16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EDİTÖRDEN 30. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NİN YÖNETMENİ AZİZE TAN: Sinematek’ten Festival’e inema tutkunları açısından bakıldığında, Türkiye’nin sinema tarihini Sinematek’ten Önce / Sinematek’ten Sonra diye ikiye ayırmak gerekir belki de. Bu ayırım, kuşkusuz, Sinematek öncesi dönemi küçümsemeyi içermiyor. Ama 1960’ların ortalarında Onat Kutlar ile Şakir Eczacıbaşı‘nın öncülüğünde kurulan Türk Sinematek Derneği’nin Bomonti’deki Kervan Sineması‘nda başlayan gösterimlerinin “gerçek sinema seyircisi“ni yaratma yolunda bir “okul“ olduğunu söylemek hiç de abartı olmaz. Yalnız seyirci mi, dönemin genç yönetmenleri de Kervan Sineması‘nın eski koltuklarında dirsek çürüttü. Ayzenştayn‘ın, Pudovkin‘in, Chaplin‘in, Buster Keaton‘ın, Wajda‘lar, Truffaut‘lar, Rosselini‘ler, Bergman‘lar ve daha nicelerinin tecimsel sinemalarda gösterilmeyen yapıtlarını oburcasına izleyerek... Uluslararası İstanbul Film Festivali’ni de Sinematek’in zaman içinde oluşan görkemli bir uzantısı olarak görmüşümdür hep. Festivalin başında Onat Kutlar ile Şakir Eczacıbaşı‘nın bulunması, kuşkusuz, bir rastlantı değildir. Festivalin, 30. yaşını kutlarken, artık çoktan dünyanın önde gelen film şenliklerinin arasına katılmış olmasında ise, Hülya Uçansu‘dan Azize Tan‘a uzanan yönetimin yanı sıra, İKSV’de bu uğraşa gönül veren pek çok gencin payı vardır. Bana sorarsanız, Uluslararası İstanbul Film Festivali’ni, salt bir film şenliği olarak görmek de haksızlık olur. Festival, yeryüzünün dört bir yöresinden beyazperdeye getirdiği benzersiz bakışlarla, Türkiye’nin özgürlük, hoşgörü ve duyarlılık açısını genişletiyor otuz yıldır... CELAL ÜSTER S ‘Sinemaseverlere tavsiyem: Keşfedin!’ MELTEM YILMAZ Azize Tan, 1992’de, altyazı çevrimenliğiyle başladığı Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin beş yıldır yönetmenliğini yürütüyor. O, “içeriden” yetişen bir isim, bu nedenle festivalin ruhunu en yalın haliyle bizlere yansıtıyor. İstanbul Film Festivali’nin bu yılki özelliği nedir? Bu yılın en önemli özelliği, İstanbul Film Festivali’nin 30. yılını kutluyor olmamız. Bu kapsamda bir dizi çalışma yaptık: “Film Gibi 30 Yıl” başlıklı etkinliğimizde, sinemayı festivalle öğrenen ve ardından sinema yapmaya karar veren, aralarında Derviş Zaim ve Taylan Biraderler’in de bulunduğu, 19 yönetmenin seçtiği 19 film gösteriliyor. Bununla da yetinmedik, onlardan, bu kapsamda gösterilen filmlerle ilgili yazı yazmalarını istedik ve bir kitap oluşturduk. “30. İstanbul Film Festivali’nin 30 yılından 20 Yönetmen” başlıklı kitapta, festivalin kişisel tarihimizde oynadığı rol, festivalle büyümüş, sinemayı bu festival sayesinde keşfetmiş 20 yönetmenin gözünden anlatılıyor. Tüm bunların dışında, fotoğrafçı Muhsin Akgün tarafından, 20 yönetmenin Beyoğlu’ndaki farklı sinemalarında çekilen fotoğrafları hem kitapta hem de festival bitimine kadar Atlas Pasajı’nda sergileniyor. Bu yılki festivalin programında, geçmi? ANDREY RUBLEV Andrey Tarkovski’nin büyük Rus ikona ressamı Andrey Rublev’in hayatından esinlenen bu başyapıtı aynı zamanda ortaçağ Rusya’sının gerçekçi bir tasvirini sunuyor. ? MEFİSTO István Szabó’nun “Alman ruhuna ihanet eden Alman entelektüeli” portresini çiziyor. ? KANLI DÜĞÜN Antonio Gades ile dans kumpanyasının, Federico Garcia Lorca’nın Kanlı Düğün adlı oyununun flamenko uyarlamasını hazırlamasını ve sahnelemesini anlatıyor. ? BATAKLIK Yaşama, ailelere, günlük ritmin saçma yanlarına, aşk ve nefrete, çürümüş topluma ayna tutan film Lucrecia Martel’in ilk filmi. ? SHOAH Claude Lanzmann’ın filmi Yahudi soykırımıyla ilgili röportajlardan ve tanıklıklardan oluşuyor. ? ÖLDÜRME ÜZERİNE KÜÇÜK BİR FİLM Dekalog serisinin “Öldürmeyeceksin” temalı bölü şe göre bir tür değişimden söz edebilir miyiz? Türk film sektörünün gelişmesi ve üretilen film sayısının artmasıyla birlikte en önemli değişiklik, programda yer verdiğimiz yerli film sayısındaki artış oldu. Bu yıl 50 dolaylarında Türk filmi göstereceğiz. Yarışma dışında “Yeni Türkiye Sineması” başlığı altında belgesellerle birlikte Türk sinemasının portresini çizmeye çalışıyoruz. Çünkü, yabancı konuklar İstanbul’a geldiklerinde Türk sinemasını keşfetmek istiyor. 30. istanbul Film Festivali’nin açılış filmi “Copacabana”. Bunun özel bir nedeni var mı? “Copacabana”nın başrol oyuncusu Isabelle Huppert’in açılış töreninde aramızda olmasını bekliyoruz. Bu nedenle de açılış filmi olarak “Copacabana”yı seçtik. Son yıllarda hangi ülke ya da ülkelerin sineması ön plana çıkıyor ve biz festivalde bu ülkelerden örnekler görecek miyiz? Son zamanlarda Yunan ve Romen sineması ön plana çıkıyor diyebilirim. Evet, festivalde de bu ülkelerden oldukça başarılı filmler yer alıyor. Yunan sinemasından, Angelos Frantzis’in yönettiği “Mesa sto dasos” (Ormanda) ile Cristi Puiu’nun “Aurora” (Şafak) adlı filmi ile yine Yunan sinemasından “Attenberg” adlı filmi, buna örnek verebilirim. İstanbul Film Festivali Yönetmeni olarak, sizin sinemaseverlere tavsiye ettiğiniz filmler hangileri? Denis Villeneuve’ün yönettiği “Incendies” (İçimdeki Yangın), Abdellatif Kéchiche’in yönettiği “Venus Noire” (Siyah Venüs), İspanya’nın 2011 Oscar adayı “Tambien La Lluvia”nın (Yağmuru Bile) yanı sıra, Berlusconi hükümetinin geçen yıl L’Aquila kentinde meydana gelen depremin ardından izlediği politikaları eleştiren “Draquila: İtalya Sallanıyor” adlı belgesel, sinemaseverlere mutlaka tavsiye ettiğim filmler arasında yer alıyor. Ancak sinemaseverlere en büyük tavsiyem, keşifçi olmaları. Lütfen hakkında fikrinizin olmadığı filmlere bilet alıp yenilikleri keşfedin. Bu yılki festivale damgasını vuracağını düşündüğünüz etkinlikler var mı? Festival kapsamında beni en çok heyecanlandıran, Tindersticks ile Claire Denis’nin gelişi. Son filmiyle Berlin’de Gümüş Ayı kazanan Macar usta Bela Tarr ve oyun gücüyle izleyiciye her filminde istisnasız çarpan Fransız aktris Isabelle Huppert festivalin ünlü konukları arasında, tüm bunlar festivale damgasını vuracak. ? EDMOND Stuart Gordon’un filminde sıradan bir işadamı tek bir gece içinde toplumun en alt kesimlerindeki insanlarla tanışıyor. ?8½ Federico Fellini’nin filminde filmin kahramanı, yaratıcılığı tıkanan dünyaca tanınmış İtalyan yönetmen Guido Anselmi. ? KEYİF EVİ Terence Davies’in Edith Wharton’ın romanından uyarladığı filmde, 20. yüzyılın başında üst sınıf New York sosyetesinin toplumsal önyargısını ve yeni zenginlerin riyakârlığını soğukkanlı bir bakışla yeniden canlandırıyor. ? KÖTÜ KAN Kötü Kan, Leos Carax’ın uluslararası alanda tanınmasını sağlayan kült bir film. ? YABAN ÇİLEKLERİ Yaban Çilekleri’nde egoist, huysuz, dul bir adamın Stokholm’den Lund’a arabayla yaptığı yolculuk, Ingmar Bergman’ı dünya sinemasının ön saflarına katan, en hümanist filmine dönüşüyor. ? GÜZ SONATI Filmde Ingmar Bergman’ın bildik temaları olan “sevginin varlığı ve yokluğu, sevgi özlemi, sevgi yalanları, çarpıtılmış sevgi” yer alıyor ve bu temalar bir annekız ilişkisi üzerinden inceleniyor. ? ÇIĞLIK Michelangelo Antonioni’nin en başarılı yapıtlarından biri Çığlık hiçbir yere varmayan bir yolculuğun üzerine kurulu, sinemasal bir ağıt. münden sonradan uzun metraj haline getirilen film bir Krzysztof Kieslowski yapımı. FİLM GİBİ 30 YIL c 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç ? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Miyase İlknur ? Kültür Servisi Şefi: Celal Üster ? Görsel Yönetmen: Öznur Oğraş ? Yayınlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ ? Yönetim Yeri: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No.2 Şişliİstanbul Tel: 0 212 343 72 74, Fax: 0 212 343 72 64 Reklam: Cumhuriyet Reklam, Genel Müdür: Özlem Ayden, Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal, Reklam Koordinatörü: Hakan Reklam Müdürü: Petek Öztürk Çankaya Tel: 0 212 251 98 7475 Tel: 0 232 441 12 20 Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı Cumhuriyet gazetesinin ekidir. Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri. ? RÜZGÂR BİZİ SÜRÜKLEYECEK Rüzgâr Bizi Sürükleyecek, Abbas Kiarostami’nin diğer birçok filmi gibi sonsuz bir şimdiki zamanda geçiyor. ? ÇÖL İŞARETÇİLERİ Tunus sinemasını dünyaya tanıtan yönetmen Nacer Khemir’in bu ilk filmi bir arayışın öyküsünü anlatıyor. ? CENNETTEN DE GARİP Basit bir olay örgüsüne sahip Jim Jarmusc yapımı Cennetten de Garip, tuhaf estetik yaklaşımı ve tarzıyla bağımsız sinemacılığın en önemli duraklarından sayılıyor. ? NARAYAMA TÜRKÜSÜ Shohei İmamura’nın şiirsel ve canlı anlatım dili, köylülerin görünürdeki vahşi davranışını dengelemeyi başarıyor. ? DANTELCİ KIZ Daha yirmi iki yaşında olduğu halde Isabelle Huppert’i Fransız sinemasının yıldızı haline getiren filmin yönetmeni Claude Goretta. Kanlı Düğün 3. SAYFA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle