02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SECIM1308 17/7/07 23:27 Page 8 İ S T A N B U L İ K İ N C İ B Ö L G E 34 Seçim havası uğramamış Sarıyerli balıkçılar: ‘İş yok, aş yok, yol yok, oy yerine çiçek verelim…’ ZEYNEP ORAL İstanbul 2. Bölge’nin on ilçesinden biri Sarıyer… En büyüklerinden biri… Adını aldığı “SarıYar” çoktan kayıplara karışmış. Bir zamanlar toprağına sarı rengi veren bakır madenli vadilerin, yarların yerini nice zamandır beton yapılanmalar almış… Seçim öncesi nabız yoklamak için Sarıyer’deyim… Her biri propaganda faaliyeti içinde olan parti merkezlerinde, ilanlarda tekrarlanan söylemlerden nasıl sıyrılabilirim diye düşünürken, karşıma çıkan ilk yaşlı bilge adam “Sarıyer’i börekçilerden ve balıkçılardan soracaksın” deyiverdi… Ben de öyle yaptım. y İ az rehaveti bir yana, konuştuğum herkes bu heyecansızlığın nedenini şu birkaç cümleyle dile getiriyordu: 1. “Hiçbirine güvenmiyorum. Hepsi kendi çıkarını düşünüyor.” 2. “Nasılsa hiçbir şey değişmeyecek.” 3. “Rüşvetle, sadakayla satın alınan oydan hayır gelmez.” Bu üç tümce konuştuğum her farklı grupta, farklı farklı sözcüklerle ama mutlaka dile getirildi. b vermiş oldukları kararı açıkladı: “Herkesin tek oyu var. Ve bu seçimin tek hedefi olmalı: AKP’yi indirmek!” Bu denli net, bu denli açık seçik… Aziz Nesin az söylemiş Tacettin Tekgül açıkladı: “Aziz Nesin az bile söylemiş! İnsanın yeniden hırsızlara, yalancılara oy vermesi için aptal olması gerek! Hadi geçen seçimde, öbürleri yalancı ama bunlar beş vakit namaz kılan insanlar, bunlar yalan söylemez sanıldı ve bunlara oy verildi…” (Araya biri giriverdi: “Bunlar yatsıdan sonra, ya da iki namaz arası yalan söylüyor, o zaman sayılmazmış!” Kahkahalar…) Bu denli öfkenin nedenini anlamaya çalışıyorum. Tacettin Tekgül ve Necdet Kurultay birbiriyle yarışarak yanıtlıyor: “Son dört yılda her şey geriledi. Yaşam biçimimiz değişti… Esnaf kan ağlıyor!” Rüşvetle alınan oydan hayır gelmez Önce birkaç genelleme: Seçimlerden on gün önceydi. Tüm İstanbul’u feci bir görüntü kirliliğine boğan sıra sıra dizilip asılmış cırtlak renkli naylon bayrak yarışını saymazsak, ortalıkta seçim havası yoktu. En azından seçim heyecanı yoktu… Yaz rehaveti bir yana, konuştuğum herkes bu heyecansızlığın nedenini şu birkaç cümleyle dile getiriyordu: 1. “Hiç birine güvenmiyorum. Hepsi kendi çıkarını düşünüyor.” 2. “Nasılsa hiçbir şey değişmeyecek.” 3. “Rüşvetle, sadakayla satın alınan oydan hayır gelmez.” Bu üç tümce konuştuğum her farklı grupta, farklı farklı sözcüklerle ama mutlak dile getirildi. Bir başka genelleme: Bir dokun bin ah işit! Herkes yakınıyor. Türkiye genelindeki “iş yok, aş yok” yakınmalarına Sarıyer’de bir de “yol yok” ekleniveriyor. alıkçı var balıkçı var… Motor sahipleri, işi ticarete sanayiye vurmuş olanlar AKP’ye oy verecekler… Ama balığa çıkanlar, ağları atanlar, ağları denizden çekenler, balığı tutanlar, ağları temizleyenler, işin emekçileri, örneğin konuştuğum Sami’ler, Ali’ler, İsmail’ler “AKP dışında kim olursa olsun” diyorlar. “40 yıllık sağcı, solcu olmuş; 40 yıllık solcu, sağcı olmuş… Bunlara oy verilir mi? Bunlara nasıl güvenilir?” diye soran Ali, birçok emekçinin hislerine tercüman oluyordu. Ve sırf bu yüzden (onlar “döneklik” diyor) kararsızlık sürüyordu. “Ne balık, ne börek, ne muhallebi ne de su kaldı Sarıyer’de. En önemlisi yol kalmadı. Dört yıldır nah bu yollar yeniden sökülüp, yeniden yapılıyor. (Sahil delik deşik, inşaat makinelerini gösteriyorlar.) Bu sefer de rögarları bağlamayı unutmuşlar! Dört yıldır yol inşaatı, park inşaatı aralıksız sürüyor, kimsenin gıkı çıkmıyor! Yol bozup yapanlar, her sene taş değiştirenler elbet AKP’ye verecek oylarını ama bizden alamazlar…” “Koca sahilde tuvalet yok, ama direklere çiçek ektiler! Olur mu böyle şey!” Tam o sırada bir başka balıkçı geçti yanımızdan: “Nah bu arkadaşın 10 metrelik motoru vardı, şimdi 48 metrelik motoru var. O