Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL ARALIK SALI PLAJDAN DEĞİL VİLLADAN U F U K T A N I Ş A N KAKA F utbolcu hikayelerinin hemen hemen hepsi birbirine benzer; fakir bir mahallede büyüyen çocuk, çıplak ayakla başladığı futbol kariyerinde basamakları hızla tırmanır. Eğer bu genç Brezilyalı’ysa, biyografisinde sahillerde ve sokak aralarında paçavralardan yaptığı toplarla futbol oynamaya çalışmasını okuruz. Yıldızlarının parlamasıyla çoğu nereden geldiğini bile unutur... Çünkü artık bol bol parası ve dünyanın her yerine yayılan ünü vardır. İşte bu klasikleşen hayat hikayelerinden değil Kaka’nınki... Asla para derdi olmadı, hatta belli bir yaşa kadar “fakir” kelimesini cümle içinde bile kullanmadı. O çok sevdiği futbol topuyla birçok Brezilyalı çocuğun aksine, inşaat mühendisi babası ve öğretmen annesiyle beraber yaşadıkları villada daha bebekken tanıştı. Ailesinin futbolcu olması gibi bir beklentisi yoktu ama onu yine de 8 yaşına geldiğinde Sao Paulo’da bir futbol okuluna yazdırdılar. Çelimsiz vücut yapısına karşın yeteneğiyle kendinden büyük çocuklarla oynuyordu. 12 yaşına geldiğinde belki de hayatını şekillendiren bir olay yaşadı. Oturdukları villadaki yüzme havuzuna kafasını çok sert bir şekilde vurdu ve felç geçirdi. Doktorların “mucize” diye adlandırdığı bir biçimde tekrar yürümeye başladığında artık dine daha da yönelmişti Kaka... Bu kaza yüzünden midir bilinmez, ergenlik çağına biraz geç girdi. Yine de yılmadan çalışmaya devam etti. Futboldan kopmak istemiyordu... 16 yaşına geldiğinde ise 20 santimetre birden boy attı. 2 yıl sonra ise Sao Paulo genç takımında forma giyiyordu. Bu 10 yıllık süreçte ailesi her zaman yanında oldu. Deyim yerindeyse “Bir dediğini iki etmediler.” Ancak karakteri sayesinde asla şımarmadı. Kariyerindeki kırılma noktasını ise 2001’de yaşadı. A takımda eksik oyuncuların fazlalığı nedeniyle kadroya çağrıldı. Bu şansı iyi değerlendirmesi gerektiğini biliyordu. Çalışmalarının karşılığını alacaktı... Daha A takımla oynadığı ikinci maçında Santos ağlarını havalandırdı. Bu gol artık takımdaki formasını perçinliyordu. HIZLI YÜKSELİŞ Sao Paulo’daki oyunuyla Brezilya Ulusal Takım Teknik Direktörü Scolari’nin de dikkatini çekti ve 2002 Dünya Kupası kadrosunda kendine yer buldu. Kaka, bu organizasyonda sadece 19 dakika oynamasına Kosta Rica maçında karşın Rivaldo, Roberto Carlos, Ronaldo ve Ronaldinho ile birlikte kupayı kaldırıyordu. Tekrar Brezilya’ya döndüğünde hala dünya çapında tanınmış bir futbolcu değildi. Yalnız bu dönemde G.Antepspor’a menajerler aracılığıyla önerilmiş ancak 3 milyon Avro’luk bonservis bedeli nedeniyle Sao Paulo’da kalmıştı. 1 sezon sonra ise oyununu daha da geliştirdi ve dünyanın en önemli kulüplerinden Milan’a 8 buçuk milyon Dolar karşılığında transfer oldu. Sao Paulo, Brezilya’nın en önemli takımlarından biri olabilir ancak Milan’da forma giymek, dünyayı sırtında taşıyan mitolojik kahraman Atlas’ınki kadar büyük bir sorumluluktu. Kaka Leite bunun bilincinde oynadı Çizme’de... Bu da haliyle büyük başarıları beraberinde getirdi. Milan’la 2004’te İtalya Süper Kupası ve lig şampiyonu, 2007’de ise Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu ve Süper Kupa’nın sahibi oldu. Bireysel olarak ise kazanmadık ödül bırakmadı. 2004 ile 2006’da İtalya’da yılın en iyi oyuncusu ve yabancı futbolcusu seçildi. 2005’te Şampiyonlar Ligi’nin en iyi orta saha oyuncusu, 2007’de Şampiyonlar Ligi gol kralı ve yıldızı oldu. FIFA tarafından 2007 yılının en iyi oyuncusu seçilen Brezilyalı, geçen hafta Avrupa’nın en prestijli dergisi France Football tarafından verilen Ballon D’Or (Altın Top)’u da kişisel müzesine götürmeyi başardı. Klasik futbolcu anlayışından farklı, gece hayatını sevmeyen, kitap okumaktan büyük zevk alan Kaka’nın 10 yıl daha futbol oynaması, Gölgede ve Güneşte Futbol kitabının yazarı Eduardo Galeano’nun deyimiyle biz “futbol dilencileri” için sevindirici bir haber olsa gerek... 10