Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR BASKETBOL ŞUBAT SALI Konuşsaydım ulusal takım zarar görürdü NBA müthiş bir tempoda oynanıyor ve 2 maç arasında dinlenecek vakit yok gibi. Hiç yorulmuyor musunuz? M.O: Bunu “Hiç yorulmadığınız oluyor mu” diye sorarsanız daha doğru olur. Kendime çok dikkat ediyorum. Uykumu almaya çalışıyorum, iyi besleniyorum. Eşimle birlikte arada sırada yemeğe çıkıp sinemaya gitmek dışında bir gece hayatımız söz konusu değil. Yoğun olduğu için aradaki kısa boşlukları iyi değerlendirip çok iyi dinlenmek lazım. Ayrıca biz herhalde dünyada en sıkı ve sert antrenman yapan takımız. Maç günü olsun, boş gün olsun hiç fark etmiyor. Koç Sloan antrenmanın hakkını her zaman veriyor. “NBA son yıllarda Avrupalılaşıyor” tartışmaları var. Siz buna katılıyor musun? M.O: NBA’de yıllardır Avrupalı oyuncular var. Şu anda belki sayı olarak bir artış olsa da son yıllara baktığımız zaman yeni gelenler ve geri dönenler arasında bir denge oluştu. Jiri Welsch, Mario Kasun, Sergei Monia, Maciej Lampe, Arvydas Macijauskas, Zoran Planinic gibi birçok Avrupalı süper yetenek geri döndü. Her sezon yeni isimler NBA’de bir şans yakalıyor ama bunu iyi değerlendirmek önemli. Çünkü şans kapıyı çok fazla çalmıyor. Tabii Dirk Nowitzki, Pau Gasol, Tony Parker gibi All Star olmuş yıldızlar da Avrupa basketbolunu çok iyi temsil ediyor ve yeni Avrupalı oyuncular için kapının açık kalmasını sağlıyor. tıldığında konuşsaydım ulusal takım zarar görürdü. Kampa katılmamak gibi bir şey de söz konusu değildi. Ben hiçbir zaman ulusal takıma katılmıyorum demedim. Bu olaylara bir daha girmek istemiyorum. Nasıl olsa herkes istediği şeyi yazıyor. Kimseyle alıp veremediğim yok. Sadece bazı takım arkadaşlarımın Japonya dönüşü bile bana ve Hido’ya göndermeler yapmaları beni çok üzdü. Yoksa basın istediğini zaten yazıyor. Yazın oynanacak Avrupa Şampiyonası’nda kadroya davet edileceğiniz konuşuluyor. Ulusal takımda sizi görebilecek miyiz? M.O: Ulusal takımda forma giymek her zaman benim için bir gururdur. Şu anda Ay Yıldızlı formayı bana verirlerse giymemem için hiçbir neden görmüyorum. TAKIM RUHU ÖNEMLİ Siz ve Hidayet’in katılımıyla Türkiye müthiş bir güç kazanacak. Sizce Avrupa şampiyonu olabilme hayali yakın mı? M.O: Ben veya Hido önemli değil. Takım olmak önemli. Bizim katılmamız sadece kağıt üstünde güç katacaktır. İkimizin de kariyerleri belli. Ancak maçlar kağıt üstünde değil sahada oynanıyor. Başarılı olmak oyuncuların, teknik ve idari heyetin nasıl bütünleşeceğine bağlı. Ama yine tüm sorunlar bizden kaynaklanıyor havası yaratılırsa o zaman yine bir geri adım daha atmış oluruz. ABD’de Türklerin imajı nasıl? Sizii görünce insanlar nasıl tepki veriyor? M.O: Türkiye’yi tanımayan veya yanlış tanıyan çok kişi var. Ama benim gibi, Hido gibi, Ersan gibi NBA’de oyuncu sayımız arttıkça bu imaj daha hızlı değişecektir. Tüm dünya bu ligi izliyor. Salt Lake City’de çok seviliyorum. Ama özellikle bu yıl inanılmaz bir sevgi ve ilgi var. Türkiye’den de son zamanlarda büyük destek aldım. Spora kaleci olarak giriş yaptınız. Bu basketboluuzna nasıl bir katkı yaptı? M.O: Ayak hareketlerime ve ayak çabukluğuma büyük katkı yaptı. Ellerimin yumuşaklığı ve parmak hassasiyetine de olumlu katkısı oldu. F.Bahçe taraftarı olduğunuzu biliyoruz... 100. yılda Sarı Lacivertliler her dalda şampiyonluk istiyor. Onları takip edebiliyor musunuz? M.O: Son zamanlarda o kadar yoğun bir tempo içine girdim ki pek takip edemiyorum. Ama iyi bir Fenerbahçeliyim ve Fenerbahçe seyircisinden de büyük destek aldım. Biz burada evimizden, ailemizden, dostlarımızdan çok uzaktayız. Türkiye’den gelen herhangi bir destek bizi motive ediyor, güç veriyor, yeni hedefler peşinde koşmamızı sağlıyor. F.Bahçe formasını giymek gibi bir isteğiniz var mı? M.O: Fenerbahçe seyircisi bunu bana çok soruyor. NBA kariyerim bittiğinde Sarı Lacivert formayı giyecek misin diye... Ama şimdiden bir şey söylemek mümkün değil. TEMPO FARKI Avrupa’yla NBA arasındaki en temel özellik sizce nedir? M.O: Kesinlikle tempo. NBA’de ne kadar atlet oyuncu olduğunu anlamak için burayı bir denemek lazım. TV’de seyrederken anlamak pek olası değil. Efes Pilsen’in NBA’e gelip maçlar yapması ve Ekim’de de Minnesota Timberwolves’un İstanbul’a gelecek olması Türk basketbolundaki gelişimeyi sizce gösteriyor mu? M.O: Efes Pilsen bu konuda hep ilklere imza atmış bir kulüp. Minnesota’nın geleceğini öğrendiğimde “Biz niye gitmiyoruz?” diye sitem ettim. Mutlaka Türk basketboluna büyük katkısı olacaktır. İnşallah önümüzdeki yıllar Utah Jazz de İstanbul’a gelir ve oynarız, kamp yaparız. Oradan bakınca Türkiye basketbolu nasıl gözüküyor? Efes Pilsen, Euroleague’de beklenmedik bir Prokom yenilgisi alırken F.Bahçe Ülker elendi. Buna karşın Türk Telekom’un bir çıkışı var... M.O: Buradan bakabilsem bir yorum yaparım. Ama o kadar yoğun bir tempo içindeyiz ki... Pek takip edebildiğimi söylemem olası değil. Ama bu 3 takımın şampiyonluk yarışında çok iddialı olduğunu biliyorum. Geçen yaz ulusal takım Japonya’daki Dünya Şampiyonası’na giderken siz en çok tartışılan isimdiniz. Bir sakatlığınız vardı ve kampa bu nedenle katılamadınız. Ancak medya sizi çok eleştirdi hatta suçlayanlar bile oldu. Ancak şimdi herkes sizden övgüyle bahsediyor. Türk medyasına bu nedenle bir kırgınlığınız var mı? M.O: Ulusal takımla ilgili konuşmamayı tercih ettim ben hep. Her mikrofon uza 15