Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL TEMMUZ SALI Y A R A S A G A L A T E C H A B R E N FE Feldkamp’la yeni bir hava yakaladı M A H M U T S E R T eçen sezonki başarısız performansı sonucu UEFA Kupası’na katılma şansını bile zar zor yakalayan G.Saray, yeni döneme umutlu giriyor. Umudun nedeni yeni teknik adam Feldkamp ve onun önerileriyle yapılan yeni transferlerin yerinde olması. Alman çalıştırıcının önceleri sorun olan yaşı, alandaki performansıyla şimdilik konuşulmuyor. Tersine belki de dünyanın en deneyimli teknik adamının hırsı ve yeni takımı oluşturmadaki kararlılığı şimdilik göz kamaştırıcı. Futbolun disiplinli çabuk oyun, dikine pas gibi gereklerinden ödün vermemesi ve bunu uygulamayanların gözünün yaşına bakmadan takım dışı bırakması yeni G.Saray’ı biçimlendiriyor. Kısaca ipler, yönetimin de büyük destek verdiği Kalli’nin elinde... Feldkamp’ın futbol bilgisi, deneyimi, başarıları tartışılamaz. Nitekim gelir gelmez antrenmanları yandaşlara açarak geçen sezonki yönetim yandaş kırgınlıklarına son verdi. Takım yandaş yönetim bütünlüğünün yeniden oluşmasına olanak sağladı. Bu arada yönetimin de Alman hocanın istediği futbolcuların büyük bir bölümünü transfer etmesi G.Saray’ı yeniden ayağa kaldıracak önemli bir etmen. İki farklı takım iki farklı analiz İLHAMİ ŞARKAN G 1 LİNCOLN BÜYÜK İŞLER YAPAR Özellikle Lincoln’ün transferi, tribünlerin “İlle de Hagi gibi bir 10 numara” isteğini karşılaması bakımından önemli. Kaldı ki Lincoln gerçekten G.Saray’ın gereksinim duyduğu, oyuna akıl katan özellikleriyle büyük iş yapabilecek potansiyele sahip. Linderoth, Volkan, Serkan, Barış, Orkun, Bouzid, Servet ve PAF’tan gelen Anıl, geçen yılın kemik kadrosuyla iyi bir takım oluşturabilir. Kadro şişkinliği nedeniyle Kalli’nin yolladığı isimleri tartışmak çok anlamlı gelmeyebilir. Ama dünyanın en deneyimli teknik adamı diye nitelenebilecek Feldkamp’ın Necati Ateş ve Hasan Kabze gibi gençleri uğraşmaya değer bulmaması ilginç. Sarı Kırmızılıların oyun kurgusunun işleyişinde büyük rol oynayacak Lincoln’ün dışarıdaki hazırlık karşılaşmalarında oynatılmamasına teknik adam tercihi olarak saygı duyulabilir. Ama ne futbolun tekniğine ne de futbolun pazarlanma yöntemlerine uygun olduğu söylenebilir. Kâğıt üzerinde iyi bir takım oluşturma olasılığı yüksek Sarı Kırmızılıların önündeki en önemli engellerden biri de seyircisiz oynayacağı 5 maç... Ancak hazırlık dönemindeki çok sayıda karşılaşmadan sadece biri, o da takımın kendi içinde yaptığı bir antrenman maçı sessiz oynanmıştır. Kendi evinde oynanan “sessiz maç” psikolojisi oldukça ağırdır. Böylesi bir zorluğu aşmanın yolu, ideal kadronun ve oyun kurgusunun oturduğu etkili bir takım oluşturmaktan geçer. Evet... Sarı Kırmızılıların elinde heyecan verici futbol oynayabilecek, şampiyon olma potansiyeli yüksek bir kadro var. Ancak bu kadro daha ideal 11’ini ve oyun kurgusunu bulamadı. Anlaşılan bunların arayışı ligin ilk haftalarına dek sarkacak. Her şeye karşın Feldkamp’ın büyük deneyimiyle sorunları kısa zamanda çözme becerisi de gözardı edilmemeli... 00. yılını şampiyon olarak noktalayan F.Bahçe, taraflı tarafsız herkesin Avrupa’da başarı beklentisine yanıt verebilmek için yeni sezona dünya çapında bir yıldız olan Roberto Carlos’u alarak hızlı bir giriş yaptı. Yabancı sayısındaki sınırlamanın fazla bir değişikliğe uğramaması, gidenlerin yerine yerli ve genç oyuncuların tercih edilmesine neden oldu. Aslında sezon başı hazırlık döneminde takımlar hakkında detaylı analiz yapmak hem zordur hem de yanıltıcıdır. Yoğunluk arasında teknik adamlar birçok şeyi denerler ve bu denemeler genellikle sistemle kadro yapısı üzerine yapılır.Tüm bunların ışığında 3 4 hazırlık maçından sonra önümüzdeki sezonun F.Bahçe’siyle ilgili kesin analizler yapmak yanılgıya yol açar. Bu dönemdeki analizler; “Giden oyuncularla yerlerine alınan oyuncuların doğru tercihler mi olduğu, istenen Avrupa başarısını getirecek oyun anlayışına uyacaklar mı hazırlık dönemindeki bireysel performansları istenen düzeyde mi?” şeklinde olmalıdır. Takımdan ayrılan Ümit Özat ve Tuncay’ın yerine sol kanada alınan Roberto Carlos, Vederson ve hazırlık dönemindeki performansıyla Uğur’la sorun yaşanmayacakmış gibi gözüküyor. Orta sahada ve defansın sağ kenarında giden M.Yozgatlı ve Serkan’ın yerine zaten kadrodaki Selçuk ve Kemal, sakatlıkları geçtikten sonra da Gökhan, Ali Bilgin’le İlhan Parlak uyum sorunlarını aşabilirse Fenerbahçe kesinlikle sağ kanatta da sorun yaşamaz gibi gözüküyor. KALECİ SIKINTISI YAŞANABİLİR SÜPER LİG’DE FAVORİ YİNE ‘TEKEL’SPOR! B u sezon 49. yaşını kutlayacak olan Süper Lig’de şampiyonluk yarışının yine 3 büyükler arasında geçmesi bekleniyor. Sadece Trabzonspor İstanbul hanedanlığını 6 defa yıkmayı başardı. Ancak son şampiyonluğunu 1984’de kazanan Bordo Mavili takım artık zirve mücadelesinden iyice uzaklaştı. 2007 2008 sezonunda da Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş şampiyonluğun en büyük adayları. Anadolu takımları bu yıl da zirveyi zorlayacak gibi gözükmüyor. Son yıllarda Anadolu futbolu maddi zorluklarla boğuşurken bu yıl İstanbul’dan 5 Ankara’dan da 4 takım Süper Lig’de mücadele edecek. Kayserispor gösterdiği çıkışla dikkat çekerken Denizlispor, Vestel Manisa ve Gaziantepspor geçmişteki başarılı günlerinin çok uzağındalar. 3 büyükler, bu sezon da şampiyonluk için birbirleriyle çekişecekler. Kısaca diger ülkelerdeki duruma göz atarsak, Bundesliga’da 12, Serie A’da 18, Premier Lig’de 23 La Liga’da 9 şampiyon çıkmış. Bunun yanında birçok sürpriz takım şampiyonluk yarışında varolabiliyor. Türkiye’de malesef farklı bir durum söz konusu. 60’ların sonunda Eskişehirspor’un çıkışı, 70’lerde Karadeniz takımlarının yükselişi, 80’lerin başında Ankaragücü’nün sonunda Malatayaspor’un üst sıraları zorlaması. 199293 sezonunda Kocaelispor’un haftalarca lider kalması ve Gaziantepspor’un birkaç sezon ligin zirvesini zorlaması dışında 4 takımlı bir şampiyonluk yarışı yaşandı yıllarca. Büyüklerin tekelinde olan zirve mücadelesi de ligin kalitesinin yükselmesine engel oldu. Ancak büyükler hem saha içinde hem de saha dışında büyük bir rekabet içindeler. Tabiki bu rekabetin yararları göz ardı edilemez. Yıldız futbolcu transferleri ve futbol kaliktesinin yükselmesinde, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın yaptığı yatırımlar önemli rol oynuyor.Ancak, bu camialar kendilerini zorlayan başka kimse olmadığı için şamipiyonluk dışındaki sonuçları başarı olarak görmüyor. Bu yüzden yarış saha içinden daha çok saha dışındaki çekişmelerle gürdeme geliyor. Ancak Rüştü’nün gitmesinden sonra bir kalecinin daha alınmaması, olası bir sıkıntının yaşanabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Nasıl ki 3. kaleciyken yaşanan sakatlık ve formsuzluktan sonra Serdar 1. kaleci olmuşsa, uzun lig maratonunda ve Avrupa arenasında bu tür şanssızlıkların olabileceği ihtimali her zaman var. Gelen ve gidenlerin analizini yaptığımızda Sarı Lacivertlilerin kadro yapısında kayıpların olmadığını görüyoruz. Tüm bunlar geçen yılki oyun anlayışı ve sistem devam ettiği düşünülerek yapılmış ve çok fazla kayıp olmadığı sonucu çıkmıştır. Artık, “Ben de Avrupa’da söz sahibi olacağım; bunun için futbol felsefemi değiştireceğim; oyunun her alanında rakipten bir fazla olacağım; tüm takım olarak topun kaptırıldığı yerden defans anlayışına bürüneceğim ve kazandığım meşin yuvarlaklarla hızlı ve en kısa yoldan atağı sonuçlandıracak bir anlayışla oynayacağım” diyecekse bu kadro yapısı tüm bunları yapmaya elverişli mi sorusu ortaya çıkar. Paniğe gerek yok aslında... F.Bahçe’nin böyle bir felsefe değişikliği yapmayacağı, Alex’le yeniden yapılan 2 yıllık sözleşmeden ve Zico’nun stoper isterken yönetim kurulunun santrfor aramasından, ağustosta başlayacak Şampiyonlar Ligi macerasını 2008’in Mayısı’na dek taşıyacak çağdaş uygulamaları yaparak tanınma ve akıllarda kalmak yerine yaşı geçmiş yıldız oyuncu transferiyle kolaycılığı seçmesinden anlaşılıyor. İşte iki farklı F.Bahçe analizi... Turkcell Süper Lig’le yetinenler “Gücümüzden kaybetmedik” diye sevinebilir, Avrupa’da başarı diyenler de “Eyvah yine mi hüsran?” diye düşünebilir. Ama ne olursa olsun artık hiçbir başarısızlığın üstü, hayali düşmanlar ve günah keçileri yaratılarak örtülemeyecek. Çünkü müşteri artık uyanıyor. 8 9