18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Büyük Taarruza hazırlanan birlikler Batı Cephesi yolunda. yönelik kesin emir verdi ve büyük bir sessizlik içinde Ankara’yı terk etti. Ertesi gün öğlene doğru Konya’ya varılmıştı; o ana kadar Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’dan ayrıldığına dair en ufak bir bilgi sahibi olamayan Konyalılar bu ziyareti şaşkınlık içinde karşıladılar. Burada geçirilen iki günün ardından Garp Cephesi’nin Akşehir’deki karargâhına doğru yola çıkıldı. Burada taarruz harekâtına yönelik yapılan toplantılar sonucunda karargâhın Akşehir’den Şuhut nahiye merkezine nakline karar verildi. Bunun ardından, birliklerin, düşman uçaklarını görebilecekleri biçimde yerleştirilmesi, çadırların sık ağaçlıklı yerlerde kurulması ve yerleşim için özellikle dik tepeler arasına gizlenmiş vadilerin tercih edilmesi gibi, tertibata yönelik hazırlıklar tamamlandı. Bütün bu çalışmaların içinde en önemlilerinden biri, Anadolu Ajansı’nın Çankaya’da büyükelçiler ve ileri gelenler şerefine düzenlenen bir çay partisinden söz etmesiydi. Bu haber, Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da olduğu izlenimini uyandırmak ve kimsenin cephede olup bitenlerle ilgilenmemesi ni sağlamak amacını taşıyordu. Nihayet 20 Ağustos tarihli Hakimiyeti Milliye gazetesinin ilk sayfasına bir ilan verildi. İlanın mahiyeti şöyleydi: “Gazi Paşa Hazretleri, ağustosun 21. Pazartesi günü köşklerinde ricali siyasiyeye (üst düzey siyasilerine) bir çay ziyafeti verecekler.” Nihayet bu uydurma haber amacına ulaşmış, kimse durumdan şüphelenmemişti. Mustafa Kemal, aynı gün sabaha karşı cepheye doğru hareket etti. Bu tedbirin alınmasındaki asli düşünce gerek cephede, gerekse sivil halk arasında giderek yayılan taarruz söylentilerinin önüne geçmekten çok, taarruzun zamanını gizlemekti. Aksi takdirde Yunan güçleri ve buna bağlı olarak İtilaf Devletleri saldırıya karşı tedbir almaya yönelecek, bu da Türk ordusu adına olumsuz sonuçlar doğuracaktı. Türk ordusunun taarruza yönelik hazırlık çalışmalarında seferber edilen bu gizlilik planı cepheyle sınırlı bırakılmamış, İstanbul ve diğer vilayetlerdeki halkın savaş planına dair en ufak bir bilgi edinmesinin önüne geçilmişti. Şüphesiz ki bu da planın bir parçasını teşkil ediyordu. Ancak bir yandan da, cepheden halka savaşın akıbetine dair bilgi gitmediği gibi, ordunun durumu ve gidişata yönelik alınan yalan yanlış duyumlar halkın zafere olan inancını zorluyor, özellikle Yunan ordusu lehinde İstanbul basınında çıkan haberler tüm halkı olumsuz etkiliyordu. Halkın gözünde havadisler pek de iç açıcı değildi. Tüm halk savaştan bitkin düşen ordunun daha fazla direnemeyeceğini düşünüyordu ve şimdi bütün gözler Ankara’ya çevrilmişti. Türk ordusunun gidişatına yönelik şehre ulaşan haberlere bir de yabancı basında duyurulan ve endişe uyandıran haberler ekleniyordu. Özellikle Yunan basınında yer alan bazı havadisler Türk birliklerinin ehemmiyetsiz taarruzlarından söz ediyordu. Bir nebze olsun umutlandırıcı haberlere ise halk itiyatla yaklaşıyor; bunların doğruluğu cephe tarafından onaylanmadıkça kesin hüküm verilmiyordu. Ancak günlerdir devam eden bu belirsiz bekleyiş birkaç gün sonra cepheden gelen ilk haberle yerini bir coşkuya bırakacak, günbegün alınan her yeni haber bu coşkuyu daha da artıracaktı. 277
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle