Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR FUTBOL KASIM SALI BAKINCA Başarmak... SERDAR KIZIK Sporda yeni bir hayal kırıklığı daha. Haberlere bakılırsa milli atletimiz Süreyya Ayhan ikinci kez dopingli çıktı. Avrupa şampiyonu ve dünya ikincisi sporcunun son doping kontrollerinde alınan örneklerde 2 yasaklı madde bulundu. Ayhan ve antrenörü Yücel Kop’un itirazı üzerine Kanada’daki doping merkezinde yapılan ikinci incelemede de aynı sonuç alındı. Yazık!.. Ayhan kendisine komplo yapıldığını söylüyor. Doping almışsa kendilerine yaptıkları bir yana asıl Türk halkına, atletizm adına, onlara umut bağlayanlara yazık!.. Ayhan ve antrenörü Yücel Kop çok güç koşullarda yaşamış, bir dizi haksızlığa uğramış, bunlara karşın büyük başarılar sağlamıştı. O zaman bu başarılar adına da yazık. Doping utanç verici, sporun en aşağılık yüzü... Büyük haksızlık!.. Son yıllarda doping kullanan, sahtekârlık yapan sporcu sayısı giderek artıyor ne yazık ki. Ayhan ve Kop kendilerine komplo yapıldığını söylüyor. Doğru mu? Gerçekler ortaya çıkar elbet. Uluslararası bir atlet olmak, başarı sağlamak çok güç. Kardeşim Mete Kızık haber verdi; geçen hafta Hitler’in büyük önem verdiği 1936 Berlin Olimpiyatları’nın 800 metrede altın madalya kazanan efsanevi siyahi atleti John Woodruff yaşamını yitirmiş. Woodruff kim? Bir dizi haksızlığa, engele karşın tarihe geçmiş bir isim. Bir yanda ülkesindeki ırkçılara, öte yanda Hitler’e saç baş yolduran, sporun özgürlük olduğunu da anlatan cesur bir yürek. Köle olarak yaşama gözlerini kapatan dedesi için kazanan bir yürek. 1936’da hayatının koşusunu yapmıştı. 21 yaşındaki ABD’li sporcuya hiç şans verilmiyordu oysa. 800 metre olimpiyat koşusunu ilk metrelerde neredeyse durduktan sonra finişe yaklaşırken inanılmaz bir atakla kazanmıştı. Bu başarısı Jesse Owens’in 4 altın madalya kazanmasının gölgesinde kalsa bile bu koşu taktiğiyle spor tarihinde bir ilk ve son olarak yer alır. Ne güçlükler yaşamamıştı ki? Pittsburgh Üniversitesi’nde olimpiyat takımına seçilmesinin ardından Teksas’ta beyaz Clenn Cunningham’a ait 1.49.7’lik rekoru 2 saniye farkla kırmıştı. Irkçıların yoğun baskısıyla yarıştığı Dallas’taki pistin kısa olduğu gerekçe gösterilerek rekoru geri alınmıştı. (Ölümünden kısa bir süre önce pist parkuru matematiksel olarak ölçüldü ve kısa olmadığı kanıtlandı) Başarılı bir atlet olmak çok güçtür, hele uluslararası alanda... FUTBOLUMUZUN gerçek kahramanları F utbolun dünyada en çok sevilen spor olması hakkında birçok yorum yapılır. Kimileri halkların afyonu derken kimileri de uluslararası en önemli kitle iletişim araçlarından birisi olduğu görüşünü savunur. Ancak tüm bu sebeplerden öte futbolun bu kadar geniş kitlelere hitap etmesinin en önemli nedenlerinden biri özünde son derece basit olmasıdır. Birçok futbolsever, çocukluk yıllarında sıkıştırılmış bez parçaları ya da ezilmiş kola kutusuyla futbol oynamış ve kendini en büyük yıldızlarla özdeşleştirmeyi başarmıştır. İki taş ve zeminde ilerleyebilecek bir cisim bulduğumuz anda hepimiz artık yıldız olmaya hazırız. Fakat bu kez futbol çok daha önemli bir görev üstlendi. Değişik hikayelere sahip, değişik acılar çekmiş, değişik yerlerden gelen ama ortak özelliği vücutlarındaki kusurlarına karşın hayata tutunmayı başarmak olan insanlar, geçen hafta Dünya Ampute Futbol Şampiyonası için Antalya’da buluştu. 2003’te gazilere rehabilitasyon sağlamak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kurulan ampute futbol ekibi sonradan Futbol Federasyonu’na bağlanarak ulusal takım haline getirildi.Ampute futbolu, insanları hayata döndürmek için büyük bir rol üstleniyor. Sahadaki mücadele hiç de yabana atılır cinsten değil. Normal futbol oyun kurallarının birçoğunun geçerli olmasına karşın ampute futbolunun da kendine özgü bir stili var. Özellikle değnek ve bacak koordinasyonunu iyi sağlayan futbolcular, göze hoş gelen hareketler sergiliyor. İlerleyen yıllarda ampute futbolu, özürlülere sosyal faaliyet imkanı sağlayan bir aktivite olmaktan çıkıp kendine has geleneği olan oyuna dönüşebilir. Ulusal takımımız, maçlarında İngiltere’yi 20, Fransa’yı 81, Liberya’yı 42 yenerken Rusya karşısında sahadan 51 mağlup ayrıldı. Çok başarılı sonuçlar alan takımın menajerliğini, futbolcular gibi bedensel engelli olan Uğur Özcan, teknik direktörlüğünü ise Fahir Genç yapıyor. 4