Katalog

10 TİYATRO Tiyatro Kedi Yeşim AIıç: Aslında oyun klasik bir Shakespeare değil. Gerçi şu dönemde Shakespeare'in oyunlarını yorumlayan çok sayıda tiyatro var. Burada Romeo ve Juliette'ten yola çıkılıyor ve yıllanmış bir evlilik anlatılıyor. Ne özel bir dönem ne de günümüz anlatılıyor. Tamamen dönemsiz ve yaşsız bir oyun. Kostümlerimiz dekorumuz eski tip bir görünüm olsa da şu dönem, btı dönem denemez. Burada önemli olan, Romeo'yla Juliette evlenselerdi ne olurdu meselesi... Birçok evde yaşanan, sıradan sorunlar ele alınıyor. Suat Sungur: Ben bu oyunu bıı yıl seçmemizi bir şans olarak görüyorum. Çünkü 2003 için neredeyse bir Shakespeare yılı diyebiliriz. Uzun yıllardır ülkemizde Hamlet oynanmamıştı, sjmdi Hamlet, Hırçın Kız, Kral Lear oynuyor... Bizim de böyle Dünyaya hep gülümseyerek bakan yapım beni oyunculukta da komediye daha çok yaklaştırdı. Ben Romeo oynayınca böyle bir Romeo olacaktı kaçınılmaz olarak... Peki bu biraz da haksızlık değil mi? Romeo gibi bir Romeo neden olmayasınız? Suat Sungur: Çok haksızlık olarak görmüyorum. Belki yazıda belli olmayacak ama, genel bir piknik tip olarak ben gerçek Romeo'ya çok yakın değilim. Oyunculuk gücü bir sürü şey ifade eder, ama sonuçta görsel bir iş yapıyoruz... 12 ay perdenizi kapatmadtnız, başardınız... tlham kaynağı oldunuz ve sonra? Hakan Altıner: Tiyatro Kedi'yi kurarken amacımız tiyatroda ihmal edildiğini düşündüğümüz bazı konuları yeniden gündeme getirmekti. Dertlerimizden biri de tiyatronun sürekliliğini sağlamaktı. Bu yaklaşımla " 12 ay tiyatro yapacağız" sloganıyla yola çıktık. Salonun da çağdaş olanaklarmdan yararlanarak bir cylem etkinlik, bir iz sürüm başlattık. Arkamızdan Devlet Tiyatrosu, Şehir Tiyatrosıı da aynı uygulamayı başlattı. Tiyatro bir kolektif sanat. Tiyatro işletmeciliği de bu paylaşımcılıkla büyür diye düşünüyoruz biz. • Niliifer Zengin CUMHURİYET DERGİ Perdesî 12 ay açık iyatro Kedi, Türk Tiyatrosu'nda bir ilke öncülük etti ve perdesini 12 ay boyunca açtı. Tiyatro Kedi'nin oyuncuları ve yöneticileri yaz mevsiminin tiyatro için ölii sezon olduğu önyargısını kırmak istemişler ve tam bir yıl boyunca oyunlarını sahneye koymuşlar. Sonunda hüsrana uğramak ve yıllann klişesinin altında ezilmek de var tabii... Ama öyle olmamış ve salonları ahneye aynı anda çıkıyorlar, on üç kadın... Ellerindeki büyük bohçayı yere döküyorlar, içinden giysiler çıkıyor, çantalar, ayakkabılar, peruklar... Bir sandalye, bir yayık, birkaç darbuka... O ana kadar bir tek çıplak ağacın durduğu sahne, bir anda bir kadın mekânına dönüşüyor... Kadınlar artık öykülerine başlayabilir... Oyun, tam da adına uygun, "Yazmadan Dökülenler". Çünkü ortada bir metin yok, tıpkı tek bir rejinin olmadığı gibi, on üç kadın hem oynuyor, hem kendilerini, hem de birbirlerini yönetiyor... Yazmadan Dökülenler, Tiyatro Amargi'nin ilk oyunu. Tiyatro Amargi ise AMARGl'nin, (Kadın Kültür Araştırma Yayımcılık Kooperatifi) bünyesinde bir ekip. Amargi'nin anlamı mı? Sümer dilinde özgürlük ve anaya dönüş. Oyunda kurgu ve prodüksiyonu aynı imza üstleniyor: Tüm