Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C A SPOR ATLETİZM MART SALI SOL ÇİZGİ Biz ve Onlar KEMALETTİN ŞENTÜRK B Atatürk’e koşalım Atatürk’le koşalım rtık bir gelenek haline gelen Alanya Atatürk Halk Koşusu’nun bu yıl 8.’si düzenlenirken ayrı bir heyecan da yaşandı. Koşu bu yıl, Türkiye’nin 2. Yarı Maratonu oldu ve tüm ulusal atletlerin katıldığı bir yarış haline geldi. Büyük ilginin olduğu yarışlara 153 atlet katıldı. 16 bayan atlet de organizasyonda yer aldı. 8 yıl önce Alanya Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından Atatürk’ ün Alanya’ya geliş yıldönümü olan 18 Şubat tarihinde, O’ nun gelişi anısına yerel kapsamlı düzenlenen Halk Koşusu ve Yarı Maratonu, pazar günü Türkiye’nin 2. Yarı Maratonu oldu ve tüm ulusal atletlerin katıldığı bir yarış haline geldi. Alanya Atatürkçü Düşünce Derneği, Trabzon’dan sonra 2. Yarı Maratonu bir ilçe olarak düzenledi. Organizasyon Atatürkçü Düşünce Derneği Alanya Şubesi üyeleri ve Alanya Belediyesi’nin ortak çalışmasıyla gerçekleştirilirken Atletizm Federasyonun resmi yarışma takvimi içinde yer alıyor. Konuyla ilgili olarak görüşlerini aldığımız Organizasyon Komitesinde görevli Halime Şenli her şeyin bundan 8 yıl önce başladığını belirterek, “Derneğimiz şubesinde oturmuş, Atatürk’ün Alanya’ya geliş tarihi olan 18 Şubat’ta farklı bir etkinlik olarak ne yapabiliriz diye tartışırken, üyelerimizden birisinin ‘Neden bir sportif etkinlik yapmıyoruz’ demesi ile başladı. Bir kaç toplantı tartıştıktan sonra Atamızın Alanya’ya gelişini anmak için bir koşu yapmakta, karar verdik. 1999 yılında böylece çıktık yola. Sonra geldik bu günlere. Başlangıçta Alanya ve çevresini en fazla Manavgat, Gazipaşa belki Antalya’yı kapsayan bir yarışma olur diye düşünmüştük. İlk iki yıldan sonra tüm Türkiye hatta Avrupa işin içine girdi. Demek ki isteyince oluyormuş. ‘Neden bir yol koşusu?’ diye sorarsanız... Bunu yaparken şunu düşündük: Öncelikle atletizm tüm sporların temeli, ayrıca bu sporu yapmak için ne özel bir alete,ne bir takıma,ne özel bir alana gerek vardı. Eğer bir spor ayakkabınız varsa, koşmaya uygun birde zemin varsa tamam , başka bir şeye gerek yok, herkesin yapabileceği bir spor. Üstelik bu etkinlikle Atatürk’ümüzü çok farklı bir alanda insanlarla buluşturmuş olacaktık. Koşumuzun sloganı da amacımıza ilişkin pek çok şeyi vurgulamaktadır. ‘Atatürk’e Koşalım, Atatürk’le Koşalım’ Bizce Atatürkçü olmak bitmeyen bir maratonu hep koşmayı gerektirir. Atatürkçülük her zaman yenilenmektir, sürekli daha ileriye gitmektir. Atatürk’ün bize bıraktığı manevi mirası Akıldır, Bilimdir. Akıl ve bilimin öncülüğünde Atatürk’ün açtığı çağdaş uygarlık yolundaki koşumuz hiç bitmeyecek. Şunu belirtmeden geçmeyelim, en başından bu yan herkesten tüm kurumlardan ve kişilerden hep destek gördük, Alanya’dan ve dışarıdan bize katkı veren , destek olan herkese, tüm kurumlara, üyemiz olan veya olmayan tüm herkes sonsuz teşekkürler. Onların katkıları ile bu günlere geldik” diye konuştu. Birbirinden ünlü isimlerin katıldığı Yarı Maraton’da bayanlarda İstanbul Enkaspor’dan Binnaz Uslu birinciliği elde ederken, erkeklerde ise Kocaeli Kağıtspor’dan Satılmış Atmaca kürsünün en üst basamağında yer aldı. ugün dünya düzeni sınırlarıyla, ekonomisiyle ciddi anlamda değiştirilmektedir. Egemen güçlerin her türlü politikası kendi çıkarlarına hareket etmeyi gerektirdiğinden, bizim gibi az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkeler üzerindeki baskıları da hissedilir şekilde artmıştır. Ve emperyal güçlerin en önemli silahı da ulusal değerler ve spordur. Çünkü özellikle futbol en çok seyircisi olan ve bütün ulusların en yumuşak karnıdır. Bu güç şimdiye dek hep uyutma ve kandırma amaçlı kullanılmıştır. Oysa bunun tam tersi de yapılabilirdi. Daha eğitimli, daha medeni, daha barışçıl bir şekilde dünyaya sunulabilirdi. Geçmişte bugünkü gelişmiş ülkelerin politikaları sömürge uğruna, çıkar uğruna bu sporu gerçek karakterinden ve amacından uzaklaştırmıştır. Buna karşı çıkan, bunu kabul etmeyen futbolcuları da gördü dünya (Braeitner, Maradona, Metin Kurt vs.).Zamanının büyük futbolcuları kendi ülke sporu ve dünya için bir şeyler yapmaya çalışıyor, onlara selam. Kimdir bunlar? Almanya’da futbolun başkanı imparator Beckenbauer, B.Münih başkanı K.H.Rummennigge, Bundesliga’nın lideri Shalke 04 Menajeri Hoeness, İspanya ve dünya futboluna damgasını vurmuş Hollandalı J.Cruyff, R.Madrid’de görev yapmış Bakero, Butragueno ve en önemlisi Türkiye’de “Sen oy verdin, benim ilişkilerim daha iyi” diye paylaşılamayan Avrupa futbolunun yeni başkanı M.Platini... Madalyonu ters çevirdiğimizde bizim ülkemizde üst düzey tek temsilci Fatih Terim’dir. Tabii ki Afrika’da çalışanları, Güney Kore’ye yeni giden Şenol Güneş’i de unutmamak gerek. İçimizde de son dönem futbolu bırakan ve kendi yönünü çizen, sorumluluk alan arkadaşlarımız ve ağabeylerimizi unutmayalım. (E.Sağlam, B.Korkmaz, A.Kocaman, M.Diyadin vs...) Yani bizde de parlayan yetenekler var. Bana göre bugün ülkemizdeki futbol kalitesizliğinin, sistemsizliğin temeli daha eskiye dayanmakta. Ancak bizim daha eski futbol ağabeylerimiz kendi kulüplerinde marşlara isimlerini geçmişler, futbolu bıraktıktan sonra kolaycılığı seçmişlerdir. Ülke gençliği ve sporu için hiçbir şey üretmemişler ya da başarısız olmuş, sahayı hemen terk etmişlerdir. Sorumluluktan kaçarak sırtlarını bir başkan veya medya grubuna dayayarak günahlarını örtmeyi de biraz olsun başarmışlardır. Bütün yazılı ve görsel medyaya baktığınızda bu yerleşkeyi görürsünüz. Paylaşım hep 4 büyük takımda oynamış veya yöneticilik yapmış eskilerdir ve dönemlerinin iyi futbolcularıdır ama ne yazık ki artık çok eskilerdir. Çünkü bugün oynanan futbol sahada diziliş, oyun kuralları ve mantık olarak çok farklı. Ama ağabeylerimiz hiç taşın altına el koymadan işin kolayını bulmuşlardır. Skor yazarlarının da yeri geldiğinde “En amigo benim, ben kendi kulübümü senin kendi kulübünü desteklediğinden daha çok desteklerim” şovenistliği statlardaki fanatizmi ve şiddeti arttırmıştır. Bugünkü ortamın bu hale gelmesinde, futbolun kalitesizleşmesinde, bu ve benzeri olumsuzlukların hiçbirinde bizim medyadaki ağabeylerimizin hiç mi günahı yoktur? Değerli büyükler... Ulu Önder Atatürk bu ülkeyi gençlere emanet ederken siz genç arkadaşlara neden bu kadar acımasızsınız? Onlara neden deneyimlerinizden bahsetmiyorsunuz ve destek olmuyorsunuz? Sermayenin bilgeleri böyle mi buyuruyor? 22