23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 StYASET 85 eski • ycni cizgiler Şakadan Hesap Sorma Faruk Çağla 1957'de tstanbul'da doğan Faruk Çağla Marmara Üniversilesi Güzel Sanatlar Fakültesınin Grafık böltimünu bitırdi. 1980 kasınunda geçırdiğı başarmz bır ameliyatlan sonra bastonlayürümeye başladı ve kahkatür çızmeye yönetdi. F. Almanya'da yapılan biramelıyat sonucu ıse bastonu bıraktı. Çizgileri Hürriyet Gösterı, Sanat Olayı, Bilim ve Sanat, Somut, SanatEdebıyat 81, Yarın dergileri ve Cumhuriyet Gazetesı'ndeyayımlandı. 19821984 arasında bırçok kişisel sergi açan Çağla, tstanbul Eczacı Odası 'nın ve tstanbul Mimarlar Odası'nın "Büyük ödüfünü kazandı. arsiv konuşuvor bık yaratmayacağız derken Demokratlar, geçmişte sorumluluk almış siyasetçilere, bürokratlara, yönetıcılere rahat bır soluk aldırdıklarını bılıyorlardı. Geçmışteki sıyasetçiler soluk alırken, kendilerı de soluk alıyorlardı. Çünkü Demokrat Partı'yı kuranlar, onlara destek olanlar da geçmışin olaylarına bulaşmışlardı. Hesap sorarken, kendılerıne de hesap sormuş olacaklarını bılıyorlardı. Yenı iktıdar eskisinden hesap soramazdı Çünkü değışen bır şey yoktu, yenisı eskısının uzantısından başka bir şey değıldı Hesap soracağız, sormayacağız dalgalanmaları ıle halkın gözunu boyamak istiyorlardı, o kadar. Hesap sorma eskı, yeni iktidar sorunu değildi. Hesap sorma bir düzen sorunuydu. Yeni bır düzen gelır, eskı düzenden istese de, istemese de hesap sorar. Devrilen düzenin yerıne gelen yeni düzen hesap sorma zorunluğundadır. Bunun için işbaşına gelmiştir. Birbirlerinin uzantısı plan düzenler, bırbırlerınden hesap sorabilirler mi? Celal Bayar, ismet Paşa kabinelerinde bakandı, Ismet Paşa Başbakanlıktan düşünce yerıne Başbakan oldu. Ismet Paşa, bır daha iktidara geldiğinde Devlet Başkanı oldu, Celal Bayar onun Başbakanı idi Kım kımden neyın, nasıl hesabını soracaktı? Bunun ayırdına varamayan halkın gözünü boyuyorlardı. emokratlar 1950 yılında seçımle iktidara geldıklerı zaman, Dgeçmışteki olayların hesabını sormayacağız demektı. Devrı anla"Devrı sabık yaratmayacağız!.." dediler. Bu sozun açık mı sa Doğu'da 33 yurttaşımız kurşuna dızilmiştı. Buna 'Muğlalı olayı' deniyordu. Demokratlar bu play ıçin bir Meclıs araştırması açılacağını yayıyorlardı. Bir gün İsmet Paşa'ya bu olayı sorduk: "Neyin hesabını soracaklarmış?" dıye bize soruyla yanıt verdi. "Bilmiyoruz, siz bılirsiniz paşam." "Benim kadar onlar da bilirler, onlara sor." Muğlalı olayı içın hesap sorulmadı. 1960 yılında Yüce Dıvan kurulduğu zaman, Meclise danışılmadan Kore'ye asker göndermenin hesabı sorulacak diye beklendi. Köpek davasının, bebek davasının hesabı sorulduğu halde Meclise danışılmadan alınan savaş kararının hesabı sorulmadı. Bır düzenin uzantısı olan öteki düzen, olayın özüne değıl biçımıne bakıyordu. Bıçımın de sözü edilir, özüne bakılmazdı Bır geçiş döneminin yarattığı boşluktan gelmış bır siyasal partı iktidar olunca neyın hesabını sorabılırdı? Hesap sormadan geldi. Ama rejimin kapalı noktaları hâlâ ışler durumdaydı. Yeni iktidara hiçbır şey söylenemıyordu. Vakta ki perde biraz aralanır gıbi oldu, danışlı döğüşlü bır yolsuzluk olayı patlak verdı. Bunu öteki yolsuzluk olaylarının izleyeceğı beklenıyordu. Ne yaptılar? 'Gayrı ciddi' diyerek aralanan perdeyı hemen örüverdıler. Her yeni gelen iktidar eskisinden hesap sorsa, yolsuzluklar, yiyip içmeler kuruyuverir Siyasal partiler muhalefette ıken hesap soracağız dıye bağırıp çığrışırlar, ama iktidara geldiklerinde hesap sormanın adını bile anmaz olurlar. Şimdi DYP'lı Kocayusufpaşaoğlu da "Devri sabık yaratacağız" derken neyin kavgasını vermektedir? DYP de, ANAP'ın bir başka yarısı değıl mi? Benzer felsefenin ardından gitmiyorlar mı? Vaktiyle eski bir başbakana hakkında 78 önerge varken bır şey yapmadı arkadaşları da şimdi mi yapacaklar? Kocayusufpaşaoğlu, bürokratik çalışmalarda ANAP'lı arkadaşları ile bırlikte değil miydi? Birlikte sorumluluk almamış mıydı? ANAP yerıne DYP geldıği takdirde biçim değişikliği olacaktı, öz değişikliği olmayacaktı. Biçim değışıklığınde ancak bıçım hesapları sorulabilır, öz hesapları sorulmaz. Bir bakan, bir holdingı korumuş, korurken para almış... Olabilir... Bir holdingi bir bakan mı koruyor sadece? Holdinglerı korumak üzere ıktidarlar oluşturuluyor, iktidarlar düşuyor. Bunların hesabı sorulacak olsa, ülkede ne iktidar kalır ne de holding!.. Yeni bır düzen bunların hesabını sormaya kalksa ulke bir baştan bir başa mahkemeye döner. Onun ıçın 'devrı sabık' siyasal bir gösteri sözcüğüdür. Gerçekten 'devri sabık' yaratacağını bılseler sözünü ettirirler mi, söyleyeni hemen sus pus ederler. Benim kadar onlar da bilir Yeni gelen hesap sorsa... Bir gün önce Kuba'da Batista döneınisiyasi önderterının pek azının tuttuğu Castro, yavaş yavaş tek alternatif durumuna gelınce kaınuoyunca da benimsendi. Yaşlı ve ılımlı sıyasel adamları Castro'yu zaferi kazandıktan sonra alledeceklerını düşunerek 1956 ve 1958'de kendısiyle bırçok göruşme yaplılar. Küba'mn geleceğı ıçın kesın vaatler almaya çalışlılar. Caracas antlasmasıyla (1958), 1940 A nayasası 'm yeniden ele alnıaya ve seçimleri yapmaya söz veren Castro'nun kuvvetleri hızla çoğaldı ve Balista kuvvetleriyle büyük çatışmalara gırmeye başladı. Sonunda Batista ordusu çarpışma isteğini kaybettı ve 2 Ocak 1959'da Castro'nun Santiago'ya gırmesiyle savaş sona erdi. 1 ocak günü Havana sokakları.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle