Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kurtuluş Savaşı Birinci Dünya Savaşı yüzyıl başlarına damgasını vuran I. Dünya Savaşı’yla (19141918) büyük imparatorluklar dağılma sürecine girerken, Türkiye Cumhuriyeti’nin mirasını devraldığı 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu da bu gelişmeden payını aldı. Küresel ölçekte tanık olunan bu ilk savaş sonrasında Avrupa ülkelerinin dünyadaki egemenliği son buluyor, Habsburg ve Çarlık Rusyası gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun da çokuluslu yapısı çözülerek ulusdevletlerin doğuşuna sahne oluyordu. Yüzyıla savaşlarla ve toprak kayıplarına yol açan antlaşmalarla giren Osmanlı Devleti, böyle bir savaşla baş edebilecek siyasi, askeri, toplumsal ve ekonomik güce sahip değildi. Ülke, yüzyıla II. Abdülhamid’in mutlakıyetçi yönetimi altında girmiş, ancak “Kızıl Sultan” olarak da anılan Abdülhamid’in uyguladığı baskı, Mektebi Tıbbiyei Şahane öğrencileri arasında atılan devrim tohumlarının filizlenip yeşermesine engel olamamıştı. Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti adıyla örgütlenen bu gençler, sonunda imparatorluk için önemli bir dönüm noktası olan 1908 Jön Türk devrimini gerçekleştirerek seçimlere dayalı bir parlamentonun işbaşına gelmesini sağlamışlardı. Cemiyet yöneticileri, Abdülhamid rejimine son verilip anayasal düzene dönülmesi sayesinde “ittihad” (birlik) ve “terakki” (ilerleme) yoluna girileceğine, hızlı bir gelişme sağlanacağına inanıyorlardı. Ancak bu inanç beklenen sonuçları doğurmadı. Devrimi izleyen dönemde imparatorluğun yönetimi bir dizi iktidar çatışmasına sahne olduğu gibi, toplumsal kargaşaya askeri başarısızlıklar da eşlik etti. Önce 1911 yılında İtalya’nın Trablusgarp’ı işgali gündeme geldi. Yönetim, Trablusgarp’ın her ne olursa olsun savunulmasını düşünüyordu; fakat aynı sıralarda Balkan devletlerinin birlik olup Osmanlı’ya karşı silahlı mücadeleye girişmesi üzerine iktidar, İtalya ile “gönülsüz” de olsa bir anlaşma yapmaya karar verdi. Altta Mustafa Kemal ve gönüllü subaylar Trablusgarp Savaşı'nda (1912). En altta İttifak Devletleri liderlerini bir arada gösteren bir kartpostal: Alman İmparatoru II. Wilhelm, Osmanlı Padişahı V. Mehmed Reşad ve AvusturyaMacaristan İmparatoru Franz Joseph. 3