20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEMMUZ 2000. SAYI 748 ce biri bize seslendi: "Ben rotamı kaybetn.Nereyegittiğimizibilmiyorum."Sabaha ığru kaptan seslendi: "Işıkgörüyorum. Herlde Varna'ya yaklaştık." Mavna aslında Anadolukavağı'na yanaşıştı. Yarı çıplak üç çocuk bir de sıyah komnezonlu kadın. Yani annesi Cilıa. Babasın haberi olmuştu gelişlerinden. Onlan Kuçeşme'den gelıp aldı. Babasını görünce ınesi bayılmıştı. önce Ruslarla dolu bir ülteci bmasına sığındılar. Anne günlerce eşler içinde yandı. Birileri onlara entari ve yecek venyordu. Ama bir süre sonra paraıı Romanya ve Bulgaristan'daki bankaların gelmeye başladı. Osmanbey'de Lunaırk'ın karşısına lüks bir apartman dairesıne şındılar. Derhal aşçı, oda hizmetçisi ve soılara bakan bir uşak gelmişti. Çocuklara da rer Levanten mürebbiye. Böylece Rusı'dakine benzer varlıklı bir hayata yeniden ışlamışlardı. Annesi, Tatyana ile Alexandra'yı Notr ame de Sion'a yerleştirdi. Sınıf kalabahkÜç, dört Rus öğrenci ve Levanten kızlann dışındakiler Türk'tü. Türk kızlarından ri de Füreya Koral idi. Tatyana Büyükai'dakı Şakir Paşa Köşkü'ne gidip gelmeye jşlayacaktı.Liseyıllarında Füreya fenböımüne, Tatyana ise Edebiyata girdi ama jstluklan hep sürdü. lstanbul'daki hayat inişlı çıkışh olarak sü:cekti. Tahtakurulu evler, annelennin tüberilozu, yaşamlanna düşen gölgelerdi. BabamermileruçuşurkenTrakya'dadeğirmen ılıştırmaya gıdiyordu. DamedeSion'ubitırinceünıversiteokulayaBelçıka'yaLiege'dekıteyzesıninyanıa gittı. Babasının isteği üzerine kimya okuacaktı. Liege'de rahatı yerindeydi ama lsınbul'uçoközlüyor, Belçıkalılarıdasematikbulmuyordu. Belçika'dabir Rus aılesiin oğlu ile tanıştı. Genç adamm evlenıp Afka'ya bırlikte gitme teklifini kabul edecek adarbirlikte oldu onunla. Kimya tahsilinı anda bıraktığına hayıflanmadan Nikıta jtrpof Patrikiyef ile evlendi. Yeni ülkesi Niasaland'dı.Sutesisatıvemusluğuolmayan vine 40 günlük yolculuğun sonunda ulaştıır. Güneş çarpmasından düştüğü yataktan ambu, ot ve ç amurdan yapılmış bir evin kaını olarak uyandı. Yerler yılana karşı cilalaıyor, bahçede dolaşırken önünden aslanlar eçebiliyordu. Afrika yıllarında çok sevdiği hay vanlarla irlikteydi: "Bir sabah "konde"de otururken ir zenci geldi. Elinde küçük bir maymun avrusu tutuyordu. Bana uzattı. "Bir bob" jiling) dedi. Parayı uzattım. Bob'u kucağııa aldım ve ona âşık oldum. O günden sonra Job'suz bir hayat tasavvur edemez oldum. Konde"ye otururken, dikiş dikerken, kitap »kurken ya omuzumda ya yanımda ya aramda olurdu. Kaç yaşında olduğunu bilmiordum ama 78 ayhktı sanmm. Yüzü çok nanalıydı ve sevgi dolu gözleri vardı." Tatyana Rus kocası ile Türkiye'ye geldi. •Jikita, SivasDivriği demiryolunu yapan ; ransız şirketinde çahşmayabaşladı. ArdınlandabirlikteKarabük'egittiler. Anadolu'da :ocasının yanına gitmediği zamanlar Tan ga:etesinde çahşıyordu. Cağaloğlu'na gidip geirken Nâzım Hikmet'le bile tanışmıştı. Savaş yıllarında kocası tngiliz ordusu ile >uriye'ye gıderken Tatyana da üniversiteye levam etmeye karar verdi. Aynldılar. Berna ve Tatyana Moran... Karabük 'te geçirdiği yıllarda at sırtında... Tatyana, eşi Berna Moran ve öğrencUeriyle tstanbul Üniversitesi'nih b'nünde. masını istediler. Üniversite öğrencıliği ıse bu ilginç formalıtenin ardından rektörün hayırh olsun sözleriyle başladı. Ingiliz Filolojisi 'nin başında Halide Edip Adıvar vardı. "Onu çok merak ediyordum. Benim için o Fatih'te ve özellikle Sultanahmet Meydanı'nda kürsüye çıkıp yüzlerce insana seslenen yüzü açık, genç, güzel ve cesur birkadındı.Üniversiteninaçıldığıgünlngıliz Filolojisi odasını buldum. Geniş ve büyük olan bu odanın dibinde, bir masanın arkasında ufak tefek, kır saçı topuzlu, yaşlıca bir ha 90 yaşındaki Tatyana... Bazel 'den alıp dilci olacaktım. Bunu Halide Hanım'a bildirdiğim zaman pek memnun olmadığını fark ettim fakat hayır da dıyemedi." Tezi kabul edıldikten sonra Halide Edip Adıvar onun için asistanlık kadrosu için büyük bir savaş verecektı. Bu nedenle Tatyana onun dürüstlüğüne hayran kalmıştı. Sene ortasında Edebiyat Fakültesi yanınca Dolmabahçe'ye, şimdı resim müzesinin olduğu yere taşmdılar. Yeni gelen öğrenciler arasında Tatyana'nın yaşammı birleştireceği birkişi vardı: Berna Moran...^ nımınoturduğunugördüm. Buhanımşube başkanı meşhur Halide Edip Adıvar idi. Yuvarlak yüzlü ve insanın ıçine işleyen koyu gözleri olan bir hanım. Bir elinde sigara, öbürelinde büyük birtespih vardı." Tatyana, üniversiteye büyük bir hevesle başla'dıktan sonra Halide Edip Adıvar'ınbölümünüyetersizbulupsıkılmıştı.Bölümünü değıştırmeyı düşünüyordu. " Allahtan sömestr ortasında dünyanın en meşhur beşdilcisinden biri Oxford'lu genç Prof. Bazel geldi ve hayatım değişti. Tezimi TANPINAR VE ADIVAR • Ahmet Hamdi Tanpınar stanbul Ünlversitesi... "1941 'de bütün dıplomalarımı yanıma ilıp Beyazıt'takı Edebiyat Fakültesi'negitim. Ahşap bina tenhaydı. Kayıt bürosuna jittim. Beni öğrenci olarak kabul etmenizi ıstiyorum" dedim. Diplomalanna bakıp onu lcabul ettiler. Haftaya geliprektörünelini sık 1947'de Maraş'tan kendini milletvekili seçtirdi. "Niye bunu yaptın" diye sordum. Cevap aldım "Para için". Aynı zamanda bir evli kadına ümitsiz bir aşkla bağlanmıştı. Onun için de belki bir müddet uzaklaşmak istiyordu. Ankara'da Büyük Millet Meclisi'ne devam ederdi. Fakat hiçbir zaman orada konuşamadı. Bir arkadaşıyla küçük bir dairede oturuyordu. Yataktan, birkaç iskemleden, masadan başka bir şey yoktu. Pencerelere perde yerine gazete yapıştırılmıştı. Ankara'dan döndükten sonra Hamdi, profesör olarak Edebiyat Fakültesi'ne girdi. Aynı zamanda da güzel sanatlarda ders veriyordu. (...) Bir gece geç bir saatte geldiğimde Hamdi'yi çok heyecanlı gbrdüm. Tanya ben bugün şehir tiyatrosuna gittim, piyes fena değildi. Herkes piyes yazıyor, ben aptal mıyım niye yazmayayım?" "Dene" dedim. Belki bir hafta kadar geçti. Gene geç vakıt Hamdi'ye uğradım, bu sefer son derece üzgündü. "Bir piyes yazamayacak kadar aptalım, güzel bir konu buldum, fakat şu sahnedeki girişçıkışları bir türlü ayarlayamıyorum" dedi. "öyleyse roman olsun" dedim. Çok değerii olan Saatleri Ayariama Enstitüsü romanını yazdı. Yine de benim için en hoş eseri, kısa hikâyeleri ihtiva eden Yaz Yağmuru'dur. Huzur çıktıktan sonra Hamdi bana şaşırtıcı bir itirafta bulundu. "Biliyor musun Tanya" dedi. Ben bu platonik ve ıstıraplı aşkı çekmeseydim Huzur'u yazamazdım." « Halide Edip Adıvar Romancı olarak çoğu kimsenin hayran olduğu Sinekli Bakkal romanını inandırıcı bulmuyor ve çok ilkel olduğunu düşünüyordum. Bir gencin aşk fırtınalannı konu eden Handan ise beni hiç sarmadı. Üniversite formasyonu olmadığı için dersleri lise seviyesinde ve son derece sıkıcıydı. Kitaplardan öğrenilebilecek olanın dışında kendisinden hiçbir şey katmıyordu. Ele aldığı yazarın hayatı, eserleri, konulan hakkında ansiklopediler ve standart kitaplarda bulunan ne varsa kanştınp bize aktarırdı. Yazann diliyle, metnin dokusuyla hiç ilgilenmezdi. ...^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle