Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
StYASET 85 13 Çoğunluğun ezilen azınlık yapıldığı ülkede bir şeyler mayalanıyor Siyahlar îlk kez bu kadar kararlı fazla siyah, birkaç nesilden beri yaşadıkları "beyaz bölgelerini" terk edip, "Homeland" olarak adlandınlan yerleşim bölgelerine gittnek zorunda kaldılar. Bırçoğu tutuklanacağını bile bile gerı döndü. " 8 ay hapiste kalıp 4 ay çalışmak, Horaeland'da 12 ay geçirmeklen iyidir" diyorlardı. Bugün 2 milyon siyah daha "Homeland'Mara yerleşmek zorunda. Bu, onlar için açlık ve sefalet anlamını taşıyor. Çunkü bu bölgeler aşın nüfuslanmış, buna karşılık iş olanakları kısıtlı, okullar beyaz bölgelerinde bulunanlardan daha kötU, üstelik buralardaki zenci memurlar da her türlü ahlaksızlığa ve zorbahğa alışmış bir zümre oluşturuyor. "Düşünün bir kere" diyor bir zenci avukat. "Burada 8 milyon kişi valandaşlıktan çıkarıldı, kimse aldırış bile etmedi. Ama Ruslar Soljenilsin'i vatandaşlıktan çıkardıklannda butun Ba(ı dunyası ayağa kalk tı.' "Düşünün bir kere, • • diyor bir zenci avukat. "Burada 8 milyon kişi vatandaşlıktan atıldıf kimse aldırış etmedi. Ama Ruslar Soljenistin 7 vatandaşlıktan çıkardığında Batı dünyası ayağakalktı" e garip ülkedir şu Güney Afrika. Burada insan, azınhkların durumuyla değil, çoğunlukta olanların haklarıyla ilgilenmek zorundadır. Burada bir yanda gelişmiş bir endllstri toplumu, diğer yanda bu topluluğa bağlı ve yapay olarak azgelişmiş ülkeler seviyesinde tutulan bir topluluk söz konusudur. Burası, halkının kaçınılmaz olduğu için ekonomik açıdan entegre edildiği, buna karşılık iktidarı paylaşmasını önlemek için siyasi açıdan tecrit edildiği bir ülke. Böyle bir yapının kemikleşebileceğine kim inanır? Güney Afrika'da egemen durumda olan beyazlann isteği bu. Ama onların farkında olmadıkları, buna karşın herkesin bildiği bir şey var. Tarih bir süreçtir ve kimse kalkıp, "Böyle güzelsin, onun için olduğun gibi kal" diye emredemez. Onların amacı bu. Ama egemen durumda olanlarla baskı altındakilerin bakış açıları tabii ki çok farklı. Uzun yıllar muhalefet partisinin liderliğini yapan Helen Suzman, hem var olan duruma, hem de geleceğe ışık tutan şu sözleri ediyor: "Gerçekleştirilen reformlar pek az insanı UgUendiriyor. Buna karşılık siyah kitlelerin alünda ezildigi ırkçıiık yasalannda hiçbir degişiklik yok. Her yıl aşagı yukan çeyrek milyon siyahın hapse girmesine ncden olan yerleşme kanunu; hiçbir siyahın 72 saatten daha fazla bir beyaı şehrinde kalamayacagını öngören yasa; devlet güvenligini tehdit ettigine inanılanlann tutuklanmasına ilişkin yasa; şüpheli kisl N. lerin herhangi bir hukuki yola basvurulmaksızın sınırsız bir sure için hapiste tutulabileceklerine Uiskin yasa bftlA geçerli. 1960'ta Sharpeville'deki ilk olaylar sırasında ve 1976'da Soweto'da dogan huzursuzluklar sırasında da Güney Afrika'da bulunmama karşın beyazlann Afrikasını bu kadar çaresiz, siyahlan da bu kadar kararlı görtnedim." Beyaz yönetim, siyah şehirlerin idaresi için ortaya attığı belediyeler meclislerinin birbiri ardına başarısızhğa uğrayışını çaresizlik içinde seyrediyor. Siyah halk, belediye meclislerindekilerin işbirlikçi olduğuna ve görevlerini sadece zengin olmak için kullandığına inanıyor. '84 sonundaki patlama' Eylül 84'te yeni bir anayasa hazırlanarak melezlere ve yerli halka da parlamenter yaşamda söz hakkı verildi. Anayasaya göre parlamento içinde üç meclis olacaktı. Bu meclislerin sahip oldukları yetkiler farklıydı, ayrı ayrı toplanacaklardı. 1$ uygulamaya geldiğinde, yani ağustos 84 seçimlerinde beyazlar büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Güneydoğu Asya kökenli seçmenlerin sadece vüzde 17'si; melezlerinse yüzde lS'i sandık başına gitti. Ama durum siyahların safında daha kötU görünüyordu. Çünkü yeni yasada dikkate alınmayan sıyahlara, Guney Afrika'da ycr olmadığı ve gelecek için de böyle bir şeyin düşünülmediği ımaedilmiş oluyordu. Siyahlar öfkehydi, daha sonra kiraların yükseltilmesi kargaşalığın doğmasına vesile oldu. Zaten binlerce öğrenci, öğretim şartlarının yetersizliği nedeniyle aylardan beri okula gitmeyi reddediyorlardı, bunun peşıne bir de giderek yaygınlaşan grev hareketi eklendi. Kasım ayının ilk yarısında bir dizi zenci sendikası 48 saat boyunca greve giderek bütün ekonomik yaşamı felce uğrattı. Birçok sektörde ışçilerin yüzde 9O'ı işe gitmedi. Bu, Güney Afrika'da o güne kadar görülmemiş bir durumdu. Çünkü ücretlerin düşük olması, grevlerin birkaç günden fazla sürmesini engelliyordu, aynca korkunç boyutlardakı işsizlık de rıski arttırıyordu. Siyahların öndc gelen sendika lıderi polıs tarafından tutuklandı. Bu olayların üzücü sonucu, 163 ölü ve yüzlerce yaralıydı. Acımasız "yerleştirme" politikası Siyahları bir tarafa iten yasaların büyük bir bölümünün kökeni, içinde bulunduğumuz yuzyılın başlangıcına dayanıyor. Ama kategorik ve mutlak ayrım, yani ırkçıiık, Başbakan Verwoerd tarafından " i c a t " olundu. Verwoerd'in ırkçıiık politikasına göre, Güneydoğu Asya kökenliler, melezler ve siyahların yerleri, her biri sadece kendi renklerınden olanlarla bir araya gelene kadar değiştirılecekti. YUzbinlerce kişi bu fanatik yerleşim politikasının kurbanı oldu. Evlerini, işlerini bırakarak bilmedikleri ve çoğunlukla daha kötü şartlar altındaki bölgelere taşınmak zorunda kaldılar. Zorla yerleri değiştirilen siyahların sayısı bugün milyonları buluyor. 2 milyondan 1976'da zorbahğa tepki olarak başlayan radikalleşme, hem siyah milliyetçılığınde hem de mUlkiyet ilişkilerinin değıştırılmesini savunan Marksizmin gUçlenmesinde ifadesini buldu. 1976'daki kanlı çatışmalar, sadece nefret uyandırmakla kalmadı, aynı zamanda siyahların belirli ölçüde bilinçlenmesini sağladı. Her yerde bölgesel muhalefet grupları kuruldu. Bu gruplar son 18 ayda iki büyük örgüt içinde bir araya geldiler. Bir yanda sendika, öğrenci ve kilise çevrelerinden 600 grubu birleştiren Birleşik Demokratik Cephe (UDF), diğer yanda Siyah Bilinç Hareketi ve AZAPO'yu birleştiren daha radikal örgüt, Ulusal Cephe. Her iki örgüt de GUney Afrika'da bir "Halk Cumhuriyeti" kurmayı amaçhyorlar. GUney Afrika ekonomi çevrelerinin en büyük endişesi Ulkeye yapılacak yardımların durdurulması. Nobel Barış ödülü sahibi rahip Desmond Tutu'nun ABD'yi ziyareti sırasında yaptlan protesto eylemleri ve gösteriler, Amerikalıların da sabırlarının tükendiğinı gösteriyordu. Hem ırkçı yönetimin üyeleri, hem de iş çevreleri ABD Kongresi'nden bir ambargo kararı çıkabilir diye korkuyorlar. Bu tür bir tedbir, ülkeyi çok güç duruma sokabilir, çünkü Güney Afrika ekonomisi bugün derin bir kriz içinde bulunuyor. Enflasyon yüzde 13 dolayında, ülke ihracatının yansını oluşturan altın fiyatları en düşük dUzeyde, bu arada faizler yüzde 25'le en Ust noktaya ulaşmış bulunuyor. Bunun dışında ülkenin parası son Uç yıl içinde dolar karşısında yüzde 60 oranında değer kaybetti. Bu olumsuzluklara geçtiğimiz Uç yıl içinde bir de korkunç kuraklık eklendi. DERLEYEN A YSIT GENÇ