04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11 mmızdangeçti.elindekırbacı vardı, arabaya binip gitti. Ölüm haberi geldiğinde biz hâlâ oynuyoıduk... Savaşa dair soıı gelişmelcrden, akıbctinizhakkındakitartışmalardan,pazarlıklardanhabcrdarolabiliyormuydunıız? Bi/hiçbirşeybilmiyorduk.Birgiin babam "Müjde,Türkiye'yegidiyoruz"dedi.Buişin nasıl olacağını saptamak için birkaç kişi toplanıpbirmübadelekomisyonukurdular.Babam da komisyondaydı. 6070 giin soııra da yolaçıktık. Oncavarlığıbırakmakzorgelmedimi? Kuradağ ailesi Yanya 'da evlerinin öniinde. Biz çok varsıldık, ama Yunan idaresinde, iş Osmanlı zanıanında, Ziraat Bankası'nda güç yoktu, hiçbir varl ığımız kalmamıştı. Çok müdürdü. Aynı zamandamütcvellibcydi. Ya iyi hatırlıyorum, annemin bir sandığı vardı, niderebeyi.çii'tlik sahibi. Gittimoçiftliğide içindenevarneyoksa.eldençıkardık... bııldıım,mııazzamdı.()7amanlar,geliyorbiKalmak, miibadeleyi reddetmek miimrisi çifUik suhibine "Efendi ben çalıs,mak isti kündeğilmiydi? yorum, beni çiftliğine alır mısın" diye soruYa İtalyan ya da Arnavutluk tebasınageçyor. Çiftlik sahibi de kabul ediyorsa, "Al şu meliydiııiz, Yunan tebasına geçme izniniz yeri eviniyapotur" diyor ama oevyapanın ol yoktu. Sadece Yanya Müftüsü orada kalabilmuyor...Böyle70hanevardı,bizde... mek için Arnavut tebasınageçti... Yolculıık... INüfusvezenginlikdağılımınasıldı? Rumlar'a göre, Müslüman nüfus çok azdı 12001300 kişiydik, vapurla yola çıktık, ama hepsi geniş topraklara sahipti. Rtımlar, yedisekiz gün sonra Pendik'evardık.CiemiMüslümanlannyanındaçalışıyoıdu, babamın dekilehn 200'ü çingeneydi, onların Pendik'te çiftliğindekiyetmişhanenin hepsi I lıristiyan inmelerineizinverilmedi...Onlardakomisdı. Babam için çalışıılardı, ürcttiklcrinin yüz yondakileri öldürmcyc kalkıştılar, "ııeden bidc 60'ını bize getirirlerdi. (,'ok iyi hatırlıyo 7İ indirmiyorsunıız"diye... Neden indirnıcdilcr? Pendik'teyapacak bir iş yoktu, fakir fukaıaydılar hepsi. ..Onları Zonguldak'agönderdiler... Yolda, hastalaııaıı, yolculuğa dayanamayan oldu nııı? tki küçük çocuk öldü, onları "denizeatalım" dcndi, ama sonra ne oldu, bilmiyorum. Mühadele srtzleşmesi Anadolu'daki Ruınhır'ı kapsıyor, gclcnler de AnadoltTya yerleştiriliyor, Yanva'ıliiıı gvlenler ise Pcndik'e, Lütfii K., Lozun Mühudilleri Vukfı 'nııı gecesinde... neden? rum, Yunan devrindc bile, erzak gclirdi; palaSanıyorum, bundaC'unıhuriyefinilkMalites, soğan, hatta mangal kömiirü... Ali Ağa ıs yeBakanıMustat'aAbdülhalikRenda'nınpaıninde bir kâlıya vardı, o hallederdi bu işleri... yı var. Çünküoda Yaııyalı'ydı. Pendik'te de Isteklerimi/i bildirir, köylülerdegetirırdi. Rumlaryaşıyordıı.OdönemdclstanbıılBcle"Yunan devrinde" Müslümaıı nüfus icin diyesi'ninsınırları, istasyonun orada, Bostancıköpriisündebiterdi.Rumlar,sınırların Pennelerdeğişmişti? Önceleri vaziyetinıiz çokiyiydi. Fakat Yu dik'ekadargeııi^lelilmesi ivinçokvabaharnanlılar lzmir'e çıkip i lerleyince bizim de dii camışlar, çiinkii Pendik Istanbul'un sayfiyc yeri, ama kabul edilnıemiş. Onlaı da mübadezeninıiz bozuldu. Sokağa çıkamaz olduk... leyedahiledılmiş. UizonlardanbosjalanevleHiçcinayetişlendimi? Evet, Hayati Bey vardı, kızları mübadil ol ıeyerleştirildik. Siz kaç yaş ındaydınız? dusonra, I lafize,Zekiye,Talat... IşteonııölDokuz buı,'uk. Bi/. be^ kardeş, anne ve baba, dürdülcr. Evleri bize çok yakındı.hatlaogün IKtemmıız I924'tevapıırdanindik,"l^tel'enbizbahçedeoynııyorduk,çocuklarıyla... Yagelip tek tek odalarda kendi anılarını soluklandırıyorlar... Ya Hanya'ya dair diğer anlatılanlar? "Girit'te dedemlerin yağ ticarethaneleri varmış. Dedem çok dolaşırmış, Iskenderiye'ye de gıdermiş... Yanında, Afrika'nın kuzeyinden gelmiş esmer insanlar çalışırmış... Anneannemin babasının tiyatrosu varmış, Hanya'da. Müslüman kadınlar bu tıyatroya gitmezmiş, ama anneannem gızlı gizlı perdenin arkasmdan izlermiş... Sözde dedem de anneannemi tiyatroda görmüş... Böyle şeyler anlatılırdı..." Bir portakal özlemi var ki anneannesinin, Pekin'in kulaklarından eksilmiyor. Anneanne, şimdilerde pek bulunmayan Yafa portakalını bile beğenmiyor, iç geçiriyor, "Nerede Girit'in portakalları mandalinleri?"... Pekin de gözünün önünde uzayıp giden portakal bahçelerini canlandırıyor, bir de keskin kokularını... Yıllar sonra Girit'e gittiğinde, ne koku ne de uçsuz bucaksız portakal bahçesi buluyor. "Üstelık" diyor "Izmir'in portakalları çok daha güzeldı". Gidenlerin öykülerinden biliyoruz, müzikle kendilerini ifade edişlerini, anılarını kaleme almalarını... Gelenlerin ise, kendisinin de kurucusu olduğu bu vakıf kurulana kadar hep ev içlerine saklı kalmış anıları var... Ne yazılmış, ne çizilmiş... "Bunun pek çok nedeni olabilir" diyor Vakfın kurucusu da olan ve Mübadele Kitapları bibliyoğrafyası hazırlayan, Boğazıçı Unıversitesi, Batı Dilleri öğretim Görevlisi Pekin, "Araştırılması gerekir, ama gidenler gelenlerden daha çok çekti gibi bir ayrım yapılamaz... Belki onlar çok daha yalnızlık duygusuna kapıldılar"... Bu sorunun yanıtı daha çok, gidenlerin burada daha zengin bir hayat yaşamalarında aranmalı belki de... "Entelektüel bırikım meselesinden söz edilebilir mi" diye soruyor ve yanıtlıyor Pekin: "Gidenlerin çok fazla birikimleri varmış, okur yazarlık oranları yüksekmiş ve bir kültürü buradan oraya lannelervar? Üzaınanlarda Haydarpaşa'dan kalkan bütün trenler Pendik'te durur, beklerdi. Atatürk vc Inönü ne zamangelseler. Pendik'te inerleıdi. Birseferinde Venizelosda geldi... Geleceğini haber alnıı^ ve beklemeyebaşlamıştık... Hangiduygularla bekliyordunuz? Biz yaralıydık... Kulaklarımda hâlâ türkü vardı, "Istanbul'u alaeağız"diyorlardı,"Ayasorya'yıda"... Hatırlıyorum, gazetelerdeeıkmiij11, Venizelos TBMM 'ye geldiğin^ de, ınilletvekilleriprotestoetmişti, oda Inönü'ye bunun nedenini sorıııuijtu. Inönü de "ijükredin bu kadarla kalıyorlar" demişti "Şimdi dost olarak geliyorsunuz ama siz yiİ7İerce insanımızı kaybettiniz"... Mübadele sözleşmesi, İ!>, konııt, maaş gibi konıılarda iki tarafın da hii kümctleriııc soruııılııluklaryüklüyor, bunlaryerine getirildimi? Liltfii Kuradu)>, Pendik'egeldiğinde 9.5yaşındaydt... Sözleşmeye göre, geldiğiniz yerde ne kadar mal varlığınız varsa o kadarı dik"dedilervecaddenintamortasındabireve götürdüler. Büyük bir girinti, içinde de bir devlet tarafından karşılanacaktı, ev, arsa, tarsandalye vardı ve bir kadın oturuyordu. Bize la... Kıymet tapu üzeriııden belirleneeekti, "hoşgeldiniz" dedi ve anahtarı uzattı. O ka ama o gün de, kimse gerçek degeri üzeriııden dın, ev sahibi Runı'du. Kendi vapurları gelene kayıtyaptırmıyordu. 1924'dehicbirteijkilat kadar, üçbeş aile bir araya gelip beklediler, da yoktu, ne nüfus, ne maliye... Devlet kişj badiğerevleriboşalttılar. Ev sahibi ileahbapol ^ına ekıııek parası olabilecek kadar, yiiz para, duk, üçbe)} gün sonra giderken gelip kapının beş kuruş, her ne ise onu vermeye haşladı, ama o da kısa sürdü. Ama biz büyük kazık yeesjiğini öptii, aynı şey i biz de yapmıştık. Onların Yunanistan'da nereye Kİttikleri dik,çoksıkıntıçektik,malımızınkarşılığını alaınadık... ni biliyor nıusunuz? Dilveegitim... (iümilcine'de Bulgarhududunayakınbir Biz hiv Türkçe bilmiyorduk, ev sahibimiz dağ köyüne gitmişler. oysa onların hepsi balıkçı, perİ!>an olmu^lar... Pendik'te iki Runı bize I iirk(,x" "hoş,geldıniz" demişti, annem balıkcı kalmıştı, bizonlardan öğrendik, nere ağabeyinıe dönüp, "ne diyor li leyi?" diye sormııştu. Ağabeyım de çevirmi.şti, "kalos ye gittikleriniveakıbetlerini... 1920'lcrin Pendik'inden belleğinizde ka irthele". Pendik imamı bizealfabeyi öğretti. Sonra daokulagittik... Pendik'te iş yoktu, babam bir yıl tzmir'deçalıştı.hastalandı vedöndü. Annem, altıyedi yıl tütünde çalıştı. Yaşamak için aklımza ne gelirseyaptık... Bizegeldiğimizde veıilen ııfak tefek tarlaları saltık. i'arlalarınız deger kazanmış ııııydı? Yok, değer diye bir şey yoktu o zanuın. Değer kazansa ne olaeak kı, kıme satacaksınız, kimsede parayoktuki... Devlet teşekkülle«•" Rumca dersleri verildiğini öğrenince "Anadilımdir, canlandırayım" diyor. Kısa surede çeviri yapabilecek kadar Rumca öğreniyor. Sonra Girit'te ** soluklanıyor, elinde Türkiye'ye geldiğinde 1617'sinde nişanlık bir kız olan teyzesinin çizdiği harita, anneannesinin evini buluyor. İçinde birilerinin yaşadığını görüp, kapıyı çalmıyor... Pekin'i en çok şaşırtan, iki tarafın kendilerini tanımlama dilleri... Türkıye'den gidenler kendilerini Sakine Hanım, çocukluğunda babası ve kanteşiyle... mülteci ya da göçmen olarak taşımışlar. Gelenlere baktığımızda ise göze adlandırıyor, mübadil ise gelenlere ait bir batacak bir yazıçizi yok. Edebiyat derseniz, tanım. Mübadillik de bir statü. Pekin, yeni yeni yazılıyor. 30'lu, 4O'lı yıllarda ailesinin vurgulamalarını anımsıyor, "Biz yazılmamış, bunun siyasi nedenleri olduğunu muhacir değil, mübadiliz". Bu vurgunun düşünüyorum." Müfide Pekin'in Rumca altında yatan şu "Muhacirler beş parasız bilgisi, anneannesinin ölümüyle birlikte geldiler, onlara toprak, mal verildi.. Biz ise eskiyor, unutuluyor. 1991'de, Bilar'da orada mal, toprak bıraktık"...^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle