17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 26/10/07 21:38 Page 1 84. YIL EKI 7 CMYK 29 EKİM 2007 PAZARTESİ 7 M illetvekilleri evlere dağılmışlar, listeler hazırlamaktadırlar ama, aradan üç gün geçmesine rağmen sonuç alınamamaktadır. Dışardan bakılınca görülen manzara şudur: Daha üç ay önce bağımsızlığını ilan edip, devlet kurduklarını iddia eden Türkler, şimdi bir hükümet kuramamaktadırlar. Bütün dünya dikkat kesilmiş, Ankara’yı izlemektedir. Bu durum bu şekliyle uzun süre devam edemez. Hükümetin toptan istifasıyla şimdi kriz daha da büyümüş, Gazi adeta yangına körükle gitmiştir. Bunun ince bir hesap olduğunu henüz kimse fark edememiştir. Tüm yaşamı sorunları çözmekle geçmiş olan Gazi, belli ki beklediği anın geldiğine emin olmuş ve düğmeye basmıştır: Şimdi bir plan adım adım uygulanacaktır. Gazi 28 Ekim 1923 günü öğlene kadar Meclis’te çalışmış, şimdi Çankaya’ya gitmek üzere ayrılıyordu. Meclis koridorunda, kendisiyle görüşmek üzere bekleyen Kemalettin Sami ve Halit Karsıalan Paşalarla karşılaştı. Her ikisini de akşam yemeğine köşke davet etti ve beraberinde İsmet İnönü, Meclis Başkanı Kâzım (Özalp) Paşa, Ali Fethi Okyar olmak üzere Çankaya’ya çıktı. Köşke geldiğinde, diğer arkadaşları Ruşen Eşref Ünaydın ve Fuat Bulca’yı bir konuyu görüşmek üzere kendisini bekler durumda buldu ve onları da yemeğe alıkoydu. Akşam yemeğine işte bu konuklarla oturdu ve yemek henüz başlamıştı ki, kısa bir süre sonra, kesin bir ifadeyle: “Arkadaşlar! Cumhuriyeti yarın ilan edeceğiz” dedi. Masadaki coşku anlatılmazdı. Kafasındaki planı tüm ayrıntısıyla açıkladı. Aslında plan çok basit ve çok gerçekçiydi: Neden hükümet kurulamıyordu? Çünkü, mevcut sisteme göre, her bakan ayrı ayrı oylanıyordu. Meclis’te pek çok grup vardı. O yüzden aynı isim üzerinde mutabakat sağlanamıyordu. Gazi, bu zaafı görmüştü. O halde Anayasa’da değişiklik yaparak bu zaafiyetten kurtulup, tüm uygar dünyanın kabul ettiği evrensel seçim sistemlerine gitmek gerekirdi ama, o takdirde kurulacak hükümet bir cumhuriyet hükümeti olurmuş, bu da birilerinin hoşuna gitmezmiş…bu, çözümü nispeten daha kolay bir sorundu. Böyle bir rejim değişikliğini onaylamayacak ve buna muhalefet yapacak tüm lider karakterdeki kişiler, Ankara dışındaydılar. Gazi bu fırsatı çok iyi değerlendirdi ve o yüzden “Cumhuriyeti yarın ilan edeceğiz” dedi. O esnada muhalefet liderleri Meclis dışında, İstanbul’da, Refet Bele’nin evinde toplantı halindeydiler. Gazi plânını ve iş bölümünü şöyle yaptı: “Yarın Grup toplanınca , gene bir sonuç alamamış olacaklar. O zaman, Kemalettin Paşa, sen söz al, kürsüye çık ve ‘Günlerdir bir buhran içinde bocalayıp duruyoruz, bir hükümet üzerinde anlaşamıyoruz. Bütün bir dünya da bizi gözlüyor. Bu durum, ilelebet böyle gidemez. Bu grubun bir partisi, bu Meclis’in bir başkanı var. Her ikisinin de başkanı Mustafa Kemal. Çankaya’da oturuyor. O’na başvuralım, gelsin o bu sorunu çözsün!’ de, yerine otur. Ben bu davet üzerine Meclis’e gelir, çözüm önerimi sunarım”. ZAFERE DAİR Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur C umhurbaşkanı seçildikten sonra kürsüye gelen Mustafa Kemal, anayasa değişikliği önerisinin kabulü ile yeni devletin dünyaca bilinen adına kavuştuğunu, Meclis başkanının cumhurbaşkanlığına seçilmesinin değerbilirlik olduğunu, son yıllardaki savaşımı ile kanıtladığını, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni eserleriyle dünyada kendisine haklı bir yer sağlayacağını, Meclis genel kurulu kendisine karşı güven ve iyi niyetini korursa çok daha başarılı işler yapabileceğini, her zaman milletvekillerine danışacağını, onlarsız hiçbir iş yapmayacağını, hep birlikte ileriye gidilebileceğini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar başarılı, mutlu olacağını söyledi. Anayasanın yeni hükmü gereğince, Cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal, kendi yetkisini kullanarak İsmet Paşa’yı cumhuriyet döneminin ilk başbakanlığına atadı. İsmet Paşa’nın hemen hazırladığı bakanlar kurulu listesini Atatürk hemen Meclis başkanlığına sundu ve cumhuriyetin ilk hükümeti Meclis çoğunluğunun kabulü ile göreve aynı gün başladı. Öylece bir hükümet bunalımı ile gündeme gelen devletin biçimi ve rejim sorunu, anayasa değişiklikleriyle cumhuriyet getirilerek aşılırken, dolaylı olarak yeni çözüm ile hükümet bunalımı da gideriliyordu. Artık siyasal sistem yavaş yavaş parlamenter sisteme doğru gelişiyordu. Cumhuriyetin ilanı ile atılan adımı daha sonraki dönemlerde yenileri izleyecek ve parlamenter demokrasiye doğru gidiş hızlanacaktır. Cumhuriyetin ilanı ile kurtuluş savaşı dönemi sona eriyor, yeni devlet ile beraber Türklerin tarihinde yepyeni sayfalar açılıyordu. Korkunç ellerinle bastırıp yaranı dudaklarını kanatarak dayanılmakta ağrıya. Şimdi çıplak ve merhametsiz bir çığlık oldu ümid... Ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır... Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor. Düşman haşin zalim ve kurnaz. Ölüyor çarpışarak insanlarımız halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı ölüyor insanlarımız ne kadar çok sanki şarkılar ve bayraklarla bir bayram günü nümayişe çıktılar öyle genç ve fütursuz... Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor. En güzel dünyaları yaktık ellerimizle ve gözümüzde kaybettik ağlamayı: bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp gözyaşlarımız gittiler ve bundan dolayı biz unuttuk bağışlamayı... Varılacak yere kan içinde varılacaktır. Ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır... NAZIM HİKMET RAN Anayasa değişiyor Cumhuriyet ilan edildiği sıralar, halkın çoğunluğu bunun ne olduğunu bilmiyorlardı. Ülkenin dört bir yanında atılan top sesleri ile heyecanlanan halk cumhuriyetin ne olduğunu öğrenince, tıpkı kurtuluş savaşı sonrasında olduğu gibi şenliklerle yeni devlet rejimini kutlamışlardır. Cumhuriyetin ilanı, Türkiye’de hiç kimsenin beklemediği bir anda gerçekleştirilmiştir. Yeni devlet Lozan Konferansı ile bütün dünyaya kabul ettirildikten, barış kesin olarak sağlandıktan ve iç sorunlar belirli bir düzeyde çözüme bağlandıktan sonra cumhuriyetin ilanı ile rejimin adı açıkça konuyordu. Anayasa maddeleri yapılan değişikliklerin ardından şu biçimi alıyordu: Madde 1 Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. İdare usulü, halkın kaderini kendi eliyle yönetmesi temeline dayanır. Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir. Madde 2 Türkiye Devletinin dini islam dinidir. Resmi dil Türkçedir. Madde 3 Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi’nce yönetilir. Meclis hükümetin bölündüğü idare şubelerini bakanlar aracılığı ile yönetir. Madde 10 Türkiye Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nca ve kendi üyeleri arasından bir seçim döne Bütün gece çalışırlar Plan bundan ibarettir. Sofra erken dağılır. Gazi sadece İsmet Paşa’yı alıkoyar. Onlar bütün gece, gerekli Anayasa değişiklik maddelerini kaleme almakla uğraşırlar. Rejimin adının cumhuriyet olduğuna ilişkin madde değişiklikleri yapılır, hükümetin nasıl teşkil edileceğine ilişkin maddelerde ve cumhurbaşkanının seçimine ilişkin maddelerde gereken düzenlemeler yapılır. Bellidir ki tüm Türkiye, bambaşka bir güne doğmak üzeredir. Bu plan ertesi gün aynen uygulanır. Gazi, davet üzerine Meclis’e gelir, kürsüye çıkar, çözüm önerisini sunmak üzere birkaç saat izin ister. Daha sonra odasına geçer, Meclis’teki sözü geçen birkaç milletvekili arkadaşıyla konuşur ve nihayet kürsüye yeniden döner. Krizin kaynağını bulduğunu ifade eder, bunun seçim sistemindeki aksaklıktan kaynaklandığını anlatır. Oysa çağdaş devlet