20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 GEZİ nunda cılızsesıylcbağırmış: Patrişya diye biri yok dedım sana, çek git. Onun bağırtısına mı, yoksa başka bir nedenle mi sonunda adam çekip gitmış de rahatlamışlar. Özetle Artvin'de ekonomi nedense Nataşa diye adlandırdığımız kadınlara bağlı. Oteller onlar sayesinde çok iyi iş yapıyor, dükkanlar daha çok mal satıyor. Ama otel sahipleri, bu yüzden otellerinde çalıştıracak eleman bulamıyorlar. Artvın'in yerli halkı, kadinı, kızını otellere çalışmaya göndermediği gibi bir çok erkek de "Nataşa turizmi!" yüzünden buralarda çalışmıyor. Geldiğimiz gibi döne döne Arvin'den inip, Kars ve Erzurum'a 200 kilometre tabelasının olduğu yoldan Ardanuç yoluna sapıyoruz.Ardından da Yeni Rabat Kilisesi'nin bulunduğu Bulanık köyüne vanyoruz. Tahta evlerivle,yerleşimdüzeniyle,insanlarıylabölgedekı en güzel köylerden birisi. Bir sonraki durağımız Yusufeli. Erzurum yoluna sapıp, kanyondaki yalçın kayalıklar arasında ilerliyoruz. Bir yanımızda çamur rengi bir dcre akıyor. İnsan kendini kovboy fılmlerinde gibi hissediyor. Sanki kayalıklann arasından her an at üstünde bir Kızılderili ya da' at üstünde kovboy çıkacak gibi. Ve Yusufeli'ndeyiz. Ihtiyaçlarımız aldıktan sonra çadır kurmak üzere Pisikankara'ya doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca ormancılar ağaç kesiyor. Yol kapalı olduğu için Psikankara'yaçıkamıyoruz. Ormancıların çadırlannın hemen ilcrısinc. dere kenanna çadırlarımızı kuruyoruz. Sonra da tam bir koşturmaca ile yemek hazırlığına girişiyoruz. Güzel bir geceden sonra sabah kcndimizı daha iyi hissediyoruz. Midibüsümüz Yusufeli'ne doğru yola çıkarken biz de dağlara yöneliyoruz. Bir süre sonra Kakrazor diye bir köye vanyoruz. Köylüler burayı kışlık olarak kullanıyormuş. Hepimiz otlann üzerine serilip dinleniyoruz. Güzel bir ceviz ağacı tepemizde bize gölgelik yapıyor. Yanıbaşımızda bir çeşme... Karşımızda eski adıyla Pisikankara yeni adıyla Pişenkaya çok güzel görünüyor. Borovan mezrası üzerinden Barhal köyüne iniyoruz. Yolda 5 genç kız, önlerinde öküz ve inekler, koyunlar, sırtlarında çantalan hoplaya zıplaya gelip bize yetişiyorlar. Bazı yerler öylesine dik ve uçurum ki, kayacağımız korkusuyla yokuş aşağı yavaş yavaş iniyoruz. Onlar ise dimdik yokuşlan ayaklarındaki naylon ayakkabılarla hoplaya zıplaya keklik gibi sekerek inıyorlar. ' Gezimizin son gününü Yusufeli 'nde otelde geçiriyoruz. Ertesi gün dönüş başlıyor. Artvin'e vardığımızda dağ üzerine kurulu şehri görmek mümkün değil. Tek görünen köprü ve üzerinde yerleri süpüren bir temizlik işçisi. Topladığı çöpleri önce el arabasına dolduruyor. Sonra da köprünün üzerinden aşağıdaki Çoruh nehrine bocaediyor. Bunu görünce hayretlere düşüyoruz. Dağların arasındaki bir yanı bazen dere, bazen nehir, bazen deniz olan güzel yoldan ilerliyoruz. Yolculuğumuzun son saatleri.. Ve deniz kenanndakiTrabzonHavaalanfna ayak basar basmaz bir haftalığına unuttuğumuz kent yaşamı tüm gürültüsüyle, trafığiyle, kargaşasıy la, stresıyle bir anda yenıden hayatımızdaki yerini alıyor. ^ CUMHURİYETDERGİ BRİÇ ŞİAR YALÇIN 1171EkimProblemi • A932 4 432 • A87 ¥ 432 •R ¥ DV1098 • DV • DV1098 • 9643 • 1087654 •7 Porto kilisesine {•ıktığımızda herkes çeşmeye ü$ü$üyor. Rehberimiz Bünyad ise resim çekmek için tırmanışım sürdürüyor (iistte). 69 yajindaki Gülgün Üstündağ (sağda, sarışın olan) gençlere taş çıkartıyor. müyor. Yeşilliklerden sonHopa'yı geçiyoruz. Hopa'dan Artvin'e doğru ra burada boğulduğunuzu dağlara tırmanmaya başladık. Her taraf yemhissediyorsunuz. yeşil. Ve dağların arasında kurulmuş Borçka'dayız. Tam ortadan Çoruh nehri akıyor. ÜÖğle yemeğimizi yiyıp odalar boşalana kazerinde asma köprüler var. Suyun rengi çamur dar Şavşat yolu üzerindeki Porto Kilisesi'ni gibi. Bünyad, Çoruh'ta 1992 yılından bu yana gezmeye gidiyoruz. Artvin'ın üzerine kurulu rafting yapıldığını söylüyor. Ama su>o kadar olduğu dağdan inip yola çıktığımız anda doğal azki, bu suda rafting yapılması mümkün değil. güzellikler yine bizi kucaklıyor. Ardanuç deKoskoca nehir yatağının orta kısmında kıvnla resi boyunca incirden, şcftaliye kadar çcşit çekıvrıla çamurlu bir su akıyor. O da, sonunda şit mey ve ağaçları, kavaklar... dayanamayıp, "Burda kesinlikle rafting yapıl"Nataşalar" maz, ancak kürek çckilir" diyor. Porto kilisesine ulaşabilmemiz için bir dağın Saat 11 .OO'de Evliya Çelebi'nin Seyahatnatcpesine tırmanmamız gerckiyor. Patika yolun mesi 'ne "Çay bardağımı koyacak düzlük buladikliğini ve darlığını görünce Şule ve Gülgün madım" dediği Artvin'e giriyoruz. Köprüden hanım hemen yürüyüşün başında yukan çıkgeçipdağatırmanmayabaşlıyoruz. Artvin.kamaktan vazgeçiyorlar. Hepımiz çok zorlanıyolesi çukurda kalan Türkiye'nin tek kenti imiş. ruz. Kilise yanmış, yıkılmış. Bünyad, 5 yıl önÇok ilginç bir ycr. Kent bir dağın üzerine koce çok daha iyi durumda olrulmuş. Zamanla dağın eduğunu anlatıyor. Köylüteklerine kadar inmiş. Döler ise büyük bir yangın ne döne dağa tırmanıy oruz. çıktığını, evlerinin de yanEvliya Çelebi bir zamanlar dığı söylüyorlar. bardağını koyacak düzlük bulamamışamaArtvinliler Otel korkunç kalabalık. yollar açıp, binalan dağın Adeta kaynıyor dersem hiç üzerine koymayı başarmışabartmışolmarrf. Bütüngelar. Yol boyu sıra halinde ce de bu hararetli insan kaDSİ, Kafkas Üniversitesi labalığı sürüyor. Orman Fakültesi, AskeriBarında arabesk müzik, ye, Ceza ve Tevkif Evi "Nataşalar" ve KaradenizMüdürlüğü... Önceleri kaliler. Lokantada bizim gibi leyi görmek mümkün debir grup var ama yabancı. ğil. Tırmandıkçagerçekten Aramızdan iki kadına gece de çukurda kalan kale gömüşteri çıktı. tkisi de gürülüyor. Sonunda Artrültüyü duymamak için kuvin'in merkezine ulaşıyolaklanna pamuk tıkayıp ruz. Şehircilik açısından yatmışlar. Gece yarısı katek kelimey le, facia... Valipılarının gümbür gümbür lik, Belediye hemen yanızorlanmasıyla uyanmışlar. başında da otelimiz KaraKulakları tıkalı olduğu için han. Uluslararası turizm geç duymuşlar. Adamın bikitaplannda yer alan bu ori "Patrişya, Patrişya" diye telin tuvaletlerine pislikten kapıya yükleniyormuş. girilmiyor. Nurten minyon tipli bir kız, "Kardeşim burda Patrişya Balkonundan bakıldıyok" dedikçe adam daha ğında, binalann çatılarındanbaşkahiçbirşeygörül Karadeniz'inköylülerituristealtşık. da yükleniyormuş. En so 4DV1052 VAR5 • R 4AR6S Batı pik ruasını çıkar ve Güney 5 Pik yapar. Çözüm: Bu parlak çıkış olmasaydı, deklaran kolayca 11 el yapardı: beş pik, iki kör, iki karo ve iki trefl. Ama şimdi karo asına tek antresi yıkılmak tehdidi altındadır. I lİc akla gclen belki Doğunun pik dokuzlusuna bir el vermek ve böylcce üçüncü turda yere bir antre sağlamaktır. Ondan sonra da bclki Batıyı onbirınci elimiz için sıkıştırabilıriz. Ama hayır, çünkü skuiz kâğıdını yetden oynamak gerekecek ve deklaranın elinde iki oynanmamış koz kalacaktır. Ikinci çare olarak, aklımız yerdeki karo dokuzlusuna takılabilir işe yaramasa orada ne işi var? Ruayı asla ezerek ve bir karoya çakarak yerdeki bu dokuzluyu el yapacak duruma getirebilıriz. Ondan sonra da körleriyle trefllerini elimine edip Doğuyu pikle yatfrabiliriz. Ama bunun için bir koz lövesi feda ctmemiz gerekeceğinden, karo dokuzlusunu yapsak bile yine on elde kalırız. Fakat acaba bu arada Batıyı sıkıştıramaz mıyız? Bir deneyelim. tlk eli aldık, karo asıyla yere geçip bir karoya BÜYÜK çaktık, iki büyük koz, AR kör ve trefl asını çektik ve şu duruma geldik: Doğu tabiî yatırılmaktan kurtulmak için büyük kozlannı debloke etmeyi denemiş ama bunu başaramamıştır: Güney koz ikılisiyle rakibini yatınr ve Batı bir trefl veya kör yer. Doğu şimdi karo onlusunu çekip karo dönerse, Batı karodokuzlusu üzerine sıkışır: ¥ 4 • (9) 4 • • + DV B K. D • ¥ • 87(6) • R6(5)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle