Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I IIYLI'IL. IW6. SAVI 545 19 PAZARIN PENCERESİNDEN Bir mavi geziden notlar SELÇUKEREZ K ekova'da, Kale Köyü'ndeki kaleyi geziyoruz. Yaşlı bir kadın, turistlere kekik, adaçayı ve yemeni satmaya çalışıyor. Bakınız, diyor, şu yamaca... mezarlık burası! Birçok Likya Sarkofajı görülüyor işaret ettiği yamaçta. Burası kimlerin mezarlığı? Likyalılar'ın. Her geçişte yasin okurum onlara. ükyalılar Müslüman mıydı? Tabii! Peki, neredeler? Nereye gitmişler şimdi? Başka köylere gitmişler. Ne zaman? Herhalde anneannem zamanında.. Simena ya da Kale Köy, Kekova gezisinin önemli bir durağı. PTT'si yok. Kamunun kullanabileceği telefonu yok. Köyde bulunan dört özel telefonun tümünün çalışmadığı söyleniyor. Belki de doğrudur. Turistlerin kullanabileceği tuvaleti yok. Lokantacılar lürfeder izin verirlerse iyi; yoksa gider denize yaparsınız! Pek farketmez; zira lokantaların tuvaletleri de zaten denize akıyor. Bu mavı gezimizin ilk durağı Fethiye açıklarındaki Kızıl Ada'ydı. Kıyıları Haliç'inkinden farksız. Hertürlü pislikle dolu: Plastik şişeler, karton kutu artıkları, bira, kola tenekeleri buraya atılmış, gelen geçen gemiler sintine sularını buraya akıtmış. Kaş'a gitmeden John Freely'nin "The VVestem Shores of Turkey" (John Murray) kitabından, kentin en önemli kalıntılarından birinin "Dorik Tarzda yapılmış AnıtMezar" olduğunu okuduk: "Tiyatronun kuzeydoğusunda, 200 yarda ötede, Likyalılar'ın anıtmezarlarının ilki yer alır. Dorik Mezar olarak da tanınan bu yapı, kayadan bir ev mozoleum şeklinde oyulmuş kübik bir kütle oluşturur. Kenarları yaklaşık 16 ayak uzunluğundadır. Köşelerinde rölyefli alçılar vardır. Mezarın eskiden kayarak kapanan bir kapıya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ölülerin gömüldüklerı odantn ıçinde bir sıra büyüleyici kadın figürü bulunıır El ele tutuşmuş Ilenüz asfaltayenik düfmemiş bir Odunpazurı sokağt. Kaç ayağın izini taşıyor acuba? suk'unöteyakasınakabulediyorgöçmenleri. O yukandaki şehir yani Odunpazan da iijtcbunadayanamıyor. BcrlinBağdat Demiryoludakapısınadayanıptopraklarınınberekctini sınırlarının dı^ına taşıyınca gözdcn düşüyor. Rağbel, ticari aracılıkyapınak istcyen azınlıkların da gclmesiyle istasyon civarındaoluîjanyeniyerlejjimbölgcsineyöneliyor. Odunpazan'mn varlıklı cv sahipleri de birer bircr taşımyor bıı yeni semte. Zaman akıyor, kcnt büyüyor, ycni scmtlc Odunpazarı arasında bo;> biralan kalmıyor. Yukarı SJChirgözdendüşüportahallilerekalıyor. Darsokuklardakicvlcr, aynıinsanlargibi, birbirine sokulmus. ve içli dı$lı. Hiçbirinin ötekilerdengizlisisaklısıyok. Köşelere yerleştirilmişinsanboyunayakınyuvarlakmermcrtaşlarevlcri laşıtlardan koruyor. Sokaklariscyağmursularınmakabilmcsi içinark bieimindeyapılmış,,ortasıçukurlaştınlmi!> vetasjdöijeli... Bazılanna bugün asfalldökülmüş olsa da Arnavut taşlarından yapılmış olanlaryillarinayakiz.ini taşıyor... Bakımsızliğarağmeniijlemeliah.yıpkapılan görmek mümkün Odunpazarf nda, turunçkapıtokmaklarını.kafeslipeneereleri, birmeydaııınortasında unutulmu^gibi durandibek taşlarım, sııyıı akmayan çe.şmeleri de... Kahvehanelerideunutmamalı.(,'ünküonlar Odunpazarı kültürünün aynlmaz birer parçası. BugündeOdunpazarlılarsemtinortasmdakigcnişmcydanabakan bukahvehanelerdebuluyorlarbirbirlerini.Sohbetlerburadakoyulaştırılıyor, küslerburadabarıştmlıyor... Zamana meydan okuyan Odunpazarı $imdi de liskişchirli fotoğrafçıların objektillerinde belgelendi. EFSAD'ı (Eskişchir Fotoğraf Sanatı Dcrncği )nden kırk fotograf'eı objektiılerini bu semte çevirdiler. Günün lıer saatindc dcgisjcn ı^ık yansıınalarıyla Odunpazarı onlaraolağanüstügörüntülersundıı. Fuji filınin dcstcklodiği buçalışma, Odunpazan'nı gozlerinıi/in ve yüreklcriınizin önüneserdi... ^ Evleri koruyan mermerler... lyiki dcöylcoluyor. (Jözdcndü^mesi bir işe yarıyor ve kimselcr dukunmuyor ahşap cvlcrc. Birrüzgar.birdeyağmurlakarel sürüyor. MüteahhitleruzakduruyorOdunpazarı'ndan,toplukonuteularda.Geriyebiraz yıpranmüjikikatlı.kerpieahşapkarışımıevlerleyiiklüdarsokaklarkalıyor. Bugün SİT alanı olan Odunpazarı'nın evlcri alt katınının giri^indc tasjlıklan, sağlı sollııyerodalan,mutfak,ahıryadasamanhkla birdcbalıçekapısındanolu^uyor. Bahçcnin sonundaeamaşıılık veekmek fırını ycralıyor. Ust katla iic dörtoda ilesol'abulunuyor. Tavanlar ise naküjlı ve oymalı... üdalarda üsliine halı ya da seccade örtiilmüş sedir iizcrindeoturulııyoıiıâlâ. İ!}lemeliköşeyastıklan.mmdcrlersüslüyorodaları. olan kadınlar, bugün Anadolu'da ve Yunan Adaları'nda halk danslarında görüldüğü şekilde dansetmektedirler. Bu figürlerin I.Ö. 4. yy'dan kalmış olması, bu kıyılar boyunca kültürün devamlılığını vurgular." Bu anıtmezarı, Kaş'ın çarşısında bilen yoktu. Tiyatroya vardığımızda yine sorduk. Ikiyüz yarda ötedeki mezardan haberi olan yoktu. Araya araya bulduk: Anıtmezarın önündeki evde yaşayan bir kadına para ödeyerek içine girebildik. Anıt mezar bu kadın tarafından keçi ahırı olarak kullanıldığından içi bol keçi pisliğiyle doluydu. Üstelik burada kısa bir süre önce ateş yakılmış olduğundan bu Anıtmezarkeçi ahırının o "büyüleyici" alçı figürlerinin bir bölümü tahrib olmuştu. Hiç olmazsa antik tiyatroyu ve yakınında bulunan bu mezarların bulundukları yeri bir dikenli telle çevirip korumaya başlamalı. Bir bekçi dikilip bilet kesilmeye başlansa, bekçi maaşı ve temizlik giderleri karşılanmış olur. Kalkan a yakın örenyerlerinden Letoon'u gezdik. Bilet kesilen kulübenin orada istirahat ederken köylü çocukları gelip bize güzel kokan hayıt ağacı çiçeği verdiler. Aklıma esti, sordum: Buranın sahibi kimmiş? ükyalılar. Ne olmuş Likyalılar'a? Nereye gitmişler? Kurbağa, kaplumbağa olmuşlar. Ondan kurbağalara, kaplumbağalara taş atılmaz! Yeni mi olmuş bu? Hayır, Istanbul fethedildiğinde olmuş! Dönüşte, teknede John Freely'nin kitabını okuyunca kurbağa öyküsünün nereden çıktığını anlıyoruz: "Letoon'da üç tapınak vardır. Merkezdeki I.Ö. 45. yy'da yapılmış olup, doğudaki ve batıdaki I.Ö. 2. yy'dan kalmadır. Merkezdeki tapınak, Artemis Tapınağı'dır. Doğudaki ise Apollo'ya adanmıştır. Bu bilgiler, üçüncü tapınağın da, Apollo ile Artemis'in anaları olan Leto'ya ait olduğu varsayımına yol açmıştır. Bu varsayım, bu alanda bulunmuş olan ve Yunanca, Likyaca ve Aramca yanı üç dilde kaleme alınmış olan bir yazının bulunması ile desteklenmiştir. Bu yazıda, Leto, çocukları ve nemflerle ilgili söylenceler aktarılmaktadır... Ovidius'a göre, Leto, Zeus ile kırıştırıp Apollo ile Artemis'i doğurduktan sonra Zeus'un eşi Hera'nın hışmından korktuğunu ve ve çocuklarıyla kaçtığını anlatır. Hera, bu yere geldiğinde yorulmuş; t)uradaki kaynaktan su ıçmek istemiş. Ancak, burayı köylüler, bu birikintilerin içine atlayıp hoplayıp sıçramaya başlamışlar. Amaçları, Leto ile çocuklarını kaçırmakmış. Leto kızmış bu işe ve onlardan kötü bir intikam almış: Hepsini bundan böyle bu suyun içinde vıraklayıp dursunlar diye kurbağaya çevirmiş. Yurdumuzun her köşesindeki güzellikleri görüp zenginliğimizin sınırsızlığını kavrarken organizasyonsuzluk, bilgisizlik ve pislik içimizi karartmakta gecikyaşlı, çocuk farketmez bir vatandaşımız çıkıp geliyor, verdiği bir çiçekle, anlattığı hoş bir öyküyle içimizi ısıtıveriyor: "Ne mutlu ki bu ülkenın insanıyım!" dıye düşunebilıyorsun. ^ ' Kültür Bakanlığı'nın ve Turizm Bakanlıgı'nın yetkililerinin dıkkatine.. ıriıyor. Tam bu sırada