lerde bu işlerin çok kolay yürüdüğünü, çünkü o ülkelerde, her bakanın tek tek ve ayrı ayrı oylanmadığını, tüm hükümetin tek liste halinde oylandığını, Meclis bu listeye güven göstermediği takdirde bir başka listenin hazırlanması gerekeceğini, gene seçimi yapacak mi için seçilir. Başkanlık görevi yeni cumhurbaşkanının seçimine kadar sürer. Yeniden seçilmek caizdir. Madde 11 Türkiye cumhurbaşkanı devletin başkanıdır. Bu niteliği ile gerekli gördükçe Meclis’e ve Bakanlar Kurulu’na başkanlık eder. Madde 12 Başbakan, Cumhurbaşkanınca ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Öteki bakanlar, başbakanca yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra tümü Cumhurbaşkanınca Meclisin onayına sunulur. Meclis toplantı halinde değilse onaylama işi Meclisin toplanmasına ertelenir. Cumhuriyetin ilanı üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetince daha önce ilan edilmiş olan seferberlik tüm ülkede kaldırıldı. Savaş nedeniyle Sıvas’ta kurulmuş olan Yargıtay Eskişehir’e nakledildi. Mustafa Kemal, cumhurbaşkanı olduktan sonra parti başkanlığını başbakan İsmet Paşa’ya bıraktı. O güne kadar işlenen tüm suçlar için genel af çıkarıldı. Yasama işleri giderek hızlandırıldı ve kısa zamanda birçok yasa çıkarıldı. İlan işi tamamlandıktan sonra sıra, yeni devletin düzenlenmesine, din ve askerlik işlerinin politikasının ayrılmasına, cumhuriyet ilkelerini sağlam temellere dayatacak olan yeni bir iç anayasanın hazırlanmasına, müslümanlığın en büyük devrimi sayılacak olan halifeliğin kaldırılmasına ve de çağdaş bir toplum yaratma yolunda uygulamaya konulacak köklü devrimlerin yapılmasına gelmişti. Ulusal savaşta zaferi sağlayan, Cumhuriyetin kurulmasında başarıya ulaşan Mustafa Kemal’in politikası gerçekçi zamanlamasıyla bütün bunları sırayla ele alarak uygulama alanına getirdi. Cumhuriyetin ilanı ile iş bitmiyor, aksine yeniden başlıyordu. CUMHURİYET ’İN 84. YILI KUTLU OLSUN Dünyanın En Modern Yönetim Şekli Olan Cumhuriyet, Türk Milleti’ne Tarih Boyunca En Huzurlu Dönemini Yaşatmıştır. Bu Yüzden Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 84 Yıl Önce Temeli’ni Attığı Ve En Büyük Eserim Dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni Korumak Hepimizin Görevi ve Ödevi Olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurulmasında ve Korunmasında Canlarını Feda Eden Tüm Şehitlerimizin Aziz Hatıraları Önünde Saygıyla Eğilirken, Halkımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını En İçten Duygularımla Kutlar, Esenlikler Dilerim. HÜROL ÖNDER Milas Belediye Başkanı CUMHURİYETİMİZİN 84.YILINI BİR KEZ DAHA COŞKU İLE KUTLUYORUZ. 84.YILDA BİR KEZ DAHA LAİK VE DEMOKRATİK CUMHURİYETİMİZİ, ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİYLE BİRLİKTE SAHİPLENMENİN ONURUNU YAŞIYORUZ. O kahramanlar ki : vatanları uğruna canlarını feda ederken aslında Yalnızca kendi Ülkelerine değil, Ezilen tüm ulusların kaderini etkilediklerinden haberleri bile yoktu. Onlar için tek hedef vatanı düşmanlardan arındırmaktı. Bu uğurda savaştılar, sakat kaldılar, öldüler ve onların bu eşsiz mücadelesinin sonucunda Cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyet kurulduktan sonra inşa edilen devrimler bin bir zorlukla hayata geçirildi. Bu gün bu kazanımlar genç Türkiye Cumhuriyetinin elinden birer birer alınmak isteniyor. Bu ülkenin gelişmişlik düzeyini Muasır Medeniyetler seviyesine yükseltmek için çok daha fazla dikkat ve çaba sarf etmeliyiz. Şimdi bize düşen sanayide , Eğitimde, Uygarlıkta yeni zaferler kazanmak ve bu ölümsüz kahramanların rahat uyumalarını sağlamaktır. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı hepimize kutlu olsun. Akçay Belediye Başkanı CAHİT İNCEOĞLU OSMAN ÖZGÜVEN DİKİLİ BELEDİYE BAŞKANI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle