05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y A Y I M L A N M A M I Ş ÖYKÜ Seçicl Kurul: KİTABI • OTELDEKİKAPI ..."Beyefendi biraz yana giderseniz, ben de yanıntza sığabilirim. Bu saatlerde vapurlarda yer bulmak çok zor oluyor. Kusura bakmayın başka zaman olsa sizi sıkıştırmazdım ama inanın ayakta duracak halim yok. Tamam Sağolun. Oldu işte. Siz de yaslanın arkanıza. Yaslanın da dinleyin bakın beni sizi sıkıştırmaya mecbur eden bu yoğunluğun nedenini. Efendim, kızım geçen gün şu karşıdaki büyük otellerden birindeki bir dükkândan bir gömlek almış. Orada dikkat etmemiş. Eve gelince görmüş ki küçük bir defosu var. Bugün benim karşıya geçeceğimi duyunca; "Babacığım" dedi, "Ne olur şu gömleği götür de değiştir. Filanca otelin üçüncü katına çıkacaksın, feşmekan mağazası." Ben de aldım gömleği geldim. Taksim'de işlerimi bitirip o otele gittim Ne yalan söyleyeyim oldum bittim bu lüks yerlerden hoşlanmam. Ne de olsa yokluk gördük, savaş gördük. Üstüne para verseler de gidip öyle bir yerden bir kuruşluk bir şey almam. Ama gençlik işte ne yaparsın, televizyonda göre göre lükse özeniyorlar. Vallahi beyim buna verilen parayla ben üç gömlek alırım da on sene giyerim. Devir değişti. Ne dersen de. şamın kendisini sanata dönüştürmeye çalışırsınız. Sanınm bir yazar bu üçünden de vazgeçemez. O sırada hangisi gerekiyorsa onu yeğlersiniz. öykülerinizde nelere dikkat ediyorsunuz, yazma yönteminiz nasıl? ™ Öyküye bir hareket, bir insan, bir olay ya da konudan yola çtkarak, başından, ortasından ya da sonundan girebilirsiniz. Ben öykülerimde çıkışı pek önemsemem. Iki önenıli nokta vardır bence. Dil ve kurgu. Dil, öncelikle çok açık ve akıcı olmalıdır. •Şiiri kurarken soluğu düşündüğümüz gibi (Kötü şiir sessiz okunsa bile insanı tıknefes yapar.) Öyküde de soluğu, okuma ve kavrama hızını düşünürsünüz. Yani öyküyü su gibi okuyabilmeli. Bu, öyküye ferahlık verir. Dil iyi kullanılırsa saydamlaşır ve arkasındakileri gösterir. Yani dil, öykü ilc okurun arasından çekilmelidir. lkinci önemli nokta ise kurgudur. Kurgu, öyküde olayların akışı, nedensonuç ilişkilcri, kişilerin yerli yerine oturmasıdır. Öyküye tempoyu, gerilimi, sürükleyiciliği verir. Hangi sanat olursa olsun kurgu doğru olmazsa içerik yığın haline gelir. Yineliyorum, benim görüşüm. Başka biri dilc dayalı öykü oluşturmayı anlam yığınları içinde okuyucuyu şaşırtmayı da yeğleyebilir. Ama düşüniiyorum da, görsel iletimin bu dcnli güçlcnip, medyanın, yaşam güçlüklerinin, büyük kent streslerinin inNeyse, içersi tertemiz, güzel kokan, pırıl pırıl giyinmiş ınsanlarla dolu. Turist sandım, degillermiş. Ne çok zengin varmış beyim bu Istanbul'da. Gkizel bir müzik sesi geliyor, nazik görevlller etrafta dolaşıyor istanbul'un o hara gürasından sonra bir sükunet, bir rahatlık, insan başka bir alemde sanıyor kendini. Uzatmayalım efendim, asansöre bindim, üçüncü kata insanın içini boşaltan bir hızla fırladı asansör. Çıkarken asansörcü çocuk; "Beyefendi saat beşe geliyor, dükkânlar birazdan kapanır." dedi. Benim yavaş ve kararsız halimi anlamış olacak ki uyarmak ihtiyacını duydu herhalde. Ben bu dukkânlann gün ve gece boyu açık olduğunu sanırdım. Meğer bunlar otelin değil başka firmaların dükkânları imiş, akşam beşte kapanırmış, cumartesi, pazar açık olmazlarmış, ne bileyim. Saate baktım, gerçekten beşe beş var Günlerden de Cuma. Hemen ilk dükkâna bizim dükkânın yerini sordum, söylediler. Doğruca oraya gittim. Tezgahtar da pek hanım bir kızmış. Gömleği tanıdı. Defosu için ve beni yordukları için özür diledi, aynı gömleklerden defosuz bir tanesini güzelce paket yaptı bana uzattı... sanlan ezdiği, okuma ve edebiyattan uzaklaştırdığı bir zamanda kim problem çözmek ister? Sanatçıların sanata ilişkin akademik sorunları okuyucuyu ilgilendirmez. Bu tür sorunlardan kaynaklanan ya/ı parçaları, yazann öznel iç konuşmalan öyküyü çürütür. Akademik, öncü sanata karşı olduğum ve popülist bir yaklaşım taşıdığım sanılmasın. Tam tersine, sanatın bir üst dil, yarı bilimsel bir entellektüel uğraş olarak gitgide daha az kişi tarafından tartışılacağı açık. Bilim gibi. tsterseniz bu konuyu şöyle açalım: Bir bilimsel araştırmayı ancak bilim dilini bilenlcr anlar, ama bilimin ürünü olan teknoloji bütün insanların yaşamını kolaylaştırır. Sanatın da sorunlan sanatçı ve sanat kuramcılarınca çözülmeye çalışılır. Ama sanat ürününü toplum tüketir. Bugünün ya da yarının toplıımu. Böyle düşündüğümden öyküde olabildiğince yalınlığı, açıklığı yeğliyorum. Hatta biraz da bu nedenle öykülerim oldukça kısa. Pcki, kitabınızın adı ne olacak? Ad koymamışsınız yarışnıaya katılırkcn. ^ Genellikle öykülerden birinin adı konur kitaba, örncğin en sevilenin. En sevdiğiniz öykünüz hangisi? ^ "Pencere Önümün Yolcusu" adındaki öykü. Ama iyi bir kitap adı olmaz. Sanınm başka bir öykünün adını koyacağım. "Bir Yaz Evi." < Melih Cevdet Amlay, Aydm Boysan, Zeynep Oral, Gürol Sözen, Celal Uster. 1955 yılında Bursa'da doğdu. Ankara Mimar Kemal İlkokulu'ndan sonra, orta öğrenitnini TED Ankara Koleji'nde yaptı. 1977 yılında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Tekstil Bölümü'nden mezun oklu. 19771981 yılları arastnda Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Faküllesi'nde; 19811990 yılları arasmda Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıstı. 1990 yılından bu yana aynı kurumda, Teksiil Bölümü'nde Doçent olarak görev yapmakta. Plastik sanatların çeşitli dallarında ürünler veren M.Z. Saçlıoğlu, yazın alanında şiirle ve öyküyle ilgiieniyor. 1985 yılında YAZKO yayınlarından çıkan GÜNDEN ÖNCE adlı şiir kitabının ardından, şiirleri seyrek olarak Türk Dili, Düşün, Broy, Varlık, Türk Dili Dergisi, Gösteri, Milliyet Sanat dergilerinde yayımlandı. Saçlıoğlu evli bir kızı var. Mehmet Zaman Saçlıoğlu: Şiirde dilin rastlantısallığı çekici Bir görsel sanat dalında öğretim iiyesi olduğunuzu biliyonız. Edcbiyatla ilişkinizi anlatır mısınız? M Okumaya hemen her çocuk gibi Julcs Vcrnc ilc başladım. Ortaokul ve lisenin sevimsiz ders kitaplarının arasına sığabilen roman, öykü ve şiir kitaplannı ders yılında, sığamayanları tatillerde okudum. Işe yarar şeyleri seçmcmi sağlayan edebiyat hocum sayın Semiramis Ya/ıcı'ya çok şey borcluyum. Çocukluk ve gcnçlik çalışmalarımı bir yana bırakacak ohırsak dergilerde görünmem 1985'den sonra şiirle oldu. Okuma ve yazma uğraşım her zaman şiir üzerinde .yoğunlaşlı; öyküyü zaman zaman dcnedim. Şiiri mi yeğliyorsunuz? ™ Birbirlerinden çok farklı olduklarından birini diğcrine yeğlemeniz pek kolay dcğil. Şiirde dilin rastlantısallığı çekicidir. üil, kcndisini size öğretir. Sözcükler yanyana gelincc sizi şaşırtır. Siz de onlara biraz çekidüzen verirsiniz. Kcndi söyleyeceklerinizle dilin söyleyeceklerini birbirine yakıştırma işidir şiir yazmak. Şiirde şair ne çok konuşmalı, ne de şiirin başına buyruk gcvezeliğine i/in vermelidir. Sözcüklcri de cimricc kullanmalıdır ki kalabalıkta yok olmasınlar. Tabii bu benim görüşüm. Uzun ve geniş şiirleri başartyla yazan çok kişi var. öyküdeki rastlantı ise dilden gelnıez. Konuyu tasarlar, yaznıaya koyulursunu/. Kimi zaman siz konuyu yönlendirirsiniz, kimi zaman konu sizi. Şiirde sözcükleri ve imgelcri kurgularsını/. öyküde ise konuyu, olaylan, insanlann hallerini, Yani, şiirle yapamadığmızı öyküyle, öyküyle yapamadığınızı şiirle yaparsınız. Bir de tiyatro oyunu var. Diyalog dilin yaşanan halidir. Dil sayesinde anlaşmayı ya da dil yüzünden anlaşamamayı, kısaca ya CUMHURİYETDIRBİ4TEMMUZ19933AYI1II
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle