Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN H A F T A N IN FATİH TERİM “Başka Hakan yok, varsa gidip alalım” SÖZÜ Barbi’ye türban taktılar Ç in Halk Cumhuriyeti’nde altıncı sınıf öğrencilerine Atatürk’ün devrimleri öğretiliyor. Ajanslardan düşen habere göre yakın çağ tarihi kitabında Atatürk’ün mareşal giysili bir fotoğrafı yer alıyor ve Mustafa Kemal’in harf devrimi fotoğraflarla anlatılıyor. Sevr’de parçalanan Anadolu topraklarının Lozan’da nasıl geri alındığının anlatıldığı yakın çağ tarihi ders kitabında Atatürk’ün devrimlerinden de söz ediliyor. Bizim çocuklara yakın çağın gerçekleri değil yakınçağın hurafeleri okutuluyor. 250 bin şehit verdiğimiz Çanakkale zaferi gökden inen ruhların eseri olduğu anlatılıyor. Yakın çağ gerçeği yalan çağa dönüştürülüyor ve Milli Eğitim bilimsellikten uzaklaştırılıp safsatalığa yol alıyor. Ders kitaplarından Mustafa Kemal’in adı silinmeye, Lozan tartışılmaya açılıyor, körpe zihinler karartılıyor. İmam Hatip ve turbanı kafasına takan Milli Eğitim’in son numarası ilkokul çocuklarını bölmek, onları türbanlı ve türbansız sınıflarına ayırmak oldu. Nasıl mı?.. İlk okula giden çocukların çantalarını şimdi türbanlı Barbi bebekleri süslüyor. Dini motifleri paraya çevirmeyi beceren bir tüccar kafa çocukların sevgilisi Barbi’yi türbana sokmuş, çantalar piyasaya çıktığı gün 3 bin satmış. Eee ne de olsa dini alet edenler köşeyi rahat dönünce kafalar o tarafa yönlendi. İyi de bir uyanık dinci çıkıp Barbi bebeklere türban takarsa Milli Eğitimin suçu ne diyecek kadar saf olmayalım. Bu minikler sırtlarında türbanlı Barbi ile nereye gidiyorlar okula; yani milli eğitim yuvalarına. Bu okullarda müdürler yok mu, bu okullarda öğretmenler yok mu, görmüyorlar mı, bu kadar mı umursamaz oldu benim öğretmenlerim? Geçen hafta Atatürk’ün öğretmenlerini yazmış ve o öğretmenlerin bugünün profesörlerini, bilim adamlarını, sanatçıları yetiştirmişlerdi demiştim. Bir öğretmen (adını vermedi) telefon etti, ‘‘Neden bizi suçluyorsunuz, Milli Eğtimde neler olduğunu görmüyor musunuz, adamların gözü kara’’ diye sitem etti. Atatürk’ün öğretmenleri Milli Eğitimin özelleştirildiği, para ile eğitimin alındığı bir ortamda ‘‘Biz bu ülkenin gençlerini yetiştiremiyoruz mu? Özelleşmeye, çocuklara gençlere para ile eğitim vermeye gerek var mı’’ diye isyan ederdi. Benim söylemek istediğim bu sevgili öğretmenim, sevgili öğretmenlerim. Eğitimde para kazanma yarışını gördükçe bunları düşünüyorum ve belli bir akımın yoluna sapmış eğitimcileri görünce elimde olmadan ellerinde yetiştiğim Atatürk’ün öğretmenlerini rahmetle ve saygıyla anıyorum. NOT: Önceki gün Barbie’nin çarşaflısı da piyasaya çıktı. Bu nasıl adalet ? ‘‘Şike yapana ceza yok’’ dersek, ‘‘Kim almış ki zaten’’ diyeceksiniz ama yazıyı okuyunca bana hak vereceksiniz. İtalya’da şike yapanlar ve rüşvet alanlar (verenler yok) ortaya çıktıktan sonra dava sonunda Juventus küme düştü. Buraya kadar tamam diyelim, ya şike yapan futbolcular ne oldu? Sanki şikeyi Juventus kulübü tek başına yapmış gibi küme düştü, yüz yıllık kulübü ikinci kümeye götüren futbolcular ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor. Juventus küme düştükten sonra başka kulüplere gidenleri sıralıyalım. Capello, Emerson, Cannavaro, Real Madrid’e; Zambrotto ile Thuram Barcelona’ya; Vieira, Ibrahimovic Inter’e; golcü Mutu da Fiorantina’ya transfer oldular. Peki ne olması gerekir derseniz şunu derim. Bir takım şike yapmış ise ve eğer takım küme düşecekse futbolcular da kulüpleri ile birlikte küme düşmeli ve takımlarını yeniden üst lige çıkarmakiçin ter dökmeli. Ya kulüplerinde kalan futbolcular için ne yapmalı. Örneğin artık ikinci kümede de Juventus forması giyecek olan Nedved, Del Piero, Camoranesi, Buffon ‘a sportmenlik ödülü verilmeli. Sporculuk ve fair play budur. Ali Sami Yen’i isterim E lbette herkesin istediği bir şey vardır, ama G.Saraylı futbolcuların isteği daha bir başka. Onlar ille de Ali Sami’yi istiyorlarmış. Orası bir başkaymış. Bilmeyen de Ali Sami’yi türbe falan sanacak. Ali Sami Yen stadının temeli iki kez atıldı,iki kez de bulundum. Çevresinde ev bile kokoca bir araziydi ve ne türbe vardı ne yatır. Galatasaray o stada başarıdan başarıya koştu, nerde olsa koşardı da.. Ama şimdi stad hurdaya dönmüş, maç oynanamaz halde. G.Saray’a Atatürk Olimpiyat stadı öneriliyor, futbolcular yine hık mık ediyor. ‘‘ Ali Sami Yen’de taraftarımızla bütünleşiyoruz’’ diyorlar. Belki haklılar, ama Seyran Tepeye yapılacak stad da Ali Sami gibi olmayacak. Şimdiden alışsınlar . SAFFET iz SANCAKLI: Az silah te lik bi ile m ırı Yıld z Aziz ru yo pı ya ticareti ifaka itt , ın bey ne yaps anıyor hl la si , or ıy al m önle Futboldan : R Ü K ŞÜ HAKAN *Kızım am m la başka şey an gelinim um or üy yl sö sana sen anla AK: NURİ ALBAYR ızsa gider rıs şa ba ni Lazaro eleci Trabzonlular ac dediği er id G r. dı ar nl insa bile anda gitmiştir Futbolda Şah Mat dönemi Haluk Bey’den satranç dersi F 20 utbol Federasyonu İstanbul Riva’da, Trabzon’da da Haluk Ulusoy Tesislerinde satranç okulu açacakmış. Satranç bir salon spordur. Beyin sporu olduğu da doğrudur. Futbol Federasyonu, Satranç Federasyonu ile protokol imzalarken ‘‘Satranç futbolcunun kötü ahlaktan uzak kalmasını sağlar’’ notunu koyması bana , gelin olup giderken ağlayan kızın annesine, ‘‘Hem ağlarım hem giderim’’ diyen gelin kızı anımsattı. Yani futbolcular iki şeyi birden yapamazlarmış gibi... Gel de gülme. T rabzonspor’un UEFA Kupası’ndaki ikinci maçı 14 eylülde Trabzon’da. İspanyol Osasuna takımı ile oynanacak maça seyirci alınmayacak. Trabzonspor seyircisi Kıbrıs Rum Apoel maçında alışkanlık olacak, ellerine ne gelirse sahaya atmışlar. UEFA da seyirciyi cezalandırmış. Trabzonspor seyircisi bunu hep yapıyor ama elin oğlu alışkanlık falan dinlemiyor. 5 yılda 7 kez ceza alan bu ateşli seyirciyi eğitmenin yolu yandaşlara satranç öğretmek. Bu iş de hemşehrileri Haluk beye düşüyor.