Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 StYASET 85 eski • yeni cizgiler Halkçılık mı? Balıkçılık mı? Semiramis Aydmlık öğrenimini Istanbul'da tamamlayıp eczacı oldu. llk karikaiurü dönemin önemlı mizah dergisi Dolmuş'ta yayımlandt (1956). Dolmuş. Ta$, Karikutıir ve Akbaba gibi dergilerde 195663 yılları arasında surekli çizdi. Kahkaiurun yanı sıra, yaplığı rnizah çevırileriyle de lanındı. Halen Almanya'da bulunan Semiramis Aydmlık, Alnıan basınında sürekli olarak karikatilr çiziyor. nver Gökçe, Sefer Aytekin'le birlikte Halk Partisi'nin Ulkü Dergisi'nde çalışıyordu. Derginin hangi işlerine bakıyordu, bilmiyorum. Ahmet Kudsi Tecer'e dergiyi vermişler, yönetıyor, bır de halkçılık tutturmuşlar sürükleyip gidiyorlardı. Sanırım 4O'lı yılların başı, ya ortası... Tecer, halk şairlerlnden ıkısını çok tutuyor, birinl horluyordu. Veysel başta gelirken, Ali İzzet de ikinciydi. Saz çalmaz, türkü çağırmaz, şehirli gibi gıyinen Talibi Coşkun'u nedense dıshyorlardı. Zavallı da şiirlerini bir yapraklık, iki yapraklık kâğıtlara bastırıp, kalabalık yerlerde, pazarlarda yüksek sesle okuyarak nafakasını doğrultmaya çabalıyordu. Talibi Coşkun, uzun boylu, takım elbise glyer, başında fötr, elinde baston, bir de kehribar tespih, öteki halk şairlerine hiç benzemezdi. Ötekiler Kudsi Tecer'in uyarılarına uyarlar, dediğinden geri kalmazlardı. Talibi öyle değildi, bumunun dikine giderdi. Bu yüzden de partinin avantalarından pek yararlanamazdı. Halkçılık akımı hızla ilerlerken, öteki âşıklar gibi onu da çağırmışlar, ama sonra elini bırakmışlardı. Gecekondu bölgesi olan Altındag'da bir gözlük bir oda tutmuş, barınmaya çalışıyor, bir yandan da yergiler, taşlamalar yazıyordu. Bunlar elbette Tecer'in kulağına üfleniyordu. Bir gün artık burasına gelmış olacak ki Talibi, patlamıştı. "Beyim" diyordu. "Bunlar halkçıyız diyorlar ya, hıçbiri halkçı değil. Bunların hepsı balıkçı. Suyun başına oturmuşlar, balığın büyüğünü yemekten başka bir iş görmüyorlar. Ötekiler ne yıyor, ne içiyor haberleri bile yoktur." Talibi, derdini anlatacak birilerini çok aradı, bir turlü bulamadı. Bu yüzden Ankara'yı bıraktı. Yurdun çeşltli bolgelerinde bır ıkı yapraklık destanlarını satarak geçinmeye çalıştı. Askerken Sıvas'ta görmüştüm. O zaman Sıvas Palas, kentin en önemli otellerinden binydi. Salonda otururken o beni seçemedi, ben de tanışlık vermedim. Uzaktan dikızliyordum. Yanında oturan, çay ısmarlayan adama durmadan şiirler okuyordu, kulak verdim. Sıvas Palas'ında bir oyun gördüm Bilardo dedller adını sordum Erkek culuk gibi boynun uzatır Ak'a vurur kırmızıyı gözetir. Bilmeyene bilardo ancak böylesi anlatılabilir. Burada Talibi'nm 'erkek culuk' dediği kırmızı ibikli, kabaran hındidir. Bilardoyu oynayanın hindi gibi başını uzatıp çekmesinı anlatıyor. Günün birinde patladı ,l'/ ^ QO "' arşiv konnşııyor Kökü 1930larda Ahmed Kudsi Tecer'in 'hakçılık', Talibi'nin 'balıkçılık' diye kınadığı akımın 1930'lara dayanan bir geçmışı vardır. Öyle, hem hop deyince ortaya çıkmamıştır. Tecer, Sıvas'a öğretmen olarak atanınca, oradaki halk şairlerinı toplar, bir de 'Halk Şairlehnı Koruma Derneği' kurar. Halk şairleri için bayramlar düzenler. Bu bayramlara Veysel, Ali İzzet, Talibi katılır. Tecer'e göre bir dernek kurarken izlenen amaç, 'Özellikle geniş halk kitlesi ile fikir hayatımızın genel bağlarını birleştırmek, aydın kitle ile geniş kltle arasını doldurmak, bunu gerçekleştirmek için de halk dili, halk ezgileri, halk edebiyatı, halk geleneklerı İle aydın adamın uygarca bilgilerini birbirine kaynaştırmak'Ur. Ahmet Kudsi Tecer, 46 demokrasısine girerken milletvekılı ıdı. CHP kurultaylarında halkçılık ılkesıni böyle dıle getiriyordu. 1946'da yapılan genel seçimlerde mılletvekilliğinı yıtırınce Devlet Konservatuarı'na müdür olarak atandı. 1950 demokrasısine girdiğimizde halk şairleri darmadağınıktı. Talibi yitmiş, Ali izzet bır süre sonra sosyeteye şiir söyler olmuş, Veysel'ın isetopluca şiirleri basılmaya başlamıştı. Tecer'in halkçılığı ıse seçımler sonucu bırakılmıştı. CHP iktidardan düşmüştü. Vieinam Savaşı •.ırasında, çatışmaları, gelifmeleri haberleriyle, resimleriyle ve televizyon filmleriyle dUnyu1960'tan sonra halk şairleri ortaya başka türlü çıktılar. Bunlanın her yanınu duvuruhitmek ıçın gazeleciler ve kamerumanlur en ileri huliarda askerlerle bırlık'le hurekel etınekleydıler. 20 Lkıırı 1967'de cekilen hu Joloğrafta, Kaınpuçyu 'da 4 numurulı kuruyolu çevresinde, AHD'nın rın halkçılığı gerçeklerı dile getırmek, topluma hız vermekti. İhsanî'yı, Mahzunî'yi bir süre bu yolda gördük. Sonrakı olaylar ise destekledığı lluney Vıelnuın ve Kanıpuçyalı askerlerle savay "en iyi açıdan" lespıl elmeye çalışan kameraher ileri atılıma engel oldu. manlar. Savaşın en iyi açısı