Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ADNAN DİNÇER’LE F U T B O L eposta:adnandincer@hotmail.com N E Y M İ Ş ABDÜLKADİR YÜCELMAN Mucizeler İstemekten Doğar er insanın kendi mucizesi vardır. sanılan bugünkü oluşumda sahaya Yaptığı iş ve yaşadığı yaşam sürdüğü gençlerimize liderlik yapmanın dizisine göre değişir. Ama bilinen mutluluğunu yaşarken mucize barajının şudur ki o gerçeğe ulaşmak için sınırsız vanasını açtığını unutmamalıyız. En çok istek ve risk gerekir. Akıl ve cismi varlık eleştiren büyüğü olmuşumdur zaman tümüyle bütünleştiğinde kendi dışında zaman ve olmaya da devam edeceğim. olduğunu sandığı ilâhi gücün içinden gelen Ama belden aşağıya vurmadan. Çünkü o en büyük destek olduğunu anlar. Hayâl benim meslektaşım olmanın ötesinde etmeden gerçeğe ulaşamayız. O hayâlde önemli bir temsil görevi sürdürmektedir gerçeği yakalama iradesi olmalıdır. Bunu futbolumuzda. Geçen haftaki sayımızda sadece kendiniz değil yarattığınız bunu açıkça belirtirken teknik anlamda seçimlerle sağlarsınız. Sonu ölüme varan Hırvatları aşacağımızı çok net ortaya başarılar da vardır mucizeye giden. koydum. Tabii bu ülkenin en büyük Yaşama arzunuzdan daha güçlü olmalıdır şanssızlığı ayrımcılık, kötü politika ve şer mucize talebiniz. İçinizdeki ‘siz’i eğiterek lobilerinin menfaatleri olunca bunlar ama yine de çılgınlığa varacak isteklerinizi gündeme gelmez. Sadece okurlarımız kontrol ederek ortaya çıkaracağınız imkânı farkında her şeyin!.. Tribünlerde “Kırmızıyakalamanız lazımdır. Birçok başarılı insan beyaz en büyük Türkiye” diye haykıran hangi koşullarda neler yapmıştır?.. taraftarımızı refüze eden ve başka Anlatamaz, belki de ifade edemez. O ülkeleri dahi şaşırtan turkuazbeyaz örnekleri bilmeyiz çoğu kez. Daima formanın giyilmesinin sakıncasına karşı 6 düşünürüm bu kürede neden aydır açtığım kampanyada okurlarımla olduğumuzu... Bir karınca mı ? Yoksa birlikte burada mücadele verirken kimi başka bir önemli görevin eylemcisi, yahut köşe yazarlarının gerçek renklerimize bir başarının mucizevi anahtarı mı ancak şimdilerde sahip çıkması olduğumu... Çünkü bazen bir tesadüfün eyyamcılık değil de nedir acaba? Avrupa büyük başarıya giden yolun başlangıcı Şampiyonası’nın ilk karşılaşmalarında olduğunu düşünemeyiz. ben de dahil en kötü futbol oynayan iki Herkesin bir romanı vardır. Ama bazılarının takım olarak kendimizi ve Rusya’yı çok özeldir. Bu romanın kimi yanları göstermiştim. Ama özellikle Hollanda’yı bilinmez. Futbol bu ülkede eleyen ve her geçen gün finale ‘günah’ sayılır ve okullarda yakın oynayan en genç öğretmenler, evde kadroya sahip Rusya, ailemizce yasaklanırken Guus Hiddink’in yeni iki taş, bir bez bir eseridir. Hollanda, parçasıyla kaçak da Güney Kore, olsa hayâl Avustralya ve şimdi gücümüzün de Rusya... Her zorlamasıyla kupada yeni bir oynarken sadece ülkeyi futbol mucizenin bir dünyasına katan parçasıydık belki bu futbol adamına de!.. Geçmişte yaptığımız ayıbı Dünya gazetesinde hatırlayınca Kazım Kanat’ın kendimden ricasıyla yazarken utanıyorum! Cumhuriyet ve bir Şimdi bizim takım 14 spor dergisinde teknik kişi kaldı. Sakat ve adam olarak gençleri cezalılarımız o kadar eğitmenin ötesinde çok ki! Sıkıntımız fazla haykırdığımı anımsıyorum şu ama bir farklılık var. Üç an. “Bir gün herkes eşofman karşılaşmada da gösterdiğimiz giyecek bu ülkede” diye bir yazım için futbol için en önemli faktörler olan Kazım bana, “Futbolun Nazım Hikmet’i üst düzey psikolojik inanç, birlik gibisin”demişti. Oysa daha sonra bunu beraberlik ve kazanma arzusu bizi unutup kaza geçirdiğinde baş ucundan umutlandırıyor yine. Kolay değil son ayrılmadığım, ortaya çıkmasında büyük dakikalara kadar skoru çevirme beceresi emek ve kavgam olan Rüştü için verdiğim gösteren unutulmaz bir takım olmak bu mücadeleyi belki şimdi anlayabilir ancak! kupada... Kaybedildiği sanılan maçları Hatta Beşiktaş’a 12 yıl almak bir daha böyle son sonra gelmesini de!.. saniyelere sığmaz. NOT: Değerli okurlarım; ‘Sakat’ diye rapor veren Şampiyonada arka arkaya Avrupa şampiyonası doktor dostlarım “Sporcu kazandığımız maçlar da öncesi bizler buradan vücudu farklıdır, bunu tekrarlanamaz; bu anlamdaki sizlerle turkuaz forma bilmiyorsunuz” diyerek tek patent bize ait olacaktır. hakkındaki Fenerbahçe’ye gidişine Bu kez yine anlamlı psikoloji düşüncelerimizi kefil olduğumu bildikleri ile savaşacak ve finali aktardık. Sonuçta halde susan inkârcılar zorlayacağız. Almanya’dan gibi... Fatih Terim’in çekinmiyoruz ama futbol ulusal takım ilk iki Bomonti’deki atölyesinde Tanrı’sını da yeni bir mucize maçını bu formayla aldığı teknik direktörlük için yanımıza bir kez daha oynadı. Tribünlerde yapma kararında davet ediyoruz. Gelsin ve kırmızı beyaz tuzumuz unutulmuş çok istediğimiz başarıya bizi bayraklarımızla olabilir ama ‘zaman alan taşısın. İşte o zaman ‘Çılgın desteklediğimiz mucize’nin başlangıç Türkler’i çoktan unutmuş takımımızın farklı bir tarihidir bu nostaljiler. olan AB’li dostlarımız bizi formayla çıkmasına Bazen kırıcı, bazen daha iyi tanırlar belki. Hatta biraz yabancı kalabiliriz egosunu kontrol içimizdeki İrlandalılar da!.. Bu ama yine de Ay Yıldızlı edemeyen ve belki de takımın taktiğini gücü orada yaşamak kendini engelleyemeyen anlamadıkları gibi kendilerini istiyoruz. Terim’in, ‘deli cesareti’ de unutmuşlar çünkü! Amatör Sporlar Unutuldu H L ig maçları bitti, sıra diğer sporlarda derken Avrupa Futbol Şampiyonası’nın hazırlıklarıyla transfer dedikoduları arasındaki yarış spor sayfalarında yine futbolun dışındaki sporlara yer bırakmadı. Zaten spor denildiğinde futbol anlayan toplumumuz çeyrek yüzyıldan bu yana spor sayfalarını yönetenlerden, daha doğrusu; ‘daha fazla tiraj, daha fazla satış’ isteyen gazete patronlarının isteği doğrultusunda, gazete okurları ve toplum futbola yöneldi. 70 milyon teknik direktör, 70 milyon hakem, 70 milyon futbol sever... Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Marşı’nın güzelliği, anlamı ve sinerjisi, Cumhuriyet’in yetmişinci yılında yazılabilir miydi? Futbolla yatıp futbolla kalktığımız şu günlerde amatör sporlar yine kendi yağlarıyla kavruluyor sahipsiz, desteksiz, kimsenin fazla ilgilenmediği bir ortamda. Dünya çapında atletler geldi İstanbul’a. Avrupa Atletizm Kupası birinci lig yarışmaları için Atatürk Olimpiyat Stadı’nda piste çıktılar. Bizim Pekin Olimpiyatları’na katılacak atletlerimiz de bu yarışlara katıldı. Stadın tribünleri bomboş... Atletizm bu kadar mı unutuldu? Hayır; yine de atletizmi seven çok insan var. Var da onların bu yarışlardan haberleri olduğunu da sanmıyorum. Çünkü kaç gündür spor sayfalarımız futbolla dolup taşıyor. Genç bir atletimiz Selim Bayrak, Olimpiyat için umut vermiş, yine genç atletimiz Aslı Çakır rekor kırmış, alkışlayan dahi yok. Bir başka içler acısı durum voleybolda. Bu yıl gençleştirilen bayan voleybol takımımız Dünya Grand Prix, yani (büyük ödül) müsabakalarının ilk maçında karşısına çıkan Olimpiyat ikincisi ABD’yi 31 yendi. Grubunu da birinci olarak tamamladı. Bu gerçekten de küçümsenecek bir spor olayı değil. Ama spor sayfalarımızda tek satır yok. Medyamızın gözü öylesine kararmış ki manşetlerden düşürmediği Formula 1’i bile unutuvermişler. Hani bizim Naim’den sonra halterin ikinci ‘Cep Herkülü’ Halil Mutlu vardı ya... Pekin Olimpiyatları’na hazırlanıyordu. 2 yıl ara vermişti haltere şimdi de çalışıyordu ama podyuma çıkınca sakatlanacağını biliyordu. Bunu bile bile Çin’e hazırlanıyordu. Ama baktı ki kendisiyle ne ilgilenen vardı ne de konuşan... “Bugüne kadar Türkiye’ye dünya rekorları ve altın madalyalar getirdim, ne oldu? Bundan sonra sakatlansam kimse bana bakmaz, değer mi?” dedi ve Pekin yolculuğundan çekildi. Halil Mutlu örneği, ülkemizdeki amatör sporun ve sporcuların değişmez yazgısıdır. Bu ülkede 36 olimpik ve bir o kadar da olimpik olmayan spor federasyonumuz ve binlerce sporcumuz var. Var da ilgililer ne kadar ilgileniyorlar, sporcular geçim koşullarının olumsuzluklarına karşı ne denli dayanabilirler?.. Üstelik futbolculara maddi ve manevi ne denli destek veriliyorsa (bunlar da belli futbolcular için) amatör sporculara da o kadar ilgisiz kalınıyor. Bu ülkede amatör sporcuların ne amaçla spor yapmaya çalıştıklarını anlamakta doğrusu güçlük çekiyorum. Kendileriyle konuştuğum amatör sporcular, “Biz spor yapıyoruz, ilgilenenler de ilgilenmeyenler de sağolsun” diyerek spor aşkından söz ediyorlar. Yani onlar için amaç spor yapmak. Oysa Anayasamızda bile amatör sporun ve sporcunun desteklenmesine ilişkin madde vardır. Vardır da kim bile, bilse de kim okuya... Sosyal güvenceden de mahrum olan amatör sporcularla biz Olimpiyat yapma hevesimizi sürdürüyoruz. İşte bir Avrupa Atletizm Kupası’nda şöhretler yarışıyor. Bu atletizm şöleninin izleyicileri güvercinler ise ben daha ne söyleyeyim, ne yazayım?.. BİR GÜZEL HABER Geçen hafta Dünya Okul Sporları Federasyonu Basketbol Başkanı Julia Boyanova (Bulgaristan) beraberinde İSF Teknik Komitesi Üyesi, Scholom Sabia’yla (İsrail) İstanbul’a geldi. Kendisiyle Oğuz Kaan Koleji’nin diploma töreninde karşılaştım. Son beş yılda basketbolda dünya altıncılığı, dünya beşinciliği ve dünya ikinciliği kazanan, bu yıl ise takımın olduğu gibi değişmesine karşın İstanbul şampiyonu ve Türkiye ikincisi olan Oğuz Kaan Koleji’nin bayan basketbol kadrosunu görmek ve ödüllerini dağıtmak için geldiğini söyleyen bayan Julia Bayanova 2009’da Dünya liselerarası basketbol finallerinin İstanbul’da yapılacağını da müjdeledi. Amatör sporcularımız ve onları yetiştiren kurumlar çalışmalarına devam ediyorlar. Onların amatör sevgi ve heyecanlarına ihtiyacımız var. Eposta: ayucelman@cumhuriyet.com.tr 15