20 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C SPOR FUTBOL 5 EYLÜL 2006 SALI Ü S Ü K Y Ö A BİR NO UM E M R E AY T E K İ N P Fransa’da doğdu Beşiktaşlı oldu K oskoca otelde Türkçe tezahürat yapan birini ilk kez duyuyordum, üstelik benim ismimi söylüyordu. İtiraf etmek gerekirse, hayatımda koltuklarımın bu kadar kabardığı bir başka an daha hatırlamıyorum. Tabi ki bu tezahüratın sahibi Nouma’dan başkası değildi. Bu hengamenin ardından geldi bara oturdu. Ona bir güzel yemek ısmarladım. Bana birçok şey anlattı. Fenerbahçe maçında yaptığı hareketin sebebinden, tanınmış mankenlerle olan ilişkilerine , Türkiye’de ünlü futbolcuların bilinmeyen yönlerine kadar kadar pek çok şeyi dile getirdi. Anlattıkları hiç de abartı gelmedi. Ama en çok da bir türlü unutamadığı Beşiktaş taraftarından, en yakın arkadaşı Ahmet Dursun’dan, sürekli gittiği kelle paça çorbacısından bahsetti. Ne var ki Crystal Palace tarafından beğenilmedi ve ertesi gün ülkesine gitmek için otelden ayrıldı. Ayrılmadan önce resepsiyondan gelen bir telefon, birisinin beni görmek istediğini söylüyordu. Tabi ki karşımda yine Nouma... Bu sefer aynen şöyle bağırıyordu: ‘‘Fransa’da doğdu, Beşiktaşlı oldu, helal olsun sana PASCAL NOUMA... PASCAL NOUMA...’’ ascal Nouma... Türk taraftarlarının özellikle de Beşiktaşlılar’ın unutamadığı yabancı futbolcuların başında gelmekte. Burada bu cana yakın oyuncuyla başımdan geçen bir anıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Dilerseniz sizlere önce biraz kendimden bahsedeyim. 5 yıldan bu yana Londra’da yaşamaktayım. Görev yaptığım Selsdon Park Hotel Londra’nın güney semtinin en eski ve en ünlü oteli. Aynı zamanda Crystal Palace futbol takımının bütün yabancı futbolcularının da barındığı yer. Crystal Palace ile maç yapan bütün takımlar da bu otele geliyorlar. Nouma ile olduça ilginç ve hayret verici tanışmam olayı ise geçen yıl Ağustos ayında yaşandı. O zaman herkes otelde kalan siyahi bir futbolcuyu konuşuyordu. Fısıltı gazetesinde yer alan haberlere göre Crytal Palace tarafından denenmek üzere getirilen bu oyuncu, otdeldeki bütün güzel kızlarla ilgilenmekteydi. Açıkçası Crystal Palace’ı pek de sevmediğim için bu söylentileri de pek dikkate almamıştım. Bir gün barda servis yaparken kafasında kırmızı bir şapka, belinde kırmızı bir kemer ve kırmızı spor ayakkabı giymiş siyahi bir eleman geldi. Bardaki taburelerden birine oturdu ve kötü bir İngilizce ile benden bir içki istedi. Ben içkisini hazırlarken o da bir yandan yakamdaki ismime dikkatle bakıyordu. Açıkçası biraz rahatsız oldum ve kafamı kaldırarak ters ters yüzüne baktım. Ama o da ne... Karşımda tanıdık bir yüz. Birden gülümsedi ve kollarını açarak aynen şu cümleleri sarfetti: “”Kardeşim Emre”” Karşımdaki Pascal Nouma’dan başkası değildi. Sipariş verdiği birayı kendisine uzattım, parasını ödemek istedi, kesinlikle kabul etmedim. Derken ayak üstü bir muhabbete başladık. Söylediği her şeyi kelimesi kelimesine anladım. Kendisine has Türkçesiyle ettiği küfürleri duysanız, emin olun siz de benim gibi yerlere yatardınız gülmekten. Gerçi o an fazla durmadı ve yarın yine geleceğini söyleyerek, ‘‘Sakın gazetecileri çağırma’’ diye de espri yaptı. Ertesi gün her zaman ki gibi yine barda çalışıyorum. Rutinin dışında olan tek şeyse barın kapısının önünden gelen bağırtıydı. ‘‘Emre buraya yumruk havaya’’ diyen ses yeri göğü inletiyordu. Şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak gibi olmuştum. 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle