Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL ARALIK SALI BAKINCA Yabancı Hayranlığı ve Semih SERDAR KIZIK “Bizden adam olmaz... Yabancı yapar, biz hayranlıkla seyrederiz.” Bu yaklaşım, neredeyse bütün alanlara, bütün kurumlara sindirildi. Üstelik ince propagandalarla... Her alanda olduğu gibi, sporda da “bizden adam olmazdı, haddimizi bilmeliydik!..” Mustafa Kemal ve cumhuriyet devriminin rotasından çıkıp, Batı hayranlığının kanıksanmaya başlandığı dönemden bu yana, ikinci sınıf bir bakış açısı. Oysa genç cumhuriyetin “kuruluş” süreciyle birlikte toplumsal yaşamın temel alanlarında, diğer ülkelerin gıptayla baktığı birçok başarı var. Ekonomiden tutun, kadın haklarına, kültürel gelişmeye, eğitim ve sağlığa kadar birçok ulusun sağlayamadığı başarıları yaşama geçirmiş bir ülke söz konusu ortada Ancak bu başarılar dışardan ve içerden geliştirilen karşı devrim süreciyle birlikte Türk toplumuna bile anlatılmadı, tem tersi, unutturulmaya çalışıldı. “Demokrasi” denilen çok partili döneme geçişle birlikte kurtuluş reçetemiz “Batı” oldu. Önce küçük Amerika olup zenginleşecek, her alanda başarı sağlayacaktık sözde. Sonra sıra, AB’ye geldi. AB’ye girip, her alanda sıçrama sağlayacaktık. Hikaye! Yetmedi, Batı’nın yörüngesinden çıkarsak, başta ekonomi olmak üzere her alanda bir hezimetti gelecek olan. Türk toplumu bu yalanlarla uyutuldu Atilla İlhan’ın vurguladığı gibi, aydınlar bile kendi toplumunu aşağıladı. Aslında aşağıladığı, kendisiydi. Sporda da benzer yansımalar söz konusu. Bir kaç kez vurguladım; yıllaradır yabancıların gerisinde yedek kalan Fenerbahçe’nin golcüsü Semih’in durumunu. Bazıları ona “genç futbolcu“ diyor. Oysa, Sarı lacivert formayı ilk giydiğinde 16 yaşındaydı, bugün 25. 1999’da Fenerbahçe’ye yerleşti. Takımda, 4 şampiyonluk gören tek futbolcu. 8 sezondur Fenerbahçe’de. Gol krallığında önde. Oynadığı dakikalar göz önüne alınırsa, maç başına bir gol. Yabancı hayranı spor yazarları “Semih’ten golcü olmaz. Bu takımda işi yok” demişlerdi. Onlara göre “nöbetçi golcüydü”, “15 dakikalık” futbolcuydu. “Yıldızların” gölgesinde kaldı. Ne kiralandı, ne satıldı, ne de 11’e alındı, Daum’la ligde 90 dakika yüzü görmedi. Hatta bu yüzden arkadaşları “79 Semih” lakabı taktı. Haksızlığa uğradı. Ama yılmadı, küsmedi, çalıştı, büyük mücadele verdi. Kezman sakatlanmasaydı, belki yine kulübedeydi. Bir ara “Adım Semih değil Smith olsaydı, daha çok kadroya girer, daha çok gol atardım” diye isyan etti. Bu değerlendirme çok yerinde, önemli ve gerçekçidir aynı zamanda. Şu sitemine bakar mısınız: “9 sene geçti ama hala, genç Semih diyorlar bana. 30 yaşına geleceğiz hala genç Semih olacağız. Olsun, genç olarak bilinmek güzel...” Semih, yerden göğe haklıdır. Bugün gollerini sürdürüyor, ama hala çokbilmiş yabancı hayranı spor yazarları tarafından yerden yere vuruluyor. Semih mücadele ediyor, gerçekleri görenler ona desteği sürdürüyor... BALİLİ: I R R I S N I N I BAŞAR A D N U H U R M TAKI bile yapmış. Ne de olsa yarı Türk sayılır. Anneannesi İzmir’den İsrail’e yerleşmiş bir Yahudi vatandaşımızın torunu…Çok sempatik Türkçe’yi de iyice öğrenmiş. Oynadığı takımlarda en çok sevilen futbolcu olmayı hep başardı. Onunla futbol sevgisi, Türkiye günleri, Sıvasspor’un durumu gibi pek çok konuda keyifli bir sohbet yaptık… İşte Süper Lig’in en hızlı oyuncularından Pini Balili… D ünyasını futbol topu üzerine kurmuş… Futbol oynamak onun için profesyonel bir oyuncu olmanın ötesini ifade ediyor. Ama biz onu nedense farklı tartışmaların içinde tanıdık. Mısırlı futbolcular Ayman ve El Saka ile tartışmalarını gündeme taşıdık. Hatta öyle ki işin ucu Arap – İsrail savaşlarına kadar dayandı! O ise savaşı değil, Türkiye’de yaşamayı çok seviyor… Hatta bizden biri olmak için vatandaşlık başvurusunu TUĞBA HACIBAYRAMOĞLU 4