adanmışlıktır. Çok geçmeden sadece savaşan birer robota dönüşeceklerdir. BOPE, devletin himayesinde işkence yapan, yargısız infazlarına göz yumulan bir mafya örgütlenmesidir kısaca… Brezilya’da büyük ilgi toplayan film, önce polisler tarafından engellenmeye çalışıldı. Sonra oyuncular, çeteler tarafından bir süreliğine kaçırıldı. Özel Birlik, böyle bir film işte… Hem polisin hem de çetenin istemediği… Umarım yeni yılda ülkemizde de gösterim şansı yakalar. (Son günlerde bizim güvenlik güçlerimizin de, şiddetin dozunu arttırdığı, orantısız güç kullandığı hatta can alıp sakat bıraktığını unutmadan.) Gerçeğin ne kadar yıkıcı ve yakıcı olabildiğini görebilmek adına… W tamircisidir. Londra’nın güneyinde büyümüş, işçi sınıfı kökenli bu iki kardeş yaşamlarını değiştirmek, sınıf atlamak, zengin Howard amcaları (Tom Wilkinson) gibi olmayı istemektedirler ama bunu nasıl yapacaklarını bir türlü bilemezler. Howard amca, ABD ve Çin’de estetik merkezleri kurmuş, aileye sık sık yardım eden akrabadır. Ian, yıldız olma isteğiyle dolu, hırslı, güzel oyuncu Angela’yla (Hayley Atwell) tanışır. Angela bize Maç Sayısı’ndaki Nola Rice’ı (Scarlet Johansson) anımsatır. Hayatının aşkını bulduğuna inanan Ian’ın California düşü iyice depreşir. Kumarda büyük para kaybeden Terry ise tefecilere borçlanmıştır. Tam bu çıkmazda Howard amcanın Londra’ya gelme haberi ulaşır. Tüm aileyi lüks bir restorana götüren amca (yemek sahnesi olağanüstüdür) yemek sonrasında yeğenleriyle başbaşa kalıp onların isteklerini dinler. Howard amca, Ian’ın California yatırımına destek verip, Terry’nin tüm kumar borcunu kapatacaktır ama bir koşulu vardır: Estetik merkezlerindeki yolsuzluklarını her türlü rüşveti reddedip açıklayacak olan yönetim kurulu üyesi Martin Burns’ü (Philip Davis) ortadan kaldırırlarsa. Parktaki amcayla yeğenler arasındaki tartışma filmin en etkili sekanslarından biridir. Önceleri amcalarına direnen kardeşler sonra tek çıkış yollarının bu olduğunu kavrar kavramaz öneriyi kabul ederler, hayranlık duydukları amcalarının da dürüst olmadığını para uğruna karanlık işlere bulaştığını anlarlar. Bir insanı ortadan kaldırma düşüncesi tamirci Terry’yi paniğe uğratır, sürekli Çizgiyi aşıyoruz, bunun geriye dönüşü yok der. Ian’sa Yaşam şiddet dolu, dünya çok acımasızdiyerek zor da olsa kardeşini bu cinayeti gerçekleştirmeye ikna eder. Blaine kardeşlerin birbirleriyle, anne (Clare Higgins)babalarıyla, eş (Sally Hawkins) ve sevgilileriyle olan ilişkilerini oyunculuklar, diyaloglarla başarıyla yansıtan Woody Allen, Cassandra’nın Rüyası’nda yazgı, vicdan, suçluluk, ahlaki ikilem, hırs, tutku, sınıf atlama temalarını evrensel boyutta tanımlıyor. Teknelerine bindiklerinde “Yaşam olağanüstüdür” diyen Ian’la Terry yaşamın aynı zamanda acımasızlıklarını bilerek çizgiyi aşmalarını, geriye dönüşsüz çıkmaz bir yola girdikten sonra vicdani ikilemlerini gündelik yaşamın sıradanlığı içinde sergileyen Allen, oyuncu yönetimi, konuşmaların