da verecek AKP’ye” dedikten sonra arkasından seslendiler: “15 torba kömür yeter mi? Pirinç ne kadar istersin?” İşte durumlar böyle… Nargile Kafe’de hedef ‘AKP’yi indirmek’ lçenin en popüler kahvesi “Nargile Kafe”ye uğruyorum. Kahvenin üst katı bilardo salonu, alt katı vücut geliştirme spor salonu… Bir masa çevresinde “Karasakal” lakaplı Tacettin Tekgül (yaş 80, eski Doğru Yol İl Başkanı), Necdet Kurultay (yaş 70, İstanbul İmar Planlama’da 30 yıl çalışmış), Dursun Ali Gök (yaş 62, mesleği arıcılık, balcılık), Ahmet Sarı (yaş 53) ve kahvenin işletmecisi Güven Zengin, kimi dinleyicilerin de katılımıyla koyu bir sohbet başlattılar. Önce yakınmalar geldi (işsizlik, yoksulluk, hükümetin hırsızlığı, 450 milyon emekli maaşıyla geçinmenin olanaksızlığı...) ardından en yaşlıları çoktan Dinmeyen gerilim “Şu İstanbul’da satılmayan bir yer söyleyin bana! Bırak İstanbul’u Türkiye’ye bak. Şehit verip kazandığımız toprakları satıyorlar… Sözlerini, şereflerini satıyorlar. Dokunulmazlıkları kaldıracağız dediler, sırtlarını dokunulmazlığa dayadılar. Nasıl kaldırsınlar ki, kaldırdıkları an “Börek yiyecek hâl mi bıraktılar!” Bir zamanlar tıklım tıklım olurdu Sarıyer börekçileri… Şimdilerde öğle vakti bile bomboş… “Millette börek yiyecek hal mi bıraktılar!” deyiverecekti biri. İlk girdiğim “1928’den beri Sarıyer Börekçisi”nde, “Benim oyum Genç Parti’ye” diye açıklıyordu ki biri, öteki “Yok yok, biz konuşamayız, hem zaten burada kameralar var, patron hoş karşılamaz”... (Yorum yok!) İkinci girdiğim “1895’den beri Sarıyer Börekçisi”nde patron endişesi yok, herkes bir ağızdan konuşuyor. Ama önce sıkı bir sitem: “Siz gazeteciler de tıpkı milletvekilleri gibi bizi seçimden seçime hatırlarsınız…” Burada oylar CHP’ye. Nedenini sorduğumda aldığım yanıtlar şöyle: “Son dört yılda canımıza okundu. Burada halkın nefesi kokuyor. Herkes sürünüyor. Çalışmak isteyen iş bulamıyor. Yalnız kendi yandaşlarına iş var.” “Son dört yıldır çarklar hep birilerinin çıkarına dönüyor. Sistem yalnız onlar için çalışıyor.” “Eskiden bizim kapının önünde millet kuyruk olurdu, börek yetiştiremezdik. Şimdi ancak pazar günleri müşteri var, yoksa uğrayan yok. “ “Oyum CHP’ye, çünkü biz Ecevitçiyiz.” “CHP DSP birleşmesi iyi bir şey oldu. İkisinin birbirine kazandıracağı çok şey var!” Bu birleşmeyle CHP’nin Sarıyer’de oylarını yükselteceğine inanıyorlar. İçlerinden en genci “Ben oyumu Genç Parti’ye vereceğim” diyecek oluyor, ötekiler atılıyor. “O parti uçuyor, nasıl güvenirsin ki…” çoğu mahkemelik olacak!” Dursun Ali atılıyor: “Bak ben neden arıcıyım, balcıyım? Hayat tatlı olsun diye. Arılar çalışır ben kazanırım. Ama bunlar hayatı safi gerilim yaptılar! Her an bir gerilim, bir kavga çıkardılar! Sevgi saygı kalmadı. Herkes öfkeli! Hz. Ali’nin kılıcı gelse, bana onlara oy verdirtemez!” Kahvedekilerin oyları DP’ye, CHP’ye gidecek . Kararsızlar MHP, Genç Parti arasında dolanıyor… Sağda birleşme olmamasından Erkan Mumcu’ya müthiş öfkeliler! “DP’yi Anadolu’da çiftçi, küçük esnaf destekler, İstanbul’da işleri zor” demekten kendilerini alamıyorlar. Hayat tatlı olsun diye balcılık yapan Gök, ortamın çok gerildiğini söylüyor. Sarıyer’deki Nargile Kafe’de koyu seçim sohbetleri yapılıyor. “Biz başı açık olanlar çok azınlıkta kaldık, üzerimizdeki baskıyı her an hissediyoruz” diyorlar. KADINLARIN OYLARI CHP’YE S arıyer’de konuştuğum kadınlar, en çok yaşam biçiminin değişmesinden yakınıyor. “Eskiden kızlarımız, çocuklarımız şortla dolaşırdı burada, şimdi imkânsız” diye başlayıp, “Biz başı açık olanlar çok azınlıkta kaldık, üzerimizdeki baskıyı her an hissediyoruz” diye sürdürüyorlar… Sonra söz dönüp dalaşıp “Biz dilenci miyiz, rüşvete sadakaya hiç insan oyunu satar mı?” diye sürüyor. “Evlere zarf dağıtmalar, kömür dağıtmalar…” derken, söz “Bunlardan kurtulmamız gerek” diye sonuçlanıyor. Kadınların oyları CHP’ye… 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle