23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR EURO 2008 24 HAZIRAN 2008 SALI Â L Â H Z İ B Z I Y A D A R BU YARI FİNAL ALMANYATÜRKİYE TARİH: 25 HAZİRAN STAT: ST. JAKOB PARK (İSVİÇREBASEL) SAAT: 21.45 YAYIN: LİG TV ATV CEZALILAR: VOLKAN, ARDA, TUNCAY, EMRE AŞIK 8 0 0 2 O EUR EURO 2008’DEN ? Sadece 6 dakika (İsviçre maçı 2 dakika, Çek maçı 4 dakika) önde oynayıp adını Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale yazdıran tek ülke Türkiye... ? Maça giremeyeceğini bildiği halde 100 bin kişiyle Viyana’ya akan en cefakâr taraftar grubuna sahip ülke Hırvatistan… ? Şampiyonanın en çok koşan üç futbolcusundan biri Hamit Altıntop. ? Şampiyonanın favorisi Hollanda’yı deviren ‘içimizdeki’ Hollandalı Guus Hiddink (Rusya teknik direktörü). ? Sönen yıldız Frank Ribery (Fransa). ? Turnuvaya geç ama iyi başlayan yıldız Andrei Arshavin (Rusya2 maç cezası nedeniyle gruplarda tek karşılaşmada oynadı, takımını yarı finale taşıdı). ? Turnuvanın en deneyimli aktif oyuncusu Rüştü Reçber (35 yaşında). iri çıkıp da bundan bir ay önce “Fransa grupta sadece bir puan alacak. Portekiz, Hollanda ve Hırvatistan çeyrek finalde bavul toplayacak, Türkiye’yle Almanya 2008 Avrupa Şampiyonası’nın yarı finalinde kapışacak” diye bir iddia ortaya atsa, inanın çoğunluğunu nevi şahsına münhasır futbol otoritelerinin oluşturduğu milyonlarca kişi, “Playstation’ı (bir çeşit bilgisayar oyun konsolu) açık bırakmışsın. Kapat, uyumaya git…” derdi. Ama futbol öylesine garip bir oyun ki 2008’in tartışmasız favorileri birer birer dökülürken Türkiye, 25 Haziran’da Basel’de oynanacak 29. maça çıkma hakkını yakaladı. Hem de cezalılar ve sakatlarla boğuşarak… Öyle ya, kadronuzdaki 4 tandem oyuncusundan (stoper) 3’ü ya sakat ya da cezalı. Orta sahanın hepsi bir maç var, bir maç yok… Forvetler sarı kartzede… Galiba, bizim takım ‘eksildikçe çoğalan’ bir yapıya sahip… Evet, yarın Türk futbolu tarihi bir 90, belki de 120 dakikaya çıkacak. Sonuçta iki taraftan birinin kazanıp birinin kaybedeceği bir buluşma. Ne var ki devlerin eridiği bu şampiyonada sondan 1 önceki maça adını yazdırmak, gerçekten alkışlanılası bir başarıdır. Elbette bu başarıda Fatih Terim ve 23 cesur yüreğin payı çok büyüktür… Ama unutulmasın ki tüm ülke de bu ekibe yüreğini açmıştır. Olanak bulup kendini İsviçre ve Avusturya’ya atanlar, olmadı dev ekranlarda kol kola maç izleyenler, TV’lerinin başında ağlayanlar, ulusal takım son dakikalarda gol atıyor diye bitiş dakikalarında ‘uğur’ yapıp ‘totem’de şans arayanlar, bütçeleri noktalandığı halde TV ve gazetelerdeki renkli dokuyu korumak amacıyla reklamlara yüklenen Ülker, Turkcell, TTNet, Efes B EURO 2008’DEN ARİF KIZILYALIN Pilsen, CocaCola, TeknoSa gibi sponsorlar, sözün özü herkes aslında bu başarının birer bireyidir… Şimdi düşünün; onca işadamı, sanayici, sanatçı, gazeteci, işi gücü bırakıp bir maç için binlerce kilometre yol tepmiş… Bunun adı sevgiden, koşulsuz destekten başka ne olabilir ki? Kimler yoktu ki Viyana’nın Ernst Happel’inde? Adnan Polat, Yıldırım Demirören, Celal Kolot, Alara Koçibey Uzan, Hamdi Akın, Cihan Kamer, Ergin Ataman, Şeref Yalçın, Atıl Kutoğlu, Adnan Sezgin, asli işi spor olmayan onlarca yazar, düşünür, ülkenin başbakanı, bakanları, valileri… Adını sayamadığımız binlerce kişi… Evet, Viyana’daki uzatmalı 120 dakikanın ardından bu enstantaneler geçerken film şeridi gibi gözlerimizin önünden, teknik direktör Fatih Terim’in bir sözü geldi aklımıza: “Biz hâlâ buradayız… Bakın dünya şampiyonları, nice Avrupa şampiyonları evine döndü. Türkiyemiz bir İsviçre, bir Avusturya dolaşıyor…” Ne diyelim, bir reklam filmindeki gibi: “Bugünleri çok bekledik…” Gerçekten de öyle... Yaşı 40 ve üzerindekiler aslında bu reklam filmindeki repliğin ne anlama geldiğini çok iyi bilir. Eski adıyla Prater’lerde, Wembley’lerde, Sofya statlarında yenen onlarca golden, alınan şerefli (!) yenilgilerden sonra buralara gelmek, gelip de kalmak çok ama çok önemli… Şimdi rakip Almanya… Kuşkusuz hem turnuva takımı olmaları, hem takım oyununu iyi oynamaları hem de kenar akınlarıyla korkutucu bir güç. Ama onlar da biliyorlar ki karşılarında sağı solu belli olmayan çılgın bir takım var. Bir bakıyorsunuz Hamit çıkıyor, bir Kâzım, bir Semih, bir Arda, bir Tuncay… Bunlar olmadığı zaman Uğur’ların, Ayhan’ların, Mehmet’lerin çıkmayacağını kim söyleyebilir?.. Ve bunu en iyi bilen de bir zamanlar başından Fenerbahçe ve Adanaspor maceraları geçen Joachim Löw… Sizce kim korkmalı? 10 eksiğiyle kaybedecek hiçbir şeyi olmayan, mangal gibi yüreğe sahip 13/14 Türk çocuğu mu, yıllardır bu gibi turnuvalarda yüzüp yüzüp kuyruğuna gelip devrilen Almanlar mı? 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle