05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Evler MÜŞERREF HEKİMOĞLU aç gündür neler yaşıyor, neler dinliyoruz! Kasetler yayınlanıyor, demeçler veriliyor, mektuplar postalanıyor, suçlamalar, savunmalar, telef onlar, özür dilemelerle ilginç boyutlara varıyor olaylar. Ekranlan izlerken gülsün mü ağlasın mı şaşırıyor insan. Özelliklesiyasal kışıler açısından. Kimi tepede, kimi etelderde ama hepsi benzer çizgide. Kimi susmaya, tepkisıni belirtmemeye özen gösteriyor, kimi övgülii sözcüklerle konuyu çarpıtıyor, kimi de sosyoloji dersi veriyor! Oysa ders alması gerekır. îster politik, ister ekonomik, ya da sosyolojik tüm olaylar ders niteliğinde bence. Işte Avrupa Birliği, ıkıli ilışkiler, ödünlerle oluşan tablo hüzün veriyor. Odün politikası çıkmaza saplanıyor sonunda. Bugünkü çelışik tablo da o politikanın ürünü her şeyden önce. Benim kuşağım, tohumun çiçeğe dönüşmesı türü yaşadı bu ürünün oluşmasını. 1950'lerden 2000'lere dek başansız politikaların düş kırıklığı, halkımızın dinsel duygulan sömürülerek, ödün verilerek onarıldı nerdeyse! 1950'lerinortasında Akşam Gazetesi'nde "trtica Hortluyor mu" başlıklı bir dizim var. Bursa'da Yeşil Cami'de "mehdi geliyor" diyebirsesleniş üzerine görevlendirildim, rahmetli Burhan Tan ilc yola çıktık. Bursa'dan sonra Kütahya'da, Tavşanh'da belli kişilerle konuşarak Eskişehir'e gittik. Dinvepolitikailişkisini, dinsel duygulan sömüren düzenin ılk belirtilerini yakından gördüm o gezide. Yazımın yankılarını görmekten de çok hoşlandım. ü yıllarda görevlilerin duyarlılığı aşınmamıştıhenüz! Yıllar boyunca yeni gözlemler yerleşti belleğime. Kimi bir yurt gezisinde, kimi başkentin göbeğınde. Kimi açık seçik, kimi •hayli çelişik. Kimi duyarlığını, kimi duyarsızlığını sergiliyor. Hayli karmaşık, dahası çirkin bir tablo ama uyarıcı yanları da var. Kişiler de, kuruluşlar da gerçek çizgileriyle yer alıyor o tabloda. O çizgiler doğrultusunda sorular, yorumlar da başlamış bulunuyor toplumumuzda. Telefon çaldı şimdi, bir arkadaşım yeşil kuşaktan söz etti bir solukta. Fethullah Hoca da yeşil kuşak bağlıyor mu diye sordu. YıUarca önce, Ankara'da, TürkIş salonunda llhan Selçuk'un yaptığı konuşma çınladı kulağımda. Yeşü kuşak olayını gözlere seriverdi, izleri silindi mi acaba? Çok kişi de soruyor. CHP beklentilere yanıt vermiyor, yeterli çoğunluğa ulaşsaydı verir miydi acaba? Yorumyok. *** Profesör Nurhan Karadağ'ın bir kitabı duruyormasamda,adı"HalkevleriTiyatro Çalışmalan". Bilimsel içerikli kitaplar dahndaödülalmışKültürBakanhğı'ndan. 19321951 yılları arasında halkevlerinde yapılan çalışmaları anlatıyor, resimler ve belgelerle. Uzun yıllann emeğiyleoluşan birürün.Halkevleriningizeminiduyuruyor her şeyden önce, kuruluş amacını, hal kımızı çağdaş bir toplum düzeyine ulaştırmaközlemiyleuygulananyöntemi.Halkın katılımıyla gerçekleşiyor tüm çalışmalar. Toplumun tüm kesimleri yer alıyor bu sah nede,müzik,resimyadabaşkaetkinliklerde herkes becerisini ortaya koyuyor, geliştiriyor. Güzel oyunlar, ldasikler, c, ağdaşlar sahneleniyor, herkes ilgiyle izliyor, aydınlanıyor. Ortak çabayla, güzel birliktelikle gerçekleşiyor tüm eylemler. Sayfaları çevirirken hüzün de bastırıyor doğrusu.Çünkühalkevlerikapandı, "ışık evleri" açıldı ülkemizde. Fethullah Giilen'den dinledik öyküsünü! Adresi bilınmeyen evler. Açık değil, kapalı evler. Dahası var, köy enstitüleri kapandı ama imam hatip okulları açıldı köylerde, kentlerde. AJevi köylerine camiler yapıldı, camiye gitmeyenler, namaz kılmayan köylüler dinsizlikle suçlandı, cami yaptırma derneğine ilgi göstermeyenler sert biçimde kınandı. •\ serisi. 2000, Michael Riley. ADA Türban nedeniyle yaşanan olaylar da tehlikeliboyutlara tırmandı. Kadınöğretmenlerin elini sıkmayan müdürler, müfettişler var Milli Eğitim Bakanlığı'nda! Yazdıkça kaleme takılıyor konular, sekiz yıllık eğitim ya da Kur'an kursları konusu da belli ödünlere yol açmadı mı uzlaşmalarla? Siyasal yaşamda uzlaşma da olabilir, ödün de verilebilir ama belli sınırları var. O sınırları da Cumhuriyetimizin ilkeleri çizer. O çizgi değişemez, değiştirmeye yeltenenler, doğrultusunu şaşıranlar da gerçek çizgisine döner eninde sonunda. Yaşayarak biliyoruz bu gerçeği. Bilmeyenler, bilmezlikten gelenler de öğrenecekelbet. *** Sevgili okurlarım bu yazım yıllarca önce, 1999 baharında yayımlandı köşemde. Kaç bahar geçti, 2003 yılı sonbaharına geldik değişen bir şey yok. Acı ama gerçek, yeni yıllar, yeni kadrolar, yeni partiler, yeni politikacılara karşın özlem dinmedi. Bu yazı da kanıtladı, köklü değişimler oluşamıyor ülkemizde. Neden derseniz, yorumu size bırakıyo
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle