05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C C A N SPOR BASKETBOL MAYIS SALI Avrupa markası Mahmuti İ Ş B A K A N “Dürüst olmak ve sadece işini yapmak.” İnsanı geç de olsa başarıya götüren tek yol bu değil midir? Biraz taşlı biraz da çakıllı belki ama ayakta kalabilen için yolun sonu her zaman aydınlıktır... İşte bu yolun yolcularından biri de Oktay Mahmuti... Disiplini, yılmadan çalışması ve konsantre olması onun cebindeki kimlikleri... Makedonya’nın Üsküp kentinden yola çıktı Mahmuti, ilginç bir hayat hikayesiyle... Daha 20 yaşında Rabotnicki Kulübü’nün genç takım antrenörüyken Efes Pilsen’de aynı görevi yapan Aydın Örs’ün yakın takibi altındaydı. Balkanlarda “işlerin karışmasıyla” yakın ilişkilerinin olduğu İstanbul’a, Eczacıbaşı’na geldi... Yine genç takımın başındaydı... Efes’te Örs’ün (A) takımın başına geçmesiyle Mahmuti’nin de yolu Lacivert Beyazlılarla kesişti. 24 yaşında Aydın Örs’ün yardımcısı olan Mahmuti, 2001’de de Efes Pilsen’in başına geçti. Ve muhteşem bir kariyer de beraberinde geldi. Artık Avrupa’da da bir “marka” halinde Oktay Mahmuti... Dev kulüpler ona imrenerek bakıyor, kadrosunun başına geçirmek istiyor. İşte dürüst ve sadece işini yapmak isteyen bir hoca. Biz sorduk, o içtenlikle yanıtladı... Tadım Türkiye Kupası’nı müzenize götürerek beklenen bir başarıya imza attınız. Turnuva sizin için nasıl geçti? OKTAY MAHMUTİ: Takımda bazı değişiklikler yapmıştık. Özellikle de düzenimizde. İyi hazırlandığımız bir turnuvaydı. 3 maç da bizim açımızdan zorluydu. Çok efor sarf ettik ve rakiplerimiz de iyi direnç gösterdi. Ama sonuçta mücadele edip kupayı kazanmayı bildik. Oturtmaya çalıştığınız yeni sistemin faydalarını Tadım Türkiye Kupası’nda gördünüz mü? O.M: Sistem yavaş yavaş oturuyor. Artık çalıştığımız şeyleri uygulamamız gerekiyor. Turnuvaya tümüyle baktığımız zaman bizim için her şey istediğimiz gibi gitti. Beko Basketbol Ligi’nde ise playoff’lar başlıyor... Çeyrek finali nasıl değerlendiriyorsunuz? O.M: Zor olacak elbette. Banvit iyi bir takım. Form grafikleri her geçen gün yükseliyor. Darüşşafaka ise atak yaptı. Genç ve dinamik bir takım. Bu 2 takımın kuvvetli olması diğer ekiplerin de zorlanacağını gösteriyor. İyi bir play off serisi olacak. Sezon başına dönelim... İstediğiniz takımı kurabildiniz mi? O.M: Biz oluşan şartlar içinde istediğimiz takımı kurmaya çalıştık. Bize daha çok katkı yapabilecek isimlerin takımımızda olmasını elbette isterdik. Ama ne yazik ki şartlar izin vermiyor. Eleştirilere bakıyorum. Yanlış transferler yapmışız. Ben elbette biliyorum kimin nasıl oyuncu olduğunu... Sonuç olarak imkânlar doğrultusunda bir takım kurduk. YABANCI KURALI YENİLENMELİ Horace Jenkins... Sizin transfer listenizde kaçıncı sıradaydı? O.M: O bizim en son transfer ettiğimiz oyuncuydu. Yani ilk tercihim olsaydı onu daha önce alırdık. Ne yazik ki diğer oyuncular olmadı. Yanlış anlaşılmasın, onu asla küçümsemiyorum. Ama ilk seçimimiz de değildi. Daha sonra Jenkins’le yollarınızı ayırdınız. Sisteminize uymadı mı? O.M: Evet, onun oyun sistemiyle bizim şeklimiz uymuyordu. Biz daha çok düzene dayalı oynamak istiyoruz. Detay ve içerik taşıyan bir oyunumuz var. Ama onun stili çok farklıydı. Bu nedenle uyuşamadık. Bu sorunu takımın geneline yayabilir miyiz? Daha doğrusu yabancı oyuncular sisteminize uymadı diyebilir miyiz? O.M: Biz aslında oyuncu aldığımızda onları kendi sistemimize uyduruyorduk. Bunu Solomon, Domercant, Kambala, Marcus Brown çok iyi uyguladı. Zaman içinde bize adapte oldular ve düzenin kaliteli yürümesi için katkı yaptılar. Onlar da olduğu yerden daha iyi yerlere geldiler. Bizim de gayemiz buydu. Biz Avrupa devleriyle boğuşmaya çalışıyoruz ama bizim onlarla aynı imkana sahip olduğumuz söylenemez. Ne yazık ki Türkiye’de statü nedeniyle oluşan farklılıklar oluşuyor. Yurtdışında arkadaşlarımızla konuşuyoruz. Biz 4 yabancı oynatabilirken, diğer Avrupa takımları rahatça oyuncu alabiliyor. Bu nedenle her şey mükemmel olmuyor. Yabancı sınırlaması biraz elinizi kolunuzu bağlıyor sanırım... O.M: Bu kuralları güncelleştirmemiz lazım. Çünkü çok eskide kaldı. Artık Avrupa’da yabancı diye bir şey kalmadı. TAU Ceramica’yla oynadınız mesela ama onlarda çok az İspanyol vardı... O.M: İki Türk vardı, 1 de İspanyol... Farkı siz anlayın... 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle