Katalog

CUMMURİYETDERGİ IIAFTAlNNOTLARİDuvauAsena Bir güç kadın ki o... O 4 nca sıkıntı ve sorun arasında güçlü kalanlara, ne yaşarsa yaşasın acılann kadını olmayanlara, kendinc güvenenlere, başa gelen çekilir demeyenlere, kimseye muhtaç olmayanlara, pek çok şeyi tek başma yapabilenlere hayranlık duyuyorum... tşte Feride Aytekin'e de bu yüzden hayranlık duyuyorum. üu yazıyı, parmağının ucu kesilse ya da yüzünde bir sivilce çıksa ortahğı yıkan, sürekli ağlayıp yakınarak, ilgi dilenen, hiçbir şeyin üstesinden tek başına gelemeyen kadınlara ders olsun diye yazmıyorum. Bu yazıyı gerçekten ciddi sorunlan olan insanlara bir örnek olsun diye yazıyorum. 'Güneşi Avcuma Koy' kitabını Ilgaz dağlannın tepesinde bir solukta okuyorum ve ertesi gün, Feride Hanım'la tatlı bir güneşin altında konuşuyorum. Feride Aytekin'in üst üste geçirdiği hastalıklannın riimü acı verici ve öldürücü... Doktoru Sadık özen'in kendi kitabında anlattığı gibi Feride bunlardan, 'grip ya da nezle' gibi söz ediyor. Cıvıl cıvıl giysileri ve ilaç yerine kııllandığı şapkası ile sıralıyor hastalıklarını... "Lupus, bağışıklık sistemi güçsüzlüğü, sistemik olursa bütün organları etkiliyor. Romatizmaya bcııziyor, bitkinlik, eklem deformasyonu, kas, eklem, böbrek tutulması, görme kaybı, saç dökülmesi yapıyor. Gün geliyor kıvnlıp kalıyorsunuz, yürüyemiyorsunuz. Gün ışığına bağlı, cğer karanlıkta yaşasam belkı bir şey olmayacak. Sikloderma ise dokunun elastikiyetini kaybetmesi. Yüz kasııak gibi gerilıyor, cğcr iç organlarını sararsa kalp, böbrek taş haline geliyor ve öldürüyor. Reyno, ışığa aşırı hassaslık, güneşe, kara sarmış. SLE'ye ait yaygın, vücutta simetrik bir görüntüyle gelişen kuru, [email protected] kırmızı beyaz hareli, kaşıntılı yaralar. Giyinemiyor, yiyemiyor, kollanm kıvnldığı için yüzümü bile yıkayamıyordum..." Güneşi görmemesi gereken Feride, kocası nedeniyle Antalya'da.. Çok sevdiği doktoru Erbak hoca ona; "elimizde üç kalem ilacımız var, bakamıyorsun, soğuğa aşın hassasiyet gerisi sana kalıyor, bütün gücünü seferber oluyor, elimi soğuk suya tutsam mosnıor et, yaşamayı seç, arkana bakma, içindeki olur, soğuk yatağa girsem ceryan çarpmış cevheri, azmi, yaşama sevincini avuçlanna gibi hissederim. Miyosit ise vücudun al" diyor. Feride de böyle yapıyor. iltihap üretmesi, kas tutulması ve felç Bedensel acılan sürüyor da sürüyor. Kol ve yapıyor. Her seferinde hastalıklardan biri bacak kemikleri yay şeklini ahyor. Yüzde ağırlık kazanıyor..." asimetri, sol yüzde DLE, buna bağlı olarak Onun kitabından birkaç cümle; dudağın sağa çekilmesi başlıyor "Dolabımdaki şık ayakkabıların çoğunu Oturamıyor, kalkamıyor. Çenesi tutuluyor, yediklerini yutamıyor. Bu arada bir de zona oluyor. Edebiyat öğretmeni olduğu için, derslerine giriyor, sınav kağıtlannı okuyor. Üç ilacından biri damarlarda daralma yaptığı ve körlük tehlikesi olduğu için bırakılıyor. Aylarca tetkikler yapılıyor hastanelerde yatıyor. "Mümkün olsa bedenımı burada bırakıp beynimle ve ruhumla buradan dışan çıksam diye düşünüyorum" Feride Aytekin, ciddi sorunlan olanlaru örnek olmalı. diyor. Kendini her iyi hiçbir zaman giyemedim. Bir yıl sonra ıstemik lupus beni kıvırdı bıraktı. Steroidler kılo aldırdı ve ayakkabılar dolabımda öylece kaldılar... Tetkiklcr tam 20 gün siirdii. Kas biyopsisi göstermiştı ki kas demetleri içinde SLli'ye ait kurumuş iltihaplar var, kasları çalıs.nıaz lıale gctinniş. Akciğerler su toplamüj. Gözde ağızda kııruluk var....Vücudumu yaralar hissettiğinde, hastanedcn kaçıp, gezmeye gidiyor, vali yardımcısı eşinin yanında yer ahyor. Ve kanser... Ve bir gün memesinin ucundan kan geliyor... Mamografi sonucunu doktor şöyle açıklıyor; " 6 mm çapında, hareketli, iyi luıylıı olmayan bir kitleniz var... Solid bölgeler de görülüyor. Bu görüntü ve kanamalı birgöğüs... En kısa zamanda almalı, sizi ondan kurtarmahyım..." Feride ilk kez isyan ediyor, " Minik bir kitle için hepsini kazımak şart mı, sadece o bölgeyi alamaz mısınız?" Iki kızına bunu nasıl söyleyeceğini düşünüyor. Başka şehirdeki eşini anyor, "dönemiyorunı, testler yaptırmam gerek, kansermişim, acilen ameliyata girmem gerekiyor." diyor. Bütün bunları yaşarken Feride hanım YALNIZ... Çok sevdiği kocasının çok önemli bir işi var.Vali yardımcısı o. Eşinin yanına gelemiyor... Tek başına kanser ameliyatına giriyor... Anestezi uzmanı; "hocam hasta makyaj yapmış da gelmiş" diyor... Bayılmadan önce hocayla sohbel ediyor, "altı yıl önce Lupus beni felce soktu, doktorlar pes edip, beni bıraktı, ama Erbak hoca kortizonla ve sevgisi, şefkatiyle, dürüstlüğüyle beni ayağa kaldırdı, o olmasaydı sizler de bu zahmete girmeyecektiniz" diyor. Ayıldığında şöyle söylüyor; "uyandım ya gerisini hallederim" Ancak hastalık bir lenfe bulaştığı için kemoterapi başlıyor... Silikon ve peruk kullanıyor ama "silikon güneşte ısınma yapıyor ve göğsümde bir ateş topu taşıyordum" diye anlatıyor. Radyoterapiye ise vücutta yaralar olduğu için geçilmek istenmiyor. Ancak radyoterapi başlıyor... O yine yalnız... Hastanede bir kadın, "Senin kocan yok mu" diye soruyor. "Var... Mülki amir. Uzun süre işini bırakamaz, kızımızla ilgileniyor. Bir sıkıntım olursa ararım geliverirler" diye savunuyor eşini. Feride Aytekin'in kitabında yalnızca hastalıklar yok... Acısıyla tatlısıyla, hatta neşesiyle bir yaşam dersi var adeta. Sadece Ankara'da satılan bu kıtap yeniden basılıp yaygın bir dağıtıma verilirse mııtlaka okuyun, oııu tanıyın... Eskişehir'den kalkıp Çankın'ya gelmişti. 8 Mart etkinliklerine katıldı, rehabilitasyon merkezinde üzürlülere moral vermeye gitti ve akşam da kma gecesinde hep beraber güliip oynadık... Evet oynadık... ^ SEKS, DALAVERE, KULTUR ihayet Genco Erkal'ın yönetip oynadığı, Şebnem Özınal'ın memesinin görünmesi nedeniyle basımmızın ilgi duyduğu Yanşma'ya gidebıldim .. Oyunu ben de herkes gibi Özinal'ın mcmcsi sayesinde duymuş ardından da pek çok kişinin, "Genco gibi bir sanatçı nasıl böyle bir oyun seçer, bunu nasıl yapar, yazık, vah vah, bu ona yakışır mı" sözlerini dinlemiştim. I.aurent Baffie'nin yazdığı, Umur Bugay'ın uyarladığı, Sadık Kızılağaç'ın gıysileri hazırladığı oyun hiç kesintisiz, bir saal 45 dakika sürdü. Ziya Kürküt'ü, Zeynep Iıgat'ı, Şebnem Özinal'ı keyifle seyrettim. Seyirci ile müthiş bir ilişki kuran Erdem Akakçe'ye bayıldım. Ve oyun boyıınca sahnede kalan Genco Erkal'a bir kez daha hayran olduın. Sıradan bir komediyi bile nasıl böyle keyitli ve kaliteli bir hale getirebilinmın dersini venyor gıbıydi. Ona, Gan Yücel oyununda nasıl hayran oldumsa, yapımcı Franck rolünde de o kadar sevdım. Uu oyunun Şebnem'in memesine ya da ilk sahnedeki açık saçık kostümüne hiç ihtiyacı olmadığına, bunlar olınasa da tıklını tıklım dolu olabıleceğine karar verdim. Yalnızca bir tiyatrosever olarak, oyunu beğendinı ve dışan çıkarken, "vah vah, nasıl da yapmış, niye yapmış, hiç yakışır mı" falan demedinı. Diyenlerin de sanki Genco Erkal vatana millete zarar vermış gibi neden böyle düşündüklerinı hiç anlayamadım. İyi uyarlama, iyi oyuncular, iyi yönelim... Daha ne olsun? ^ BİRKAÇ KİTAP Dharma Yayınları 'Harbi Delikanlılar' adlı bir kitap yayımladı. Wıllıam Pollack yazmış... 'Oğullarımızı delıkanlılık efsanesinden nasıl koruruz' denıyor kapağında. Bir tuğla görünümunde olması sizi ürkütmesin, pek çok örnekle çok kolay okunuyor. Oğul yetıştırenlere tavsiye ederım. Bir de 'Kibele' var.. DSP Uşak Milletvekilı Op. Dr. Mehmet Yaşar Ünal yazmış. Ünal kitabında "Eski Grek uygarhğı kendi başına gelişen özgün bir uygarlık mı? Evet öyledir dıyen olursa klasik Grek uygarlığından ikı bin yıl önco yazıyı bulmuş, arşivler oluşturmuş, ilk destanları yazmış olan uygarlıkları nereye koyacağız" diye soruyor. Tarihten ve arkeolojiden hoşlananlar için ilginç bir kitap. Keyifle okunan bir başka kitap ise Aydın Boysan'ın 'Yüzler ve Yürekler'i. Boysan'ın seçtiği pek çok yüz var kitapta ve onun tatlı üslubuyla sunuluyor okura. Boysan; "sözünü etmeye değer kışi ölçüsünü saptarken, önce ilginç, sonra da saygıdeğer ve sevgideğer olmasını kabullendim... Bu kitap, benim sözünu ettiğim kişilerle birlikte yaşadığım çok sayıda sahneler dizisidir, ya da onların ayrıca yaşadığı" diyor. ^ N