iç içe geçtiği uzun diyaloglarla gerçekçi, insanoğlunun zayıf noktalarını, karanlık yönünü vurgulayan usta işi bir film çıkarmış. Allen, McGregor ve Farrell’in genç, çağdaş oyuncular olmalarına karşın onların yeteneğinden, eski değerlerle bütünleşmiş karizmalarından çok etkilenmiş. “Cassandra’nın Rüyası’nı yapmak benim için büyük bir mutluluk ve deneyimdi. Öncelikle zevkle izlediğim ama hiç tanışma olanağı bulamadığım üç önemli aktörle, filmime olağanüstü katkıları olan iki genç kadınla çalışmış olmaktan gerçekten mutluyum. Cassandra salt benim biçemime değil, duygularıma da uyan Londra’nın kapalı, melankolik atmosferinde gerçekleştirdiğim üçüncü çalışmam” diyen Woody Allen, Dostoyevski’nin gölgeler arasında gidip gelen dünyasında geziniyor. Maç Sayısı’ndaki tenis kortunun yerini burada tekne almış. İşçi sınıfı elini kana buluyor, yine soluk kesen bir tragedya, insanın saflığını, temizliğini ardında bırakıp karanlık bölgeye geçişini izliyoruz. Vilmos Zsigmond’un duru görüntüleri, Philip Glass’ın etkileyici müziğiyle Cassandra’nın Rüyası 21 Aralık’ta gösterimde. Düzeltme: Yazarımızın 7 Aralık tarihli Cesaret Ana Tuya yazısındaki topak ev sözcüğü toprak ev diye çıkmıştır, düzeltir yazarımızdan ve okurlarımızdan özür dileriz. ÇETELER Papa 2. Jean Paul’un Rio’yu ziyaret ettiği 1997 yılında BOPE’nin gözü kara timlerine çeteleri temizleme görevi verilir. Teşkilatın efsane adamı Yüzbaşı Nascimonto ve ekibi, kendilerini yerel polislerle bir tutmazlar. Asla rüşvet almazlar, düşmanlarıyla anlaşmaya yanaşmazlar. Onlar, onurlu, gururlu ve ülke bayrağının üzerine BOPE’nin flamasını serecek kadar örgütlerine bağlıdırlar. İşkenceci birer katil oldukları gerçeği ise, kutsal görev adlı laf kalabalığı arasında kaynayıp gider. Sonra dönüşüm vakti gelir. Çünkü Nascimonto baba adayıdır Korhan Bozkurt’un yönettiği ve Tardu Flordun, Selin Demiratar, Burak Hakkı ile Burhan Öçal’ın rol aldığı O Kadın, aşk ve acı arasında gidip gelen bir hikayeyi Sezen Aksu şarkılarıyla anlatıyor. Varlıklı bir moda tasarımcısı olan Yeşim’in işadamı Bülent’le uzun zamandır süren ve evliliğe doğru giden bir beraberliği vardır. Müzisyen Okan’la karşılaşmasından sonraki ilişkiler ağı, üç insanın hayatını bilinmeyen bir kadere sürükler. ? O Kadın (Bee Movie) Jerry Seinfeld, Renee Zellweger, Matthew Broderick, Chris Rock, Alan Arkin, Kathy Bates, Robert Duvall’ın seslendirdiği Arı Filmi, Seinfeld dizisiyle ünlü Jerry Seinfeld’in fikri üzerine çekilmeye başladı. Senaryosunun yazımı iki buçuk, çekilmesi ise dört yıl süren Arı Filmi, Barry B. Benson adında üniversite mezunu genç bir arının yaşadığı arı kovanına dönünce onu bekleyen tek kariyer seçeneğinin bal yapmak olduğunu görünce hayal kırıklığına uğraması ve New York’a doğru yolculuk yaptığı bir günde ölümün eşiğine gelen Barry’nin hayatını kurtaran Vanessa adlı bir çiçekçi kadın la arasında gelişen sağlam dostluğa dayalı ilişkiyi konu alıyor. ? Arı Filmi