28 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL 3 S¸UBAT 2009 SALI SAHADA FARKLI İSİMLER Farklı oyuncuları kullanmayı seven Guardiola, bugüne dek 20 farklı isme sahada değişik zamanlarda görev verdi. Ama belli düzeni bozmadı. Kalede Valdes, 20 maçta da oynayarak ligde görev alan tek isim. Onu 19’ar maçla Puyol ve Dani Alves izliyor. Savunma kurgusunda bu birliktelik ortak dili yaratıyor. Ve orta alanda Xavi aynı maç sayısıyla buna eklenince, Eto’o da yine 19 maçlık periyotla sahada yer alınca bir çizgi düzleminde istikrar gözlemleniyor. Nasıl mı? Kale göbek orta göbek forvet. Yani iskelet. Kollar ve bacaklarda yaşanan değişimler tarz ve stil farkını yaratınca rakip takımlar için bambaşka bir Barcelona’yla karşılaşma sıkıntısı doğuyor. Messi ve Yaya, bu iskeletin diğer önemli noktaları oluyor. Toplamda yüzde 88 gibi bir kazanma başarısı güveni de beraberinde getirdi. Oyunda devamlılığı amaç edinen takım son çeyrekte bulduğu 19 golle bunu kanıtladı ve dinamizmi hiç yitirmediğini gösterdi. Ve Barcelona teknik adamları içinde işte şu istatistikle Guardiola en başarılı isim oldu (1 Şubat’taki Racing maçı kazanıldı denilerek hazırlandı). Taktiksel anlayış çok başarılı uygulanıyor. Sistemi 4123 şeklinde planlayan Guardiola, özellikle Messi’den bire birde serbest adam rolüyle yüksek verim elde ediyor. Eto’o’yu göbek yanına çeken İspanyol hoca, Henry ile gol noktalarında son vuruş becerisini iyi kullanıyor. Yüksek toplardan çok yerden ve derinlemesine ataklar Bordo Mavililerin prensiplerinden biri oldu. Doldur boşalt yapmıyor. Sadece 8 kafa golü bunun göstergesi... Barcelona şampiyonluk yolunda ilerlerken, İspanyol teknik adamlığında Benitez’le başlayan ve Aragones’le zirvedeki çıkış da kendine düşen payı alıyor. Ama en önemlisi 38 yaşında da teknik adamlık yapılabileceğini dünya öğreniyor. Ve en büyük sistemin bilgiyi doğru kullanma gereği bir kez daha iyice algılanıyor. Geriye tek sıkıntı kalıyor…Bu başarı nereye kadar?.. SPOR POLİTİKASI Irkçılık... HİKMET ÇETİNKAYA Fortis Kupası GalatasaraySıvasspor maçı... Ali Sami Yen’de oynan bu önemli maçta neler oldu? İsrailli futbolcu Pini Balili’ye yapılan kaba ve çirkin tezahürat... Daha açık yazayım: “Irkçı tezahürat!” Bunu onaylamak olanaksız... Bu Türkiye’ye yakışmaz... Balili profesyonel bir futbolcu. Yıllardır Sıvasspor’da oynuyor. İsrail askerleri Gazze’de sivil halkı, çocukları, kadınları, gençleri öldürdü. Balili ne diyor: “Ben Türkiye’de ailemi geçindirmek için futbol oynuyorum. Ben dünyanın hiçbir yerinde insanların ölmesini istemem. Türkiye’de çok mutluyum ve kalmak istiyorum. Bana yapılan tezahürata çok üzüldüm.” Kendini bilmez aymazlar ırkçılık yapıyor... Biliyorum Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat da Ali Sami Yen’deki bu olaya çok üzüldü... Futbol bir gösteri oyunu... Irkçılık salt Türkiye’de yapılmıyor. İngiltere’de, Almanya’da, İtalya’da ve İspanya’daki futbol gösterilerinde de yapılıyor. Orada yapılan ölçüsüz tezahüratlarda toplum ayağa kalkıyor. Fenerbahçeli Emre’nin İngiltere’de başına gelenleri biliyorsunuz... ??? Bizde futbol seyircisi bir âlem... Statlarda “Ölmeye ölmeye geldik” diye slogan atanlar, maçtan sonra muştalarla, kasap bıçaklarıyla, kılıçlarla birbirlerini kesmeye çalışanlar gerçek bir futbol seyircisi değil! İsrail’in Gazze’yi bombaladığı günlerde İsrail basketbol takımı Ankara’ya gelmişti... Yaşamları boyunca spor salonuna gelip basketbol maçı izlemeyen bin kişi olay çıkarmıştı. Sıkmabaşlı, çember sakallı, takkeli, şalvarlı topluluk neredeyse İsrailli basketbolcüleri sahaya inip linç edecekti. Hakemler maçı başlatmadı. Polis tribünleri zorlukla boşalttı. Korkan İsrailli basketbolcüler sahaya çıkmadı. Bu olayı hiç önemsemedik nedense! Zaten bugünlere önemsemeden geldik... Dha önce Karşıyaka basketbol takımı Balıkesir’e gitmişti. Karşıyaka’nın ateşli genç taraftarları bir benzin istasyonunda saldırıya uğradı ve İzmirli bir genç öldü. Spor barış demektir. Sporda din, dil, renk, mezhep ve ırk ayrımı gözetilmez. Futboldan atletizme; basketbolden tenise değin sporuun her dalında bir ilke vardır: “Sevgi, barış ve kardeşlik...” Belki biz de sporun bu yönünü öğreneceğiz... Epey zaman alır sanırım! İyi haftalar!.. Guardiola. Yükselen değer ZİCO MUTLUHAN SUNER konomik krizle birlikte belirsizliklerin de yaşandığı şu günlerde herkes birbirine en iyi ve en kazançlı yatırımın ne olabileceğini soruyor. Ama açıkçası kimsenin de net olarak bildiği bir şey yok. Özellikle borsaya bel bağlayıp oynayanlar ise sürekli en çok kâr getirecek ‘hisse senetleri’nin peşinde koşuyor. Bazen satıyor bazen de satın alıyorlar. Hedef hep aynı... En iyi ve en kârlı ‘kağıt’la en yüksek parayı kazanmak. Sanki sizi duyar gibiyim; “Nereden çıktı şimdi bu ‘borsa’ ve ‘ekonomi’ muhabbeti” diye. Doğru söylüyorsunuz. Ancak içinde bulunduğumuz dünya ve yaşam o kadar çok benzerlikler içeriyor ki... Geçen gün şöyle bir düşündüm; ‘Şayet Brezilyalı teknik adam Arthur Zico bir yatırım aracı veya ‘hisse senedi’ olsaydı ne yapardım?’ diye... İnanın bana hiç tereddüt etmeden son kuruşuma dek Zico’ya yatırırdım. ‘Beyaz Pele’ futbolu bıraktıktan sonra önceleri ülkesinin spor bakanlığında görev aldı. Ancak yeşil sahalardan da fazla uzaklaşamadı. Aktif futbol yaşamına yeniden Japonya’da start veren Zico, Kashmina Antlers Kulübü’ne transfer oldu. Birkaç yıl sonrasında ise 1994’te futbol oynadığı Kashmina Antlers Kulübü’nün başına teknik direktör olarak geçti. Brezilya’da futbolculuk yıllarında ‘Beyaz Pele’ lakabıyla anılan Zico, Japonya’da teknik adam olarak çalışmalarının daha ilk yıllarında başarılı olup teknik direktörlüğünü yaptığı Kashmina Antlers’i 2. Lig’de şampiyon yaparak 1. Lig’e çıkardı. Arthur Zico’nun yakaladığı bu başarı onu kısa bir süre sonra Japon Ulusal Takımı’nın yardımcı hocalığına taşıdı.. Türkiye’nin de katıldığı Güney Kore Japonya 2002 Dünya Kupası’nın ardından Fransız Philippe E Troussier’in görevden ayrılmasıyla Japon Ulusal Takımı’nın başına getirilen Zico, sonrasında ise takımını Almanya 2006 Dünya Kupası finallerine götürmesini bildi. Brezilyalı çalıştırıcı 2006 Dünya Kupası’nın ardından da Japon Ulusal Takımı’ndan ayrılıp F.Bahçe’ye transfer oldu.Teknik direktör Zico, daha ilk sezonunda F.Bahçe’yi 100. yılında Süper Lig şampiyonu yaparken UEFA’da da Sarı Lacivertlilerin gruplardan çıkmasını sağladı. Brezilyalı çalıştırıcı, F.Bahçe’deki ikinci sezonunda ise Sarı Lacivertlilere tarihinde bir ilki yaşatarak Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynattı. İki sezonluk F.Bahçe macerasının ardından Özbekistan’ın Bunjodkor Taşkent Kulübü’ne giden Brezilyalı çalıştırıcı, daha ilk sezonunda takımına tarihinde bir ilki yaşattı ve Özbekistan Federasyon Kupası’nı aldırttı. Aynı sezon içinde Bunjodkor Taşkent’in Asya Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale dek yükselmesini sağlayan Zico, Özbekistan Ligi’nde de takımıyla sezon sonunda 1. Lig şampiyonluğunu yaşadı. Zico bugünlerde ise yeniden Avrupa arenasına dönmenin mutluluğunu yaşıyor. Zira Brezilyalı çalıştırıcı, Rusya’nın CSKA Moskova takımıyla 3 yıllık anlaşma yaptı. Rus işadamı Abramovich’in maddi ve manevi desteği altındaki ‘pilot takımı’ olarak bilinen CSKA Moskova’yla Arthur Zico’nun çok önemli ve büyük hedeflere doğru ilerleyeceğini düşünüyorum. Özellikle Avrupa kupalarında Zico’lu CSKA Moskova’ya herkesin şimdiden dikkat etmesini istiyorum. Abramovich’in gözetimindeki CSKA Moskova, Brezilyalı çalıştırıcı için çok önemli bir basamak olacaktır. Zico’nun CSKA Moskova’dan sonraki durağı neresi olur? Sanıyorum tahmin etmek zor değil. Umarım Zico gibi bir ‘yükselen değer’i kaybedenler üzülmez. 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle