Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I TEMMUZ 2000. SAYI 748 Bu stüdyolar evreninden nefıtediyordu: "Bizler, akşamları ;poda varolmayan tek ticari lahz..." tdollerin insanustü çev:sinde şaşkındı, çünkü içitıde ıtkunun alevi parlamıyordu, erçek bir başan arzusu beslemiordu, sadece alınyazısı gibi bir ;ydi bu onun için, zevke yani arolmaya susamışlık ve unutıak ihtiyacı... Mutlulukpeşinde urmaksızın koşan bu köklerinen kopmuş kadın, aslında öncekle ruh olduğu halde, imaj olaık som bedcndi. Oysa temelde üzünlü bir çocuktu, mütevazıyı, kolay yaralanıyordu. Yürek yakıcı parlakhğı, göremli, serap gibi iri gözleriyle Lva Gardner, sükunu hiçbir zaıan bulamayacaktı, güçsüzlük e ifrat arasında başı dönmüş; ereklerden, tütunden, luksten, aloldenesrik... "Hep gerçek bir dosta, birlikte aşayabileceğı ve bir aıle kurabi;ceği bir erkeğe rastlamayı arzuîdığını söyler dururdu. Ne var i, bunun için özgürlüğünü yitirneyi kabullenebileceğine inannıyordum" demişti arkadaşlaındanbiri. Ava Gardner: Dünyanın en güzel hayvanu.. Çıplak ayaklı kontes, kaderin ^içlerine ve içgüdülerine teslim tti kendini. "Karanhkta bir lambaya gerek cuğunu aldırmak için îngiltere'ye gidecek inim duyan çocuk gibi, balçığa batmış ve ve üçüncü kez boşanacaktı kahrolarak. :orkmuş olarak gizlenirken sevilmeye ihtiBir başka arkadaşı "Acı çekmesini engel'acım var.." demişti kendisini en iyi anlaya lemek için ona el koymak isteği uyandınlilecek erkek Mankievvicz'e. "Ava, terk eyordu bizde" demişti"' Senden kaçı yorum lilmiş bir çocuktu" diyecekti ikinci kocası ama sana ihtiyacım var' dergibiydi." Zaman katildir. Ava Gardner 25 Ocak 1990'da, 68 yaşındaöldü. "Birerkeğin kolAva Gardner'in asıl trajedisi, kollarıyla lan arasındabüzüşüp kalabilmenin eksikli" >ek çokerkeği sarmasınakarşın, çocuk sağini duyuyorum, aynı zamanda da yalnız olıibi olamamasında yatıyordu. Sinatra ile >lan gürültülü pahrtılı ilişkisinde doruğa çı mayı yeğliyorum" demişti yaşamının son yıllannda. Uzun yıllar Londra'daki apart:an bir yaraydı bu. 1948 'de tanışacaklar, üç n\ sonra evleneceklerdi. 1953 'te "Mogam man dairesinden köpeğini gezdirmek dışındahiççıkmadı. >o"nun çevirimi sırasında, Afrika'nın boKuzey Carolina'nın düzlüklerindeki yok£ucu rutubetinde, Ava hami le olduğunu ansul çocukluğunu hiçbir zaman unutmayan adı. "Havalarauçuyordum: Sevebileceğim bu kraliçe, doğduğu topraklara, bir köylü giıdamın kansıydım ve onun çocuğunun anbi, gömülmeyi istemişti. Zaman katildir. lesi olacaktım." Bu varoluşunun en zor anAşklarımızdan geriye ne kalır?. .^ anndanbirisiydi."Dünyayabirçocukgetiirseniz" diyordu sonradan acı acı "eşinize nazbut ve sevgi dolu bir aile sunmalısımz. LeNouveau Cinema 'dan çeviren: Frank ve ben bu kapasitede deği ldik..." ÇoEMREÇAĞATAY BASKENT GUNLERİ Teşekkür çiçekleri MÜŞERREF HEKİMOĞLU esimHeykel Müzesi'nin takı kutusuna benzeyen şık salonunda mevsimin son konserini izledi başkentliler. Küçük piyanist Emrecan Yavuz, değişik bestecilerden bir demet sunuyor. Üstün yeteneğini geliştirmek yolunu açanlara müzik bahçesinden solmayan çiçeklerle teşekkür ediyor. Küttür Bakanı Istemlhan Talay da mutlu gülümsüyor. Bu konserde onun da eli, yüreği var. Üstün yetenekli çocuklann desteklenmesiyle ilgili yasayı yeniden yaşama geçirmek için büyük çaba gösterdi. Bu konser o çabanın ürünü, Emrecan Yavuz, Devlet Konservatuvan'nda üstün yeteneğini geliştirmek için gerekli eğitimi alıyor şimdı. Kâmuran Güldemir'in öğrencisi, genç yetenekleri tırmandıran bir hoca konservatuvarda. Piyano dalında doruklara tımnanan Fazıl Say da onun öğrencisi. Dinleyiciler arasında Hacettepe Üniversitesi'nin yeni Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'da var. Küçük piyanisti içten kutluyor, ama Devlet Konservatuvan da, üniversite de üstün yetenekleri desteklemek olanağından yoksun bulunuyor. Parasal olanaklar çok sınırlı. Devlet Konservatuvan Müdürü Ali Doğan müjdeledi. Dar olanakları genişletmek için bir vakıf kuruluyor. Devlet Konservatuvan Kültür ve Sanat Vakfı. Boşlukları doldunmaya, belli sorunları çözmeye hazırlanıyor. Yönetim kurulunda mimar Ragıp Buluç, DP eski Konya Milletvekili Özer Ölçmen de var. Sanat kurumlannda sorunlann tırrnandığı bir dönem. Vakıf üyelerine kolay gelsin! Küçük piyanisti izlerken iki küçük kız canlandı gözümde. Idil Biret ve Suna Kan. Adlarına yasa çıkarılan iki harika çocuk. O yasayla Paris'e gittiler, biri piyano, öteki keman dalında parlak sınavlar verdi. öğrenim sona erdi, konserler başladı sonra. Hâlâ çalıyoıiar. " Birbirinden güzel konserlerie seçkin yerleri var çağdaş yorumcular arasında. 1940'lardan 2000'lere uzanan çizgide güzel paıiıyor yıldızlan. Müzik devriminin anlamı, boyutlan giderek anlam kazanıyor düşüncemde. Kuşkusuz belli eksiklikler de var, belli kuruluşlar yanm kalıyor, örneğin harika çocuklar yasası var, emprezaryoluk kurumu hiç düşünülmüyor. Idil Biret, Suna Kan ya da yasadan yararianan yetenekler devletin desteğine, özverisine en güzel karşılığı veriyor ama eksikler nedeniyle, ömeğin emprezaryoluk olmadığı için dünyaya açılmak çok kolay değil. Yalnız yorumcular için değil, bestecilerimiz için de aynı durum. Tüm kurumlar, kuruluşlarda yeniden bir yapılanmanın zorunluğunu vurguluyor sanatseverler. Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın düzenlediğı anket, sanatçılann, sanatseverlerin gündemınde geniş yer tutuyor, ilgınç tartışmalara yol açıyor uzun süredir. Kimi kişiler eleştiriden hiç hoşlanmıyor, özeleştiriden de yoksun kalıyor ama kültür ve sanat yaşamının güçlenmesi, çağdaş düzeye varması için eleştiriyı, tartışmayı, uzlaşmayı kaçınılmaz bir koşul diye düşünenler çoğunlukta. Halkımızın beğeni düzeyini düşüren oyunlardan, kimi konserlerde yaşanan düş kınklığından yakınanlar da çoğunlukta çünkü. Yakınmak değil, düzeysizliği aşacak girişimler bekleniyor. Yetenekleri geliştirmek, desteklemek, teksesliliğe karşı çoksesliliği örgütlemek zorunluğu belirtiliyor. Vakıf kurmak olumlu bir girışim ama sonrası da gerçekleşmeli deniyor. Emrecan Yavuz, UMC«mal Erkin'in Duyuşlar'ınıKüçük Çoban'ı da çaldı o akşam. Müzik devriminin öncülerinden, çağdaş düzeyini güzel kanıtlayan bir besteci Erkin. Yapıtlan çalıyor ama o kuşağın açtığı yol boş kalıyor giderek, nedenlerine eğilmek gerekmiyor mu? Genç bestecilere bir çağrı, bir destek, çabalannı değeıiendiren, ödüllendiren bir kurum yok! Olsa kompozisyon dalı da yeşerebilir. Emrecan Yavuz'a dönüyorum yeniden. Konser sona erince coşkuyla alkışlandı. Bis için yeniden oturdu piyanoya. Kültür Bakanı da seslendi: "Ne Kültür Bakanı İstemihan Talay... çalıyorsun?" Çok güzel gülümsedi "Sürpriz", dedi. özyapıtını çalıyor. Konserden sonra konuştuk, yaklaşık 15 sürprizi var! Biri de kuşlar. ölü kuşlara şarkı söylüyor. Çevre kirlenmesine tepki belki de... Konserier sona erdi ama diplomatik partiler sürüyor, sıcak günlerden sonra güzel bahçelerde, teraslarda buluşuyor başkentliler. Ulusal bayramlar kutlanıyor, veda partileri veriliyor. Çankaya'daki Hindistan Elçievi'nde de Yeni Delhi'den gelen bir diplomatı selamladı kimi başkentliler. Aloke Sen, Hint Dışişleri'nin önde gelen kişılerinden biri. Hindistan elçiliği sevdiğim bir yapı Çankaya tepesınde. Ünlü mimarımız Sedat Hakkı Eldem'in çizgilerini taşıyor. Bahçesine ekler yapıldı, önünde duvarlar yükseldi ama Sedat Hakkı'nın çizgileri güzelliğini koruyor. Evsahibesi bayan Srilata Bhadrakumar da hoş bir Hintli. Renkli sanlerıyie Uzakdoğu kadınlarının gizemini taşıyor. Güzelliği ötesinde sıcak esintisi var.^ Ava Gardner ve Frank Sinatra, yıl 1948...