Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C A SPOR FUTBOL YENİ EVİMİZ 5 EYLÜL 2006 SALI Malta günü kurtarır! MAHMUT SERT vrupa Şampiyonası eleme grubundaki ilk maçımızı yarın Malta’yla oynayacağız. Ama ulusal maçlardan önce alışılmış coşku ve heyecandan eser yok. Tersine garip bir tedirginlik havası var! Heyecan ve coşkunun yetersizliği belki Malta gibi, bize göre güçsüz bir takımla oynuyor olmamıza bağlanabilir. Ama herkes de biliyor ki işin aslı bu değil.. Arka plana itilmeye çalışılan, ‘‘Artık beyaz bir sayfa açtık, önümüze bakıyoruz’’ diye geçiştirilmeye çalışılan rahatsızlıklar alttan alta kendini gösteriyor. Öncelikle futbol kamuoyunun 2006 Dünya Kupası Elemeleri’nde yaşanan İsviçre rezaletlerinin hesabını kapattığını söylemek zor. Ulusal takıma, oyuncularına ve teknik kuruldan yalnızca Mehmet Özdilek’e ceza verilmesi, kendi içimizde hiçbir özeleştirinin yapılmaması hazmedilemedi! Belki fazla dillendirilmiyor ama ulusal takım sorumlularına karşı müthiş bir güvensizlik ve gönül kırıklığı var. Ulusal takım sorumlusu olarak Fatih Terim’in bu sıkıntıyı yaşadığı anlaşılıyor ama işler bu noktaya geldikten sonra yıkılanları onarma zorluğu da ortada. Terim belli etmemeye çalışsa da açmaya çalıştığı beyaz sayfa üzerinde teknik gölgeler var. Malta maçı için yaptığı seçime elbette saygı göstermek gerekir. Sonuçta kendi sorumluluğunda ve yetkisinde olan bir karar. Önemli olan, geçirilen hazırlık döneminde yapılan çalışmaların grup elemelerine yetip yetmeyeceği. Örneğin Fatih Terim, oluşturduğu takımın gücünü biliyor mu, bu gücü nerede denedi de anladı? Ulusal takım yeni bir jenerasyonla mı hazırlanıyor, yoksa eskinin takviyesi mi belli değil. Biraz ondan, biraz bundan... Yabancıların devşirilmesiyle yapılan yama ne kadar tutacak, bu nedenle küstürülenler nasıl toparlanacak? Bütün bunlar ne zaman yapılacak? Maçlar kapıda; İşte Malta... Ulusal takımın futbolcu kalitesi belki yarın kazanmak için yeterli olacak ama bu, günü kurtarmaktan öte bir sonuç olmayacak. Ulusal takımımızın kadrosu oldukça zengin. Hemen her türlü taktik anlayışa uygun oyuncu profiline sahip. Özellikle Avrupa liglerinde oynayan, Nihat, Yıldıray, HalilHamit Altıntop kardeşler, Fatih Tekke takımın omurgasını oluşturacak isimler. Kalede Rüştü ve Volkan güven veriyor. Ancak yine en büyük sorunumuz savunma. Can, Tolga ve Gökhan Zan’dan ikisi savunmanın göbeğinde yer alacak. Üçünün de ortak eksikliği pozisyon alırken yetersiz kalışları. Hangisi oynarsa oynasın bir şey fark etmeyecek. Malta’nın bizi zorlayamayacağını düşünenler yanılabilir. Malta’yla hemen hemen eş güce sahip Luksemburg’la oynadığımız son hazırlık maçında da görüldü ki, takım savunmamız oturmadığı için rakibe çok pozisyon verebiliyoruz. Takım savunmasının eksikliği son günlerin moda yorumu, ama ulusal takımda bunun ana nedeni, ideal on birin belli olmaması. Maçın seyircisiz oynanması ve de futbolcuların daha ideal formlarına kavuşmamış olmaları,Terim için ayrı bir sıkıntı kaynağı. Normal koşullarda ulusal takım Malta’yı yenecek güçte. Maç ister seyircili, ister seyircisiz; ister içerde, isterse de dışarıda olsun kazanma şansımız fazla. Genç ama gerilimli maçlara alışkın bir takımımız var. Futbolcularımız oynanmadan hiçbir maçın kazanılamayacağının bilincinde olmalı (Basketçileri düşünseler yeter!). En azından bireysel deneyimleriyle bunun farkında olmalılar. Ancak bireysel değerler, takım olgusu içinde uyumlu, dengeli biçimde kullanılabilirse sonuca etki edebiliyor. Bu nedenle yukarıda değinilen takım çalışması yetersizlikleri önem kazanıyor. Özetlersek; köprülerin altından çok sular aktı. Fatih Terim’in ‘‘Bana güvenin gerisini merak etmeyin’’ yaklaşımı fazla bir anlam taşımıyor. Ulusal takım(lar)la ilgili somut projelerini ve bunlarla ilgili ön çalışmalarını kamuoyuyla paylaşmalı. Bu paylaşımın olmaması güven ve gönül kırıklığı sorununu derinleştiriyor. A lmanya’nın endüstriyel başkenti Frankfurt’ta yer alan Commerzbank Arena 126 milyon Avro harcanarak modernize edildi. 2002 yılında yeniden yapılanması sonrasında hizmete giren stadın akustiği çatı sistemi sayesinde üst düzeyde. ULUSAL TAKIM sonbaharı sever UFUK TANIŞAN E ylül... Hüznün ayı olarak bilinir. Sararan ve düşen yapraklar, ince ince çiseleyen yağmur, erken kararmaya başlayan hava, sebebi tarifsiz bir sıkıntı yaratır insanın içinde. Yaz mevsiminin güneşli, insana enerji veren sinerjisi ortadan kaybolmuştur adeta. Canınız ne dışarı çıkmak ister, ne de içeride kalmak. Yaşanan mevsim değişimi tüm psikolojinizi alt üst eder ve içinizdeki karamsarlık özel yaşamınızdan tutun iş hayatınıza kadar pek çok alana vurur damgasını. İster istemez profesyonel anlamdaki performansınız da sekteye uğrar. Her sezon bu dönemde başlayan ulusal heyecan ise apayrı bir anlam taşır. AyYıldızlıların eleme gruplarında yapacağı karşılaşmalarda alacağı başarılı sonuçlar yağmurun ardından doğan gökkuşağı gibi renklendirir yüreklerimizi. Söz konusu heyecan yine gündemimizde. 2002 Dünya Şampiyonası’nda elde edilen 3.’lüğün ardından sessizliğe bürünen Ay Yıldızlılar’ın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası Elemeleri’nde Malta ile yapacağı karşılaşmanın heyecanı ve merakı sarmış durumda herkesi.İngilizlerin beylik deyişi ‘‘istatistikler yalan söylemez’’ sözünü dikkate alır ve Ay Yıldızlıların son 20 yıl boyunca Eylül ayında yaptığı karşılaşmaları göz önüne koyarsak korkmamıza hiç de gerek yok aslında. Bu dönemde yaptıkları karşılaşmalarda oldukça etkili bir performans sergileyen Ay Yıldızlılar rakip filelere 46 gol atar ken kalesinde ise 23 gol gördü. Bu dönemdeki en başarılı maçları Avrupa Şampiyonası Eleme’lerinde gösteren Ulusal Takım 5 galibiyet alıp 2 kez de berabere kaldı ve hiç yenilmedi. 7