Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
h /. Sayfanın devamı Hiçbiranlamıyok Isimararkenöyleortayaçıkıverdi. Hoşumuzagitti. Kulağa da fenagelmiyor. Birçok kişinin imrendiği bir noktadasınız. Paris'c gelip modaevi kurma fikri nasıl gelişti? Ece zaten liseyı bitirip Paris'e gelmışti. Burada bir moda okulunda okuyordu. Ben de Istanbul'da tekstıl alanında, şu aııdaki gibi olmasa da, benzer bir iştc çalışıyordum. Birmarkamız vardı. Amerikalı bir fırma ile ortak bu ürünün, Anıerika 'da dagı tımı nı yapıyorduk. Eceokulubıtınnce, birarkadaşıyla birlikte ısrarla gönılekkoleksiyonu yapınak istedı. Gömlek o dönemde, 1991 yılından söz ediyorum, çok popülerdi. Sonundabizde, Türkiye'de bu işe gırdık. Sadece beyaz pamuklu kumaştan yapılmış, üzerine çiçek motiflcri işlenmiş, aynca inanılmaz detaylan olaıı bir gömlek koleksiyonu hazırladık ve çok tutru. Çevreden birçok kişı bize "Neden Paris'teki 'Pretâ porter' fuanna katılmıyorsunuz"diyeısraretti. Bİ2 de 1992'de, bu fııara başvurduk. llatta, öyle apar topar bir şckilde son anda başvurııda bulunmuştuk kı, bıze çok kötü, öy le kenarda köşede kalnıış bir stand düştü Ama buna rağmen fuar sırasında, çok önemlıuluslararasıalıcılargelıpbızibuldu. Ve işe haşladınız. Başka sorunlardayaşadınızmı? Tabii, hem de nasıl Bızını gibi gcnç modacıların en biiyük sorunu aslındabu. Kapitaleksıklıgı I'roblemdeburadabaşlıyor (,'okazişadamını da bu işe ikjıa edebiliyorsunuz. Birdiğerzorluğudakadınolduğumuz ıçın yaşadık. Bu işte kadın olarak var olabilmek de çok kolay degil. Moda deyınce akla nedense kadın gelir, ama bu piyasada daha çok erkekler hâkım. Bu durunıdabizimartı bırçabaharcamamızıgerektirdi. Yabancı bir ülkede bir şeyler yapmaya çalışmak da sizin için bir dczavantaj olmuştur sanırını. Doğru. HğerbizFransızolsaydık her şey daha farklı olurdu. Örneğin Fransa'run kendi modacılanna sağ ladığı destekten biz de yararlanabi 1 irdik. Ama biz örneğin Fransa'nın değil de Türkiye'nin modactsı olduğumuz için o modacıların yaııında koşuya hep onlan n on adım geri sindcn başlıyoruz. Amerikalı, lngıliz veya Fransızlarher zaman sızin önüniı/deoluyor. Paris deyincc pck çok insanın aklına moda geliyor. Dünyanın enöncmli modacıları, nıodacvleri, yani sizin rakipleriniz hep bu kentte. Bu sizin işinizi daha da zorlaştırmadı mı? Tabii ki çok zorluklar yaşadık. Ama Parıs'te olmanın avantajları çok daha tazla. Kısa süre önce burada moda haftası oldu. Türkiye de dahil, dünyanın her yerinden Avustralya'dan tutun Çin'e kadar, dört bir yandan, bınlerce uluslararası alıcı ve gazeteci geldi Paris'e. Türkiye'de örneğin Istanbul'da böyle bir şey gerçekleştirebilir nıı sini7? New York'ta ve hatta Londra'dabıleyapamıyorlar. Pansdışında bir de Mılano çok önenıli bir mcrkez. Bir de oraya gidip kreasyonlarmı oradasunuyorlar. Maalesefbu işin kuralı bu. Bu ıki iilkenin dışındabırşeyyapamıyorsunuz. Peki Fransa'da değil de Türkiye'de olsaydınız? Biz işe Türkiye'debaşladık. Ama eğer orada kalmış olsaydık işımiz çok daha zorolurdu. Birkerebugün enştiğimiz noktaya hayatta gelemezdik. Size şöyle bırörııek vereyım BızimDiceKayekdışındaDice adıyla da kreasyonlanmız var. Bu çizgının ürünlerinı de burada satıyoruz. Ama üretimi Türkiye'de yapılıyor. lçine de doğal olarak bu yazılıyor. Şimdi bukıyafetleri pazarlamak üzere Paris'te bir butığe gittigimizde kıyafetin içindeki "Made in Turkey" etiketini görenler "Biz bunu bu etiketle alamayız, bunu değiştinn" diyorlardı. Neden? Çünkü o güne kadar bu kişilerin Türkiye ile ilişkileri hep olumsuzolmuş. Hep sorun çıknuş. Türkiye'nin hep kötü mal üreten bir inıajı olmuş kısacası. 1 iem bizi tanımıyorlar hem de kıyafetin içinde Türkiye yazıyor. Butiklerheptek1 iflerigeri çevı rıyorlardı. B izim çalıştığımız butikler de hep şık, lüks butikler. Ancak biz de inat ettık. Türkiye'nin size herhangi bir desteğioldumu? llkbaştahıçdesteğıolmadı. 1999 ortasına kadar her şeyi kendi gayretlerimizle yapmaya çalıştık. lkı buçukyılöncetesadüfen'lstanbul lekstıl I hracatçıları Birliği' (1 Tl B) Başkanı Oğuz Satıcı ile tanıştım Göreve yenı gelmışti. Kendisiyle karşılaştığım gün galiba yine ış nedeniy le moralim çok bozuktu hatta. Bütün sıkıntımın acısını adeta ondan çıkardım. Türkiye'nin en çok ihtiyacı olan bir şey imajı. Yurtdışında reklamını, tanıtımını moda aracılığıyladapekâlâyapabılır. Bugün tekstilde dünyanın en ileri gelen ülkelerinden olan Italya veya Fransa kendi modacılanna destek veriyor. Türkiye niçin bunu yapmıyor? Neden bizleri yalnız bırakıyor, falan diye bütün şikâyetlerimi söyledim. Oğuz Bey de herhalde ko A.