Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL MART SALI BAKINCA Stadıma Dokunma SERDAR KIZIK Kandıra’dan yola çıkmıştık. Uzun bir yolculuktu. İlk kez Beşiktaş’ın stadına geldiğimde 7 yaşımdaydım. Kalabalıktan ürkmüştüm biraz. Babamın elini daha sıkı tutuyordum. Her şey bir başkaydı; muhteşem bir stat, tribünler, oyun alanı, futbolcular, taraftarlar... Ne büyük bir görkem, ne büyük heyecandı o. Yıllardır kare kare belleğimde, unutamam... Sanırım asıl o gün Beşiktaşlı olmuştum. Fenerbahçelilerin, yenilendikten sonra çok övündükleri bir stadı var. Galatasaraylılar Seyrantepe’de yeni bir projeye yöneliyorlar. Sırada Beşiktaş... Beşiktaş Başkanı müjde verdi!.. İnönü Stadı yenilenecekmiş!.. “Yıkılacak” demek daha doğru aslında... Ne olacakmış? Üstü kapanacak, 200 özel locasıyla 42 bin kapasiteye ulaşılacak, 5 bin kişilik konferans salonu, 2 bin 500 araç kapasiteli otopark yapılacakmış. Yıldırım Demirören, “Olağanüstü güzellikte tarihi bir proje gerçekleştireceğiz” demiş... “Güzelliği” anladık da “tarihi” bölümü nasıl oluyor? Nasıl oluyor da “tarihi proje” köklü bir tarihi yıkıyor... Değerleri, geçmişi, ilkeleriyle ayakta duran Beşiktaş’ın çok önemli bir tarihi kesiti öyle ya da böyle yok ediliyor. 9 Mayıs 1940 Pazar günü stat temeline ilk harcı, Kurtuluş Savaşı’nda Yunan işgalindeki İzmir’e ilk giren kuvvetlerin komutanı Fahrettin Altay Paşa’nın attığı... Cumhuriyet döneminin en estetik ve çevresiyle bütünleşmiş mimari yapılarından... 9 Mayıs 1947’de bitmemiş haliyle açılışı yapılan... 1963 64 futbol sezonunda inşaatı tümüyle tamamlanan... İlk futbol maçı 23 Kasım 1947 günü Beşiktaş’la İsveç’in AIK takımları arasında oynanan... İlk golü atmak şerefi dönemin sağbeki, Beşiktaş’ın efsane başkanı Süleyman Seba’ya nasip olan... Niteliği, konumu, kimliğiyle bugün olağanüstü bir güzelliği yansıtan İnönü’nün eşi benzeri yoktur aslında... Dünyanın hiçbir ülkesinde denizin dibinde, tarihsel kent dokusuyla böylesine bütünleşmiş bir stat göremezsiniz. Sırf rant uğruna bu güzelliğe nasıl kıyacaksınız? Yüz binlerce Beşiktaşlının anılarına, İnönü’de yaşadıklarına ne olacak? “Şeref”iyle oynanan, “Hakkı”yla kazanılan maçların mabedini “tarihi proje”yle tarihe mi gömecek Demirören? Kendisine önerimiz, Beşiktaş’a maddi katkılar getirecek yeni projeleri yaşama geçirmesidir. Aksi durumda İnönü’yü yıkanları tarih yargılayacaktır. Beşiktaş’ın tarihi, anıları, kimsenin tapulu malı değildir. Yeni proje olsa olsa küreselleşen futbolun simgesidir, Beşiktaş’ın olamaz. Stadıma dokunma... Eposta:serdarkizik?cumhuriyet.com.tr ABDULLAH ERCAN En büyük yanlışım Avrupa’ya gitmemek! A H M E T Y A Z I C I üphesiz ki Türk futboluna damga vurmuş isimlerden birisi Abdullah Ercan’dır... Sol kanattan yaptığı mükemmel kavisli ortalarını hiç kimse unutmamıştır. 16 yaşında Trabzonspor’da başlayan futbol kariyerinde inişli çıkışlı dönemler yaşadı. Fenerbahçe’ye rekor ücretle transfer edilen şampiyonluklarda imzası bulunan daha sonra nedensiz bir şekilde takımdan süresiz kadro dışı bırakılan ardından affedilen fakat “keyfi kaçan” bir yıldızdı “Apo” lakaplı Abdullah Ercan. Bir dönem Galatasaray, ardından İstanbulspor maceraları da oldu. Ama dedik ya keyfi kaçmıştı bir kere... Üstüne üstlük bir de sakatlık... Hem de futbol yaşantısına nokta koyacak cinsten. Abdullah, bir futbolcunun yaşayabileceği tüm mutlulukları ve mutsuzlukları tatmış bir insan. Şu sıralar U19 Ulusal Takım antrenörlüğü yapan Abdullah Ercan ile futbol hayatında yaşadığı iyi ve kötü günlerini konuştuk. ‘Tek hatam yurt dışına gitmemek” deme yürekliliğini gösterdi. Ayrıca ekledi de: “Günün birinde Liverpool’a hoca olmak isterim.. Ve bu kez gel derlerse giderim yurt dışına...” 16 yaşında yıldızı parlayan bir oyuncuydunuz. Ancak bu dönemde genç futbolcular fazla şans bulamıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz? ABDULLAH ERCAN: Bu olay Türk futbolu için büyük sorun teşkil ediyor. Problemi çözmek için kulüp başkanlarının sorumlulukları bulunuyor. Günümüz şartlarında artık alt yapıya önem vermeyen takımlar gelecek yıllarda büyük sorunlar yaşayacak. Bu soruya cevap verirsek sorun ortadan kalkar. Galatasaray ve Beşiktaş, Fenerbahçe’ye göre genç oyunculara daha çok şans veriyor... A.E.: Fenerbahçe’yi farklı değerlendirmek lazım. Fenerbahçe bu işi ekonomiye döndürmeye başladı ve başarılı da oldu. Ancak uzun vadede onlar da mutlaka altyapıya dönmeye başlayacak. Fenerbahçe’nin izlediği politika şu anki şartlarda doğru gibi gözükse de ilerki yıllarda altyapı gerçeği ortaya çıkacak. Fenerbahçe ulusal takıma da az oyuncu vermeye başladı. Galatasaray ulusal takıma en çok oyuncu veren takım. Çünkü Galatasaray altyapıya önem verdi. Şu an görünmeyen birçok takım zamanında izlenen yanlış transfer politikası yüzünden zor durumda. 6 artı 2 Türk futbolunu nasıl etkiler? A.E.: Şu an alınabilecek en iyi karardı. Önümüzdeki yıllarda bu kural böyle kalmaz. Yabancı sınırlamasını kaldırabilirler bu da Türk futboluna yapılacak en büyük kötülük olur. Fenerbahçe’den ayrılmanız farklı algılandı. Yaşanan sorun neydi? A.E.: Şimdi bile neden ayrıldığımın cevabını bilmiyorum. Bana hiç kimse şu problemden dolayı yollarımızı ayırıyoruz demedi. Zaten hiçbir sorun da çıkarmadım. Kadro dışı bırakıldıktan sonra affedildim. Kaptanlık yaptım. Daha sonra hala anlayamadığım bir nedenden dolayı Fenerbahçe’ye veda etmek zorunda kaldım. Ş 4