kadro. Oyuncular ise, Esmeray, Gülçin Çekiç, Gülden Arsal, Serhal Erkol, Zöhre Şahin, Merve Tanrıöver, Meryem Güldürdak, Meryem Oruç, Neslihan Köse, Ozgür Solmaz, Şengül Ozdemir, Suzan Karaibrahimoğlu, Zehra Genç... Her kadın, Türkiye'nin değişik yöresinde yaşayan ya da yöresinin izlerini göç ettiği kente taşıyan bir karakteri üstleniyor. Gündelikçiler, başlık parası yüzünden evlenemeyenler uğradığı şiddet yüzünden delirenler, eş ve çocukları gözaltına alınınca peşine düşenler... Bu kadınların bir de etnik kimlikleri var; kimisi Laz, kimisi Arap, kimisi Kürt, kimisi Çingene... Ama anlatılan her sorun hepsi için tanıdık, bildik izle taşıyor, çekip giden erkekler, kııma almaya hazırlanan erkekler, karısı ağır işçilik yaparken kahvede nöbete duran erkekler... Ama biri var ki, diğer on iki kadını biraz şaşırtmıyor değil, o bir travesti. O konuştukça, önce sözcükleı sonra da kendisi tanıdık gelmeye başlıyor diğerlerine... Sonuçta, bütün kadınlar birbirini dinliyor, birbirini anlıyor ve sahneliyor... Yazmadan Dökülenler, şimdi de turneye hazırlanıyor.# Berat Günçıka Tiyatro Amargi YCIZIIICMKI dökülenler yazın da kışın olduğu gibi dolmuş. Genel Sanat Yönetmeni Hakan Altıner, oyuncular Suat Sungur, Yeşim Alıç ve Atılgan Gümüş ile Romeo ve Juliette'in hayali evliliklerinin anlatıldığı oyunu konuştuk. Oyunda Romeo karısının kaprislerinden bıkmış orta yaşlı bir adam, Juliette ev işleıinden bezmiş orta yaşlı bir kadın, William Shakespeare de ölümcül bir aşka düşürdüğü kahramanlarının ne hale geldiğini izleyen bir karakter haline gelmiş. Oyun Kishon'un bir Romeo ve Juliette varyasyonu, ama yine de her oyuncunun hayali olan, Shakespeare işte... Nasıl hissediyorsunuz ? esprili bir Romeo ve Juliette yorumuyla katılmamız bu yda bir keyif kattı. Bizim oyunumuz, güzel bir yemeğin ardından yenen çok güzel bir tatlı gibi. Atılgan Gümüş: (Oyunda Shakespeare'i oynuyor) Ben tabii gurur duyuyorum oyunlarımın oynanmasıyla. Yani, bu sene sağ olsunlar bütün oyunlarımı oynadılar. Şaka bir yana, bütün oyuncuların hayalidir bir Shakespeare oyunu oynamak. Ben herhalde herkesin kıskandığı bir rol oynuyorum. Sonuçta bir fantezi... Suat Sungur: Ben bir oyuncu olarak çok keyifliyim. Çünkü okul zamanı Hamlet oynarız, ama profesyonel anlamda bu şansı bulmak o kadar kolay değil. Hem bu yaşta hem bu zamanda Romeo oynamak çok keyifli bir iş. 1lerde "Romeo da oynadım işte" diyebüeceğim; hayallerdeki gözü kanb aşık Romeo olmasa da.... Suat Sungur'u hep komik rollerde izledik. Komikleştirilmiş bir Romeo'yu da sizin oynamanız bir tesadüf olmamalı? Suat Sungur: Tabii ki bir tesadüf değil, belli bir çizginin getirdiği bir sonuç. Bunun altında hem oyunculuk anlayışım hem dünya görüşüm yatıyor biraz da. Tiyatro Amargi'nin ilk oyunu "Yazmadan Dökülenler"de, Türkiye'nin çeşitli yörelerinden, on üç kadının öyküsü var... Tiyatro Kedi, bir ilki başlattı ve sahnelerini 12 ay boyunca açık tuttu. Tiyatro, seyirciye Romeo ve Juliette'i hayali bir evliliğin içinde sunuyor... Romeo karısının kaprislerinden bıkmış, Juliette ise ev işlerinden...