24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURtYET DERGİ. 31 TEMMUZ 1994. SAYI436 öfkeden kızıla kestiği gün... Cidc'yc yolunuz düşerse eğer; bir kahveye veya bir meyhancyc oturursanız bunları siz de duyabilirsiniz. Cidc'yc yolunuz düşerse eğer; Gideros Koyu'na mutlaka gidin, günbatımının son ışıklarının koya yansımasını buradan izleyin. Lüfer, kefal, kalkan yiyin... Cide'ye yolunuz düşerse eğer; Bedo'nun Mekanı'na, Harabc Cafe'ye, Dallas'a, Cafe Rıhtım'a, Kaptanın Yeri'ne uğrayın, Ece Motel'de kendinizi dinlcyin. Cide'ye yolunuz düşerse eğer; kendinize ait olduğunuz keşfedin... Günbatımında yalıboyu yürüyüşüne çıkın. Eminim ki, bir Münir Nurcttin Selçuk ezgisi dolanacaktır dilinizc. Ahmet Haşim'den başlayıp Rıfat llgaz'a, Melih Cevdet Anday'dan Edip Cansever'e uzanacaksınızdır... Cide'ye yolunuz düşerse eğer; Cuma Pazarı'na mutlaka uğramahsınız. Ürünlerini satmaya gclcn köylü kadınlarla söze durmalısınız. Sarıyazmalaralmalısınız. Pazaryeri'nden çıkıp çarşıya yönelince, şu sözlerin: Sanyazma altında/ Saçlan yumak yumak/ tki baş bir yastıkta/ Ne hoş olur uyumak/ Aman aman ölüyorum ben/ Sen varmazsan senden güzel/ Buluyorum ben. Cidc'yc yolunuz düşerse eğer; yirmi beş yıldır burada kültür hizmeti yapan Ihsan Seymen'le tanışmalısınız; kitapçı Metin Gürsoy'la Rıfat Ilgaz'dan söz etmelisiniz, yine Rıfat Ilgaz'ın kadim dostu Ekrem Tekiner'le rakı sofrasına oturmalısınız... Sefa Hoca'yı (Ramazan Tuğtepe) bulmalısınız mutlaka. Taşradan aydınlığımıza birlikte bakmalısınız... Cide'ye yolunuz düşerse eğer; geceleri sandalla balık avına çıkmalısınız. Oltanıza küçük istarvıtler gelsc de alınmamalısınız Karadeniz'e. Fenerin aydınlığında kendinize döneccksinizdirhep. Avbirbahaneolacaktırsizc... Cide'ye yolunuz düşerse eğer; trolcülerden, istridye avcılarından, denizi tüketcnlerdcn söz edeccklerdir size. Özelleştirilerek birilerine peşkeş çekilmeye hazırlanan ORÜS'ten; vcrimsiz çalışan, kapatılan fabrikalardan; giderek yoksullaşan yaşamlardan, işsizlikten, göçtcn dc anlatacaklardır bir bir... Kaçıp gelinen, sığınılan, dinlenilcn, kcndinc ait olunan bir yer olarak da görscniz Cidc'yi; hayatın kıvıl kıvıl eden yüzüne sırtınızı dönemiyorsunuz yine de. Bir yanınız GEZİ 13 lık verin. Sandalyelerin yakınlaşmasının ilk adımı atılmış, sözün ucu da aralanmış olur. Cide insanı meraklı, konuşkan aslında. Yıllarca Çengelköy'de boyacılık yapmış Mustafa Usta; "Biz gidcrken böyle değildık, buralar böyle kımsesiz, bu insanlar böyle scssiz dcğildi" dıyordu. Yanıbaşındaki birisi; "Tansu Hanım'ın 'Nisan Paketi' bizi böyle yaptı" ile onu yanıtlamaya çalışıyordu. Buralardan göçüp gidenlcrlc, kalanlar arasında epcycc bir uçurum yaşandığını gözleyebiliyorsunuz. Gidenlerin, büyük kentlere göçenlerin birçoğu yazın geziye geliyorlar, bazılan da dönüş yapıyorlar. "Bağa bahçeye sahip çıkmak, hayata bağlanmak var burada" diyerekten... KahveIer buluşma, oyun kurma yerleri onlann. Oturma, söz alıp verme. Günlerce gözleseniz de, denizin varlığını yokluğunu sezemezsiniz bura insanının yaşamında. Kum mldyeclleri "Deniz bitti. Karadeniz'i bitirdiler Kırk yıldır söyledik. Kimse bizi dinlemedi. Şimdi de kum midyecileri çıktı başımıza. Onlar harmanladılar denizin dibini, bunlar da tırmıklıyorlar. Deniz bitti. Biz de tarlalara döndük." Balıkçı Ramazan'ın bu sözleri bir çığlık gibiydi. Cide'nin aydın savcısı Birol Gürpınar ile yöre gerçeğini konuştuğumuzda; güçlü ile güçsüzün konumunu, adalet mekanizmasının nasıl ve yönde çalıştığıhı daha iyi gözleyebiliyorduk. Kalkan ve kum midycsi avcılığında gösterdiği duyarlılığın da ne denli yetersiz kaldığını gözledım. Gcçiminin büyük bir bölümünü denizden kazanacakken, ona sahip çıkamayan, belli çıkar çevrclerinin denizi talan etmesine göz yuman Cide halkı denize küsmüş iyice! Tanm alanı da yetersiz. Çarcyi göçmekte bulmuş. Oysa turizmin yeni bir geçim kaynağı olabileceği gerçeği henüz burada da keşfedılmemiş. . Var olan tesisler bile atıl, bakımsız duruma gctirilmiş. Cide'ye yolunuz düşünce bunlan bir bir görüp, dinleyeceksinizdir. Bir akşamüstü Ece Motel'de tanıştığımız Osman Türkdili bunun bilincine çoktan erenlerden. öyle ki; yurtdışında bulunduğu yıllarda, iş yaşamındaki birçok işinin seyrinde yıllardır düşlcdiği ve içinde bir ütopya gibi yaşattığı Evrensel Türk Dostluk Köyleri ve Eğitim Merkezleri projesi gerçekleşme aşamasınagelmiş. • lere kolayca ulaşmanın yanı sıra onları koruyacakgüvenliclleregeçebilmeleri. Bütünyaşanmışhklanndan vazgeçmif gibigözükse de zıimuruı a) «k Jiremektekararlı Cideevi. resine giderseniz gidin, bu duygunun esintisine kapılıp yüreğinizin serdümenine geçersıniz hemen! önce yollar, sokaklar, evlcr, mekhanlar... Ve insanlar... Sonra onlara dair anlatılanlac... Sonra bir de bakmışsınız ki; siz de o akışın, yaşayışın izinc kapılmış içine katılmışsınız... Birkaç gün sonra, 'sen'lcşmişsiniz... Bu hep o ilk adımla yaşanılan duygularla kazanılır. Onu yaşayamazsanız, onun çckim odağında kendinizi bulamazsanız zaten alır başınızı gidersiniz oradan. Başka mckânların, 'ben'leşse de; öte yanınız 'sen'lere dönüyor, yüzgöz oluyor onlarla. Hayatın kaçınılmaz gerçeği değil mi bu? Bir Robenson gibi yaşamayı da seçseniz; ayağınız toprağa değmeye, eliniz doğaya dokunmaya, yüzünüz gökyüzünü seyretmeye tutsaktır eninde sonunda. Görcccksiniz de, duyacaksınız da, konuşacaksınız da... Su ile sudilice, kuşla kuşdilice, toprakla toprakdilice, insanla gönüldilice konuşacaksınızdır... Cide'ye ilk kez geliyordum. Tek bildiğim, "Göçebe denizin üstünde. Farkında değiliz. Taşın sesi insan sesine benziyor ". Melih Cevdet Anday Rıfat Ilgaz'la açılan bir dostluk kapısı olması. Ne doğasını, ne insanını, ne de bitki örtüsünü bilirdim. lçimdc; gitmediğim ycrlcre gitme, görmediğim yerleri görme duygumun kabardığı günlcrden bir gündü işte. Çantamı alıp yola koyulduğum gün. tçimdeki savruluşlan da dindirebilecek bir mekân arayışı... Bilmedığiniz bir yere ilk kez adım atıyorsanız eğer, içinizdeki tanıma ve keşfetme duygunuz da sizi alıp götürüyordur. Dünyanın neiçin. öte yandan geçmişe sahiplenebilmek için uğraşılıyor. Küçük de olsa adımlar atılıyor, çabalar harcanıyor. Yıllardır hor görülen, yağmalanan bir uygarlık merkezi gün ışığına çıkanlmak için ilgi bekliyor. Bu güzelliklcrin tarihçesinegelince, HclcnistikdönemdelmparatorSelevkos'un adından gelen Selevkeia (Selevkiya okunuvor) adında bir merkez olan bu bölgc Roma Imparatorluğu döneminde, imparatorluğun doğu sınm olan Fırat'ı koruyan dört garnizondan biri olup Zeugma adında bir şehirdir. ö zellikle ikinci ve üçüncü yüzyılda ticaret, sanayi ve sanat merkezi olarak önem kazanmış, yakınındaki Suriye'deki merkezlerden biri olan Palmira kcnti ile ckonomik ve kültürel alışvcrişlcr yaşamıştır. Dönemin sanat ürünleri arasında en çok dikkati çekenler, heykellerdeki askcr uslübu ve mozaiklcrdir. Bunlardan günümüzde ortaya çıkanlan belirgin iki örncktcn biri lmparator Dianesos'un düğün kompozisyonudur. Yerin bcş altı metre altınbaşka kentlcrin yolcusu olursunuz. Burada direnmek kendinizi yormaktır. Sıkıntılara, açmazlara sokmaktır... Mehmet'in Yeri kumsala bakıyor. Kahvcnin önünde asmalı bir bahçe var. Akşamları burada, gündüzlcn çarşı içindeki Emniyet Kıraathancsi'ni asmalı bahçesinde birkaç saat otunıp gazete, kitap okuyorum. Herkes kcndi halinde. tstediğiniz an söz gelip sizi bulabiliyor. Yeter ki bir bakın, ya da sclâmlara karşıda ortaya çıkanlan ve bir Roma villasının galerisinin tabant olan bu kompozisyonda, imparator, eşi, gelen konuklar ve evlenen çiAe sunulan armağanlar son derece net bir biçimdegörülmcktedir. Roma villalannın galcrilcri nal şeklinde olup, ortaya çıkanlan mozaikler henüz nalın bir ucu olmaktadır. Aynca çevrede büyük oda mczarlara da rastlanmıştır. tşte Belkıs Harabeleri adıyla bilinen ama aslında Saba Melikesi Belkıs'ın ülkesi ile ilgisi bulunmayan bu Doğu Roma kentinin buluntulannın tümü bu kadar. Ve Belkıs köyü... Belkıs köyü Fırat kıyısında fıstık tarlalan ortasında tipik bir Güneydoğu Anadolu köyü. Yöreylc ilgili bilgi almak için Gaziantep Müzesi Müdürü Rıfat Ergeç ile tanıştık. Sağolsunlar bize zaman ayırdılar, bilgilerini aktardılar. Yukandaki bilgiler hep kendilerinden alınmadır. Şu anda Bclkıs'ta istenilen şey, kazılar başlayıp bitinccye dek ya da olay organize edilene kadar yörede insan yoğunluğu yaşanmaması. Belkısharabeleri yirmi kilomctrclik biralana yayılmış durumda. Güvenlik açısından son derece geçerli birgerekçe. Dcdiğim gibi, dileriz bu uygarlık merkezi ortaya çıkarılır ve kimbilir Zeugma'nın Palmira'ya katkısı gibi Nizip'c, Birecik'e de katkısıolursanatta, kültürde.ekonomide...^ Yenldendoğuş... Bu yıl Avustralya'dan gelen arkcologlann ülkcmiz ile işbirliği içinde başlayacağı kazılarda yeni escrler ortaya çıkması umudu oldukça fazla. Ama ne yazık ki yüzyıllardan beri insanlar bulabildiklcri her şeyi yağmalamışlar. Geriye ancak taşınamayacak olanlar ya da ulaşılamayanlar kalmış. Dileğimiz, güzcllik leri yaratanlarda insanlardı. Cemile'yi üç çocuğu ile karanlıklara terkcdcnlcr dc. Fırat ne yapsındı, toprak nc yapsın, seyrine doyum olmaz fıstık ağaçlan ne yapsınlardı? Şimdilerde isc bir harckctlilik var Fırat kıyılarında. Bir yandan barajlar yapıhyor, tcmcller alılıyor uygarlık için, zcnginlik için, refah
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle